yusuf ziya ortaç bey'in babıali anılarını anlattığı, merkezde kendisini ve akbaba idarehanesini tutarak o meşhur yokuştan geçen herkesten, edebiyatımızın dönüşlerinden enteresan gözlemler ve baldan tatlı bir üslupla bahisler açtığı müthiş bir kitap. bulması zordur, ben de kimseye vermem ama bulursanız kaçırmayınız efendim. edebiyata ilgi duyuyorsanız ve edipler ve şairler hakkında biraz malumatınız ve merakınız varsa bu kitaptaki lezzetin eşine zor rastlarsınız.
evet efendim insanların bahsetmeye çalışacağım meseleyi görmediklerini zannediyorum, ben belki görmüyorumdur bilemiyorum.
karşıt siyasi görüşler birbirlerinin önde gelenlerine karşı işte bilmem cebini doldurdu çoru çocuğu böyle yaşıyor gibisinden yorumlar yapıyor. maddi her türlü menfaati nefis çeker, amenna. ama efendim adnan menderes'e doldurdu ceplerini şusu var busu var demek kime mantıklı geliyor. yansız yazayım dedim ama başaramayacağım sanırım, sosyal demokratların bokudur efendim bu. neymiş tayyip erdoğan şu kadar para kazanıyormuş da oğlu şöyle yaşıyormuş. kazanmasın mı ulan adam allahın belki her günü günde 20 saate yakın çalışıyor ve sizin ülkeniz için ya. beğenmeyin eleştirin tamam ama kendi ufuklarınızla bu tipte insanların ufuklarını bir tutmayın. siz para istersiniz ama onların ne istediğini bilemezsiniz. hayatta aldığı mesafe bir arpa boyu kadar olan insanlara yakışmıyor efendim bu şahsiyet eleştiri yapmak.
günde yirmi saat benim yaşadığım memleketi yönetmek için çalışan uğraşan bi insan hakkı olan parayı alsın efendim. parayı amaç edinmiş bir insan nasıl bu kadar tırmanabilir bunu benim aklım almıyor ama istediği oysa da alsın yani.
sadece başbakan'dan bahsetmiyorum açıkçası. bu yazıyı (bkz: abdullah çatlı) hakkında yazılmış bir entrye öfkelendiğim içi yazdım ama ezcümle diyeceğim de budur.
1925 doğumlu, kerkük türkülerini dünyaya tanıtan muhteşem ses sanatçısı. abdurrahman kızılay'ın hocası imiş. kerkük petrol şirketinde çalışırken londra'da bulunduğu sırada oradaki bir radyoda okuma fırsatı edinip ününü burda kazanmıştır. şöyle de bir fotoğrafını edindim: http://www.google.com.tr/...&biw=1366&bih=663
okuduklarından bildiğiniz türküleri dinlemeniz farkını anlamak için yararlı olabilir. hele ninne'nin (evlerinin önü yonca) böyle bir yorumu yok:
spartacus isimli malum amerikan tv dizisinde good batıatusun dilime doladığı müthiş replik. sanırım bunu gannicus pazar yerinde dövüşmeden önce söylemişti. tam da emin değilim. spartacusu anlatan bir dizide favori karakterimin bu cümleyi söyleyen adam olması da hakkımda çok bilgi vermektedir.
sessiz bir süreç asosyalleşmek. farkettiğiniz üstüne gittiğiniz anda daha da korkunç bir hal almaya başlıyor. konuşabileceğim beni açabilecek bir insan kaldı mi şüpheliyim. daha doğrusu o kişinin benimle neden ilgilenmek istediğini anlayamıyorum. giderek asosyalleşmek toplumun yenice bir yalnız daha kazanmasıdır.
sözlüğe can getirecek bir uygulamadır. en başta benimkiler silinecek böyle olursa bu kişisel algılanmamalı fakat hiç oylanmayan entry hiç ilgi çekmemiş demektir basit demektir. he sözlükte mesela sezen aksunun altına girilen bir şarkıcıdır entrysi artı oylanıyor ona ben birşey yapamam.