Borsa düzeltme döneminde. Son zamanda çok yükseldi, şimdi bir süre düşebilir. Teknik analiz de düşme eğiliminde olduğunu söylüyor. isteyen incelesin. https://www.borsa-ekranim.com.tr/
Bir fenerbahçeli olarak söyliyim, fenerbahçe taraftarının çoğu maldır. Şımarık zengin bebesidir çoğu. Kendi oyuncusunu ıslıklar. Trabzon maçında fb 3-0 önde iken rossi bir topu çapraza doğru sürüp pozisyonunu kaybetti diye homurdanmalar, yuhalamalar yükselir hemen. Çok koşan, çalışan oyuncuları sevmezler. Şovmen oyuncuları severler. Topla şov yapan, klas hareketler yapmaya çalışan adamları severler. Bi oyuncu topu alsın, çalımlaya çalımlaya gidip gol atsın isterler. ilk 11e 4-5 tane santrfor koyunca takımın hücum oynayacağını ve her maçı 4-5 golle kazanacağını zannederler. Kimseye kredi tanımazlar. ilk sene sampiyon yapamazsan direk yollarlar. Her sene baştan kadro kurar, yeni teknik adam getirirler. Bu şekilde şampiyon olucaz sanırlar.
Daha yazardım ama anlamazlar, o yüzden kendimi yormayım.
Sözün özü, bu takımın yıllardır şampiyon olamamasının en büyük sebebi, bizzat kendi taraftarıdır. Herkes layık olduğunu bulur.
Sabah poğaça, simit vs almak için girdiğiniz fırında kuyruğun en önündeki kararsız tiki kızdır.
Malum sabah saati, herkes işe, okula biyerlere yetişmeye çalışıyordur. Fırındaki o kuyrukta herkesin amacı aynıdır. Bir an önce simidimi alayım, işe yetişeyim. Ancak kuyruğun en önündeki kararsız tiki kızımız bir türlü ne almak istediğine karar veremez. "Ummm, tahinli simit alayım 1 tane de, ay yok yok vazgeçtim. Şurdaki ne? Hmmmm ondan mı alsam acaba? Ya da neyse siz 2 tane daha çikolatalıdan verin. Ay bi saniye telefon çaldı. Efendim Nalaaaan? Bla bla bla...."
Bu sırada kuyruğun arka sıralarında bekleyen abilerimiz sinirli bakışlar atmakta ve homurdanmalar başlamaktadır. Amaaa tiki kızımızın ne umrunda ki? O hala izmir bomba mı eklesem, nutellalı kurabiye mi diye karar vermeye çalışmakla meşguldür...
Hastalığın ölüm de dahil olan yan etkilerini bırakıp, "aşının ya yan etkisi olurseaeaeaaaaa?" Diye malca çıkarımlar yapan kişidir. Lan aşı olmazsan belki de ölücen ölücen.
Bu adama yapılan net haksızlık ve kadir kıymet bilmezliktir. Zatwn bizim milletimizin de özünde vardır bu huylar. Bir doğru yaparsın göklere çıkarırlar, bir yanlış yaparsın kelleni isterler. Kellecilik bizim milletin huyudur.
Adam nerde haksız ben anlamadım. Yalvararak getiriyoruz, iki gün sonra kovmaya çalışıyoruz. Haksız mı?
oyuncuları, teknik adamı baskı altına alıyoruz. Adamlar sahada ne yapacaklarını şaşırıyor. Başarısızlığın en büyük sebebi bu. Euro 2020de şampiyon olucaz, final oynıcaz diye verdik gazı, göklere çıkardık, 3 maçta yerin dibine soktuk. Adamlarda özgüven diye bişey kalmadı.
Yalan mı?
Sorun şenol falan değil yani. Sorun futbolcular da değil. Sorun sizlerin sakat zihniyeti.
Ah benim düşünmeyen, sorgulamayan milletim. Acaba niye boyle her seyi aceleye getiriyorlar, kötü insanlar oldukları için mi? Buyrun isterseniz biraz "düşünelim"...
Son yıllarda neden sürekli hastane yapılıyor? Bu koca koca şehir hastaneleri niye yapılıyor? Hiç düsündunüz mü? Tıp fakültesi, hemsirelik fakultesi kontenjanları niye sürekli artırılıyor?
Çünkü ülkemiz 80 milyon. istanbul 15 milyon mu, 20 milyon mu artık allah biliyor. Bu hastaneler ve bu sağlık personeli bu ülkeye yetmiyor da ondan.
Şimdi devlet hastanesindeki doktor, günde bakıyor 70-80 hasta. Hatta bazı yerlerde 100-150 hasta. Bu ne demek? 100 hasta 5 dakikada bir, 150 hasta 3 dakikada bir hasta bakmak demek. Peki nasıl olacak bu iş?
Hasta geliyor elinde koca bi dosya. Daha önceki hastanelerde yaptırdığı onlarca tetkik. Şikayetini dinle, daha önceki hastanelerde yapılanları dinle, elindeki dosyayı incele, muayene et, durumu açıkla, tedavisini yaz, sorularını cevapla. Bütün bunlar 3-5 dakikada nasıl olacak?
Olmaz. Böyle bir hasta minimum 15-20 dakika sürer. Şimdi sizlerin arasında varsa böyle bu 15-20 dakikalık hastalara bakıp, sonra diğer hastaları uygun şekilde muayene ve tedavi edebilecek, 3 dakikada hastayı güzelce muayene edip, sorularını cevaplayıp, güler yüzle onu memnun edebilecek süpermenler onlar ayrılsın, buyrun yerine siz geçin.
Ha ben mi? Neyse ki ben bu anlattığım doktorlardan biraz daha şanslıyım. Hastalarıma biraz daha uygun vakit ayırabilecek sayıda hasta bakıyorum. Bu yüzden de onları memnun edebiliyorum. Olay bu.
Kimse canı istediğinden ya da kötü insan olduğundan hızlı hasta bakmıyor, şartlar böyle malesef. Ve emin olun o aceleye getiren doktor bu durumdan sizden daha rahatsız, gunde 150 hasta baktıgı icin aşırı mutsuz. Bunu da unutmayın.
Hisse +%10'dayken;
-tavan tavan, uçacak, füze, vuhuuuu
-haftaya 50, bi dahaki hafta 100, sene sonu 500tl olur bu hisse
-al bu kirazdan kalmaz birazdan
-3485 lot destek aldım
-8555 lot da benden
-36920 lot destek aldım (yalandan kim ölmüş)
-burdan alınır mı?
-abiler 1 hisse kaç liraya alınıyor, yeniyim yardım edin
Aynı gün hisse -%1,35'e düşer;
-keriz silkelemesi bu
-satmayın, birazdan tavan
-kerizler silkelendi, yola devam
-algıcılara inanmayın, 3,5 dakika sonra tavan olacak
-4580 lot destek attım, maliyet düşürdüm
-satmayıııınnnnnn
-malınızı kaptırmayın
-burdan alınır mı?
-abiler lot ne demek? yeniyim bi yardımcı olun.
Aynı gün hisse -%9.99'a gider;
-Satmayııııınnnnnnn
-Geri zekalı mal ky satmayınnnnnn ulaaaannnn
-keriz silekelemesi yaptı, 5 dakka sonra tavan
-36895 lotla maliyet düşürdüm (küsürat vereyim ki inandırıcı olsun)
-kedidir kedi
-Ben demiştim düşecek diye
-1 trilyon 500 milyar zararla zattım (salla amk kim biliyo sanki)
-tahtacı hay ben senin .....
-burdan alınır mı?
-abiler satmak için nereye basmam lazım bi yardımcı olun.
Bir kuşağın beraber büyüdüğü muhteşem komik kukla karakterler. Son günlerde gay oldukları iddia edilmiş, ancak sesame street company'den yapılan açıklama ile bu iddianın gerçek dışı olduğu bildirilmiştir.
Bi siktirin gidin ya. Gerçek kalitenin kaç kişi farkında siz ondan haber verin?..
Dürüstlüğün saftiriklik, götü başı ayrı oynamanın “uyanıklık”, efendiliğin sıkıcılık, piçliğin ise “cool”luk olarak tanımlandığı bir devirde ne kalitesinden bahsediyorsunuz?
Adam çinin corona ile savaşını döndürmüş, dolaştırmış, evrim teorisini kabul etmelerine bağlamış. Gülmekten gözümden yaş geldi valla...
iyi de buna inandık diyelim, peki ülkemizin corona ile bu kadar başarılı mücadele etmesini nasıl açıklayacağız? Hükümetimizin ya da halkımızın yüzde kaçı inanıyor sizce Darwin’in evrim saçmalığına?
Tabiki doğru değil. Ancak birileri ideolojik ve dini sebeplerle sürekli bu teoriyi savunmaya, gerçek olduğunu iddia etmeye devam ediyor. Neden yapıyorlar bunu? Çünkü birileri onları böyle yapmaları için teşvik ediyor. Nasıl teşvik ediyor? Dünyada paranın açmayacağı hiçbir kapı yoktur. Parayla bilim adamlarının bir kısmını da satın alabilirsiniz. Sizin istediğiniz sonuçları çıkarmasını, bunları delicesine savunmasını sağlayabilirsiniz. Para her kapıyı açar...
insanoğlu her geçen gün gelişiyor. Dünyanın problemleri her geçen gün biraz daha çözülüyor. Bir gün açlık ve susuzluk da tamamen çözülecek tüm dünyada. Misal, biz çocukken çok daha pahalı olan ve ulaşması zor olan birçok şey şimdi çok daha bol, ucuz ve ulaşması kolay. insanları mutsuz eden de bu aslında.
Mutluluk bir şey düşlemek, onunla yatıp onunla kalkmak ve sonunda ona kavuşmaktır. Bu bir araba da olabilir, bir oyuncak da, ya da belki sevdiceğiniz. Artık herşeye ulaşmak daha kolay.
Misal, ben çocukken müzik aletlerine çok heves ederdim. Yeteneğim de vardı. Ama nasip olmadı. Hatta çocukken bir karton kutu, tahtadan sap ve misineleri kullanarak kendime gitar yapmıştım. Şimdi aradan yıllar geçti. Çalışıp kendim para kazanmaya başladım. Gitar da aldım, keman da, piyano da. ilk gitarımı hala saklıyorum. O çok ucuz ve dandik bir gitardı ama benim için manevi değeri var. Hala onu çalıyorum. Şimdi oğlum daha hiç düşlemeden, hiç hayalini kurmadan bunlara sahip. Yani benim bunlara ilk kavuştuğumdaki tarifsiz mutluluğumu oğlum hiç yaşayamayacak. Çünkü onun zaten daha istemeden, düşlemeden gerçek oldu.
işte insanları tatminsizliğe iten, mutsuz eden bu. Herşeye kolay ve daha düşlemeden erişmek.
Öncelikle buradaki 25 yaş altı ergen nesile bir şey anlatmaya çalışmayın, anlatamazsınız. Onlar akp öncesi dönemi sizden daha iyi bilir. Puhahahaha. Ne de olsa akp iktidara geldiğinde en büyüğü 7 yaşında koskocaaaaa adamlardı. O günleri bizden daha iyi hatırlarlar körpe dimağları ile.
Ergen esprilerilerini bi kenara bırakıp Gerçekleri konuşacaksak;
Akp öncesi dönemde ambulans sayısı çok azdı. 112 merkezi de azdı. O yüzden bir kaza olsa ambulans en aşağı 1 saatte gelirdi. Şu an 5-10 dakika bu süre. Her akşam haber bültenlerinin değişmez konusuydu bu. “Flaş flaş, kaza oldu, ambulans 2 saat sonra geldi. Halk ambulans şoförüne tepki gösterdi.”
Ergen gençlik bilmez bunları. He he diyin geçin onlara...
Evet hepimize böyle anlatıldı. Padişahlık çok kötü idi. Padişah sarayında bir eli yağda bir eli balda her istediği olurken, halk sefalet içindeydi. Bize hep böyle öğretildi. Neden? Osmanlı kötü, cumhuriyet iyi demek için.
Evet cumhuriyet ve demokrasi en iyi yönetim şekli. Şu an sahip olduğumuz için şanslıyız ve sonsuza kadar da devam ettirmeliyiz. Ama cumhuriyeti övmek için de illa osmanlıyı ve padişahları gömmek zorunda değiliz.
Bu neden bir yalandır, doğrusu nedir, açıklayayım:
Aslına bakarsanız padişahlık ya da imparatorluk yakaya sürecek şey değildir. Allah düşmanımın başına vermesin. Çünkü padişahlık ve imparatorluk demek hanedan demektir. O anki padişahtan sonra yerine kimin geçeceği sırasıyla genelde bellidir. Yerine geçecek kişilere sıra gelmesi için padişahın ortadan kalkması gerekir. Bu yüzden padişah sürekli hayati tehlike altındadır. Bu durum ülkemize özgü de değildir üstelik. Osmanlı padişahları ve varislerinde olduğu gibi roma imparatorları ve varisleri de örneğin genelde eceliyle ölmemiş, öldürülmüşlerdir. Ama savaş meydanında falan değil, saray içinde, en yakınları tarafından, hatta kendi ailesinden olanlar tarafından. Sen de mi brütüs lafı işte tam olarak bu şekilde ortaya çıkmıştır.
Padişahlıktan daha kötüsü ne derseniz, o da tahtın varisi olmaktır. Varis demek padişah için her an bir tehlike demektir. Dolayısıyla her an varis zindana atılabilir, daha kötüsü risk olarak görülüp öldürülebilir. Ya da örneğin padişah öldü. Yerine geçen varis bütün kardeşlerini öldürtebilir. Bu hayati tehlike ve korku nedeniyle birçok varisin ve padişahın akıl sağlığı bozulmuş, delilik derecesine varan durumlara gelmişlerdir.
Ayrıca padişah sanıldığı gibi istediği kararı alamaz. Teorik olarak alır ama pratikte alamaz. Çünkü yeniçeri gibi, kapıkulu gibi, halk gibi etkenler vardır. Dengeleri sağlamak zorundadır. Aksi halde trihte sıkça olduğu gibi yeniçeri ayaklanır, padişahı indirir. istediği padişahı da onun yerine geçirir. Hani padişah her istediğini yapıyordu? Kazın ayağı öyle değil demekki.
Kısacası padişah ya da hanedan üyesi olmadığımız için yatıp kalkıp ne kadar şükretsek azdır.
Evet kız tam instagram kızı. Anlatım kötü. Söylediklerinin de bir kısmına katılmıyorun.
Ama katıldığım kısmı da çok:
Bir kere halkımız düşünmüyor. Ortada bir sorun var tamam, ama bu sorun kimden kaynaklanıyor?” Bunu düşünmüyor. Hiç düşünmüyor. Karşısında ilk bulduğu kişi kimse onu suçluyor. Eczanede eczacıyı, hastanede doktoru ve hemşireyi, markette kasiyeri, bankada vezne görevlisini... niye bir sorun yaşayınca bunları suçluyor? Çünkü karşısında ilk bulduğu kişi bunlar. iyi de o marketin bütün organizasyonunu kasiyer yapmıyor. Hangi maldan ne kadar alınacak, ne zaman alınacak bunların kasiyerle ne alakası var? Kasiyer kızın tek işi var. Ver parayı al malları.
Eczanede maske yoksa neden yok düşünmeliyiz. Maske pahalı ise neden pahalı düşünmeliyiz.
Halkımız biraz düşünmeyi öğrenmeli. Olayların ardını görmeyi öğrenmeli. Bu kadar düz olmayın.
Yolda yürüyorsunuz. Birden bir kaza oluyor. inşaat işçilerinin bulunduğu platform yıkılmak üzere. Üzerinde bir işçi var. Platform bir ipe bağlı. ip kopmak üzere. Hemen koşup ipi tutuyorsunuz. Ardından da ip kopuyor. Artık ipin ucu sizin elinizde. Ucunda da bir insanın hayatı var. Yardım gelene kadar ipi tutabilirseniz kahraman olacaksınız. Tutamazsanız bir insanın hayatına mal olacak bu.
Be büyük bir sorumluluk değil mi? Peki bunu bir kere değil de, günde defalarca kere ve yıllarca yapmak ister misiniz? Meslek olarak bu işi seçer misiniz?
Diyelim ki bu bir meslek ve seçtiniz. Olacakları anlatayım:
Her gece uykularınız kaçacak. “Acaba yarınki adamın ipini tutabilecek miyim? Ya tutamazsam? Dünki tutamadığım adamda acaba benim hatam var mıydı? Biraz daha dayanabilir miydim? Yardım mı geç geldi yoksa ben mi erken pes ettim?“ bu düşünceler asla kafanızdan gitmeyecek. Her gece alakasız bir saatte uyanacak ve bir daha sabaha kadar uyuyamayacaksınız. Uyumam lazım, yoksa uykusuz kalırım, dinlenemem, o zaman da yarınki adama tam güçle yardım edemem” bunları düşüneceksiniz. Bu sizi daha da strese sokacak. Stresten bu kez hiç uyuyamayacaksınız.
Adamın yakınları ne yapacak peki? Oğlu? Karısı? Annesi?.. Siz ipi tutarken göZlerinizin içine bakacak. Çaresiz. Herşeyi önce sana sonra allaha bırakmış. ipi tutamadınız zaman ailesine bu haberi siz vereceksiniz. Ağlayacaklar. üzülecekler. Bazen kabullenecekler. Bazen de sizi suçlayacaklar. En kötüsü de bu...
Sonra eve gideceksiniz. Eşinizle otururken aklınızın bir köşesinde bu düşünceler olacak. Çocuğunuzla oynarken biraz unutacaksınız. Sonra yalnız kalınca tekrar hatırlayacaksınız. Üstelik akşamları da acil bir kaza va durumu olursa inşaatta, sizi ip tutmaya çağırabilirler her an. Bunu bilmek bile sizi diken üstünde oturtacak. Telefon her çaldığında yüreğiniz pır pır edecek. Acaba inşaattan mı arıyorlar?
Bu yazdıklarım bir bilim kurgu filmi senaryosu gibi görünebilir. Ama hepsi gerçek. Biz böyle yaşıyoruz. (Yaşamaya çalışıyoruz). Sadece inşaat yerinde hastane, o adam yerinde hasta, ip yerine de elimizde neşter oluyor.
Trabzonu bu konuda tebrik ediyorum. Önce başkan yardımcısı, sonra bir yöneticisi, sonra bir tane daha zehir zemberek açıklama yayınladı. Sonra başkanı çıktı aynı şekilde sert konuştu. Önümüzdeki günlerde de yüksek sesle aynı konuyu işleyecekler belli.
Ha haklılar mı dersen, bence haksızlar. Bahsettikleri pozisyonda bence faul var. Gol iptali doğru. Peki o zaman neyi tebrik ediyorum. Duruşlarını tebrik ediyorum. Planlı isyanlarını tebrik ediyorum. Haksız da olsalar ortaya koydukları düşünceyi kamuoyuna anlatma biçimlerini tebrik ediyorum.
Gelelim fenere... sene başından beri hakemler tarafından doğranıyor fenerbahçe. En az son 5-6 maçtır sonuca etki eden net hakem hataları var. Peki fenerbahçe yönetimi bunu kamuoyuna anlatabildi mi? Sesini yükseltip hakkaten yeri yerinden oynatabildi mi? Hayır alakası yok. Bazı maçlar sonrası hiç açıklama olmadı. Bazı maçlardan sonra ise çıkıp sümsük sümsük yanlarına bırakmıcaz tarzı kimsenin iplemediği açıklamalar yaptılar.
Son maçta bile bir sayılmayan golü var fenerin. Yönetimden aynı sönük, kimsenin duymadığı tepkiler.
Kalede Tolgay Arslan
Savunma dörtlüsü Dirar-Jailson-Gustavo-Deniz türüç
Orta sahada mehmet ekici-ozan-Emre-Tolga
ilerde Zayts ve önünde Mehmet Topal(transfer)
11 tane orta saha oyuncusu. Nasıl ama?
Çok mu saçmaladım?
iyi de fener kale ve santrfor hariç maçların çoğuna böyle çıktı bu sene. Sadece 2 oyuncu değiştirdim ben, yapmayın...