bir satır da hazırlansa, bin satır da hazırlansa iş veren tarafından tekrar sorguya çekilecek cv'lerdir.
-ımm, burada göremedim.
-tam oraya yazdım bakın,
-hı evet burdaymış.
gibi.
'suçlu' oldukları kanıtlanamayan ne kadar karşı görüşleri varsa bir gecede ergenekon, balyoz vs isimleri ile yapılan operasyonlar ile 'hüküm' verilmeden 'hüküm' günlerini bekletilerek ve bekleyerek dört duvar arasına konuldu;
şimdi başbakan çıkıp; suç işleme ihtimali olması nedeni ile birilerini tutuklayamayacaklarını, belirtiyor.
yıllarca olağanüstü durumlarda ya da istemedikleri yayınlarda 'yayın yasağı' getirildi,
karikatür dergileri adliyeye taşınarak 'suç' unsuru haline geldi.
evet, nadir de olsa ağır hitap ve eleştirilere de ses çıkarmadı.
ama,
ağırlığını koydu.
belki kendi elleri ile milyonların başını kesmedi,
ama,
baş kesmelerine neden olup, gülümsedi.
diktatör mü?
insandan sabun üretmedi ama,
çevresini büyütüp kardeşi kardeşe öldürttü.
önce gücünü topladı,
sonra güç oldu ve izledi.
bu daha iyi günlerimiz!
60'lar
70'ler
80'ler ve 2000'şerde gerçekleşmiş, gerçekleşecek olan; tabi bu olacak ve olan olay örgüleri ülkem için geçerli; en çokta insanlığın bitmesine yaklaşan eylemlerde bir olup, bir gece ansızın bir sabaha uyanırken patron işine gitmese, işci grev yapmadan işini boykot etse patronu ile beraber, iş veren dükkanını açmasa, devlet memuru görevine gitmese, müdür görevine gelmiş olan tüm memurlara izin verse ve kapının önünde otursa; aslında dünya dursa, dünyanın durması ile türkiye nin bir ucundan diğer ucuna tüm insanlar sokağa çıkmış olsa, saniyesi bile aynı sanise ile çarpışan sözleri tek yürekten söyleyebilse; sağcısı solcusu, kürdü -türkü-lazı vs, libareli-dincisi-laikcisi hepsi; düzene karşı 'insanlık' için bir kezde olsa 'ses' çıkarsa;
ne güzel olurdu dünya!
gün içinde milyonlarca kez küfür etsem, duymazlar.
içimden saydıklarımı sesli düşünsem, duyamazlar.
aslında bazen;
sıralayıp insanları, duymalarını istiyorum.
muhteşem değilim elbet, vardır benim de duymadıklarım.
ama görüyorum ya yüzüme gülenleri, işte tam da o anda,
gülme be kardeşim diye başlayıp, oracıkta sıcasım var.
;Şiddete 'şiddet' ile karşılık veren de 'terör' eylemi içine girmiş demekdir.
'Şiddet'
; sadece etrafı kırıp dökerek değil,
;cinsel, bedensel,ruhsal,fiziki, olarak çeşitlenir.
;devam etmesi durumunda,
'terör' başlar ve
;cinsel, fiziksel, ruhsal diye çeşitlenir.
evet, her türlü terörü, kime yapılmış olursa olsun lanetliyoruz!
insan suçlamak, hedef almak ne kadar kolay.
hiç bir zaman tarafsız bir göz ile 'insan' olarak bakmayı başaramayacağız değil mi?
terör örgütü ile 'halay' çekip, 'halay başı' olanlar ,
halay çekmeleri için, şehre indirenler kimlerdi?
balık hafızalı olduğumuz doğru mu?
sanırım doğru.
bundan bir kaç hafta önce yola özenle döşenmiş bombaları , yollara döşenecek kadar sürede görmeyenler kimlerdi?
terör örgütünün koluna girip, 'barış miting'inde bombalar altında kalanlara terör örgütünden demek, ne kadar insanca?
hangi ırktan hangi milletten hangi partiden olursa olsun,
insan öldü be!
insan!
ne kalabiliyorum seninle, ne de gidebiliyorum senden.
bağlayıcı etkenim ne bilmiyorum; bazen özlüyorum soluk alışlarını,
bir damlacık o sımsıcak gülüşünü.
bazense,
kinimi yüzünde görüyorum,
o tiksindirici bakışların..
arkama bakmadan kaçma isteği oluyor öyle an'larımda.
sonra,
tekrar özlüyorum,sensizliği düşünürken bile.
oysa sensizlik, nefes alabilmek benim için.
çünkü ben artık nefes almayı bilmiyorum.
ah bu kadınlar..
evet, kadınlar; soframızdaki yerleri ineğimizden sonra gelen kadınlar,
özellikle de O'nlar yaparlar.
kim dinler ki? kim anlar ki? hem dinlenmeyip hem de anlaşılmıyor olmak ya da anlaşılmak için sürekli çaba sarf eden taraf olmak; sinir bozucu.
ben olsam,ağlardım.