conor oberst'in titrek sesinin, dinleyende kendisini mıncırma isteği yarattığı, fevers and mirrors albümünde yer alan aşırı duygu yüklü şarkı.
anırta anırta ağlatan, ayrılık sonrası şarkısıdır aynı zamanda.
bu da sözleri :
Does he kiss your eyelids in the morning when you start to raise your head?
And does he sing to you incessantly from the space between your bed and wall?
Does he walk around all day at school with his feet inside your shoes?
Looking down every few steps to pretend he walks with you.
Oh, does he know that place below your neck that is your favorite to be touched
and does he cry through broken sentences like I love you far too much?
Does he lay awake listening to your breath?
Worried you smoke too many cigarettes.
Is he coughing now on a bathroom floor?
For every speck of tile there's a thousand more
you won't ever see but most hold inside yourself eternally
Well, I drug your ghost across the country and we plotted out my death.
In every city, memories would whisper: "Here is where you rest."
I was determined in Chicago but I dug my teeth into my knees
and I settled for a telephone and sang into your machine.
You are my sunshine, my only sunshine
You are my sunshine, my only sunshine
And I kissed a girl with a broken jaw that her father gave to her.
She had eyes bright enough to burn me. They reminded me of yours.
And in a story told she was a little girl in a red-rouge, sun-bruised field
and there were rows of ripe tomatoes where a secret was concealed.
And it rose like thunder, clapped under our hands.
And it stretched for centuries to a diary entry's end where I wrote,
You make me happy oh!! when skies are gray
You make me happy oh!! when skies are gray and gray and gray.
Well the clock's heart it hangs inside its open chest with hands
stretched towards the calendar hanging itself
but I will not weep for those dying days.
For all the ones who've left there's a few that stayed.
And they found me here and pulled me from the grass where I was laid.
edit : dinlemek isteyenler buradan buyursun efendim;
the curious case of benjamin button'ın da müziğini yapmış olan altın küre ödüllü alexandre desplat'in bestelediği harika bir new moon soundtrack'i.
önyargılar ve filmin iyi olup olmaması bir yana, the meadow'un dinlenilmesi şahsımca şiddetle tavsiye edilir.
özellikle yalnızken ve gözleriniz kapalıyken..
1966 yılında kurulmuş bir italyan giyim markası.
bu markanın tasarımlarına çoğunlukla pastel tonları hakimdir, çok canlı renkleri görmeniz pek de mümkün değildir bottega veneta tasarımlarında. kırmızının bile solgun rengi kullanılır genelde. kesimleri ise oldukça zariftir. özellikle elbiseleri, üzerindeki en ufak detaylarıyla birlikte giyeceği kadına kaçınılmaz bir zarafet vaad eder. kadını, sadeliğiyle ön plana çıkarıp güzelleştiren bir markadır bottega veneta. sırf bu abartısız ve elegan stili için bile hayran olunasıdır.
ayrıca özel el dokuması çantalarıyla da ün yapmış bottega veneta ürünlerine, türkiye'de beymen'den ulaşılabilir.
not: fiyatları sebebiyle sadece hayallerimi süsleyen markadır aynı zamanda kendisi.
ingiliz eczane ve parfümeri zinciri boots'un da bünyesinde bulundurduğu, ürünlerinin hiçbirinde hayvansal yağ bulundurmayan kaliteli bir kozmetik firması.
içinde hayvansal yağ bulundurmadığından mıdır nedir bu markanın ruju olsun, göz kalemi olsun yapıları pek serttir. sürüldüğünde ne akma ne de kolay kolay dağılma yapar. göz kalemi bu yüzden takdire şayandır, akan göz kalemleri yüzünden panda gözü şeklindeki gözlerle dolaşmaktan yakınan dişinin kurtarıcısıdır. 360 rimeli ise kirpiklerde dolgunluk isteyen bayanlar için biçilmiş kaftandır. büyük fırçasıyla hem kirpiklerinizi güzelce kıvırır hem de "benim bu kadar kirpiğim yoktu lan nerden çıktın bunlar" dedirtecek şekilde dolgunluk verir. tek eksisi çabuk bitmesidir. ya da benim gibi rimel canavarı bir insana dayanamadı, o da kuvvetle muhtemel tabii. soft damson adında bir mineral allığı da vardır ki yapısı gerçekten mükemmeldir. yanında verdikleri fırçasıyla da sürümü oldukça kolaydır. fakat çok açık tenlilerin "yaşasın sonunda aradığım rengi buldum" şeklinde, benim yapmış olduğum gibi hemen sazanlayıp atlamaması tarafımca tavsiye edilir. sevgili beyaz tenliler, siz gidin soft pink'i alın, soft damson'ı esmerlere bırakın. zira esmerlerde kıskandırıcı düzeyde güzel duruyor. kabullenin.
farları ve ruju hakkında çok bir şey söylemeyeyim, illa ki bu markadan alınmalı dedirtecek kadar bi numaraları yok. lipglosslarının yoğun yapısı ve simleri çok tatlı ama. hakkını vereyim şimdi.
son olarak bildiğim üzere hali hazırda türkiye'de bir mağazaları yok. fakat yolunuz yurt dışına, ingiltere taraflarına, düşerse ya da ingiltere'de yaşayan eş dost tarafından getirtmek suretiyle, fiyat aralığı max factor ve loreal'le hemen hemen eş değer olan bu markanın mutlaka bir iki ürünü test edilmeli derim.
bir de 22 pound ve üzeri alışverişlerde hiç de küçük olmayan numunelerden oluşan bir hediye paketi veriyor. haliyle gidip o numunelerin gerçeklerinden de alası geliyor insanın.
sonuç; bok gibi para harcatan markadır efendim.
tilly and the wall adlı amerikan indie grubunun, aynı adı taşıyan albümünde bulunan oldukça eğlenceli, rahatlatıcı ve bir o kadar da sikko bi klibe sahip 2006 çıkışlı parçası.
ayrıca lacoste'un web sayfasına girdiğinizde sitenin temasına oldukça uyum sağlamış olan bu şarkıyla karşılanıyorsunuz. sitede azıcık vakit geçirdiğinizde de şarkının gün boyunca dilinize dolanması kaçınılmaz oluyor, benden uyarması.
bu da o skimsonik klibi. ama asıl şarkıya odaklanın siz.
green day'in 2009'da çıkarmış olduğu 21st century breakdown albümünün güzide şarkılarından biridir. albümün tamamını dinlememiş olsam da şunu söyleyebilirim ki, punk akımından pek de hoşlanmayan birini bile kendine hayran bırakıp winamp listesinde ard arda 5 tane east jesus nowhere koymak suretiyle bıkmadan dinletebildiklerine göre gittikçe olgunlaşan bir gruptur green day. en kısa zamanda diğer parçalarının da tatlarına bakılmalıdır derim ben. önce kendime diyorum tabii.
bunlar da sözleri :
raise your hands now to testify
your confession will be crucified
you're a sacrificial suicide
like a dog that's been
sodomized
stand up! - all the white boys
sit down! - all the black girls
you're the soldiers of the new
world
put your faith in a miracle
and it's non - denominational
join the choir we will be singing
in the church of wishful
thinking
a fire burns today
of blasphemy and genocide
the sirens of decay
will infiltrate the faith fanatics
oh bless me lord for i have
sinned
it's been a lifetime since i last
confessed
i threw my crutches in "the river
of a shadow of doubt"
and i'll be dressed in my sunday
best
say a prayer for the family
drop a coin for humanity
ain't this uniform so flattering?
i never asked you a god
damned thing
a fire burns today
of blasphemy and genocide
the sirens of decay
will infiltrate the faith fanatics
don't test me
second guess me
protest me
you will disappear
i want to know who's allowed
to breed
all the dogs who never learned
to read
missionary politicians
and the cops of a new religion
a fire burns today
of blasphemy and genocide
the sirens of decay
will infiltrate the inside