Olduktan sonra herkesin "isyan" edeceği ama olmadan önce kimsenin şehri bile terketmediği deprem. Başka şehire taşınmanın bir alternatif olmadığı, düzeni kurduk kıpırdayamayız diyenlerin nasıl rahat uyuduğunu anlayamıyorum. bakın önceden haber veriliyor bu deprem, önlemizi alın dedikleri boynunuza düdük takmak değil... hala. istanbulda yaşamaya devam edebilmenin bir açıklaması yok. kaçın abi bu şehirden. sevdiğim bir şehir olmasına rağmen yıllardır ayak basmıyorum. uçuşlarımda aktarma için bile tercih etmiyorum. bu kader, alın yazısı dediğimiz şey neden kuzey avrupa'da yok hiç düşündünüz mü? Ne bileyim trafik canavarı, kader mahkumu, allahın takdiri, alın yazısı... bunlar yok çünkü "önlem almak" var. bırakın abi yedi tepeli istanbulunuzu, tıkış tıkış binalarınızı. ekmeğinizi başka şehirlerde de kazanırsınız. canınızdan kıymetli değil hiçbiri.
Dinin getirdiği bütün kuralları, insanlığın tamamı için geçerli sanan tayfadır. Herkesin inandığı şeye inanmasını bekleyen, hoşgörüsü olmayan, öfkeli, gerici ve gelişime kapalıdır. Sabit fikirlilik ve fanatiklik içinde yıllarını geçirip, kimseye bir faydası değil aksine eziyeti olan insanlardır ve aramızda dolaşmaktadırlar. Durmadan kendisine ve dinine saygı duyulmasını bekleyip, kimseye saygı duymayandır.
Türkiye'nin hemen her bölgesi deprem riskiyle karşı karşıya ve içine girdiğimiz herhangi bir binanın deprem dayanıklığı olup olmadığını asla bilmiyoruz. Evin çok sağlam olabilir ama gittiğin bir alışveriş merkezi, devlet dairesi, arkadaşının evi, restaurant, kuaför ya da otel ne kadar sağlam? Bunu bilmediğin sürece ne yaparsan yap güvende değilsin. Büyük bir depreme evinde yakalananların kaygı bozukluğunu ne yaparsanız yapın anlayamazsınız. Şanslıdır, kurtulmuştur ama hayatının geri kalanını korkuyla geçirir. En güvenli hissettiğiniz yerin, yani evinizin ayaklarınızın altında sallanması, eşyaların yıkılması, duvarların çatlaması sizi dönüşü olmayan bir duyguya sokarken bir de tüm bu yıkımı yaşayan insanları düşünün. Ne yazıkki türkiye'de yaşam rus ruletinden farksız.
Tumblr, Pinterest ve Instagram gibi sosyal ağlarda bolca görebileceğiniz, tercihe göre yağmurlu ve karlı havanın da eşlik edeceği fotoğraf karesi pozudur.
Bundan yaklaşık 1 yıl önce (bkz: berkin elvan/#23119317) entryimde bu çocuğun bu ülkede nasıl kullanıldığını yazmışım, bugün Ankara'da yaşananları düşününce keşke haksız çıksaymışım diyorum. Ölüm yıldönümü diye ne canlar gitti bak... Karşı durduğumuz yanlışları savunurken, kimlerin yanına yanaştığımıza, kimlerin ekmeğine yağ sürdüğümüze azıcık dikkat edelim, bilhassa böyle zamanlarda.
Uyutmayan haber... Yarın mesai var, uyumak lazım, işe erken gideceğiz ama uyuyabilmek mümkün mü? Gerçekten bu ülkede olanları aklımızın alamadığı bir günün akşamındayız, sabahına çıkar mıyız belli değil? ilkokulda Osmanlı zamanında istanbul başkentken, T.C Devleti kurulduktan sonra neden başkentin Ankara olduğunu anlatırlardı... Memleketin kalbiydi, askeri ve siyasi yönden güvenli bir konumda bulunuyordu, haberleşme çabuk ve kolaydı. Şu zamana kadar gerçekten de güvenliydi, öyle bilirdik. Birileri bizim cidden canımıza oynuyor, canımıza okuyor, beynimizdeki hassas kablolara dokunuyor. insanların hayatı bir daha asla eskisi gibi olmamak üzere değişiyor. Sivillere saldırmanın onursuzluğunu taşıyanlar dilerimki, tez zamanda vicdan sahibi olur bu canavarlıktan kurtulur ya da yok olur.
Allah hepimizin yardımcısı olsun.
Yaşamlarını kaybeden nice masumun ruhuna huzur, ardında kalanlara sabır versin.
You Tube, Sokak Röportajları kanalında halka açık seçik, güm diye sorulan sorudur. Sözlükte eğlenceli olmasa da, video güldürücü bence. Yüzdeki o ilk ifadeler fevkalade. Cevapların samimi olduğunu düşünüyorum.
Dünyada insanlar neler dinliyor diye merak eden genç kuşağın 15-17 yaş arası keşfettiği, 21-22'ye kadar doyasıya dinlediği abilerdir. Sonrasında müzik listelerini keşif ile genişleten bu gençler metallica'yı özledikçe dinlemeye başlar. Yani 23 yaşında metallica'yı keşfetmek, 23 yaşında ilk defa bira içmek gibi bir şey olsa gerek. Zaten o yaşına kadar hiç dinlemediyse farklı bir müzik kültürün var demektir, yine de dinle tabii güzeldir.
95 yaşında hayata gözlerini kapatan ünlü türk yönetmen. 40 yaşında iken kendisinden tam 24 yaş küçük olan 16 yaşındaki fatma girik ile aşk yaşamaya başlamıştır. Bu süreçte evli ve 2 çocuk babasıdır. 40 yaşında olan bir adamın 16 yaşında bir çocuk ile aşk yaşaması hiçbir isim ve dönem ile bana normal gelemiyor ne yazık ki. Töre sebebiyle evlendirilen çocuk gelinler konuşulurken, bu ünlü ve önemli simalar neden konuşulmaz da röportajlarında hayranlıkla bu aşklar anlatılır, bir örnek teşkil edermişcesine.
Yüzlerce şehidimizden yalnızca biri. Unutulmamalı ama unutuyoruz. Cenazesinde bir yakını Sağlık Bakanı Müezzinoğlu'na “Sayın bakan, 'başkan seçilseydi böyle olmazdı' dediniz, başkan seçilinceye kadar ne kadar kan gidecek?" diye tepki gösterdi, ne yalan söyleyeyim biraz olsun içim soğudu... Ne yüzle, o meymenetsiz suratlarıyla gidiyorlar şehit cenazelerine. Şehit aileleri acıdan gözü görmez şekilde ağlarken, birinin çıkıp onlar adına tepki göstermesini gözlerim dolu dolu izledim. Tüm bunların neden yaşandığını biliyoruz. Bahadır Aydın ne için ne uğruna öldü bilmiyoruz, daha kimler ölecek bilmiyoruz.
Kitabın değeri neyse onu veren kişi ise sıkıntı yok. Veremiyorsan 2. el alırsın, takas yaparsın. Öğrenci halimle, 10 ay taksitle 2 kitaba 300 lira vermişliğim var. Düşünün ki 50 lira haftalık harçlığımdı. Arşiv önemlidir gençler, kitaba para verilir.
Kendisini Mehmet Turgut un çektiği fotoğraflardan bilirim. Halkımız kendisini Demet Evgar ile GQ'ya verdiği pozlar ile tanıdı. Moda çevresi tarafından, takdir edilen başarılı ve sınırsız bir model. Ancak her manken gibi, o da yurdum komedi dizilerine göz kırpmış ve o tarz bu tarz benim gibi programlara da konuk olmaya başlamış bile. Çizgisinden kaymayıp, cool hallerine devam etmesini diliyebiliyorum ancak.
Tatlı kadın, başarılı modacı. Batı özentisi olmaktan uzak, tasarımlarını bir hikaye ile resmen "doğuran" , eğitimli ve çalışkan. Sadece hırsı yok, kendi halinde koleksiyonlarını hazırlayıp beğeniye sunuyor. Yoksa daha fazlası olabilirdi. Şimdilerde evlenmiş, mutluluklar kendisine.
Yaklaşık 5 yıl kadar önce, Simay Bülbül ile beraberken Alaçatı Millfest Moda festivalinde görmüştüm kendisini. Simay ile o zaman sevgililerdi,Can Bonomo henüz ünlü bile değildi... Dutlu kahvenin önünde Can Bonomo türkülerini söylerken, elinde birasıyla Simay'ın yanında hakikatten yancı gibi duruyordu. O zaman da stili American Old School, şimdi de. ister istemez o kadar dövme ile dikkat çekiyor zaten herif. Arkadaşlarım dirsek ata ata gösterdiler kendisini bana fakat ne yalan söyleyeyim pek de etkilenemedim. Dedim ya, çok basma kalıp bir tarzdır old school. Neyse, daha sonra işim gereği bu ikiliyi mercek altına alıp, biraz araştırmıştım. Simay gerçekten işinde başarılı, tam bir tasarımcı, elit ve içi dopdolu bir kadın. Muhabbet etme fırsatı bulursanız, gerçekten ilham alabilirsiniz. Ancak Umut Eker için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. (O gün ikisiyle de muhabbet etme fırsatım oldu) Kendisinin aşk minvali altında, Simay bülbülü her anlamda sömürdüğünü düşünüyorum. Bir zamanlar deri yüzük-kemer-aksesuar tasarımı işine daldığında da çok gülmüştüm açıkçası. Diesel tezgahtarlığından çıktıktan sonra, Simay ile tanışmasaydı, bir diğer kankası Didem Soydan gibi modellikten bir adım daha ileri gidemezdi "tasarım" anlamında. Tarkan'a yaptığı stylingte de zaten Simay'ın parmağı var (zaten Tarkan'a değil, arkadaki ekibe styling yaptılar), yoksa Umut Eker olsa olsa "o tarz benim" jürisi olabilir ancak. Kendisi "cool" ve "içi dolu" adam imajı çizmeye çalışmaktan bitkin düşmüş olacakki, o çok dalga geçtiği televizyonun ışıltılı dünyasına bodoslama atlamış ve bence sıçmıştır. Yıllardır boşuna debelendi, tez vakit BBG'ye falan katılsaydı, o kılıkla zaten ilgi toplardı. Yani işte anneannelerin ve ergenlerin izlediği bir programda boyalı resimli çocuk olarak biraz ün yapar, cebine de parasını koyduktan sonra istediği yaşam standartına belki biraz daha yaklaşır. Ancak altı bomboş, tasarımcı olarak adını prestijle duymanız biraz zor. Kısacası pabucumun stylisti diye tanımlayabiliriz umut eker ismini. *
bir çocuğun hangi durum içerisinde olursa olsun ölmesi gerçekten çok ama çok üzücü. allah kimseye evlat acısı vermesin. rahmet diliyorum.
gezi parkı eylemleri sırasında, çadırlarında sinsice gaza maruz bırakılan o güzel insanlar için ben de sokaklara indim. tepkimi gösterdim. gözyaşı döktüm. orantısız güç kullanımına karşı ben de sokaklarda yürüdüm. kimseye hakaret etmedim, polise taş atmadım, maskemi takıp yürüdüm.
ancak:
bu tepkimi gündüz, yalnızca yaşadığım şehrin (izmir) cumhuriyet meydanında gösterdim. sokaklarda ateş yakmadım. tomalara orta parmak göstermedim. sonra baktım ki işin rengi değişmeye başladı. birlikte aynı amaç uğruna yürüyüş yaptığımı zannettiğim o insan topluluğunun arasında leş sürüleri vardı. kıbrıs şehitleri caddesindeki, alsancaktaki onlarca mekanın, bankanın, dükkanın camlarını indirdiler, heryeri sprey boyalarla küfür dolu kelimelerle doldurdular. ama ben bu değilim?! ama bu insanlarla yürüyorum!? neden? çünkü benim gösterdiğim tepki, bazı şeytanların işine geliyor... haaa dedim, öyle mi?
şimdi:
ona gaz fişeği sallayan polis kadar, polise o emri veren kadar, onu daha 14 yaşında bir ideolojik fikre yöneltenler de hatalıdır. çünkü hepimiz biliyoruz ki ekmek almaya gitmiyordu berkin. yani bunun çok klişe bir gazete manşeti olduğu görmeniz şart öncelikle. ekmek almaya gidiyorsa da, 14 yaşındaki bir çocuğu gaz bulutunun arasına yollamamalısın bir anne olarak. bunu söylüyorum diye de bu çocuğun ölümüne ne kadar üzüldüğüm gerçeğini de sen reddetmemelisin. yanlış mıyım?
dün sokaklarda yürüyen beni kullananlar, yarın da bu çocuğun cenazesini kullanacak sokaklarda. bunları şunun için yazıyorum, ne yaptığımızın farkında olalım.
olaylara çok yönlü bakamıyoruz. herkesin tarafsiz olmasi gerekiyor bence. ama dogustan din adi altinda zorunlu bir bagliligin dayatildigi toplumlarda bu cok zor. default ayarlarınızı bozuyorlar, oyle ayarlanıyorsunuz. sonra da tarafsız olmak doganıza ters geliyor. halbuki tarafsız insan her tarafın dogrusunu yanlısını cok rahat gorebilir. ve alternatifler cok daha kaliteli olur boyle bir durumda. cünkü herkes aslında yerinin saglam olmadıgını bilir. ama biz böyle degiliz. kuralcı ve düzen üstüne kurulu bir yapimiz var. ornegin bi partide her cesit insan yok. tek cesit ya da tek fikir insanları var. boylece de siz de bi kaliba uymak zorunda kaliyorsunuz.
şimdi bakıyorum instagramda, twitterda berkin fotoğrafı paylaşmıyorsan akpli olup çıkıveriyorsun. bir çocuğun ölümüne üzülmemiş bir hain, bir şerefsiz. ancak yapılmaya çalışılan şeyi görüyorum ben şuan çok basit, çok kolay. ben o çocuğun cenazesinin morgta bir gece daha yarın gerçekleşecek olan infial için tutulmasını bile, o çocuğa yapılmış bir zulüm olarak görüyorum. işte ben berke bu denli çok üzülüyorum. ama bazılarımızın (bazılarımız dediğime dikkat çekerim) derdi yine, sahte ve samimiyetsiz hashtaglerle, aman meydanlarda toplanalım, infial yaratalım, tepkimizi gösterelim... bakın tepki göstermekte sakınca duymuyorum, ancak bir çocuğun ölümünün bazı büyük başların avuçlarını sıvazlamalarına sebep olduğunu göz göre göre inkar edip, bankaların, mağazaların, cafelerin camlarını indirmelerine, terör estirmelerine gerçekten yandaş olamam ben.
bu ülkenin daha çok,
okuyana, bilinçli ebeveyne, vicdanlı nesillere ihtiyacı var.
bunlar olunca bilinç düzeyi yükselecek, daha doğru siyasetçilere, öngürülü ve ahlaklı yöneticilere, refah seviyesi yüksek bir ülkeye kavuşacağız.
grammy music awards* performansında bir striptiz direğine tutunup zar zor bacağını ayırınca, gülmekten kendimi alamadığım maviş kız. pink ve beyonce gibi hem dans etmek, hem şarkı söylemek biraz yürek istiyor elbet. yine de bir uğraş var ama aferin diyip sırtını sıvazlamak lazım. ha unutmadan dark horse gibi bir şarkıya çektiği renkli klip ile islam dünyasının tepkilerini almış.
Muhteşem bir fotoğraf filtre uygulaması. Instagramda vsco hashtagi ile arama yaptığınızda neredeyse kötü fotoğraf göremiyorsunuz. Çünkü çoğunlukla fotoğraf çekmekten keyif alan insanlar uyguladıkları filtrelere önem veriyor ve uğraşıyor. Bu yüzden de vscoyu kullanan şık bir kitle var. kullanın kullandırttın.
Bayıldığım uygulamadır çünkü gerçekten güzel fotoğraflar paylaşan insanları takip ediyorum. Aman arkadaşımdır, akrabamdır, eşimdir, dostumdur derseniz göz zevkinize tecavüz eden fotoğraflar görmek zorunda kalabilirsiniz. Çünkü neden herkesin bir kadraj anlayışı olamayabilir, normaldir. Tüm dünyayı gözlemlemek için muhteşem bir kaynak.
