Yağ var bal var ilişkilerinin tekrar başladığının göstergesidir.
Herkes kendi dilini konuşmakta özgürdür buna hiç kimse karışamaz, sokakta isteyen türkçe konuşur, isteyen kürtçe, isteyen ermenice, isteyen portekizce fakat türkiye büyük millet meclisi gibi bir oluşumda türkiye'nin anayasada da belirtilen dili olan türkçe konuşulmalıdır.
Yıllar önce arkadaşlarla siyaset benzeri (o zamanlar siyaset bildiğimizi sanıyorduk) konular konuşurken biri densizlik edip kürdiye büyük millet meclisi esprisini yapmıştı, çok yadırgamıştık devletle ne alakası var laz'lara onlara bunlara bu ayrımcılığı yapıyor muyuz gerek mi var diye, varmış.
7 sene oldu. Koca 7 sene.
7 senedir istisnasız her maç küfür ettiler Beşiktaş'a. Ses etmedik. Ankaragücü, Bursa maçlarımız hariç cevap vermedik.
Beşiktaş stadlarına gitti, tribün boyutunda şikeyle-şerefle ilgili pankartlar açtılar. Sustuk. Skorbordlarına 'Jimnastik' yazdılar. Yuttuk.
Bursa'da 13-14 yaşında çocuğu Beşiktaş formasıyla yakaladılar, dövdüler; üstüne 'ben o.... çocuğuyum' dedirtip, videosunu paylaştılar kahkahalar eşliğinde. Sustuk.
Bursa'da Beşiktaş forması giyiyor diye genç bir kızı saçlarından çekerek yerlerde sürüdüler, yutkunduk, yine sustuk.
internette, maçta, gazetelerinde hatta tv'de tehdit ettiler; görmezden geldik. Bursa'ya yaklaşamazsınız dediler, bizimkiler efendi efendi gitti inegöl'e maçını izledi, kimseye kışt demedi.
Adana'da aile tribününe girdiler, 60 yaşında adamı bıçakladılar, 10 yaşında çocuğun kafasına koltuk vurdular; resmini koyup; 'alemin gözü yaşlı, Adana'da vuruldu Beşiktaşlı' dediler, açılış sayfası yaptılar; kızılcık şerbeti dedik.
Hala ve hala kimse 'ne yapıyorsunuz siz' demedi.
Biz sustukça, korkuyorsunuz dediler. Tehditler etmeye devam ettiler; Beşiktaş tribün liderleri 'bizim sizle derdimiz yok' dedikçe dalga geçtiler.
Beşiktaş yönetimi Bursa taraftarına izin verdi, Beşiktaş taraftarı sesini çıkarmadı ilk onlar geliyor diye. Onlar -hani gelemezdik- diye üsteledi.
Eski açıktan 5.000 bilet aldık.. Yıldız'da toplanıp Barbaros'tan geleceğiz... Kazan'da biranızı içeceğiz.. diye diye geldiler.
Maç günü oldu, Köyiçi'nde telefonlar susmadı; 'derneğe saldırdılar'.. 'feribotta saldırdılar'.. 'Gebze'de dövdüler'...
Stada geldiler, küfürler ederek indiler; taraftara saldırır gibi hareketlerle, boğaz kesme hareketleriyle, bariyerlere yüklenir gibi yaparak, meşaleleri Beşiktaş taraftarına atarak.
'Ermeni köpekler Beşiktaş'ı destekler' diye ırkçılık yaptılar. Ermeni damarımızı hatırladıkça sesleri daha gür çıktı. Daha çok kızdırmak için her şeyi yaptılar.
7 sene...
Bunu taraftar-futbol ekseninden çıkarın 2 dakikalığına kafanızda. iki büyük aile, iki büyük semt, iki farklı millet arası bir durum olarak hayal edin. insanlar buna 'dur' derdi. Bursa'nın yerinde olan tarafa döner; 'bu işin sonu kötü' derdi. Ama konu futbol olunca idare etmek-tolere etmek-görmezden gelmek; normal olan oluyor. Bu gerçekten futbol dışı bir hikayeye döndü dönüştü yıllardır. Kimse Beşiktaş taraftarı Pazar günkü olaya 'maç sattınız' dendi diye buna kalkıştı sanmasın.
7 sene...
Bir grubun tahammül sınırlarının, patlama noktasının, öfkesinin denendiği, zorlandığı, 7 sene. Hiç biriniz 'durun' demediniz. 'Maç satıldı mı hakikaten?' diye saçma sapan tartışmaya devam ettiniz her Bursa-Beşiktaş maçından önce. Her hafta bir tarafın haysiyetine hakaret edildiğini de, bunun doğabilecek sonuçlarını da görmediniz. idare ettiniz. Bir dahaki Bursa-Beşiktaş maçındaki 'malzeme' için Beşiktaş taraftarının onuruna yapılan saldırıları normalize ettiniz.
Mutlu musunuz? istediniz, uğraştınız, başardınız işte. Buyrun övünün işte. Yok, siz hala -o gün- hangi hatalar yapıldı diye tartışadurun. 'Bursa taraftarı o gün Beşiktaş taraftarı ile aynı saatte getirildi, büyük zaaf' diye bilip bilmeden uzman yorumları yapın. O gün Bursa taraftarı maçtan 1 saat sonra getirilse Beşiktaş taraftarı o maça girmez, beklerdi; bunu dahi göremiyorsunuz.
Bunca aşağılamayla-sınır zorlamayla geçen 7 sene ve siz hala bunu futbol kavgası olarak görüyorsunuz öyle mi? Sporda şiddet öyle mi?
7 sene.. sustu, sabretti Beşiktaş taraftarı, 7 senenin sonunda sessizliğine bulaşılmaması gerektiğini hatırlattı.
Yaralanan Bursalı taraftarlara ve herkese geçmiş olsun.
Gelinlerimizin düğünlerde bakirelik sembolü olarak taktığı kırmızı kuşağa karşı önüme gelenle yattım bi erkekten bi erkeğe geçtim kimi zaman üç erkekten beş erkeğe geçtim artık master degree oldum sıra engin bilgilerimi insanlara aktarmakta diyen gelinin yapacağı eylem (siyah kuşağı takmak) sonucunda bu geline verilecek isimdir.
izmir'de ender rastlanan kar yağışı zamanlarında ev sakinleri eve geldikleri zaman birbirlerine sorarlar karı gördünüz mü diye. Fakat bu gün başıma öyle bir olay gelmiştir ki espri kaldırma kapasitemi yerle bir etmiştir.
Bu olay inşaat civarlarında geçmektedir amele ustasına seslenmektedir isimler uydurmacadır.
"+Hakkı abi karı gördün mü?"
"-En son senin karıyı gördüm, başka da karı görmedim."
Hatay civarlarında kocaman arsada bulunan gereksiz binalarla dolu cep yakan bir okuldur. 2008 ve 2010 yıllarında okulun yaptığı müzik yarışmasında grubumla üst üste ödül kazandığım için sevdiğim ama eski türk koleji öğrencisi olduğum için içten içe kin beslediğim okul.
Hiç beklemediğiniz bir anda ve genellikle uygunsuz durumdayken yakalandığınızda medyaya yem olma durumudur. Şöhret kötü veya iyi olarak gelebildiği gibi bunun geçici olması muhtemeldir.
Örnek vermek gerekirse ünlü simaların katıldığı bir geceye şans eseri denk gelmiş orada bulunma şansını yakalamış olabilirsiniz fakat mekan çıkışında tüm basın hazır bir şekilde beklerken ünlü şahıslardan birine kusmanız size bir kaç haftalık magazin şöhreti getirebilir.
Maddi değerinin yanında üzerine manevi değer eklenmiş muhtemelen rahmete kavuşmuş bir kişiye ait esere para biçmeye çalıştığınızda karşınıza çıkan gerçek.
Bir değer verilemeyen.
Misal
"-Abi şu 1200'lerden kalma vazo kaça?"
"-Paha biçilemez"
"-Al şu 20 lirayı 2 tane sar bana ordan."
"-Paha biçilemez dedik ya."
"-E ben biçtim?"
"-O zaman paha biçilmez. You bitch!"
gibi.