Sözlükte yıllar yıllar önce girilen entrylere bakılarak fark edilen durumdur.
O günlerde hararetle savunulan şeyleri artık saçma buluyorsunuzudur.
Neyi hayatta yapmam demişseniz yapmışsınızdır.
O günlerde size çok önemli gelen şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu görmüşsünüzdür.
Aynı şekilde sizin için basit bir ayrıntı olan şeylerin aslında ne kadar önemli olduğunu anlamışsınızdır.
Hayat denilen şeyin sürekli devindiğini ve sizin o devindikçe daha olgun bir insan olduğunuzu idrak edersiniz.
yoktur.
iktidar karşıtlarının her konuştuğunda orgazm olduğu ve her sosyal medya ortamında tarihi konuşma olarak paylaştıkları bu konuşmaların aslında büyük bir kısmı yalanlardan oluşur. arada bi kaç doğru söyleyeyim de diğer yalanlarım anlaşılmasın kurnazlığıyla yapılan bu konuşmalar tarihi filan değildir ve türk muhalefetinin içine düştüğü acizliği gösterir bizlere.
ama hak vermek lazım tabi, adamların elinde bi bu kalmış bırakın avunsunlar.
eğer türkyenin son 10 yılında akp hükümeti olmasa içinde olacağımız durumlardır. binlercesi yazılabilir ama bazıları şu şekildedir.
-iktidarı oluşturan koalisyonlar sürekli birbirleri ile sidik yarışan girerek istikrarı engelleyecekti.
-imf e olan borcumuz azalmak bir yana katlanarak artacaktı.
-her 3 veya 4 yılda bir ekonomik kriz olacaktı.
-ordunun ve yargının demokrasi üstündeki baskısı hala devam edecekti.
-meydan kemal ve devlet gibi boş adamlara kalacaktı.
-hala hastane ve ilaç sıralarında saatlerce bekleyecektik.
-yerli tank, helikopter ve uçak hala bir hayal olacaktı.
-gezi olayları olmayacaktı çünkü türkiye bunun organize edilmesi gereken bir ülke dahi olamayacaktı.
-türkiye hala ergenokonvari mafyatik yapılarla yönetilecekti.
chp denilen partimsinin içinde bulunduğu saçma durumlardır.
-sol bir partidir ama bankası vardır. (marx görse götüyle gülerdi)
-halkçı bir partidir ama halkla hüloğğğ, göt kılı, kömür için oy veren salaklar diye daşşak geçen elitistlerdir. (Atatürk görse yüzlerine tükürürdü)
kıskançlıktan başka bir şey değildir. tayyip erdoğa'nın yaptığı icraatları chp'li veya mhp'li biri yapsa ikinci Atatürk sayılırdı. chp veya MHP iktidara gelse yapacakları akp'nin yaptıklarından başka bir şey olmayacaktı. hoş o kabiliyete sahip değiller, yapamazlardı da. bu yüzden halk bunları iktidara getirmiyor ya zaten. bakıldığı zaman zaten ikisinin de muhalefet anlayışı akp ne yaparsa yanlış yapar üzerinedir. doğusu nedir denildiğinde susarlar.
koskoca avm yapıp küçücük mescit yaptıktan sonra bide oraya utanmadan bakım yapmamak temizlememektir. avm lerki mescitler büyük olmalı ve gözle görülür yerlerde olmalıdır. öyle wc'yi koyduğun kuytu köşe yere mescit koyamazsın münafık. mağazalardan birini mescit yapacaksın ve orda her ezan saati hoparlörlerden ezan okuyacaksın. bodrumdaki gibi üç beş chp'li kokananın basmaması için de önüne güvenlik görevlisi koyacaksın.
çok fazladır efendim. geçmişte istedikleri zaman kullanıp darbe yaptırdıkları ordu artık gerçekleri görmüş köklerine dönerek onları terk etmiştir. yalnız kalan ve çoğunluğu ergenlerden oluşan çapulcular darbeyi kendileri yapmaya kalkınca da duvara toslamışlardır. darbe öyle üç beş çapulcunun yapabileceği bir iş değildir. şimdi bunların mısırdaki darbeye içleri gitmektedir Türkiye'de de aynısı olsun diye ama türk ordusu artık olması gereken yerindedir.
tayyip erdoğan'ın yüz yıl sonra hatırlanacağı isimdir.
bugün nasıl ecdadımızın büyük hükümdarlarını anadolu fatihi alparslan, istanbul fatihi fatih sultan mehmet, bağdat fatihi kanuni sultan süleyman diye anıyorsak, yüz yıl sonra ki tarih kitaplarıda da tayyip erdoğan şam fatihi tayyip erdoğan olarak anılacaktır.
eminim o dönemde de onları eleştirenler, hakaret edenler, yaptıklarının yanlış olduklarını söyleyenler olmuştur. hatta onlara vatanı bölüp yok edecek diyenler bile çıkmıştır. tıpkı bugün tayyip erdoğan'a yapıldığı gibi. ama tarih onları değil büyük fatihleri yazdığı gibi tayyip erdoğan'ı yazacaktır.
21.yüzyılda devletlerin ve ittifakların benimsedikleri savunma konseptidir.
aslında tam bir muammadır. çünkü 2.dünya savaşından sonra büyük devletler birbirleri ile hiç savaşmamış ve bize nasıl bir konsept belirlediklerini göstermemişlerdir (aman göstermesinler). aslında teorik olarak her zaman çıkıp biz şu konsepti geliştirdik ve artık buna göre yeni bir yapılanmaya gidiyoruz derler ama bu her zaman teoride kalır. bu konseptleride genelde kendi siyasi çıkarlarına uydururlar. mesela bush 11 eylül sonrası çıkıp ben önleyici caydırıcılık konseptini geliştirdim ve buna göre yeni bir yapılanmaya gidiyorum demişti. bu tamamen abd'nin siyasi çıkarlarına arka çıkan bir konseptti.
önleyici caydırıcılık konspti: bir devletin kendine karşı bir tehdit algılaması durumunda bu tehdit gerçeklerşmeden onu önlemeye yönelik hareket etmesidir. işte ırak'a bu çerçevede saldırdılar.
21.yüzyıl savunma konseptini savaş öncesi ve savaş sonrası olmak üzere ikiye ayırabiliriz.
savaş öncesi
gelişen nükleer ve kimyasal silahlar savaşları eskisinden olduğundan çok daha fazla yıkıcı hale getirdi. bir savaş durumunda devletler milyonlarca insanını kaybetme ve asla düzeltilemeyecek yaralar alma hatta ve hatta sovyet ve abd soğuk savaşında olduğu gibi insanlığın sonunu getirebilecek noktalara gelebileceiği için sıcak savaşı son çare olarak düşünüyorlar.
bu sebeple terörizm medya ve istihbarat çok etkili birer silah olarak kullanılıyor. yani eğer türkiye'nin güney doğusu üzerinde bir çıkarınız varsa orayı işgal etmek en son çaredir.istihbarat servisleriniz orada pkk'yı kurup destekleyebilir, medyadaki yandaşlarınız bu olayı istediğiniz gibi halka gösterebilir ve yedirebilir. sizde bu arada istediğinizi alırsınız.
savaş sırasında
savaş sırasında şu an geliştirilmiş en etkili konsept aktif savunma konseptidir. günümüzde çok hızlı hareket eden savaş makinaları sayesinde orduların hareket kabiliyetleri ve hızları artmış buda bir ordunun başına gelebilecek en kötü durum olan baskın yeme olasılığını arttırmıştır. (eee baskın basanındır)
6 gün savaşından sonra geliştirilmiştir. israil bir günde kendisinden çok üstün olan mısır hava kuvvetlerini uçakları havalanmadan yerdeyken yok edince ve kaptırılan hava üstünlüğü sonrasında savaşı kaybedince anlaşılmıştır ki ordular her daim statik değil dinamik olmalıdır.
yani bir tehdit olsun olmasın uçaklarınız hangarlarda değil hep havada gemileriniz limanda değil hep denizde kara birlikleriniz kışlada değil arazide olacak. yoksa bir günde hava savunmanızı kaptırır kaptırılan hava savunmanız yüzünden deniz ve kara güücünüzüde kaybedebilirsiniz.
türkiyede uzun yıllardır uyguladığı 2buçuk savaş konseptinden aktif savaş konseptine adım adım geçmeye çalışmaktadır. hüseyin kıvrıkoğlu'nun başlattığı bu konsept değişikliği halen daha devam etmektedir. profesyonel ordu ile beraber tamamen uygulanabilir konuma gelmesi umulmaktadır.
türkiye'deki mühendislik diploması sahibi bin kişiden ancak birinin mühendis olduğu gerçeğidir.
elinde mühendislik diploması olan, çalıştığın yerde mühendis bey diye peşinden koşulan sözüm ona mühendis arkadaşım götün kalkması ne olduğunu ve ne yaptığını biliyoruz.
elbette bu senin suçun değil ar-ge'ye ve mühendisliğe para harcamaya götü yemeyen cimri patronların suçudur. kim uğraşacak burda para ve zaman harcayıp sonucu belli olmayan bir maceraya atılmaya. dışarda yapılmışı var zaten. bir kaç adam gönderir sistemi buraya getirir.
yerli otomobilde olacağı gibi, var olan bir aracın orasını burasını değiştirip biz yerli otomobil ürettik diyecekler sonra devletin verdiği milyonlarca lira teşviği cebe atacaklar. aracı satarkende biz yüzde yüz yerli otomobil ürettik gelin bunu alın diyecekler.
diğer bir olay ise şirketlerin tekniğe önem vermeyip bunu satış pazarlama yöntemleriyle kapatmalarıdır. yatırım ve mühendislik yapmazlar. ne üretiyosa onun kalitelisini, yenisini, olmayanını üretmez onun yerine ağzı laf yapan pazarlamacıları ile malını satmaya çalışır.
türkiye'de göründüğü kadarıyla savunma sanayi dışında ar-ge ve mühendislik yapan şirket ve mühendis yoktur.
ne olursa olsun herhangi bir meslek dalını icra eden birinin asla ulaşamayacağı karizmadır. bilim adamları genelde embesil tipler olsalarda meslekleri sayesinde karizmanın dibine vururlar.
eskiden başbakanlar adeta şamar oğlanına dönerdi. ordudan ayrı posta yer, koalisyon hükümetindeki diğer partilerden ayrı posta yer, ekonomi kötüye gidince imf'den ve borç aldığımız ülkelerken ayrı posta yer ve kimseye söz geçiremezdi.
ama tayyip erdoğan halktan aldığı gücü devlet yönetiminde en güçlü şekilde temsil edebilmiştir. kimileri bunu despotluk olarak görsede olması gereken budur.
en azından bu sayının bir kaç sırrını öğrenebilmek umuduyla aldığım ama pi sayısının tarihsel gelişim sürecini anlatmaktan başka bir işe yaramayan beni hayal kırıklığına uğratan kitap olmuştur.
savaşmayı eline silah alıp karşısındaki düşmana ateş etmekten ibaret sanan bünyelerin, tek tip ve bedelli askerlik konularında yaşanan gelişmeler sonrasında içine düştükleri komik durumdur.
bir ülkenin savunma stratejileri her zaman uzun yıllar bu işin eğitimini almış kurmay subaylar tarafından uzun yıllar boyunca en kötü senorya düşünülerek hazırlanır ve uygulanır.
fakat bugün bu bu stratejiler ne yazık ki askeri bilgisi askerde attığı 3 kurşundan öteye gitmeyen, her şeyi bildiklerini sanan sözüm ona aydınlar tarafından tayin edilmeye çalışılmaktadır.
şu sıralar tsk'nın bu kadar askere ihtiyacı yok diye yaygara koparan bu cahillerin bilmedikleri veya bilmezlikten geldikleri ise dünyada aktif savaş konseptini kullanan üç ordudan birinin tsk olmasıdır. diğerleri abd ve israil'dir.
bu konsept orduların statik değil sürekli dinamik olarak hareket halinde olmalarına dayanır ve ülkeye yapılacak ani saldırıların önlenmsini amaçlar. orduların çok hızlı hareket edebildikleri günümüzde israil'in dört arap ülkesini aynı anda yenmesini sağlayan bu ani saldırılardı. işte bu tür saldırıları engellemenin tek yolu havada sürekli uçaklarının denizlerde sürekli gemilerinin karada sürekli hareket halinde olan kalabalık bir ordunun olmasıdır.
yıllardır hükümeti ülke ekonomisini imf'e yönettirmekle suçlayanların, hükümetin imf'den milyarlarca dolar borç alındığı yalanlarını ortaya atanların hükümetin imf le anlaşmaması sonucu dut yemiş bülbül gibi susmalarıdır. taksimde yapılan olaylı imf gösterisinde neden burda baş örtülüler akp liler yok diye yaygara koparanların utançlarından konuşamamalarıdır.
çenelerini böyle sıkıca kapamalarının nedeni akp tarafından yedikleri apargattır. çok acıtmış herhalde konuşamıyorlar.
ilk emri oku olan, peygamberinin ilim çinde de olsa gidip alınız dediği bir dinin, ayağına kadar gelen ilmi almayı reddeden mensuplarının içine düştüğü, allah'ın emrini yerine getirmeme durumudur.
sen bilimin söylediği her şeye gözü kapalı inanacaksın, iş evrime gelince reddedeceksin. dikkatini çekerse eğer allah hz.adem ve hz.havva'nın ruhlarını dünyada yaratmadı. kendi katında yarrattı. orada ruhlarının burdaki senin vücudunla aynı olduğunu nerden biliyorsun. sonra o malum elmayı yiyince ruhları dünyaya gönderildi. eee malum ruhlara bir beden lazımdı. işte o da allah kontrolünde milyonlarca yıldır evrimleşen bu bendenlerimizdi. işte maymunla senin aranda ki tek fark sana üflenen ruhdur.
peki bilim neden insanları bu konuda inandıramıyor ? çünkü yalnızca insanların akıllarına hitap ediyor. ama insanların akıllarının yanıda kalpleri, vicdanları ve ruhları var. bilim yalnızca aklı doyuruyor. ruhları aç kalanlar ise bilime inanmıyor. çok pis fetva verdim allah sonumuzu hayretsin.
insana benim ne işim var böyle bir salağın olduğu yerde dedirten tiplerdir.
alttan aldığım bir derste hoca manometreleri anlatmaktadır.
-hoca: manometrelerin boyutarının küçük olması için içine yoğunluğu yüksek olan maddeler koyarız. mesela civa meselaaa
-insanı bulunduğu ortamdan utandıran insan: pekmez.
bütün sınıf şoka girip kitlendi, adam ciddi ciddi pekmez dedi ya.
artık sıkan, bayan sonunun gelmesi gereken muhabbetler zinciri. bu muhabbetleri yapanların amacı dünyada yapılmış tüm icatları türklere yeniden yaptırmaktır.
