Önümüzdeki yaz 2.5-3 staj yaparak geçireceğim emirliktir.
Mevzu da tam da burada başlıyor, benim gibi öğrenci ve zengin olmayan biri için yol gösterici olabilecek, bir kaç soruya cevap verebilecek biri var mıdır acaba ?
Bu adamları komik yapan, müthiş kıvrak zekalarıyla birbiri ardına patlattıkları esprileri değildi. Yaptıkları absürd ve komik yorumları; absürd ve komik değil ciddiyetle yaptıklarında, enfes trollere dönüşüyorlardı.
Oysa şu an, reyting şerbetinden içtiler, onları neyin zirvede tuttuğunun da farkındalar ve sürekli muhabbetleri -bilerek- saçmalamaya dönüştürüyorlar. Eskiden izleyip gülen insanlar olarak farkındaydık ki bu adamlar yorumculuğu başaramayan yorumcular. Şimdi ben ekrana baktığımda, komik olmayan stand-up çılar görüyorum.
Demem o ki, artık şu programın komik olmadığını kabul edin de sunucusunun iktidar yalakalıklarına, yorumcularının pis, kaynaksız ve gerçek dışı futbol yorumlarına; on dakikalık goygoy için katlanmak zorunda kalmayın.
Süper güçlerini, insani handikaplarıyla kullanan gençlerin hikayesidir.
Küçüklüğümden beri ben de süper gücüm olsun isterdim. Dünyayı kurtarmak için falan değil, tıpkı bu çocuklar gibi takılmak, eğlenmek için. (En azından şimdilik, 3. sezon 2. bölümdeyim) Sonra belki hayattan ders alır, süper güçlerimi insanlığın refahı için kullanabilirdim. Neyse ne, dizinin çekici yanları, samimiyet, ingiliz aksanı, esmer kız ve enteresan süper güçleri olan kahramanlar.
Çerez olarak izleyin, her halda Türk dizilerine koyar.
Ses miksajı ve ses kurgusu teknik detaylar, dolayısıyla bi fikrim yok fakat diğer dallarda oscar almaması gereken filmdir.
Bu tarz filmler hep var olacak Amerikan sinemasında. Saf, temiz, milliyetçi, bozkır gençlerini etkilemenin, bi hava yaratmanın aracı, "Biz adalet götürüyoruz"un, "özgürlükler ülkesi"nin "barışa güdümlü amerika"nın sinemaya yansımış hali olarak...
Bunları görmezden gelmezken şunu da unutmamak lazım ki bu filmlerin bizim ülkedeki karşılığı, Bizans'ın kalleş kralının kancık kellesini ödlek bedeninden ayıran, kırk bakireye tapmaya bal yanaktan tatmaya giden Malkoçoğlu'dur; yanında bi kurt köpeğiyle Çinli'yi, Viking'i dize getiren büyük Türk kahramanı Tarkan'dır; bir kaç hafta önce vizyona giren, Fatih'in yiğit ve dindar fedaisi Kara Murat'tır.
Yani çamur atarken bunu tek taraflı yapmamak lazım. Oscar mevzusuna tekrar dönersek, istediği kadar alsa da sinema tarihinde bi yeri olmayacaktır.
Türkçe'ye yeni bir deyim kazandırabilecek filmdir.
Fatih'in istanbul'u fethettiği yaşı geçenler için, Amenabar'ın Abre Los Ojos'u çektiği yaştasın diyebiliriz artık.
Tavsiyem bu filmi gündüz gözüyle, hayatın canlılığıyla değil; gece ve mümkünse yalnız izleyin. Zira izlerken karışacak olan kafanızın, bir de başka etkenlerle meşgul olmuş olmasından pişman olursunuz film bittiğinde.
Bir öğrencisi olarak, geleceğini pek de iç açıcı bulmadığım üniversitedir. Gerek satın alınan öğretmenleri gerek giderek düşen öğrenci kalitesi sebebiyle, sıradanlaşmaktadır.
Okurken akla gelen şekilde değil de gerçekten boğa gibi bir futbolcu olması durumudur.
Geçen seneden beri maç kaçırmayan bir Beşiktaşlıyım. Gökhan Töre'nin yeteneğini ve eksiklerini biliyorum ve adamı tanımlamak için 1 kelime yetiyor artık. "Boğa"
Adamın patlayıcı kuvveti muazzam, gücü de öyle. Boğanın kırmızı ile olan ilişkisi, Gökhan ve rakip kale arasında da mevcut. Bazen ıskalıyor, bazen darbe yiyor, yıkılmıyor ve kafasını gömüp karşı kaleye gitmekten maç bitmedikçe vazgeçmiyor.
Eksisiyle artısıyla Gökhan Töre tam bir boğadır. Umut ediyorum ki kafasını kaldırmayı ve hedefe daha kolay ulaşmayı öğrensin ve Türk futbolunun en yetenekli futbolcusu olsun.
Her aşk güzeldir, her ayrılık zor. Herkeste bir kusur var, sen de yok.
Dünya üstünde paha biçilmez zümrütler, yakutlar, pırlanta elmas, yıkanıp attığın kirin olamaz.
Nitekim amerikadaki muadillerinin dillere destan ortamı yok. Kısa şortlu, beyaz t-shirt giyen büyük göğüslü garsonlar, anlatılan ve sizin hayal ettiğiniz gibi seks bombaları olarak dolaşmıyor ortalıkta. Sahilde gördüğünüz kızlar garsonluk yapıyor gibi düşünün.
Avrupa'da yolunuz düşerse ortam için gitmeyin. Tavuk seviyorum, param da var derseniz kesinlikle gidin.çok lezzetli kanat yapıyorlar. Sosları ve biraları da ayrıca güzel.
"kanka ben real'e alıştım ya" diyen tip. Be aklını yediğim, basıyon üçgene ronaleo ya da benzema kaçırmıyor zaten.
Bi de bunlar iyi pes oynadıklarına inanırlar ama başka takım al deyince Man. City'yi alırlar. Sonra da millet bakıyor maç skoru 7-6. Pes çok kolay oyun.
Şöyle bi Aston villa h Newcastle tipi çetin ingiliz takımlarının maçları daha zevkli. Deneyin, eğer zevk almazsanız ya da oynayamazsanız, Real-Barça-Man. City üçgeninde devam. Hee siz pesi çok iyi oynuyosunuz. Hee Ronaldo'yu sizin gibi kullanan yok.
Türkiye dizi tarihinin gelmiş geçmiş en iyilerindendir.
Tuncel Kurtiz'in de son dizisi olması sebebiyle ayrıca bi yeri var. Boş geçen bu yaz döneminde tekrar başladım. E tabi olayları biliyorum ama yaşlı teyzeler gibi söve söve izlemesi de ayrı bi zevkli oluyor.
edit: Tuncel Kurtiz'in son dizisi Muhteşem Yüzyıl. Uyarı için teşekkürler.