Büyük ihtimal bugün terör denen belayı başımızdan büyük ölçüde savmış olurduk. Böyleliklede, sözlükteki orospu çocukları, PKK destekçileri götlerini yalardı.
Magazin basını gibi kırpmayı çok seviyoruz. 1) Ahmet Kaya'ya ödül töreninde tepki gösterilmesinin temel sebebi, albümüme kürtçe şarkı koymak istiyorum demesi değildi. Bu lafı söyledikten sonra 'eğer albümüme kürtçe şarkı koymama izin vermeyenler olursa, kafalarına vura vura yinede bu şarkıyı albüme koydururuz' demesi idir. Eğer bilmeyen varsa açsın videoyu youtube dan izlesin. 2) Ahmet Kaya, PKK bayrağı önünde, Abdullah öcalan'ın resimleri önünde konserler vermiş, şarkılar söylemiş, olmayan bir ülkenin bayrağına sarılıp 'eyyyy kürdistan halkı diye' sevenlerine, dinleyenlerine seslenmiştir. Eğer bunu bilmeyip eksi oylacak ipneler varsa, bu resimler ve videolar her yerde var açta bak! 3) Mağdem Ahmet'in derdi, ülkeyi bölmek için çalışmak değildi de, kardeşlik, birlik ve beraberlik için çalışmaktı, neden olmayan bir ülkenin bayrağına sarıldı, PKK bayrağı önünde şarkılar söyledi, Apo'nun resimlerinin yanı başında saz çaldı da milleti gaza getirmeye kalkıştı?
Ahmet Kaya'yı sevenlerden birisi bana bunun mantıklı açıklamasını yapsın özrü kendisine bir borç bilirim. Ama noktaya dikkat et! Mantıklı diyorum, hikaye anlat demiyorum...
TSK canım ülkemde ki en balon kurumlardan biri olduğu için, olayı fazla abartmamak lazım. Askere gidersin, dünyalar kadar başı boş adam, yalandan, hikayeden, insana hiçbir kazancı olmayan sözde eğitim. (şınav çek, ipten atla, 2 kere atış talimi, sonra ver elini dağa) Küfürden ve seksten başka aklı başka birşeye çalışmayan binlerce subay.. insana hakaret etmeyi meziyet sanan binlerce üst..
TSK; bizim gibi ülkesi için gözünü bile kırpmadan kurşunun üzerine yüruyen gençleri, onlara hiç bir gerekli eğitimi vermeden düşmanın üzerine salmaktadır. Bizlerin yüce vatan sevgisi duygularını kullanmakta ve sömürmektedir!!
üzülmemek, kahrolmamak elde değil. Gerçekleri neden kabul etmek istemiyoruz anlam veremiyorum. TSK'nın köklü bir reforma ihtiyacı var. Bu apaçık ortada. Birileri de hala kalkmış, yok askeri birliğin hazırlanması şukadar saat sürer, yok öle yok böle deyip duruyor.
Efendim bu yeşilçam vari yorumlardan ne zaman vazgeçeçek bazı yazarlar bilemiyorum. yok sizinde anneniz türk değil mi?, yok bunu söyleyenin bacısı yok mu?, yok bir bayana bu yapılır mı?
Yazarlarımız acıtasyonda küçük emraha taş çıkarır. işin özü şudur ki nede güzel dile getirmiş vakti zamanında sevgili murathan mungan; 'ya dışındasındır çemberin, yada içinde yer alacaksın.' istemediğin bir şeyin, beğenmediğin bir durumun içinde ya hiç yer almayacaksın, yada var olmak istiyormuş gibi numara yapmayacaksın.
Annem de dahil olmak üzere Türk kadını, ne yazık ki toplumsal, dinsel ve kültürel baskılardan dolayı bir çok konuda kendini geliştirememiştir. Bu Türk kadınının tek taraflı suçu değil ne yazık ki tüm toplumun suçudur. Turk kadının üzerinde ki özellikle cinsel baskı, Turk kadınının her alanda gelişmesini engellemiştir.
Durumu bildikten sonra, bir Turk kızıylada birlikte olmadıktan sonra da, yazarın bir Türk kızı hakkında olumsuz yorum yapmasıda gayet doğaldır. çünkü, tutumu doğrultusunda yazar çemberin dışındadır.
Devletin sözlüğe el koyması ile eski yazarların maaşlı yazar olarak çalışmaya devam etmesi yeni yazar olmak isteyenlerin ise KPSS sınav sonucuna göre atanacağı durumdur. Hal böyle olunca her önüne gelen yazar olamayacaktır. sözlükte yazar olmak bir parçada olsa kutsallaşacak görev bilinci artacaktır. Belki rtük vari bir denetleme politikası ile abazanlıkta tavan yapmış yazarlarda açığa alınabilir.
Objektifitir, dürüsttür. Haksız olduğunu düşündüğü bir konu varsa, haksızliğını kabul etmeyi bilir. Olaylara at gözlüğü ile bakmaz. Tek tarflı düşünmez. Takım tutar gibi parti tutmaz. Oy verdiği partiyi de eleştirir oy vermediği partiyide yeri gelir taktir eder. Fanatizmin her türlüsüne karşıdır. Eğlenmek içinde yazar, yeri gelir ciddiyetle de yazar. Dengede olmayı sever, abartmaktan hoşlanmaz, herkese saygı duyar, düşünmeden sıçanlar hariç. En nihayetinde de 5.nesil yazardır.
Sadece poposuna değil her yerine bakılabilir. Ayrıca niye bakmayayım, gayette doğal bi durum. O da bana bakar en nihayetinde. Sadece erkek bakıyor demek çok saçma. Bir kızın poposuna bakıp güzelmiş demenin neyi kötüdür anlayabilmiş değilim. Ben avrupa'da yaşayan biriyim burada bir kıza çok güzel poponuz var ya da çok güzel bacaklarınız var dendiğinde kızın tek söylediği şey teşekkür ederim dir. Ama doğruya türk kızı teşekkürden ne anlar. aklı fikri erkeğin her söylediği cümlede bir art niyet aramak olduğu için bu kibarlğı türk kızından beklemek abest kaçıyor. zaten doğruya aaaaaaaa nası da unuttum türk kızları sevişmez, öpüşmez, bakmaz, dokunmaz. Ayıp şeyler bunlar ayıp!!!
Sözlükte durmadan, futbol ile ilgili başlık açan yazar tipi. Yok fb öyle olur, yok gs bunu yapar, yok bjk alayınıza kayar, yok ts bilmem ne. Sonrasında da yazarlar arası küfürleşmeler ile devam eder bu vahim durum.
Efendim bir erkek olarak söylemeliyim ki suç erkektedir. Evet malesef çoğu zaman bu böyledir. Eğer erkek karısında hoşlanmadığı bir durum görüyor ise, bunu belirtmelidir. Ben daha evlendikten sonra karısına içinden gelerek özel günler dışında, karısının üzerinde hoş durabileceğine inandığı bir elbise alıp karısına hediye eden erkeğe rastlamadım. Ne yazık ki konuşmayı sevmeyen bir toplumuz, sorunlarımızı, isteklerimizi konuşarak karşı tarafa ileteceğimize, onu farklı şekillerde cezalandırmaya çalışıyoruz. Surat asmak, günlerce konuşmamak, eve geç gelmek vs. Bunun yerine konşmayı deneyip, neden böyle yapıyoruz? diye bilsek aslında her şey daha kolay olacak.
Erkek karısını seviyor ve önemsiyor ise, karısının kendisini salmaması için uğraşır. Karısını önemsediğini ona gösterir. Aynı şekilde bir kadın içinde kocası böyle önemli olmadlıdır. Heeee erkek uğraşır kadın gene salıyorsa zaten yapacak birşey yoktur. Kendine bakmayan insanların öncelikle kendilerine sonrasında ise beraber oldukları kişilere saygıları kalmamış demektir.
Burda Tayyip Erdoğan'ın yalan olması gibi saçma bir başlık olacağına, ne mutlu ki bize, bu yaşlarda bile böyle düşünebilen ve bu cümleyi kurma kabiliyetine sahip bir nesle sahibizi vurgulayacak bir başlık olması gerektiğini düşündüren, anti Tayyip önyargılı başlık.
Efendim parasız hayat olmaz. Para muhakkak ki insan hayatının vazgeçilmez bir ihtiyacı. Bırakalım bu 'napiyim ben parasını' ayaklarını. Tip dersende aklıma 'ruhlar aleminde de yaşamıyoruz' kardeşim, birazda tip olsun cümlesi geliyor. Burada amaç, sadece parası olduğu için duygusal anlamda hiçbirşey hissetmeden yapılan seçimin doğru olup olmadığıdır. Bu sorunun temelinde türk kızlarının kendi ayakları üzerinde durmayı beceremeyişleri, kıçlarını kaldırıp bir iş yapmaya üşenmelerinden kaynaklanmaktadır. Hal böyle oluncada 'amaaaaaan buliyim bi zengin kocada fazla kasmiyim, iki veriyim oda bana baksın' durumu kaçınılmazdır.
Böyle bir teklif gerçekten var mıdır yok mudur bilemiyorum. Ancak olmuş ise, bu işe 'yaaaaa arkadaş bizim ülke sanki çok iyide bir de kalkıp elin pis yunanına yardım mı edelim' mantığı ile bakmamak lazım diye düşünüyorum.
ülkenin vizyonu, kendine güvenirliğini, gücünü, boyutlarını Dünya'ya göstermesi açısından bazen böyle girişimler ülkelere büyük kazançlar sağlar. Böyle bir teklif var ve bizde konuşuyor isek, bilinki bunu bizden başka birçok ülkede birçok insanda konuşuyor. Buda insanlara Türkiye'nin bölgede ki etkinliği, gücü ve büyüklüğü hakkında düşünmeleri, varsayımlar yapmaları özelliğini kazandırmaktadır.
Bu tarz girişimler bir nevi reklam ve yağmasanda gürle politikası olarak düşünülebilinir.
Düz mantık. Osmanlı devlet yapısının en önemli özelliklerinden birisi fetih politikasıdır. Aldığı topraklardaki yaşayan insanların dinine ve hangi dine inandıklarına karışılmazdı. Ancak, Osmanlı devleti fetihte bulunduğu topraklara müslümanlarıda yerleştirmekteydi. Bunun amacı, orada yaşayan farklı dinden insanlara müslümanlığın nasıl birşey olduğunu göstermekti. Birçok aile de bundan etkilenip kendi isteği ile müslüman olmuştur.
Tabi tüm avrupa müslüman olurmuydu olmazmıydı bilemeyiz ama osmanlı'nın uyguladığı politikada birazcık mahalle baskısı kokuları da sezilmiyor değil.
Bayrak, bir ulusun, vazgeçilemezlerinden birdir. Hiç bayraksız bir devlet gördünüz mü? Bayrak öyle yüce, öyle önemlidir ki, her santimetre karesinde milletinin duygularını barındırır. Bayraksız olmak kimliksiz olmaktır! Sadece milli bayramlarda değil her zaman asalım, çocuklarımıza, bayrağın önemini anlatalım.
Doğrudur. Fethiye hisarönü bölgesinde uzun süre kalmış biri olarak tespit etmiş olduğum durumdur. Yazın bu bölgede yerli turist görmeniz neredeyse imkansızdır. Küçük Ingiltere gibidir, gece hayatı tavan yapmaktadır. Ingiliz kızlarıda kime versem diye aranmaktadır. Hatta her önüne gelene vermektedir. Giyim kuşamın, tipin, karizmanın hiçbir önemi yoktur. Kışın köyde eşşek ..ken tipler yazın cillop gibi ingiliz kızlarını olmayan ingilizceleri ile ayarlayıp dakkasında işi halletmektedirler.
cevap tabikide cool adam. Bu adam gerçekten zengindir. Bok gibi parası vardır, götünü dolarla siler, bi giydiğini birdaha giymez. Ama gelgelelim ki aklı yoktur. Ne yazık ki beyin nakli günümüz dünyasında imkansızdır. Bu para da bi boka yaramaz böylece.
Efendim bende kesinlikle katılıyorum. Tabi zaman geliyor bende, belden aşşağı diye tabir ettiğimiz başlıklara hoşluk beşlik olsun düşüncesinden kelli entryler giriyorum. Gönül ister ki daha çok siyaset, daha çok ciddi meseleler, daha çok işe yarar konularla meşgul olalım, kafamızı yoralım. Bunun yanı sıra diğer taraftan baktığımızda, bir de insanların kafayı dağıtma isteklerini de göz ardı etmemek lazım. Günün stresi ve onca sıkıntısı ardından biraz anlaşılmaz ve saçmada olsa bir şeyler okuma ve yazma isteği işte. Tabi bunu yaparken sözlüğün kalitesi ve selameti açısından kıvamında bir denge yaratmak gerekli diye düşünüyorum. Biraz ciddiyet birazda mola azizim.
Kafayı iki bacak arasına takan, gece gündüz demeden buna kafa yoran, üzerinde stratejiler üreten, olmadan olmaz diyen insan türünün üretebileceği türden bir fikir.
Mecazi anlamda kullanılan bir cümledir. özellikle, birçok işle ilgilenmesi gerekirken, işi gücü bırakıp kendi zevkine bakan, yapması gereken esas işlerle oralı bile olmayan insandır.
'Si' notasının yarım ses aşşağısında yer almaktadır. bir akor kalıbında 'bb' gördüğünüz de basmanız gereken nota sibemoldür. Benim için özel oluşu, gitar üzerinde ki tınısını ve ses rengini sevişimden gelir.
kendinisinin bizzat içinde bulunmadığı olağan üstü olayları, sanki ordaymışta bizzat kendi yapmışcasına karşısındakine anlatıp, karşıdakinin hayrete düşmesini bekleyen zat-i muhteremin aldığı cevap.
+... derken ben bir atladım duvardan hoca, pat aldım elinden tabancayı herkesi kurtardım. Nası ama?
bölgenin kalkınması başta ABD olmak üzere, Avrupa ve Asya'da bulunan birçok ülkenin işine gelmez. Uzun yıllardan beri Asya ve Avrupa arasında dünyanın en önemli ticaret yolları üzerinde bulunan bu bölge, günümüzde de, uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığı ticaretinin en önemli noktasıdır. Bu ticarete olanak sağlayan ülkeler, ticareti kendileri legal olarak yönetemeyeceklerinden dolayı, işi Pkk aracılığı ile bu oluşumun başına koydukları bir iki piyonla yönetmektedirler.
Zamanla işin bu boyutunun farkına varan farklı zihniyetlerde, değeri yıllik ticari hacmi milyar dolarlarla hesaplanan pastadan nasıl pay alırızın peşine düşmüşler ve uyguladıkları kusursuz plan ile bugün yapılan bu ticaretten paylarını almakta ve hatta bölgeyi kendileri yönetir hale gelmeye kadar yaklaşmışlardır. Bu zihniyet şüphesizki işi siyasallaştıran ve bugün TBMM de koltuk sahibi olmaya kadar getirmeyi başarmış zihniyettir.
Tabiki de devlet olmak kolay değildir. zaten kolay olsa bugün TC'nin bir kısmı kurdistan diye adlandırdıkları hayali devlete topraklarını çoktan kaptırmış olurdu. Sadece bu durum bile TC'nin Dünya üzerinde ne kadar güçlü bir devlet olduğunun başlı başına bir göstergesidir. ABD ve Avrupa'nın neredeyse tüm ülkeleri 30 yılı aşkın bir süredir bu zihniyeti beslerken TC bölgede yapayalnız bırakılmıştır. Buna rağmen yine de bölgenin en güçlü ülkesidir.
Bu zihniyeti besleyen güçlere ne yazık ki TC yaşamını devam ettirmesi açısından, günün koşulları altında bagımlı gözükmektedir. bunun ana sebebi ise, üretimin olmaması ve ülkenin, enerjiden tutunda her türlü ihtiyacını bu ülkelerden temin etmesidir. Bu, iki günde olan birşey degil, yüzyıllardan beri süre gelen 'uğraşmaya gerek yok adam yapmış parayı verelim alalım' mantalitesinin ürünüdür. Ne zaman ki, üretime dayalı, Dünya'nın bir çok ülkesinin bizden almaya mahkum olacağı bir şeyler üretmeye başlarız, işte ozaman pkk denen zihniyetin elinden o silahları almakta bir çocuğun elinden oyuncağını almak kadar kolaylaşacaktır.