genel çerçevede bakacak olursanız ingiltere'de saf kan ingiliz ya da rusya'da saf kan moskof bulamazsınız. kültürler insanlar uygarlıklar değişim gösteriyor elbette.
bu memlekette önceden muhteviyat derdik içerik demezdik, dilimizi asimile ettiler mirim diyen şovenist buruşuklar var mesela, tabi onların bilmediği muhteviyatın türkçe olmadığıdır. bu misal gibidir türk olma meselesi de. elbette soy değişimi olacaktır. kafatasının simetrisine göre türklük biçeceksen, afirakada bu simetriyi yakalayan kafalar bulursun.
ben arnavutum açıklamasının ardında ülkemin şoven sığıları tarafından linç edilen kişidir.
ben bunu cehaletinize veriyorum ama bir açıklama yapayım. ben arnavutum demesinin sebebi ''arnavutluk'' etsinitesine sahip olması değildir.
arnavut olma tanımı bir etsinite ait olmayı belirtmiyor, macırlar türkiye topraklarında ve eski yugoslavya döneminde yani titovun 6 federe devleti bir arada tuttuğu dönemde arnavut olarak bilinirdi. üst kimlik yani.
şimdi kalkıp kafatası ölçümüne kalkmayacağız. türklüğü yarıştırmak zaten aptallık.
hakan şükür'ün bu memlekete ettiği hizmetin onda birini yapın sonra kalkın türkçülük oynayın.
tanımsal kargaşa yaşanan durumdur.
şimdi canım benim, anadolular makedonya manastır, kosova bilmem ne bilmezler. arnavut dedin mi bu genellemeye herkesi sokar. var olan algıyı anlatmaya çalıştım.
biz de biliyoruz, arnavutluk kökenli olanla makedonya kökenli olanın bir olmadığını. gerçi bunlar titov döneminde tek devletti ancak etnisiteleri farklı.
çoğunluğu osmanlı tarafından rumeli'ye iskan edilmiş türklerdir. sandığınız gibi gavurdan dönme bilmem ne değildir. bahsedilen kişiler tiran kökenli katoliklerdir.
bir sürü abaza, aylarca evine uğramamış leş gibi ter kokan kara kafalı kamyoncuları barındıran yer.
bayanlar asla gitmesin, kocasının yanında kadına askıntı olan itler var.
başıma bela aldıran lanet bir yerdi orası. it kaynıyor.
kültürel algılarımızdan, ananelerimizden dolayıdır. yoksa fazıl say gibilerin söylediği gib cahil olduğumuzdan değil.
sen git bakalım amerika'da ingiltere'de italya'da bozlak kültürünü tanıtmaya çalış ya da anadolu deyişlerini. ne kadar itibar görecek?
biz de opera ne kadar görüyorsa onlarda o kadar görür.
ayrıca salondaki herkes 20'inci dakikadan sonra uyuyor gözümle gördüm. oraya gidip görünmelerinin sebebi nedir onu da bilmiyorum. sosyete alışkanlığı işte, bir ara umre'ye gitme modası vardı aralarında. marjinallık adına her boku yiyorlar, yakında buzlu badem de sokarlar.
genç kardeşlerime tavsiye ettiğim liselerdir.
sağlık sektörünün hali ortada, kapasite zaten kısıtlı. buradan mezun olan iş derdi çekmez en azından. keşke ben de okuyaydım zamanında.
kur'an ehlinin ihtilafı rahmettir sırrınca bu yazar kardeşimizin fikirlerini kaale alıp mantık süzgecinden geçirmek gereklidir.
eleştirsini de övgüsünü de biz yapalım. ironik zeka fakiri ateistler değil.
kur'an'ın tespiti olan husustur.
çeviri konusuna gelince, siparişle tefsir yazdırılan ülkede ancak bu kadar olur. bu memlekette kur'an'da hz. adem ile havva'nın adının geçtiğini sanan, kur'an'da onları cenneten indirdik yazıyor sanan, dahası allah'ın kadını erkeğin kaburgasından yarattığını kur'an'da var sanan adamlar mevcut. sonrada kalkarlar akaid ahkamı keserler.
hay koçlarım benim, suç siz de değil, sizi cahil mal ve ''beyinsiz'' bırakan zihniyette.
vay babanın kemuğune!
ümmet-i muhammed bir iken ümmet olduğunu iddia eden -sunni ve alevilerin içindeki o yobaz, o bağnazlar yani- ailelerin insanları ne duruma düşürdüğünün kanıtıdır. şimdilerde var mı bilmiyorum ama önceden daha çok olurdu böyle şeyler.
hayvanın biri de sunniliğin yobazlığından dem vurmuş, bok atacak yeri buldu ya saldır bakalım. bölüştürmeyin lan insanları.
aşkın derecatı ''ene'l hak'' noktasına gittiği noktada alenileşen mantık hatasıdır.
insanı ihata eden aşk, müsebbipler yolu ile olmalı. ilm-i ledun gibi uyduruk, spritüalist; büyük ihtimal hindu kaynaklı tasavvufi aforizmalar insanı en fazla benliğine götürür, allah'a değil.
ne kadar katılırsınız bilmem ama. tasavvuf, şirkin gözden kaçırılan, inancın içine atılıp çözülmesini beklenilen bir şey.
mesnevi'de bunu görmek mümkün.
bakara 142'deki beyinsizleri alenileştirmiş savdır.
bu huruficilik mantığını bırakmadıkça kur'an'ın mesajına hakim olamayacaksınız. tanrıcılık oynamaya devam edin.
ayrıca hep derim, şu diyanetin maelini okuyan adam dinden çıkar. (....) böyle eklemeler yapan bir diyanetimiz var, kaldırın gitsin daha iyi.
kur'an'ı hakim'i sadece ölü kitabı haline getirmek isteyen nefes alan cesetlerin başardığı halttır.
tamam kur'an'ın hem dünyaya hem ahirete bakan vechi de var ancak kur'an bir nasihattır. temel hedef kitlesi dirilerdir.
en basidinden yasin suresinde ölülerle alakalı kaç ayet var? yok! sadece haşr konusu geçiyor o da bir ayettir.
galiba son eli oynuyorum artık.
bir ay sonra ankara'da olacağım, gümrük muhafaza mülakatı var.
gümrük... götçü kamyoncular, kara sınır kapılarında kaçakçılar, teröristler falan. ama her durumda muhtacım bu işe.
şimdi o kapıdan o gün gireceğim. ulustamıymış neymiş, ankarayı da hiç bilmem. götürecekler beni oraya. boy ölçümü sonra muhabbet sohbet.
bir elim boş dönüp yine o eski yani şu anki rezalete devam etmesi var, bir de göğsümü gere gere bir ankara tutu yapıp istanbul'un yolunu tutmak var. umarım ikincisi olur sözlük. olmak zorunda.
bakın her gün, eksiksiz her gün derin derin iç çekiyorum ve bazı zaman utanmasan ağlayacak noktaya geliyorum. öyle yalnızım ki, bazen derdimi anlatabileceğim birileri de olmuyor. herkesi kaybediyorum yavaş hem de herkesi.
eski kız arkadaşım aklıma geliyor, şimdi o burada olsaydı diyorum. birilerine aşkla sarılmaya ihtiyacım var galiba.
böyle bana akıl verecek benle kavga edecek... bilmiyorum işte biri lazım.
hayatımda sadece tek bir dostum var, diğerlerini görmek dahi istemiyorum. kendime bir dünya kurdum bayağı benden ibaret. öyle bir başıma olmak hoşuma gidiyor huzur veriyor bana. biri olsun istiyorum, sadece ''1'' olsun istiyorum.
insanlar kendini soyutladı benden ve ben de bu yalnızlığa hiç sitem etmedim. ne iyi biriyim ne de kötü. şimdi öyle hayallerimden ibaret bir dünyada yaşama tutunmaya çalışıyorum.
bir an olsun, bak bir bile olsun inancım sarsılmadı, ne rabbime, ne de ideallerime karşı.
ve biliyorum ki bir şeylerin değişmesi hiç de zor değil. ama önüme çıkan fırsatlar nefesimi düğümlüyor bazen. olmuyor.
işte bir fırsat daha... galiba bu son el, son koz.
allah yardımcım olsun. çünkü bu yükün altında can veriyorum yavaş yavaş...