şu sıralar en çok yaptığım şey.
giden zamana da o kadar üzülüyorum ki.
bir hiç için beklediğimin de farkındayım.
ama ne enerjim var ne de gücüm.
Potansiyelimin olduğunu biliyorum da. yetmiyor ki bu.
Ya ben yalnızca bilgi öğrenmek isteyen biriyim...Akademik pozisyonlarda da gözüm yok. Sadece 3 dönem görünüp gideceğim...
Ama bu fiyatlar ne arkadaşlar ya??!1
Devlet üniversitesi bile 90 bin lira fiyat çıkarıyor tezsiz ikinci öğretim için.
Yok mudur bunun bir yolu, veya istanbul'da devlette okuyacak biri için üniversite önerisi olan var mıdır?
Türkçe: "Güzel bir Sabah"
ingilizce: "One fine morning"
2022 yılında fransız yönetmen mia hansen-love'un seneryo ve yönetmenliğinde ortaya çıkan film.
Kendilerine Mubi vasıtasıyla denk geldim. Tamam itiraf ediyorum, izlerken 45 defa uyuyakalma aşamasına geldim. Filmin akışı müthiş yavaş geldi bana. Konuşmalar, olaylar asla ilerlemiyordu. Lakin bir filmde dikkat etmemiz gereken en öncelikli şey bu değil, tabii ki.
Şahsımca en dikkat çekici detay, başrolün "metres" olması ve bu sefer de bu kadının bakış açısını derinlemesine görebilmemiz. Kadının babasının hastalığı (nörolojik bir hastalık, alzheimer'a benzer) ve bu adam arasında sıkışan hayatını izliyoruz filmde.
Sıkılmamın sebebi sinefil olmamam bence. Ben yönetmende kusur bulamıyorum yoksa jsvsvc
8 aydır otelcilik sektöründeyim. Başlarda, "ya monoton hayat kötü, düzen de neymiş! Değişen saatlerde çalışmak daha zevkli olmalı" deyip ofis işimi bırakıp otelciliğe atıldım. Bir insan kendi ağzına bu şekilde edebilir gerçekten.
07:00-15:30-15:00-23:30 ve 23:00-07:30 gibi 3 çeşit vardiyada çalışıyorum bir ayda.
Bir düzen kesinlikle yok! Haftalık iznim bir gün, ve hangi gün izinli olduğumu ancak cumartesi öğrenebiliyorum, düşünün. Bunun haricinde, üstteki yazarların birinin bahsettiği gibi, 8 saatlik çalışma asla az gelmemeli. işe gitme süresi, yol, hazırlanma süresi, o vardiya için uykunuzu ayarlamanız vesaire bunlar da işten sayılması gereken aktiviteler aslına bakarsanız. Özellikle istanbul gibi bir yerde yaşıyorsanız. Ben bu kadar yıprandığımı daha hatırlamıyorum.
Hani derseniz ki, "ya gündüz erken çıkılıyormuş, geriye sosyal hayat kalır". Kesinlikle değil. Öncelikle ne kadar uyursanız uyuyun, sabah shiftinden çıktığında o bünyeye basan uykuyu tarif etmem zor. Öyle ki, arkadaşlarımla buluştum diyelim, bildiğiniz karşılarında uyuyakalıyorum! Bu nasıl bir şey farkında mısınız...
Bu yalnızca bir kısmı.
istemiyorsan çalışma diyenler, yüzde yüz haklısınız. Ben de bunun için çabalıyorum merak etmeyin.
morissey bu dizeyi söylediğinde nabzım 1566 oluyor. Bayılıyorum, fenalasıyorum. bana bir seyler oluyor. iyi olmuyorum. baska bi evrende oluyorum o an...
aslında hiç iyi bir şey değildir. zamanı güzel geçiriyorum, diye düşünürsünüz. ama gündüzünüz artık yoktur. Ya uykuyla geçireceksinizdir ya da uykusuzlukla. Gündüzünüzü(gün ışığını) kaçırmanızın psikoloji için sağlıklı bir şey olduğu pek söylenemez.
23 yaşındayım, hani çok mu geç kaldım bilmiyorum. Yaşımdakiler çoktan flörtlerinin 9. yılındalar, belki nişanlanma evresindeler; bazıları evlendi bile.
yazacak çok şey var ama özetle: kimilerini hüzünlendiren durumdur. olsun ya, herkes mutlu olsun sorun değil. ama ben de olayım hani, çok da fazla bir şey istemiyorum di mi?
sözlüğe 34 milyon yıl sonra tekrar girdiğimde karşılaştığım mesajıyla biraz mahcup, ama en fazla da mutlu hissettiren yazar. yiaaa ponçik misin çeeen.^^
beni her ama her seferinde kendisine çekmeyi başarabilen burçtur. belki de tam zıt burcum olduğundan mütevellit, bu burca karşı aşırı bir çekim yaşıyorum yardım sözlük yardım...
sizce ben nasıl olsa atlatırım deyip atlatamadığımı farkedip bebek gibi ağlıyor muyumdur...evet evet ağlıyorumdur.
itirafımdır. bağımlılık yaratan aşktan nefret ediyorum.