erkek izleyici kitlesine sahip spor programlarında reytingi arttırmak için seks objesi olarak stüdyoda bulunduğunu düşündüğüm kadın spiker. ümit özat'la girdiği "kadınlar futboldan erkekler kadar anlar mı?" polemiği ile tanıdık kendisini. seksi ve güzel olduğu sürece futboldan ne kadar anlayıp anlamadığı kimsenin umurunda olmayacaktır elbette. umurumuzda olan bir şey varsa, ümit özat gibi türk futboluna uzun yıllar emek vermiş karakterli bir insana reyting uğruna yaptığı terbiyesizliktir.
hayatında bir defa seversin ve gerçek aşkı onunla tanırsın. sonra ayrılırsınız ve canın yanar. aradan zaman geçer, tam unuttum derken onu bir başkasının kollarında görürsün. işte bu da insana koyar. hem de nasıl koyar; göğsünün üzerine bir yumruk düğümlenir de nefes alamazsın. canın çıkmaz ama canından can gider. *
seramik üzerine yaptığım resim çalışması. öyle demeyin, el emeği göz nuru vardı üzerinde. neden attığını sorunca, 'ressam mı olacaksın oğlum?' dedi. olamadım.
ne uzun ne kısa boylu olmaktır. tarif edilirken orta boylu biri diye anılırsınız bilinmedik kimselerce. 1 80 olmadığınız için her seferinde yeni alınan kot pantolonların paçasından 2 cm kesilmesi gerekir.
memleketinde okuyordur ve ailesinin yanında kalıyordur ya da durumu iyi olan ailesi daire tutmuştur, aslan evlatları rahat ders çalışsın diye. nihayetinde şanslı kişidir. ne idüğü belirsiz insanlarla aynı havayı teneffüs etmek zorunda kalmamıştır.
üniversite eğitimi alıp, ekonomik özgürlüğünü kazanmaktır. bunun dışında yüksek eğitim alarak ülkesinin ve toplumunun gelişimine katkı sağlamaktır. sığ düşünceli insanlarla da, ayrıca mücadele etmeleri gerektiğinden, üniversite okumak isteyen erkeklerden daha fazla çaba göstermeleri gerekir.
her ikisi de ne avrupalı ne asyalı olabilmiştir.
avrupa ve asya arasında köprü oldukları söylenir ve bu köprünün üzerinden herkes geçmeye çalışır.
tarihte ikisi de büyük imparatorluk kurmuştur.
çeşitli kültürleri içinde barındırırlar.
terörist eylemlerin odağı haline gelmişlerdir.
birbirlerinin içindeki ayrılıkçı hareketlere sempati duyarlar.
iki ülkede de suikasta kurban giden düşünürler olmuştur.
her ikisinin de orta asya'ya özel bir ilgisi vardır.
ikisinde de lidere koşulsuz bağlı olan bir halk yığını vardır.
taht kavgalarıyla yaşanacak istikrarsızlığı önlemek ve devletin bekasını sağlamak adına yapılmış eylemdir. bunun ötesinde, babası tarafından katledilmesi emredilen şehzadeler de olmuştur. i.murat, kendisine karşı ayaklanan oğlu 14 yaşındaki şehzade savcı bey'in, önce gözlerine mil çektirmiş sonra da öldürülmesini emretmiştir. kanuni sultan süleyman da oğlu şehzade i.mustafa'nın katlini emretmiştir. (bkz: savcı bey) (bkz: şehzade mustafa)
içinde yaşadığı dönemde türkiye'deki yapmacık çatışmaların nedenlerini görmeyen gözleri ile görebilen düşünür, gerçek bir türk aydınıdır. gençlik yıllarında marksist olduğu gerekçesiyle yargılanmış, daha sonraları da sağ görüşü temsil ediyor diye lanse edilmiştir. oysaki o ne sağcı ne de solcudur. o'nun görüşü şöyledir: "bu memlekette sağcı-solcu, ilerici-gerici yoktur; bu memlekette numuslu ve namussuzlar vardır. siz namuslulardan olun. göreceksiniz çok kalabalık olacaksınız." bu yüzden olsa gerek, günümüzde her kesimden insan tarafından sevilmekte ve saygıyla anılmaktadır.
böyle bir ülkenin vatandaşları "zeki ama çalışmıyor" denilen öğrenci gibidir. kitap okuyunca, önce kendini sonra da ülkesini değiştirebileceğini kavramamış çocukları olan bir ülkedir.
okur olmadan yazar olabilen dehadır. lise çağlarında ise tez zamanda dostoyevski ile tanışması önerilir. okuduktan sonra, bu kitabın neden ısrarla önerildiğini anlayacaktır. dili pek de ağır olmayan, anlatımı akıcı bir romandır. hiç kitap okuma alışkanlığı olmayan birisi bile çabucak kitabın etkisine girecektir.
kitabın arka kapağında jorge lois borges'in dostoyevski ile ilgili bir notu şöyledir: "aşkı ilk yaşamak, denizi ilk görmek gibi dostoyevski'yi de keşfetmek insanın hayatında çok önemli bir tarihtir. bu genellikle ilk gençlik çağlarında olur; yaşlılıkta daha huzurlu yazarları okuruz...dostoyevski'yi okumak bilmediğimiz büyük bir şehrin içine ya da bir savaşın gölgesine girmek gibidir."
aslında salak değil adam gibi adamdır. okuyan, düşünen ve sevgilisiyle bunları paylaşmak isteyen bir adam. bir şiir kitabı seçilebilirsin sevgiline. hatta bu şiir kitabının içinden de bir şiir seçip, arasına not düşebilirsin. sevda sözleri'nden, "kim istemez mutlu olmayı mutsuzluğa da var mısın?" gibi. hediye olarak seçilen kitap bir roman ise bu, seni ya da senin hayata bakışını anlatan bir roman olmalıdır. daha anlamlı bir hediye ne olabilir ki sevgiliye?
yıllar önce yayınlanan kargo reklamı. duygusal bir teması vardı, ağlatır cinstendi hatta.
deniz teğmen uzak diyarlardadır. çocuğunun görüntüleri videoya çekilmiş ve kargo aracılığıyla ona ulaştırılmıştır.
teğmenimiz kamarada tam videoyu açtığı sırada komutan içeri girer:
-k: teğmenim ?
-t: (hazırola geçer ve ağlamaklı bir sesle) oğlum...komutanım.
görüntülerde ise dünya tatlısı küçük oğlu tıraş edilmektedir. çocuk baa-ba diye sesleniverir birden. teğmenimizin gözleri dolar.
-bunun üzerine babacan komutan: bi dahaki sefere saçlarını biraz daha kısa kestirin. asker çocuğu olduğu belli olsun, der ve kamaradan çıkar.
sözlükteki akranlarını bulmaya çalışan ve muhtemelen ergen olan yazardır. değişik fantezileri olabilir çocuğun. ebeveynlerin dikkat etmesi gerekir. (bkz: 1998 li yazarlar oğlan mı sorunsalı.)
biscolata reklamlarında boy gösteren erkeklerin kipa'da tanıtım için görücüye çıkmasıdır. uzaktan hayran oldukları erkekleri görünce fotograf çektirmek için yanaşan kızlarımız ve bir de teyze var ki görülmeye değer. http://galeri.uludagsozlu...scolata-erkekleri-233576/
özel hayatında birden fazla erkekle yakın ilişkisi olmuş kadındır. bu ilişkilerin sonucunda, artık işin uzmanı olduğu için erkek analizi yapma yetisine sahiptir.
topluluk narsizminin sonucu olan bir düşüncedir. erich fromm şöyle der; bir toplum, üyelerinin büyük bir bölümünü yeterince besleyemiyor ve eğitemiyorsa, toplumsal huzursuzluğu bastırmak için, vatandaşını narsizme boğarak hastalıklı bireyler haline getirir. böyece onları "ben yoksulum,ama dünyanın en değerli insanıyım" diye düşündürür. bir türk dünyaya bedeldir