Senem tüzün ün ilk uzun metrajlı filmi. Sonu ile beni ters köşeye yatırmış, eril düzene, batıl inanca dayalı taşra hayatına ve içindeki masum(!) taşralıyı atamayan dogma insanlara karşı ortaya konmuş harika bir eser. Sonunun muallak bırakılması, filmin genelinde size verilen üst düzey gerçekçilikle pek örtüşmese de her saniyesi izlenmeye ve ders çıkarılmaya değer.
Hiç kimse için, ananız babanız sevdiğiniz dahil, edindiğiniz düşünce hayatı, fikir dünyası ve sosyal yaşama dair tavırlarınız ve davranışlarından taviz vermeyin ve bunlar için yeri gelirse karşınızdakiyle savaşın. Bu kısacık dünyada gerçek olan yegane şeyler bu olgulardır. Madem yaşıyorsunuz önce kendiniz için yaşayın. Öncelikle bencil olmadan kimseye yardım edemezsiniz, kuyudan arkadaşınızı çıkarmak istiyorsanız öncelikle onun sırtına basmalısınız, kötülükler ne yazık ki çok çabuk unutulur. iyilikler ise kalıcı ama donuktur, zamanla alışılageldik olur.
Bazı şeylerin değiştiğini görmek, özellikle kendi benliğinizde meydana gelen değişimleri farkedebilmek zaman alırmış sözlük. Beynimiz ve duygularımız bazen bizi öyle bir salak yerine koyuyor ki bu sahte rüyadan uyanabilmek bazen yıllar alabiliyor. Düne kadar geçmişiniz, sizin bildiğinizle, yani beyniniz ve duygularınızın izin verdiği haliyle iken bir gün sonra işin aslı kafanıza dank edebiliyor. Ve bu öyle sert bir şekilde oluyor ki dank edene kadar yaşadıklarınız koskoca bir yalana dönüşüyor. Sanki öylesine, yaşanması için yaşanmışçasına. Peki işin aslı ne oluyor bu sırada, muamma da burada başlıyor zaten. Dev bir sorun sizin haberiniz olmadan farkına varmadan içinizde büyüdükçe büyümüş ve siz de bir anda ortaya sıçıvermişsiniz gibi oluyor. Hadi çık bakalım işin içinden çıkabilirsen.
Noldu ki lan şimdi dedirtir. Hafif kalp çarpıntısı yapar, mesajının neden atıldığını o kadar merak edersiniz ki tüm algılarınıza bir perde iner sanki. Henüz bilmediğiniz bir nedeni olan bu konuşmaya hazır olmadığınızdan ya bir mazeret üretir ya da kendi kafanızda kurduğunuz tüm ihtimalleri makul bir süre içinde değerlendirirsiniz. Bu iki seçenekten birini kullandıktan sonra bu aniden gelen mesaja bir cevap verme zamanı gelmiştir artık. Ard arda yazılan mesajlara kılı kırk yararak, geçmişi kurcalamayıp şu anın büyüsünü de bozmadan cevap vermeye çalışırsınız. Çocukça bir çabadır bu çünkü karşınızdaki kişi zaten sizin sadece geçmişinizdir. Siz ise sadece arada sırada uğranan, otoyol kenarında paslanmaya yüz tutmuş bir duraksınızdır. Yükünü boşaltanın ardına bakmadan gittiği bir durak. Haa iyi yanları da vardır elbet bu durumun, minnet duyulur sizlere, vefalı denir, iyi ki de varsınızdır. Ama artık çoğu şey gibi bu ahım şahım ifadeler de paslı yüzeylerinizde yankılanıp yok olmaya mahkumdur...
Hafif sunturlu bakardın, bilirdim
Kara kadifeden bir ay kesilirdi duyardım
Ben sürünürdüm, ardından notalar
Parmaklarım hala nasırlı, yüzün hala eski
Sevgilim....
Ne kadar çalışırsanız çalışın, içinizde her zaman bir kuşku uyandıracak olan, hukuk fakültelerinin en sağlam derslerindendir. Final zamanı insanın gözüne uyku sokmaz.
Altına girdiğiniz anda sizi hem manevi hem maddi her türlü şeyden koruma hissi veren battaniyelerimizin akıl sır ermez gücüdür. Gerek ince gerek kalın, gerek uzun gerek kısa, gerek renkli gerekse desenli olan bu vefakar dostlarımıza her övgü her sarılış azdır efenim hayırlı sabahlarınız olsun.
Gereksiz biçimde yüceltilen sıradan biri. Normal bir vatandaşın kısa bir araştırmayla sahip olabileceği şeyleri derecede şeyler biliyor. Ağzı laf yaptığı ve vurdumduymaz olduğu için bu kadar ön planda olduğu kanısındayım diğer türlü boş çar yani anlayacağınız.