- şiiit sessiz olun.
- tamam bu vagonun içinde boşluklar çok.
- hadi çabuk çabuk vagonun içine.
12 çocuk ve 1 yetişkin vagonun içine yerleşir. Herkese sessiz olunması tembihlenir. Yetişkin 4 yaşındaki çocuğu yanına alır ses çıkarmasın diye.
bekleyiş başlar.
bekçilerin sesi gelir. ve sıra sıra vagonlara elindeki sopayla vururlar. kaçak çocuklar varsa korkup da ağlasınlar ve böylelikle yakalansınlar diye.
tren harekete geçer, 30 dakikalık yolculuk sırasında hafif de olsa üstü açık olan vagona ve çocukların üzerine yağmur yağar. herkes üşümüş ve ıslanmıştır...
sonunda tren durdu.
- geldik galiba.
bekleyiş devam eder. 2 saat daha beklenir, sınırın diğer tarafındaki yetişkinler çocukları alsınlar diye.
sonunda herkes vagonlardan iner ve değişik yerlerden geçerler, atlarlar...
sınırın diğer tarafında ilk gördükleri \"ışıklarla dolu olan bir köy ve ışıl ışıl bir cami\". ne kadar da güzel.
zeytin ağaçlarının olduğu ve çok karanlık yerlerden geçer çocuklar. köpeklerin havlayışları çok ürkütücüdür.
diğer yandan 2 kardeşin ebeveynleri sınırdan vizeleriyle geçmektedirler.
işte sonunda sınırdan geçen anne ve baba arabada oturmuş çocuklarını bekliyorlar.
- sonunda geldik.
- hadi çabuk binin arabaya (sessizce).
4 çocuk araba biner ve gaz...
kurtulduk...
Yalan söyleme de, çalma gibi bir uyum ve davranış bozukluğudur.
Çocuklarda 6-7 yaşlarına kadar görülen abartılı söylemler ve hayallerle ilgili ifadeler gerçeğin tam olarak çarpıtılması anlamına gelen yalanla karıştırılmamalıdır.Çocuklar 6-7 yaş dönemine kadar hayali arkadaşlarıyla aralarında geçen diyaloglardan söz edebilir veya izledikleri bir olayı kendi algıladıkları biçimde süsleyerek veya biraz abartarak anlatabilirler. Çocuğun bu tip davranışları bir uyum davranış bozukluğu olan yalanla karıştırılmamalıdır.
Çocukları mutlaka yalan söylemeye iten ailesel, çevresel veya toplumsal bir faktör vardır. Aile içinde veya çevrede çok sık yalan söyleniyor olması çocuğun da yalan söyleme davranışını taklit etmesine ve yalan söyleyen kişileri model almasına neden olur.
Çocuklarda bir uyum ve davranış bozukluğu olarak görülen yalan söyleme davranışının altında yatan sebepler aşağıdaki gibi özetlenebilir;
Sevgi ve şefkat eksikliği
ilgi eksikliği
Değersizlik ve onaylanma gereksinimi
Aileden taktir görememe ve yetersiz ödüllendirilme
Aşırı takdir ve aşırı ödüllendirilme
Aşırı cezalandırıcı tutuma maruz kalma
Kıyaslamacı tutuma maruz kalma
Küçümseyici ve aşağılayıcı tutuma maruz kalma
Korku ve kaygılar
Çocuk, kardeşleriyle veya başka çocuklarla sıklıkla kıyaslanıyorsa ailenin onayladığı çocuğa benzemek amacıyla yalana başvurabilir.Kendini değersiz hisseden bir çocuk çevresindekiler tarafından değerli algılanma ve onaylanma ihtiyacıyla sahip olmadığı bir şeye sahip olduğunu veya yapmadığı bir şeyi yaptığını ifade edebilir.Ailesinden hiç göremediği takdiri görebilmek yada sürekli hale gelmiş takdiri devamlı kılabilmek amacıyla kendini elde etmediği bir başarıyı elde etmiş gibi gösterebilir.
Aileler çocuklarına karşı baskıcı, aşırı disiplinli, cezalandırıcı tutumlardan kaçınarak, çocuklarının eksik yönlerinden ziyade olumlu yönlerini de ön plana çıkararak ve çocuklarını korkutan, kaygılandıran durumlar konusunda daha bilinçli davranarak çocuklarını yalan söyleme davranışından uzak tutabilirler.
Çocukları yalan söyleyen ailelerin bu davranışı nedeniyle çocuklarını cezalandırmaları sergileye bilinecek en hatalı tutum olur. Böyle davranan bir aile çocuğunu daha çok yalana ve yeni davranış bozukluklarına iter. Bunun yerine, aile çocuğun neden yalan söylediğini araştırmalı ve bu sebepleri çocukla birlikte ortadan kaldırmaya çalışmalıdır. Bazı durumlarda sorun çok ilerlemiş, bu nedenle çözümsüzmüş gibi görünebilir. Böyle bir durumda aile bir psikologdan yardım almaktan çekinmemelidir. Bir uzman yardımıyla bu davranışın altında yatan etmenler tespit edilerek ortada kaldırılmalı ve çocuğa daha sağlıklı davranışlar kazandırılmalıdır.
iKi LiMON FiDANI
Bir bahçıvanı aynı ağacın çekirdeklerinden çıkan ve aynı zamanda aynı ağaçtan aşılanmış iki limon fidesi almış. Birisini bahçeye güneş gören bir açıklığa dikmiş. Diğerini de bir saksıya dikip salona koymuş. Bahçıvan iki limon fidesine de son derece itinayla bakım yapıyormuş. Sularını, gübrelerini zamanında eksiksiz veriyormuş.
Aradan 3 yıl geçmiş bahçedeki fidan büyümüş serpilmiş meyve veren bir ağaç olmuş. Salondaki fidan sağlıklı gibi görünüyormuş ama bodurlaşmış, henüz meyveden de eser yokmuş. Birkaç yıl sonra salondaki fidan da çiçek açmış meyve tutmuş. Meyveler olgunlaştığı zaman bahçıvan iki kardeş fidanın meyvelerini eline almış bahçedeki limon ağacının meyvesi iri, sulu ve az çekirdekliymiş. Salondaki limon fidanının meyvesi ise küçük, susuz ve içi çekirdek doluymuş.
Korunmaya muhtaç çocuk beden , ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olan;
1-Anne veya babasız ,
2-Anne veya babası veya her ikisi de belli olmayan,
3-Anne veya babası veya her ikisi tarafından terk edilen,
4-Anne veya babası tarafından ihmal edilip , fuhuş , dilencilik , alkollü içkiler veya uyuşturucu maddeler kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen çocuğu ifade etmektedir.
Çocuk istismarı dört temel grupta incelenmektedir. Bunlar:
1- Fiziksel istismar
2- Cinsel istismar
3- Duygusal istismar
4- ihmal olarak sınıflanmıştır.
Fiziksel istismar: Çocuğun kaza haricinde yaralanması ve örselenmesidir. En yaygın rastlanılan ve belirlenmesi en kolay istismar tipidir. Bir tokattan çeşitli nesnelerin kullanımına uzanan cezalandırma yöntemlerini kapsar.
Cinsel istismar: Kız ya da erkek çocuğun yetişkin tarafından cinsel tatmin amacıyla doyum aracı olarak kullanılması, fuhuş ve pornografiye yöneltilmesidir.
Duygusal istismar: Tanımlanması en zor ancak en sık rastlanan istismar türüdür. Psikolojik gelişmenin duraklamasına neden olacak sözel istismarı veya aşırı emirleri kapsayan, çocuğun kimliğini zedeleyen ve bozuk davranışları ortaya çıkaran tavırları içerir. Duygusal istismar diğer tüm kötü muamele biçimlerini şemsiye gibi altına toplayan bir olgudur. Duygusal istismara neden olan davranışlar:
Reddetme,
Aşağılama,
Yalnız bırakma, yalıtma, ayırma,
Korkutma, yıldırma, tehdit etme,
Suça yöneltme,
Duygusal bakımdan ihtiyaçlarını karşılamama.
ihmal: Çocuktan sorumlu kişilerin çocuğa karşı en temel yükümlülüklerini yerine getirmemesidir. Beslenme, giyim, tıbbi gereksinimler duygusal ihtiyaçlar ve yaşam koşulları için gerekli ilgiyi göstermemesidir.
yüzük kuklası, parmak kuklası, el kuklası, çubuk kukla, ip kukla gibi kuklalardır.
bir hikayeye canlılık katmak, çocukları uyarmak,çocukların dinledikleri öyküleri canlandırmak, çocukların toplumsal- duygusal sorunlarına eğilmek, bazı kavramları çocuğa aktarmak için kullanılabilir.
"Üç küçük kedi yavru", "Hansel ve Gretel" gibi kitaplar kuklalarla oynatmak için uygundur.
hikaye anlatma çocuğun oyun zevkini tatmin, yaratma gücünü teşvik eder.
Konuları çocuk için uygun olduğu zaman hikaye anlatma onların davranışlarını değiştirebilir.
Sosyal- duygusal gelişim ( Aile ve öğretmenle iletişim), dil gelişimi ve kavram gelişimi açısından yararlıdır.
Bir öğrencinin ders sırasında arkadaşının troy denilen oyuncağı ile oynarken öğretmenin de bu oyuncağını alıp eve götürmesi sonrasında takılan lakaptır.
Bir öğretmen adayına17,3,2006 tarihinde gittiği staj okulunda takılan ilk lakaptır ve güldüren bir lakaptır :)
ilk tanı 2,5- 3 yaşlarda konulabilir. Bazı çocuklarda hafif olduğu için bu tanı daha geç yaşlarda da olabilir.
ilk olarak bu çocukların sağır oldukları düşünülür. Çünkü ismini söyler, seslenirsiniz ama o sizi duymuyormuş gibi davranır, seslenen kişiye bakmaz. ilk doktora gitme genelde bu durumdan sonra olur.
Bir bebek sizin gülümsemenize 3. ayından itibaren karşılık verir ama otistik çocuklarda bu olmaz. iletişim kurmaz. Bu da bir işarettir.
Ayrıca bakışları da anlamsızdır. Dalgın insanların bakışları gibi bakarlar. Bu da bir işarettir.
Gece uyanıp çığılık atmalar sık görülür. Bağırmamasını isteseniz de çığılık atmaya devam eder. Bazı çocukların çığılıkları saatlerce sürebilir.
Gün içerisinde en çok yaptığı hareketler tekrarlarıdır. Su içmek için bağırdağı alır, bırakır tekrar alır. Soru sorarsınız sizi sorduğunuz soruyu da tekrar edebilir.
"Bilge buraya gel" (yetişkin)
"Bilge buraya gel der misin?" (otistik çocuk)
"Bilge buraya gel" (yetişkin)
"Bilge gel buraya der misin?" (otistik çocuk)
Soru sormayan yada soramayan çocuklar çoktur.
Bir ayakkabıyı bağcığından tutup uzun süre çevresinde döndürebilir. "Dairesel hareketler çok hoşlarına gider".
En önemli noktalardan biri de "gözgöze" gelmeniz zordur bu çocuklarla. 1-2 saniye kadar gözgöze gelebilirsiniz. Zamanla özel eğitim alarak bu süre artabilir.
Kendi kendilerine okuyabilirler.Örneğin 5 yaşındadır, kimse ona okumayı öğretmemiştir ama o reklam panolarındaki yazıları, haberlerdeki yazıları okuyabilir.
anne-çocuk eğitimleri, baba eğitimleri, aile eğitimleri, kadın destek ve okuma eğitimleri veren bir sivil toplum kuruluşudur.
Okuma yazma bilmeyen yetişkinlere yönelik bilimsel çalışmalar yapan ilk sivil toplum kuruluşudur.
resmi internet adresi http://www.acev.org