içip içip ahlakı savunabilmek! olur da , hani olmaz ama bunun gibi örümcek kafalı tespitlerde bulunan insanımsıya
1-"heyt be olayı bitirmişsin sen hacı".
2-"sana mı düştü ahlak polisliği allahın dürzüsü" demek işten bile değildir.
iflah olmaz bir serserin vücuda aksetmesidir.
yatakta yatarken ışığı kapatmaya üşengeçliğinden, elektrik düğmesine terlik fırlattırmış, birinci de ıskalatmış, ikinci şansı için derin bir nefes alarak yeniden denemesi olumsuz sonuçlanmış ve sonra eşekler gibi, girdiği bünyeyi ayağa kaldırarak insan gibi ışığı kapattırmasıyla sonuçlanmıştır.
ana sayfada neyi beğensen, kime yorum yapsan kabak gibi çıkması. işin kötüsü bunu senin kontrol edememen.
senlik bir durum değil yani, yorum yaptığın sayfa ya da kişinin ayarlarıyla alakalı.
ne olursa olsun abi, istemiyorum görünmesini böyle saçmalık mı olur!
ayrıca şu yeni pop up foto modu beni benden aldı. o ne öyle arkadaş, resmen fotolara bakama , bakıyorsan da zevk alma diye yapılmış bir uygulama.
tamam seviyoruz, vaktimizin çoğunu harıcıyoruz da ilk zamanlardaki feysbuku özlememek işten bile değil!
Birilerinin canını sıkacak yazılar yazılınca evinin kapısını çilingirlerle kırıp arama yapma.yazmayacaksın arkadaş!canımızı sıkmayacaksın! yoksa gazeteci mazeteci demez alıp götürürüz.
görsel medya kanallarını eline geçirip sadece eline geçirenin propagandasını yapma, diğer olaylara, görüşlere dair zerre kadar haber izleyememe! ya da son yıllarda yükselen saçma sapan programlarla halkın beynini uyuşturma, soranlara " e halk bunu istiyor kardeşim" cakalarını satma!
hukukun üstünlüğü ve tarafsızlığını hiçe sayma!
aynı görüşte olmayan ya da senin gibi müslüman olmayanı fişleme, elinden eğlencesini, alkolünü alma. içmeyeceksin arkadaş!
seninle aynı görüşte olmayan öğrencileri yaftalama, sesini biraz yükselene şiddet uygulama! eylemmiş, protestoymuş.. adamın götünden kan alırız biz, yapmayacaksın arkadaş!
sesi çıkmıyor diye, -ki çıksa nafile- halkın ekonomik durumunu hiçe sayarak zamınımamını dayama. ödeyeceksin arkadaş!
bir takım ülkelerden emirler alıp kanunu kitabı değiştirme, dünkü katili tepene çıkartarak sayınlaştırma. işin boktan yanı da hala o ülkeler tarafından iplenmeme, avrupa birliği hayallerinde yaşama. kandırılacaksın arkadaş!
kadınlara sözde pozitif haklar vererek kanunları değiştirme, sırtından köteği,karnından bebeği eksik etmeyen heriflere göz yumma, sesini çıkartmama. görmeyeceksin arkadaş.
sanatı ve sanatçıyı hiçe sayma. emir aldığın ülkelerin korumak için canla başla çalıştığı kültürel mirasların içine sıçma; babasının malı ya ister korur ister sıçar, sen kimsin?! sanatçıları it hesabına almama üstüne üstlük bir de karalama ya da bu ve türevlerine sergilerde, açılışlarda sopayla, taşla saldıranlara göz yumma!
göz göre göre yasa dışı örgüt üyelerini dışarı salma. ha pardon, suçululuğu ispatlanana kadar herkes masumdur! kanacaksın arkadaş.
hülasa, inanılmaz über işleyen bir demokrasimiz var dostlar, adı da ileri demokrasi. korku imparatorluğuna dönüşmüş bir ileri demokrasi! avrupa bile bize yetişemez, yersen! yiyeceksin arkadaş!
edit: kapı çaldı, götürmeye geldiler sandım. bugün olmaz, belki yarın!
R.E.M 'in son albümü collapse into now a ait, nasıl naif, nasıl güzel bir parça.
albümü dinlemeye bu şarkıdan başlamıştım ki, ilerleyemedim; inceden dokundu geçti.
sanırsınız türkiye ayşe'yi babasının hayrına besliyor.kara kaşına, kara gözüne, güzelliğine tabii.
hem besliyor hem de besleme diye hakaretlerde bulunmaktan da sakınmıyor! nankör bu millet değil mi üstadım?!!
gün geçmiyor ki bu slogan altında bir süpersonik haberlerle gözümüzü açmayalım. işte bunlardan biri. http://www.hurriyet.com.t...ndem/17168937.asp?gid=373
zamıydı, polis dayağıydı, ab müzakrelerinde itin götüne girmemizdi, öcalan'a yol haritalarının geri verilmesiydi, yukardaki haberde yer alan şizofrenik uygulamalardı.. yetmiyor abi, daha fazla götümüze kazık daha fazla evet.
bir meslek grubunu bütünüyle yargılamanın yanlış olduğunu düşünüyorum. yaptıkları iş nedeniyle -ki bu avukatlarla ortak yönü olabilir- sürekli olumsuzluklarla uğraşmaları, problem çözücü misyonları bu meslek erbabını bizim tabirimizle kalpsiz, hissiyatsız, anlayışsız kılmıştır. lakin; bu bizim, yani karşı taraf olan hastaların düşüncesidir. onlara kalırsa bu iddiamız rayonel değildir, bir bakıma doğrudur da. her olayda, her hastalıkta etkilenen bir doktor ruh hastası olma yolunda ilerler. ama bu gerekçe onlara muhtaç olan insanların, az da olsa güler yüz, şefkat istemesine engel midir? hiç sanmıyorum!
yıllarca özveriyle çalışmaları, gençliklerini bir nevi meslekleri uğruna feda etmeleri ve okul bittikten sonra da - ki hepimizin çilesi- devam eden maraton sanırım onları böyle değerlendirmemize, onların da az da olsa * ukala olmasına neden oluyor. lakin bu tavır keşke yalnızca doktorlara ait olsa, günümüzde bir halt olmadan kendini bir bok sanan yurdum insanı yok mu? zilyon tane..
gayet rahat, süpersonik bir iaat olmasıdır
kot ve türevlerini giydiğinde göbek kısmından fırtlayan yağımsılar, tayt giydiğinizde oracıkta sıkışır kalır. çünkü düşük belli pantolonlar göbeğin en büyük düşmanı, göbeği kavrayan taytlar ise dosttur, candır.
kotun üzerine uzundu, kısaydı her şey gitmez.ama tayt öyle değildir, istersen kısa bir elbiseni, ister tuniğini, vücuduna güveniyorsan kısacık bluzunu giyer çıkarsın.
pantolon/kotun altında bazı çizmeler vardır ki feci durur. burnu falan hiç gitmez o kıyafete. ama tayt genelde her kısa/uzun çizme süperdir.
pantolonun her rengini giyemezsin, tamam belki giyersin de trafik lambası gibi olman kuvvetle muhtemeldir. lakin tayt meselsinde kombinasyonu iyi yaparsan pek güzel neticeler alabilirsin.
alışveriş yaparken tayt giymek on numaradır. ayakkabıyı çıkart , yok sonra pantolonu çıkart derdi olmaz. ince bir taytsa giydiğin pantolon bile denersin. ha yok elbise falansa alacağın zaten taytın elbisenin iyi bir arkadaşı olduğuna değinmiştik.
kalın bir taytla, normal şartlarda giyilmeyecek kısalıkta etek ve şort ilaç gibi gider.
ha bir de, taytla ilgi çekeceğime, çıkarır giymem, o şekilde ilgi çekerim zeki arkadaşım, giymeden bilmeden konuşmayalım.
ve son olarak; evet yılların tayt fetişi benim.