shezofrenn
103 (çalışkan)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 1.12 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    eski kuaförünle karşılaşmak

    1.
  1. çok güç bir durumdur. eski sevgiliyle, hatta borçlu olduğun kişiyle bile karşılaşmaktan daha zordur. kaçmak istersin, üzerine üzerine gelir; sıkışır kalırsın. mahcup bir şekilde selam verirsin. havadan sudan konuşursunuz birkaç cümle; ama gözleri "neden beni bırakıp gittin, neden onu tercih ettin" der gibi bakar... kaçırırsın gözlerini, bir an önce uzaklaşmak ister, acelem var bahanesiyle bu soğuk karşılaşmayı atlatır, yoluna devam edersin. ardından bir çift gözün bir daha dokunamayacağı o saçlara hüzünle baktığını bilerek...
    3 ...
  2. üç beş koyun

    1.
  3. bir, üç beş koyunlu cümledir ki bütün gündür kulağımda çınlıyor. üç beş koyunu gütmekten aciz olanlar devleti yönetemezlermiş. aklıma nazım geliyor; koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını, sürüye katılıverirsin hemen, ve adeta mağrur koşarsın salhaneye... şimdi çok saygıdeğer insan başbakanın söylediği bu koyunlu cümleden hangi payları çıkarmamız gerekiyor acaba? kendisi kasımpaşada hangi otlakta koyun güderek bu eşsiz devlet tecrübesini kazanmıştır? acaba başbakan olma yolundayken etrafında meleşen ağlaşan sürüsüyle mi bu tecrübeye sahip olmuştur? yaradılanı yaradandan ötürü seven zihniyet, ilk fırsatta karşındakini beğenmeyip hor görmek neyin nesidir? her şeyi siz bilir her şeyi siz yaparsınız, siz neymişsiniz be abi... artık şüphem kalmadı, ben şimdi başbakanımın da ısrarı ile iki kişiden biri koyundur diyebilirim gönül rahatlığıyla.*
    0 ...
  4. seni çok sevdim

    0.
  5. Cumartesileri dinlenmesi daha vurucu sonuçlar doğurabilecek olan şiirdir...
    1 ...
  6. sözlükte islami evlilik sitesi reklamı

    1.
  7. bir arkadaşın entrysini okumak için tıkladığımda, pc bir saçmalık yaptı ve beni dumurdan dumura uğratan bir gelişme oldu; mozilla yerine explorer açıldı ve karşıma uludağ sözlükte islami evlilik sitesi reklamı belirdi...

    önce afalladım, yanlış görüyorum zannettim, mozillada böyle birşey olmazdı hiç, fakat gerçekti... üstelik altındaki entryle taban tabana zıt bir reklamdı...
    şeytani dürtülere engel olamadım ve tıkladım, kendime lanet ederek...

    "Dünyanın en büyük saadetini evliliğinize taşıyın. islami evlilik yaparak hem bu dünyada hem de ahiretinizde kendi eşinizi seçin. internette ahlakın bozulmadığı bir yerin olması sizi hayrete düşürebilir. Onbinlerce seçkin kişiyi sizin için bir araya getirdik. Şimdi sıra sizde. Mutlu bir yuva kurmak sizin de hakkınız."
    diyordu sitede...

    kendimi bir anda aşşağılanmış hissettim... bu siteye üye olup yaldır yaldır koca aramadığım için ahlaksız mıydım, eşimi ya da sevgilimi; akılla, mantıkla ve aşkla seçmekten yana olduğum için seçkin kişi kategorisine giremiyor muydum, böyle bir dingilliğe prim vermeyenlerin mutlu bir yuva kurmaya iyi bir ilişki yaşamaya hakkı yok muydu...

    her boku kendileri biliyormuş gibi yapıp, aslında kendileri gibi düşünmeyen yaşamayanların hayatına gıpta edip, reelde iki lafı bi araya getiremeyip de kimseyle iletişim kuramayan çoook "seçkin" kişileri bir araya getirdiğini söyleyenlere buradan bir lafım var : islamın arkasına sığınıp mesleğinizi gizlemeyin, açık açık söyleyin ben gavatım diye...
    3 ...
  8. türk sinemasında çığır açacak film

    1.
  9. dev kadrosuyla son döneme damgasını vuracağına; tamamen sosyal içerikli ve sanatsal yönü ağırlıkta bir film olacağına, eleştirmenler tarafından kesin gözüyle bakılmaktadır.
    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/GaleriDetay.aspx?cid=41530&p=28&rid=4369
    0 ...
  10. yıkılan hayallerin içindeki can kırıkları

    1.
  11. yalnızdı, tüm yalnızım diyenlerden daha yalnız...
    geceydi; rüzgarlı, serin ve simsiyah... karanlık bir odada (ki orası onun hücresiydi), yatağının ortasında bağdaş kurmuş içi parçalanmışcasına ağlıyordu. kimse yoktu hıçkırıklarını duyan, kimse yoktu ona sarılıp "herşey düzelecek, mutlu olacaksın" diyen. zaten biri olsa da ona bu cümleyi kuramazdı, çünkü bilirdi ki bunlar boş sözler...
    yalnızdı, birini aradı yanında olacak, gözyaşlarını sessizce izleyecek, içinden geçenleri o konuşmadan bilip anlayacak... yoktu böyle biri; hiç olmamıştı, olmayacaktı. uzandı zulasına, uyandırdı yalnız gecelerinin değişmez yoldaşını, bu gece katık yoktu yanında, "olsun be" dedi, "ben de katıksızım nasılsa..."
    yalnızdı, çekti koca bir yudum, ısındı dışı buz gibi olan içi... yan odada, bir sokak ötede, hatta şehrin birçok yerinde uyuyanları düşündü. bir arkadaşıyla, kardeşiyle, eşiyle, çocuğuyla hatta köpeğiyle, kedisiyle uyuyanları düşündü. bir sevginin, bir sıcaklığın, kendini güvende hissetmenin ne demek olduğunu düşündü, bilemedi, anlayamadı...çünkü...
    yalnızdı...doğruları söylemenin neler kaybettirdiğini, değer vermenin insanı nasıl değersizleştirdiğini düşündü... düşündü durmadan kaybetmeye nasıl alışıldığını, insanın bunca acıya karşı nasıl nefes alabildiğini, her sabah nasıl işe gidebildiğini, insanlara gülümseyebildiğini, onları güldürebildiğini...
    çekti koca bir yudum daha, cevabını bilmediği soruları düşündü, nedenleri, nasılları geçirdi kafasından... bu saatte neden uyumuyor, neden ağlıyor, neden içiyordu. nasıl bu hale gelmişti, çok şey mi istemişti, ya da istedikleri çok değildi de kendisi mi azdı bunlar için...
    yaktı bir cigara daha, kaybettikleri geçti gözünün önünden, sevdikleri ama onu severmiş gibi görünenler geldi aklına, kullananlar, işi bitince sıvışanlar, dost görünüp tekmeyi basanlar... asla yapamayacakları dikildi önüne bir duvardaki açık saçık sözler gibi; o kadar çoktular ki o duvarda yazanlar, hepsini okuyamadı bıraktı...
    yazgını sev, belki seninki en iyisidir demişti Nietzsche. o yazgısını hep kabullenmişti, hiç isyan etmemişti, hep iyi tarafından bakmaya çalışmıştı. Ama bugünlerde olmuyordu, elindeki kırıntılar yetmiyordu, durduramıyordu içindeki isyan çağlayanını...
    yalnızdı... bu saatte ağladığını bilenler vardı kuşkusuz, evet hem de birkaç kişiydiler, biliyorlardı... ama hepsi susmayı, yalnızı daha yalnız bırakmayı tercih ettiler...
    yalnızdı... umutsuz, çaresiz, bıkkın... "hayal kur" demişti biri geçen gün ona. o ise hayal kurmayı çoktan bıraktığını söylemişti. "olsun" demişti birisi, "sen yine de kurmalısın, bana eşlik etmelisin"... unutmuştu hayallerin nasıl şeyler olduklarını; zor oldu ama kurdu, biraz tedirgince de olsa içindeki son cesaret kırıntılarıyla... ve şimdi bu karanlık gecede, uzun zamandır ilk defa ürkekçe kurduğu hayallerinin yıkıntılarında, can kırıklarına basmadan ilerlemeye çalışıyordu...
    yalnızdı... tüm yalnızım diyenlerden daha yalnız... simsiyah geceyi aydınlatacak tek şey olan kapağı kaldırdı ve sözlüğe bir başlık ekledi:
    (bkz: yıkılan hayallerin içindeki can kırıkları...)
    0 ...
  12. smsde i sorunu

    1.
  13. "nasılsın, iyi misin, ben bildiğin gibiyim, yapacak birşey yok, burada bol bol sıkılıyorum" şeklindeki masumane mesajın; "nasilsin, iyi misin, ben bildigin gibiyim, yapacak birşey yok, burada bol bol sikiliyorum" şekline dönüşmesidir. yollayanı fark ettiğinde gerer, msjı alanı yarar.
    2 ...
  14. fenni basurcu

    1.
  15. üç şey basur olmazmış: kuş,deve ve ipne...
    bu bilgiden yola çıkarak, ameliyat masraflarına ve gereksiz ağrı, dikiş vs. durumlarına maruz kalmadan, gerekli tedavinin 2 veya 3 seansta uygulanmasını sağlayan kişi.
    (bkz: soda şişesiyle fantezi yapan talihsiz adam)
    1 ...
  16. © 2025 uludağ sözlük