y ve z nesli erkeği problemi. bu insanlar kadınları sevemezler. bakınız sevmezler değil, sevemezler. birçok insanın görgüsüz, saygısız insanlara bile saygısı vardır ama kadınlara saygı duyamazlar, tiksinirler yani. çünkü bu neslin kadınları şımarıklar. sen, ben hakkari'nin terör bölgelerinde, -20 derecede, üzerimizde yıldırımlar çakarken, etrafımızda ayılar, kurtlar ve yaban domuzları dolaşır, üstümüzde kartallar uçuşur, altımızda akrepler dolanırken, insan boyu karın altında, yağmurda ve rüzgarda nöbet tutarken hiçbiri yanımızda değildi. hiçbirinin umurunda de değildik. bu ülkede erkekler öldürülüyormuş, rızaları dışında işlerde çalıştırılıyormuş, hiçbir kadının umrunda değil. 25 yaş üstü çalışmayan erkeksiniz diye ameliyatınızı ilacınızı kendiniz karşılıyorsunuz, üzerine de gss ödemenizi istiyorlar ama kadınlara hepsi bedava. devletin vatandaşına sunduğu sağlık, güvenlik hizmetlerinden en çok faydalananlar bunlardır. halbuki bu ülkede çalışan nüfusun %70'i erkektir. 30 milyon çalışan insandan 20 milyon erkeğin ve 10 milyon kadının kazandığı paralardan yapılan kesintiler 40 milyon kadına yediriliyor, teknik olarak hepimizin 2 karısı var. bütün bunları görmezden gelip ne kadar zor bir hayat yaşadıklarını, ayrımcılığa uğradıklarını söylüyorlar. türkiye'de kadınlar erkeklerin yarısı kadar bile ayrımcılığa uğramamıştır. erkekler üniversite okurken bile kadınlardan daha kötü evlere daha yüksek ücretler ödediler çünkü "bekara ev yok". kadının çalışmaması için her türlü imkanı elinin altına sunan devlet, kadınlar çalışmıyor diye kadın istihdam programları açıyor, senden benden kestikleri paralarla kadınları iş sahibi yapmaya çalışıyorlar. bütün bunlar yetmezmiş gibi sizden iş sahibi olmanızı aile kurmanızı bekliyorlar. dedeleriniz sizden 10 kat daha az emek harcayarak sizden 10 kat daha iyi kadınlarla birlikte oldular. sizden yakışıklı olmanız, karizmatik olmanız, kültürlü olmanız, eğlenceli olmanız, sülaleden zengin olmanız bekleniyor. bütün bunlara karşılık masaya konulan şeyse dırdır, surat asma, küstahlık, bencillik, ukalalık, şımarıklık. bunları söylediğinizde de hep aynı cevapları alırsınız: "çevrendekiler kötü", "genelleme yapıyorsun", "birileri kalbini kırmış", "annen de mi öyle" vs.
hukukun evrensel kabul görmüş bazı kuralları vardır. bunlardan bir tanesi, gaip olmayan birinin gıyabında yargılama yapılamayacağıdır. iddia makamının yer aldığı, savunma makamının yer almadığı bir davada tarafların eşitliğine riayet edildiği söylenemez. binaenaleyh, bir tarafın taleplerini belirtmekte, delillerini mahkemeye sunmada özgür olduğu bir ortamda diğer tarafa bu hak tanınmıyorsa adil bir yargılanma yapılmıyordur. bu durum anayasa'da ve normlar hiyerarşisinde 6284 sayılı garabetin üzerinde yer alan avrupa insan hakları sözleşmesinde tanınan adil yargılanma hakkının ihlalidir ve davanın reddini gerektirir.
hukukta redd-i hakim müessesesi vardır. kişiler, kendilerine taraflı davrandığını düşündükleri, kararını önceden belli etmiş olan, karşı tarafın eşi, dostu, akrabası olan, onlara nasihat eden hakimleri reddedebilirler. 6284 sayılı garabet, savunma makamı hakkında "şiddet uygulayan" ifadesini kullanarak kararını önceden belli ettiği gibi, hakimin reddedilmesini de mümkün kılmamıştır.
mahkemelerde muhakeme yapılır. muhakeme, bir vakıa hakkında verilebilecek birden fazla hükümden birine varılmasıdır. 6284 sayılı terör kanunu "24 saat içinde uzaklaştırma kararı verilir" diyerek muhakemeye mahal bırakmamış, kişinin beraat edebilmesine imkan tanımamış ve hakimin takdirde bulunabileceği başka bir hüküm bırakmayarak hakimlik fonksiyonunu elinden almış, hakimliği icra ve infaz memurluğuna dönüştürmüştür. 6284 sayılı hukuk terörü, kadınların sırf kadın olmaları dolayısıyla, istedikleri erkek hakkında otomatik olarak uzaklaştırma kararı çıkartabilmesi kanunudur.
beyanlar, somut bir delil olmaksızın hükme esas alınamazlar. bir ikrara dayanmaksızın, yahut taraflardan birinin önceki ve sonraki beyanları arasındaki tutarsızlara dayanmaksızın hüküm kurulması, delil olmaksızın ceza verilmesi anlamına gelir. 6284 sayılı vatana ihanet, "kadının beyanı esastır" diyerek hukukun ırzına geçtiği yetmezmiş gibi, anayasa'da yer alan "kimseye dili, dini, cinsiyeti, ailesi, görüşü nedeniyle ayrıcalık tanınamaz, ayrımcılık yapılamaz" maddesini ihlal etmiş, insanların hukuka olan güvenini ortadan kaldırmıştır.
6284 sayılı yargısız infaz kanunun savunucuları, 6284'ten önce sanki kadının menfaatlerini koruyan bir kanun yokmuş gibi algı oluşturarak insanların aklıyla alay etmektedir. türk ceza kanunu, 6284 sayılı hukukun ırzına geçilmesi kanunu ve 4320 sayılı kanundan bile eskidir. tck'nın koruyamadığı(!) kadını, erkeği ikamet ettiği meskeninden veya iş yerinden uzaklaştırmakla koruyabileceğini zanneden kişi, ülkesini işgale gelen düşman kuvvetini dur işareti yaparak durdurabileceğini zanneden bir gafile benzer.
hukukun genel kabul görmüş bazı ilkeleri vardır. bunlardan bir tanesi de, eldeki delillerle suçluluğu ispatlanamayan kişiye ceza verilemeyeceğidir. buna masumiyet karinesi denir, yani suçu ispatlanılıncaya kadar herkes masumdur. 6284 sayılı insanların aklıyla alay etme kanunu, masumiyet karinesinin içinden geçmiştir.
6284 sayılı hukuk garabeti, bir yandan kadınlara iş bulunması, mesken ayarlanması gibi faydalar sağlarken, diğer yandan erkeği ikamet ettiği konuttan çıkartıp, tedbir nafakası ödetip, hem kendi kirasını, hem de kadının kirasını ödemeye mahkum ettikten sonra, erkeği korumak üzere bir sosyal politika üretmemiştir. 6284, erkekler gebersin kanunudur.
6284 sayılı hukuk terörizmi, üstünkörü yazılmış bir yasadır. maksadı, salt kadın beyanıyla erkeklerin seyehat, mesken ve maddi bütünlüğü koruma hakkını ihlal etmek iken, şikayet edilen tarafın yine bir kadın olması durumunda hangi kadının beyanına itibar edileceğini düşünememiştir. binaenaleyh, 4320 sayılı mülga kanun, aile içi şiddeti engellemeyi amaçlarken, 6284 teröründe kadına şiddet engellenmeye(!) çalışılmıştır. 6284, evli olmadığınız, hatta hiç tanımadığınız kadına nafaka ödemenizin önünü açan kanundur. kadına şiddet vakalarının önüne geçmek yerine, aile içi geçimsizlik vakalarında kadının erkeği cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır. 6284, kadının; velayeti kendi üstünde olan, bakmakla mükellef olduğı erkek çocuğunu otomatik uzaklaştırma kararı aldırarak uzaklaştırdığı kanundur.
6284, hakimlerin delilleri değerlendirme yetkisini elinden alıp, hakimlik vasfını ortadan kaldırıp, kararı peşinen verdiği gibi, gerçeğe aykırı beyanda bulunan kadına cezai yaptırım uygulamamaktadır. kadınların kesinkes doğruyu söylediklerini kabul eden kanun, ilgi orospusu olabileceklerini, şantaj yapmaya ve itibar suikastı yapabilecekleri ihtimalini göz ardı etmeltedir. kadına şiddet faili olarak hakkında peşin hüküm verilen bir erkek, cenazelerde ve düğünlerde istenmeyecek, üyesi olduğu vakıflarda ve derneklerde dışlanacak, işinde terfi almasına kötü gözle bakılacak, evli arkadaşlarının karıları tarafından, kendi arkadaşlarıyla görüşmesi engellenecektir. idare, yaptığı işem ve eylemden doğan zararı tazmin etmekle mükelleftir. 6284 terörüne dayanılarak yapılan her itibar suikastı için adalet bakanlığından tazminat istenmelidir.
6284, uzaklaştırma kararına uymayan erkeğin hapsini mümkün kılar. tebligat kanunu, evinden çıkarılmasına hükmedilen bir erkeğin, henüz daha haberdar bile olmadığı davanın kararının, davayı açmış olan kadına tebliğini mümkün kılar.
aile mahkemeleri hukuk mahkemeleri olmalarına karşın, 6284 ile ceza mahkemesinden rol devşirirler. oysa ki ceza yargılaması maddi gerçeğin ortaya çıkması için yapılır. 6284, hukuku sikip attığı gibi, usül hukukunun da amına koyan bir kanundur.