yine sözlüğü çıkarlarım için kullandığım bir gun. evet arkadaşlar aramizdan bazilarinin ingilizcesi iyi olabilir ve bundan gelir sağlamak istiyor olabilir. fakat bildiğimiz üzere bir seyi iyi derecede bilmek onu ayni şekilde ogretebilecegimiz anlamina gelmez. bu arkadaşlara sözlüğün tavsiyeleridir.
her seyi ayarlarsiniz. format CD si ya da USB si hazırdır. bios ayarlarını yaparsiniz. bilgisayarı yeniden baslatirsiniz ki format başlasin. siz bir tuşa basin yazısını beklerken siyah bir ekran gelir ve hic gitmez. format hayalleri bir baska bahara kalir. nedendir cozumu nedir bilinmez. varsa bilen yesillendirsin efendim. durum çok sinir bozucu.
ingilizcesi olan ve bilgisine guvenen arkadaşlara onerdigim uygulamadır. 2000den fazla karakter var 3 farkli renge ait. karakterlerinizin ve rakiplerinizin atak ve can puanları var. sizin olayiniz gelen sorulari cevaplamak ve her doğru cevapta karakterlerinjz saldırı yapiyor. coğrafya, eğlence, spor ve bilim dallarından geliyor sorular. hem öğrenip hem eğleneceginiz bir uygulama.
edit: ilgilenen arkadaşlar yesillendirebilir hem siz kazanın hem ben swh.
içten gelmeme durumudur. deli içilen bir gecenin sonunda arkadaslarla bir yere gidilir ortam fenadir herkes dans etmeye başlar ama siz mal gibi oturursunuz. ya yetenek yoktur ya da baska bir sey!
benim bilmediğim husustur. ne zaman ve nasıl anlaşıldı? adamlar her hangi bir uçan araç aracılığıyla yükselip atmosferi geçtikten sonra pencereyi açtılar ve nefes alamayınca mı çözdüler acaba?? tabii ki böyle olmadı ama nasıl oldu acaba?
bir sike yaramayan seçenektir. hallelujah adlı şarkının videolu halini izliyorum ve diyorum bir bakayım neler varmış ilgili ve gördüğüm şey şu eve atılan kızın vajinasının kokması. bu ne lan!?
celtic cl'de şampiyon olduğunda takımın kaptanıymış. adını bilmiyorum ama adam her bir topu açmayı deneyip açamadığında kanalı değiştirip o yüz halini görmek istemiyorum. ne diyordur allah bilir içinden. "tanrım ne hallere düştüm, keşke öleydim" falan. bir de kuradan sonra alıyor eve götürür gibi saklıyor kağıdı bir göstersene hacı biz de görek.
solo olarak yani albüm şarkısı tadında söylediğinde sıradan olan ama seyirciyle bütünleşilip söylenildiğinde efsane olan şarkılardır ve bence en en en güzeli blind guardianın the bard s song şarkısıdır. normali güzeldir ama bunu bir konserde dinlemek ve eşlik etmek insanı uçurur götürür ölmeden ölümü yaşatır özgür bırakır ruhu.
günümüz dünyasında hala kafaları karıştıran olaydır. hayır bir şey çok ısınırsa genleşir, erir veya başka bir etkileşimin konusuna dahil olur ama konu bilgisayar olunca donuyor.
edit : amına koduğumun bebeleri espri bile anlamıyor bu sözlükte. ısınmak diyorum, ısınınca bir şey erir diyorum, ama konu pc olunca ısınan nesne donuyor diyorum, fizik kuralları diyorum, soğuk şey donar, ama -üstüne basa basa- ısınan şey donuyor la diyorum.
"Kieft, Sneijder, Türkiyede gözden uzakta. Türkiye Ligi gibi alt klasman bir ligde oynayarak Hollandanın kaptanı olmaya devam edemezsiniz. Wes, para için Türkiyeye giderken bunun farkındaydı. Şimdi ağlamaması gerek. dedi."
ee be amına koduğum bilip bilmeden konuşuyon. adam sürekli ilk 11 de forma şansı bulabilmek için burada. sanki siktiğiminin hollandasında real madridler barcelonalar var da herkes oradaki maçları izliyor.
etrafta attırılacak bir nesne yoksa kullanılabilitesi olan bir yöntem. böylelikle sadece zevk yaşarsınız ve penisten dışarı hiçbir şey çıkmaz ama sürekli tekrar ederse bu durum muhtemelen çok zararlı şeylere yol açacaktır.
bugün bitirdiğim 3 felsefecinin kafa kafaya verip yazdığı okuduğum en saçma kitaplardan biri olmakla birlikte tolkien'e büyük bir hakarettir.
aga adam gelmiş diyor ki yürümek önemlidir. tamam buraya kadar sorun yok. diyor ki nietszche der ki "yürürken aklınıza gelenlerin dışında hiçbir bilgiye inanmayın" ya da buna çok benzer bir şey. tamam buna da eyvallah ama sen gelip dersen ki tolkien bu kitabı yazarken bu felsefeyi de kullandı ve "aragorn'un nam-ı diğer yolgezer'in bütün orta dünyayı yürüyerek arşınlaması ve sonunda herkese-herşeye egemen olması bu felsefenin bir ürünü" işte ben o zaman sana küfür ederim. senin amına bile korum ben. bu sadece aklımda kalan bir örnek. resmen para kazanma hırsı ile nereden bir şey bulsamda felsefik bir şeyle karıştırsam derdi içerisinde yazılmış çok sikindirik bir kitap. lanet olsun. okumayın izletmeyin.
insanları zor duruma sokan işletme kaynaklı sorundur. on yıllardır bu sektör var olmasına rağmen hala anlayamadığım bir şey var. arkadaş 6 saat yolculuk yapanlar var, 8 saat var 12 saat var 18 saat bile var bildiğim kadarıyla ama neden otobüslerde wc yok?! en arka soldaki iki sırayı yani 4 koltuğu sök ve oraya bir wc koy! evet dört koltuk 150-300 tl arası bir maddi zarara neden olabilir ama hani müşteri memnuniyeti öncelikliydi. ayrıca sen wc koyarsan otobüsüne ve bunu ilk yapanlardan olursan çok sayıda insanın tercih noktası haline de gelirsin ve diğer firmalar uygulayana kadar da onlardan bir adım önde olursan bu sayede zararını minimuma indirgemiş olursun. yıl oldu 2013 hala otobüse binmeden önce kendimi kontrol ediyorum "ulan ya yarım saat sonra gelirse" diye korkular yaşıyorum.
erdal demirkıranın normal şartlarda dün çıkarması beklenen kitabı ama henüz bilinmeyen sebeplerden hala yayımlanmadı. kendisi kitap hakkında şöyle demişti;
VEEEE DÜNYANIN EN AKILLI iNSANI'NDAN DÜNYANIN EN MUAZZAM iNSANLARINA 12. DEFA MERHABA...
25 Haziran'da baskıya sokacağımız ve 3 Temmuz'da piyasaya süreceğimiz 12. kitabımda son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Ulusal zaaflarımızı, hünerlerimizi; tepeden tırnağa tüm günah ve sevaplarımızı ele aldım bu sefer.
Keyifle okuyacağınızdan hiç şüphe etmediğim bu şaheserin, ulusumuzu kendine getireceğinden ve bir dinamo etkisi yaparak harekete geçireceğinden hiç şüphe etmiyorum.
Okurken zaman zaman hüzünlenecek, çoğu zaman da gülecek olduğunuz bu kitabımın; taslak metinlerinin bile beni ve ekibimi uçurduğunu itiraf etmeliyim.
Öyleyse uzatmadan söyleyeyim!
DEMiRKIRAN 12. KEZ GURURLA SUNAR:
'BiR TÜRK DÜNYAYA BEDEL, iKi TÜRK LAK LAK EDER'
Not : yıllar önce katıldığı bir programda türkler hakkındaki tespitlerini sunmuştu. kitapta aşağı yukarı neler olacağını merak ediyorsanız bu videoyu izleyerek ufak da olsa bir fikir edinebilirsiniz.
1936 yılında kurulan dtcfnin ilk yılından itibaren öğretim programları içerisinde yer alan puanı düşük, kazanması kolay, öğrenmesi zor, geliştirmesi her dil gibi özel çaba gerektiren dilin bölümüdür. bölüm hakkında bilgi almak isteyenler mesaj kutumu şenlendirmekten kaçınmasınlar.
edit : şaka maka kaç yıllık sözlükte kimse başlığı açmamış. yazık la bölüme.
sadece benim başıma mı geliyor anlayamadığım durum. her seferinde olmasa da bazı seferler esnerken çene altındaki damarlar üst üste gelir ve inanılmaz bir acı verir. yaklaşık 10 saniye sonra geçer ama bazıları daha uzun süre öyle kalır. geçtikten sonra da 2-3 saniye sızlama devam eder.