shakuntala
171 (hevesli)
dokuzuncu nesil silik 0 takipçi 16.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    polisin eleştirilmez olduğunu zanneden yobaz

    1.
  1. devletin memuru der başka şey demez. hele bir otur soluklan yiğenim? yok. polis ne derse odur; polis iter kakar döver; her şeyi yapabilir polis. biber gazı sıkıp öldürebilir de. polisin görevi biber gazı sıkmaktır çünkü.

    çünkü bütün tartışmalar, kavgalar, kargaşalar biber gazı ve copla ayırılır. polisin canı kıymetlidir çünkü o "devletin memurudur." vatandaş ölse de olur. her vatandaş potansiyel anarşisttir çünkü.

    çünkü, güç akp'dedir ve akp polisi şahsileştirmiştir. yobazımız da tüm bunlardan mütevellit devletin memurunu at gözlükleriyle seyredecektir.

    cinayet işlediğinde bile müdaafa edecektir...
    1 ...
  2. cumhuriyet i atatürk düşmanlarına emanet etmek

    1.
  3. neyin kafasını yaşadığını bir türlü anlayamadığım türk milletinin gözünü bile kırpmadan yaptığı şey.

    sen tut cumhuriyet'in kurucusuna tarifi imkansız nefretler büyüten adamları al bakan yap başbakan yap cumhurbaşkanı yap. bu çok onur kırıcı. çoğunluğun tercihiyle seçildiğini iddia edenler mustafa kemal atatürk'ün huzuruna çıkmamak için kırk takla atıyor. anayasalar değişiyor, kurallar tepetaklak ediliyor. vaktiyle cumhuriyet ilan edilmesin diye kendini parçalayanlar bugün merasimlerle anılıyor. çok mühim tarihi şahsiyetlermiş gibi gösteriliyor. kumpaslar kuruluyor, oyunlar oynanıyor bu ülke üzerine. ne başbakan ne cumhurbaşkanı devraldıkları kutsal emanetin kurucusuna saygı duyuyor. adını bile anmıyorlar başka söze ne hacet. cumhuriyet'in vermiş olduğu yetkilere dayanarak cumhuriyet'in kurucusuna saldırıyor, milleti kışkırtıyorlar üstelik.

    rezillik diz boyu. ayıbın bini bir para. millet perişan. herkes şikayette, herkes memnuniyetsiz. gel gör ki ne şikayetten vazgeçiyorlar ne de şikayetçi oldukları durumları ortaya çıkaranları seçmekten. anlamıyorum.

    cumhuriyet'in başına getirilenler atatürk'ü unutturmak için her yolu deniyorlar, öcalan'ı sayın diye çağırıyorlar. anlamıyorum.

    utanıyorum da. kurda kuzu emanet etmekten ne farkı var bunun diyorum. demek ki bu insanlar kuzuyu gözden çıkarmış, kurdu beslemenin derdinde diyorum. kurt bununla doymaz, sıra onlara da gelecek bilmiyorlar mı diyorum.

    bilmiyorlar diyorum.
    3 ...
  4. koltuğa yapışan kıçını behzat ç için kaldıranlar

    1.
  5. şu anda sıralamaya üşendiğim sayısız haksızlık yapılırken neredeydiniz diye sormak istediklerimdir. behzat ç izliyordunuz tabii nerede olacaksınız başka.

    ne vakit rahatınızı bozacak bir iş geldi başınıza, sesinizi duymaya başladık. ağlamak üzereyim lan o nasıl bir galeyana gelmek, o nasıl bir hak hukuk aramak öyle?

    şimdi tv de ne seyredip orgazm olacaksınız, yan gelmiş yatarken, yiyip içip ne seyredeceksiniz.

    müslüman toplum yapısına aykırı diye kaldıracaklarmış diziyi. hadi bunların sikik bahanelerine çoktaaan alıştık. sizin de güya buna karşı çıkıyormuş gibi tavır almanıza ne demeli?

    müslümanlığa aykırı diye neler neler yasaklandı, kaldırıldı, parçalandı, linç edildi 9 yıldır.

    şimdi mi eşitlikçi, hak hukukçu kesildiniz başıma?

    başkalarına yapılan haksızlıklar için de celallenin böyle. kampanyalar yapın dilekçeler yazın. o zaman adamdan sayarım sizi. ama, şimdi siktirin gidin allah aşkına.
    2 ...
  6. üst geçitte basamaklara oturup entry girmek

    1.
  7. her seferinde gidip yemek yiyip dünyanın parasını bayıldığınız sikindirik mekanların internetini beleş kullanmaktır. sırf bunu yazmak için sözlüğe girdim lan.

    yapın. yiyip içip hesap ödememiş gibi oluyorsunuz. biraz da onlara girsin amk.
    1 ...
  8. reva mı özünden gördüğün hıyanetin

    ?.
  9. çelik'in yüce atam şarkısında geçen bir soru tümcesi. tecahül i arif bir nevi. sorunun cevabını bildiğin halde bilmezden gelip sormak yani.

    naber çelik atatürk nasıl gibi ilkokul seviyesi bile olmayan esprilerle tatmin çabalarına girişenlere aldırmayın siz. 1997 yılında yapılmış bir şarkıdır; fakat yıl olmuş 2012 ve cuk oturuyor değil mi bugün olan biten her şeye.

    şarkıyı koy kenara. bizzat ben sormadan edemiyorum ki "reva mı özünden gördüğün hıyanetin?" diye. gün be gün düşüyoruz, gün be gün karartılıyor, insanlıktan çıkarılıyoruz. hakir görülüyor, zulme uğruyoruz. kimselerden ses çıkmıyor.

    şafak sökmeden masum insanların kapısına dayanıyor polisler. çoluğunun çocuğunun önünden yaka paça alınıp götürülüyor komutanlar, gazeteciler, düşünürler... teröristlerin yollarına gül dökmüş olanların fetvasıyla oluyor bunlar üstelik.

    yalan riya dalavere diz boyu. cahilin sesi yükseldi inmek bilmiyor. düşünce özgürlüğü ve demokrasi denen bir şeyler dolamışlar dillerine, kendilerinden başka yüzünü gören, varlığına iman eden yok.

    türbanlı yaratıklar kafalarındaki paçavranın verdiği pervasızlıkla eteğine bakarak orospu ilan ediyor seni. bir şey diyemiyorsun; çünkü o çaputun altında, söyleyeceklerinle muhattap olacak bir beyin olmadığını biliyorsun. yok. bir paket makarna bir torba kömür verip almışlar.

    mustafa'm, mustafa kemal'im, kuş beyinli soytarıların ağzına ciklet olmuş. minnetle, hayırla yad edilmesi gereken aziz hatırasına ondan bundan duyduğu laflarla, ezberletilmiş sözlerle, hiçbir şey bilmeden saldırıp duruyor nankörlükte çığır açan köpek oğlu köpekler.

    hırsızlık aldı yürüdü. çoluk çocuk perişan, kitapları bedava veriyoruz diye münasip bir yerini yırtanlar düşünmekten korkan bir kitle büyütüyor gönlünce. cehalet başlarda taç. sözümona herkes dindar, herkes mümin, müslüman ve de herkes allah'tan korkuyor öyle ya.

    gel gör ki ömrümce bu kadar pisliği, bu kadar sahtekarlığı, bu kadar nefreti, bu kadar soygunu, bu kadar zulmü, bu kadar cehaleti, bu kadar allah'tan korkmazı bir arada görmedim ben.

    kendi kutsal kitabından haberi olmadan allahçı kesilen ademoğlu bir tek bizde var onu bilir onu söylerim. kendi inandığı dini tepetaklak edip söylediği hiçbir şeyi kavrayamadan, ne demişse tam aksini icra ederek günde beş vakit yere yatıp kalkan ve de kafasını orasından burasından çaputlarla kapattı mı cenneti garantileyen zihin bir bizde mevcut.

    demokrasiyi, düşünce ve yaşam özgürlüğünü "biz ne buyurursak o." biçiminde algılayan çıkarcıların elinde oyuncak olduk. asıp kesen, yakıp yıkan, küfreden, hakir gören, suratsız mı suratsız, aydın bir memleketin görünen yüzü olamayacak kadar karanlık bir cahilin elinde oyuncak olduk. gün be gün çürüyoruz. kokuyoruz. çok kötü kokuyoruz.

    akıbetimiz ne olacak bilemem. ben, benim gibiler, azınlıktakiler yani, neye yeteriz, ne kadar yeteriz bilmiyorum. yine de pes etmek yok değil mi? çürüyerek, kokarak, kir pas içinde yaşamaktansa; savaşarak ölmek yeğdir değil mi?

    bu bir karanlık çağdır. biz görsek de görmesek de bitmeye mahkumdur. gece istediği kadar karanlık, istediği kadar korkutucu olsun, bitmeye mahkumdur. zulüm istediği kadar korkunç, istediği kadar güçlü olsun bitmeye mahkumdur. elbet güneş doğar. elbet sabah olur. elbet karanlıkla, kanla beslenenler layığını bulur. elbet hak yerini bulur.

    o gün için.

    o sabah için.

    http://www.dailymotion.co...mustafa-kemal-atatu_music
    0 ...
  10. türbanın hiçbir pisliği örtemediği gerçeği

    ?.
  11. türban takıyor olduğu için en baştan mümine ilan edilen zavallı kadınların, kızların her türlü pisliğinin kamuya açık olduğu ve bu pisliği görmek isteyen herkesin görebildiği gerçeğidir.

    iki erkek iki türbanlı kızdan oluşan bir grup insan geçip karşı masama oturdu ve neredeyse bir saattir yanak yanağa, dudak dudağa, hatta kucak kucağa fotoğraf çekiliyor; bu mümine kızlarımız arada benim eteğime ve bacaklarıma sözde iğrenen bakışlar atmaktan geri kalmıyorlar.

    yalnız ironi midir nedir anlamadım ben burada edebimle, adabımla oturmuş entry giriyorum; onlar milletin ortasında neredeyse sevişiyorlar.

    gülsem mi ağlasam mı vallahi bilemedim. genelleme yapma, onlar öyle diye herkes öyle mi diye galeyana gelecek olanlara şimdiden selamlar, sevgiler.
    4 ...
  12. kadının kadına düşmanlığı

    1.
  13. anlam veremediğimdir. bir erkeğin kötü olmasını anlayabiliyorum; ama bir kadının bir kadına karşı kötü olmasını anlayamıyorum. neredeyse bütün arkadaşlarımı bu yersiz tavırlar yüzünden kaybettim ben. yüreğimi, ekmeğimi, paramı, umudumu bir an bile düşünmeksizin paylaştığım ne çok insan sırtını dönüp gitti.
    farkında olmadan, istemeden kavgalara sebep olmak onur kırıcı. kendi ısrarlarıyla götürüp tanıştırdığı sevgililerine bir merhaba demekten kıskançlık kavgaları çıkaran sözümona dost kadınlar... çok yordunuz beni.
    kocalarının, sevgililerinin yanında her an bir zina bir rezillik bir ayıp yaşanacakmış gibi tetikte bekleyen, aşağılarcasına davranarak üstünlük kurmaya çalışan, o bir hanımefendi sen bir hafifmeşrepmişsin gibi fuzuli tavırlar takınmakta üstüne olmayan hayatı boş kadınlar beni yordunuz.
    sırtını bir erkeğe dayayıp ömrünü onunla doldurmak için çırpınanlar, bir erkeği her zaman bir arkadaşa tercih edenler, erkekleri ne yaparsa yapsın baştacı etmekten geri kalmayıp, kadınları masumken bile yerden yere vuranlar...
    derdi gücü bir erkeğin koluna kene gibi yapışıp öyle yaşamak olan kadınlar beni yordunuz.
    sadece yanındaki erkekle değerlendirilmek isteyenler, "vaov ne yakışıklı sevgilin var, ne karizma, ne kibar, ne zengin" sözleriyle orgazm olanlar; kendi kişiliğini tamamlayamadan dünyanın merkezine erkek denen canlıyı koyanlar, ortama bir erkek girdi mi saçından tırnağına yapaylaşan ve alçalan kadınlar yordunuz yemin ederim.
    hiçbir şeyim yokken bile bulup buluşturup günlerce misafir ettiklerim, kötü günlerinde koşar adım gittiklerim, ne olursa olsun sevip değer verdiklerim; bir erkeğin koluna girdi mi etraftaki tüm dişileri uzaklaştırmak için paralananlar, ortadan kaybolanlar çok yordunuz çok.
    işi düştü mü yerin dibinde olsam bulmakta sıkıntı çekmeyen, canı istemedi mi burnunun dibinde olsam fark etmeyen kadınlar... erkeği ilah kadını köle zannedenler, hayat denen şeyden bihaber sadece oyunlarla gün dolduranlar be ni yor du nuz.
    sokakta yürürken bile tepeden tırnağa süzüp "hıh, şuna bak." bakışı atmaktan geri kalmayanlar, böyle yaparak güzellik kraliçesi ilan edileceğini sananlar, işi gücü giyim, işi gücü gezmek, işi gücü erkek olan sığ kadınlar of çok yordunuz çok.
    bu yüzden yalnızlığımı seviyorum artık, bu yüzden halinizi hatrınızı sormaktan vazgeçtim, bu yüzden merak etmiyorum başınıza ne geldiğini ya da gelmediğini. bu yüzden bir zamanlar kendimden çok size değer verdiğim için pişmanlıklar içindeyim. bu yüzden anlamaya çalışmayı bıraktım, bu yüzden yolda görsem selam bile vermem işte.
    varlığınızla yokluğunuz hep birmiş de ben çok geç anlamışım.
    böyle yorulduğumla kalmışım.
    6 ...
  14. 2 nisan 2012 ankara ya polis çıkarması

    ?.
  15. başka türlü adlandırılamayacak olan çıkarmadır.

    ankara da günlerdir adım başı polis kolonilerine rastlıyorsunuz. bilhassa bugün dolmuştan indiğiniz anda "acaba vatanın ve milletin bağımsızlığı mı tehlikede?" düşüncesine sevk edecek derecede tedirgin, gergin, sonuçsuz bekleyişler...

    başbakan sıfatı taşıyan zat ı muhteremin dediğine bakılırsa coplu, mp5'li, biber gazlı, tüfekli ve de neye duyduğunu bilmeksizin etrafı nefret dolu gözlerle kolaçan eden bu polis gruplarının orada olma amacı vatandaşın güvenliğini sağlamak.

    kime karşı? neye karşı?

    asıl gülünç olan da vatandaşın bu görüntülerden rahatsız olduğu hatta korktuğu gerçeği.

    baya bildiğiniz korkuyorum evet. adım attıkça; dövmeye, sürüklemeye, neredeyse linç etmeye hazır bu polis sürülerine rastlamak beni endişelendiriyor ve korkutuyor.

    ben nasıl bir ülkeye mensubum ki diyorum. bizi ne gibi bir tehlike bekliyor ki yegane amacı protesto etmek olan özgür bireylerin sesinin yükselmesinden bu derece çekiniliyor?

    uzun zamandır "halkım istiyor, istemeyenler dine karşı çıkıyor." biçiminde sözler duyuyoruz. aynı nakarat, hep aynı aynı yani. neyin ne olduğunu bilip de bu tahammülsüzlüğe, bu şiddete, baskıya ses çıkaramamak; üstüne üstlük özgür olduğunu zannettiğin topraklarda söyleyecek sözü olanlara reva görülen bu muamele beni daha çok korkutuyor.

    ben de vatandaşım beni niye düşünmüyorsun sultan tayyip hazretleri?

    dövülenler, hakarete uğrayanlar da vatandaş.

    biz de halkız.

    gerçek bir demokratiksen, gerçek bir dindarsan, gerçek bir lidersen;

    bizi de duysana.
    2 ...
  16. yaşlı adamlara amca demekten utanır olmak

    1.
  17. yaşlı adamların yaşına hürmeten onlara "amca" diye hitap etmekten utanmaya başlamaktır.

    tabii ki bu utanç esasında size değil onlara aittir ya da onlara ait olması gerekmektedir.

    siz ona başta yaşı hasebiyle saygı gösterir ve amca diye hitap ederken, onun gözlerinin arsızca dolanmaması gereken yerlerde dolanması mide bulandırmaz da ne yapar?

    "sen de açma o zaman." diyecek olan zeka özürlü sesleri duyar gibiyim. hiçbir şey açık olmadığı halde, bir şeyler görmek için kıçını yırtan asalaklara ne demeli?

    insanoğlu ne demeye güzel yaşlanmayı bilmez anlam veremiyorum. saçları bembeyaz olmuş, kamburu çıkmış, bedeni yılların yorgunluğuyla yıpranmış adamların ağzında sakız, ayağında yakışıksız duran kot pantolon, diline hiç mi hiç gitmeyen sözlerle ne işi olur?

    ben kendimi on sekiz yaşında hissediyorum saçmalığıyla mı avutuyorlar kendilerini? evdeki aynaları kaldırıp depoya mı fırlatmışlar? hala pis pis bakmayı, iğrenç imalarda bulunmayı, kızım derken bile manidar davranmayı nerelerine münasip görüyorlar acaba?

    hadi genç, orta yaş bilmem ne sınıfındakiler bir nebze, bildiğimiz adamların bildiğimiz terbiyesizlikleri der geçersiniz de, o beyaz saçlı dede olmuş heriflerin suratına tükürmemek için kendimi zor tutuyorum.

    türk kızı paranoyaktır lafını ezber etmiş olan sapık erkek milleti kendiyle yüzleşmek denen şeyden bihaber; eli sikinde dolanıp dursun, bunların ihtiyarlığı da aynı işte. nur yüzlü dedeler, bilge yaşlılar, aksi; ama temiz yürekli ihtiyarcıklar
    filmlerde kaldı kabul etmeli bunu.

    kabul etmeli ve çocuk kızlarını ihtiyar sapıklara gelin veren hasta ruhların, çocuk kızları gelin almaktan ar etmeyen ihtiyar sapkınların cirit attığı bir memlekette pollyannacılık oynamayı bırakmalı.

    hele hele şehir denen çöp yuvasında daha da dikkatli, daha da mesafeli davranmalı o yaşlı heriflere.

    bütün genellemeler yanlıştır belki; ama

    o genellemeyi bozacak saygın bir ihtiyara rastlayana dek bu doğru.
    2 ...
  18. © 2025 uludağ sözlük