instagram'da pornografik paylaşılar yapan bir kullanıcı. sakarya üniversitesi'nde okuyor ve erkek arkadaşıyla porno çekip yayınlıyor. çok değişik bir yer oldu dünya.
yerlerdedir. varlık amacı erkek ve dişi bireylerin kaynaşmasını sağlaması olan bar kurumunun müdavimi olan kız açıkça namussuzdur. bu yobazlık falan değil. bir gerçektir.
tdk'da namusun tanımı: "Bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet."
toplumsal değerlere bağlı olmak namuslu olmaktır. aksi namussuzluktur. tanım bu. türk toplumunun değerlerinde barda bulduğu her erkekle sevişen kız da açıkça namussuzdur bu yüzden kızlarımızı barlardan uzak tutalım. bunu islami değerler vs. adına değil türk toplumunun örf ve ananeleri için yapalım. kültür ve değerlerimizi yaşatalım. ahlaki yönden çökmüş bir toplum dış saldırılara açık bir toplumdur ve yok olmaya mahkumdur.
edit: ateistim.
edit 2: farkettiyseniz hemen kaltağın teki karşı çıkmış ve benim bu söylemimde ne kadar haklı olduğumu gözler önüne sermiş.
Rusya'nın Sadece havadan bombalayarak çoğunlukla araplardan oluşan ışid'i çölde yenebileceğini sanmaktır. Suriye'de nereden baksan 10 milyon civarında ve suriye'nin kuzeyinde yaşayan sünni arap var. Bu adamlar hayatlarını sünni islam ekseninde sürdürüyorlar ve yine çoğu her ne kadar kabul etmesenizde ışid'i gönülden destekliyor. Eğer ışid'i bitirmek istiyorsanız. Bu 10 milyon insanı öldürmeniz gerek.
Bölgeye rus müdahelesindinden sonra abd'den pek ses çıkmadı fark ettiyseniz. Abd henüz son kozu oynamadı. işin esprisi ama Yakında ışid'in elinde lazer silahı falan görürseniz şaşırmayın.
Bana kalırsa ruslar'ın yine eline verecekler. Çünkü orada savaşan ışidli'nin kaybedecek hiç bir şeyi yok. Rusya, o ışid militanının karşısına evde ailesinin hayatından endişelendiği sarı götlü rus askerini koymaya cesaret edebilecek mi ? Rusya bunun aynısını afganistan'da yaşadı. Burası ortadoğu birader sibirya değil. Canının Çöldeki kum tanesi kadar değeri olmayan militan adamlar var karşında. Bu adamlar ayağında terlikle çölde deve sidiği içerek savaşıyor.
başlığı ilginç olan bir haber. daha önce bayburt'tan başka bir yere seslenen oldu mu çok merak ediyorum. bayburt lan bu seslensen en fazla erzurum'a falan seslenirsin. bayurt'tan moskova seslenilir mi hiç ?
mustafa belgeselini cia ajanı vamık volkan'la ortak olarak yapması durumudur. atatürk'e ince dokundurmalar yapmaya çalışılan bu belgeselde bilerek yapılan tarihi çarpıtmalar da yer alıyor.
Alm. Zu Risiken und Nebenwirkungen lesen Sie die Packungsbeilage und fragen Sie Ihren Arzt oder Apotheker.
Cümlesinin kısaltmasıdır. ilaç reklamlarından sonra çıkar genelde ve " risk ve yan etkileri prospektustan okuyunuz ve doktorunuza ya da eczacınıza sorun " demektir.
her seçimden sonrası chp'nin yine aynı oyu alması sonucunda insanların sorguladığı sorunsal.
bu soruya her zaman aynı klasik cevaplar verilir. halka tepeden bakıyor, halkı aşağılıyor vs.
ama gözden kaçan bir gerçek var. türkiye bir avrupa ülkesi değil kokuşmuş bir ortadoğu ülkesi. her yerinden kin, nefret, rüşvet, tecavüz, bağnazlık ve pislik akan bir ülke. bu ülkede gerçekten çağdaş dünya anlayışını savunan herhangi bir partinin iktidara gelmesini bekleyen biri varsa açıkça söyleyim; hayal görüyordur.
chp'nin sorunu türkiye'nin her geçen gün ortadoğu bataklığına daha fazla saplanmasıdır. kontrolsüzce çekirge gibi artıp ülkeyi yangın yerine çeviren kürt nüfusu ve islami faşizmdir. tüm bunların üstüne 2 milyon arap- kürt suriyeli göçmen de cabası. yarın bir gün bu insanlar ayaklanıp biz türkiye'de kanton ilan edeceğiz derslerse şaşırmayın. sonra chp niye yine aynı oyu aldı demeyin. düşürmediklerine şükredin. çünkü araplar, kürtler ve islamcılar tavşan gibi iş tutuyorlar. doğum kontolden haberleri bile yok.
işin garip yanı iktidar olmamasına rağmen tüm bu olanlardan chp'yi suçlayacak çomarlar da olacaktır. bu çomar kesimde mantık yoktur. hem "bu din düşmanı cehape'yi bu millet iktidar yapmaz elhamdülillah." derler sonra da kötü bir durumla karşılaşınca chp'yi suçlarlar.
chp'nin asıl sorunu: seçimlerin, niteliğin değil niceliğin yarıştırıldığı bir kulvar olmasıdır.
seçim sonuçlarından da anlaşıldığı gibi her iki grup da akp'ye oy vermiş. o oy veren mhpliler milliyetçilik falan taslamasın boşa. amına koyayım ben onların.
ahmet haşim'in niğde'de gördüğü durumu aktarmasıdır. bir istanbul'lunun taşraya bakışını da gözler önüne seriyor bu mektup, bakış açısı rahatsız edici olsa da çarpıcı ifadeleriyle okunması gereken bir yazı.
"sevgili refik,
ihtimal sana fazla yazıyorum. fakat ben bundan memnunum. bulunduğum noktalardan sana doğru uçurduğum bu mektuplarla pervaz-ı evraktan hasıl olmuş ve bütün mesafeler boyunca mümted, maddi ve manevi bir bağ ile kendimi sana bağlı tutmak istiyorum. muhaberatımızın bu tevâlisi seni iz'ac ediyor mu?
geçen mektubumu niğde'den yazmış ve o mektubu gönderdikten sonra livanın bütün kazalarını teftişe çıkmıştım. yirmi gün süren ve nice bağ ve bahçe safalarına rağmen ruhumda hiçbir hakikî lezzetin hatırasını bırakmayan bu devrenin hitamında bu ikinci mektubu gene niğde'den yazıyorum.
gördüğüm anadolu hakkında bilmem sana ne yazayım? evvelâ bu kıta-ı arazide kimler yaşıyor? görülen harabelerin banisi hangi cins mahlûkattır? bunu, köy ve kasaba diye gördüğümüz renksiz haraba yığınlarına bakıp anlamak asla mümkün olmamıştır. anadolu köylüsünü tasnif-i mahlûkatta karıncalar nevine ithal etmeli fikrindeyim. gündüz ağaçsızlıktan dolayı müthiş bir güneş altında yanan ve gece en güzel yıldızlar altında bütün böceklerinin namütenahi sesleriyle uzanıp giden bu araziden herhangi saat geçilmiş olsa yalnız yiyeceğini tedarikle meşgul, "gıda" fikr-i sabitiyle sersemleşmiş, neşesiz ve yorgun bir insaniyetin mesai-i müşkilesine tesadüf olunur. sanki, cehennemî bir fırın karşısından yeni ayrılmış gibi yüzleri kıpkırmızı, dudakları çatlak, elleri kuruyup siyahlaşan bütün bu insanlar ya madde-i gıdaiyeyi biçmekle, ya onu taşımakla, ya onu savurmakla veyahut onu metharlarına doğru çekip götürmekle meşgul görünür. tıpkı karıncalar gibi, tıpkı karıncalar gibi...
fakat boğazlarının kârına olarak aklın bütün melekâtını ret ve iptal eden bu adamların boğazı da memnun etmekten pek uzak bulundukları, en zenginlerinin evinde geçirilen bir gecenin sabahında, nefis bir yemek diye sofraya getirilen suyla pişmiş menhus bir fasulyanın barsaklarda tevlid ettiği gazat ve ıstırabat ile uyanılıp da anlaşıldığı zaman, bu akılsız kardeşlerin maksatsız hayatına, boşa giden gulâne mesaisine karşı derin bir elem duymamak kabil değildir. refik; ankara'da, almanya imparatorunun anadolu hastalıklarını tetkik etmek üzere gönderdiği bir heyet-i tıbbiyenin bazı büyük rütbeli erkânıyla görüştüm. bunlar, bir seneden beri her gelen hastayı ücretsiz muayene etmek ve mümkün olduğu kadar tetkikatlarını sıhhatli eşhas üzerinde(mektep talebesi gibi) yapmak suretiyle şunu anlamışlardır ki, anadolu türklerinin karınları kurtlarla mahmul ve kanları bu kurtların ifraz ettiği tufeyliyat ile meşbû bulunuyor. cinsi, yakın bir inkıraz ile tehdit eden bu hâlin sebebi neymiş bilir misin? noksan tagaddi.
her ne kadar garip görünse de anadolu türkleri henüz ekmek imalinden bile bîhaberdirler. yedikleri mayasız bir yufkadır ki, ne olduğunu yiyenlerin midesine bir sormalı.
bilâ-istisna vasıta-ı cerleri kağnıdır. ellerinde esir olan öküzler ve bu neviden hayvanat için en zalim bir muhayyilenin bile icâdından aciz kalabileceği -bununla beraber batî, dar ve maksada gayr-ı salih bu âlet- hiç şüphe yok ki, devr- i hacerî keşfiyat ve âlâtındandır. kağnı bir araba değil, fakat, hayvana yapışıp onun anâsır-ı hafiyye-i hayatına hortumunu sokan ve bu suretle kanını ve canını çeken bir canavardır. uzaktan görüldüğü zaman heyet-i umumiyesiyle bir arabadan ziyade azîm ve hevl-engiz bir karafatma hissini veren tarihe âşina bir göz için üzerindeki uzun değneği ve ayakta duran arabacısıyla dara ve keyhüsrev devirlerine ait taşlar üstünde menkûş iptidaî arabaları hatırlatan bu kağnıların boyunduruğu altında masum hayvanatın çektiği azabı gördükçe, onu sevkeden âsûde köylünün insanlar gibi bir ruhu olup olmadığından şüphe ettim.
anadoluluların becerikliliği ancak öküz tezeğini istimalde ve onu kabil-i istifade bir hâle sokmak için buldukları çarelerin tenevvüünde görülür. tezeğin bu adamlar nezdindeki kıymeti şâyân-ı hayrettir. sürüler meraya çıkarken veyahut akşam şehre girerken kadın ve çocuk, gözleri bir nokta-i ziyaya cezp edilmiş gibi, öküz kıçlarından bir saniye dikkatlerini ayırmayarak ve yüzlerce rakipten geri kalmak korkusuyla seri adamlarla koşarak, öküz g...tünden düşen en ufak b...k parçasını toplamak üzere dirseklerine kadar bulaşık elleri ve hırstan hadekaları fırlamış gözleriyle yere kapanırlar. bu b...lar toplanır, sepetlere doldurulur, evlere cem ettirilir ve nihayet bir altın hamîresi yoğurur gibi, altın gerdanlıklı genç kadınlar beyaz kollarıyla onu yoğururlar ve muntazam yuvarlaklar hâline koyup kurumak üzere duvara yapıştırırlar. anadolu'nun duvarları bu öküz muzahrefatıyla sıvalıdır. bütün havalarında o rayiha teneffüs olunur. yemekleri, sütleri, ekmekleri hep tezek dumanının kokusuyla ele alınmaz bir hâldedir. eski mısırlılardan ziyade anadolular apis öküzüne hürmet etmeliydi. öküz, burada hayat-ı umumiyenin zenbereğidir.
evlerine gelince, onlar da öyle: duvarlar yontulmamış alelâde taşların, çalı çırpının, leylek yuvasında olduğu gibi, gelişigüzel dizilmesinden hasıl olmuştur. baca nedir, bilir misin? dibi kırık bir testi. kızılırmak havalisinde, büsbütün hane inşasından da feragat ederek, toprağın mahiyet-i hususiyesinden bilistifade dağları oymakla vücuda getirdikleri mağaralar içinde kuşlar gibi imrar-ı hayat ederler. nevşehir'den yarım saat beride güvercinlik namında kovuklardan müteşekkil bir köy vardır ki, hakikaten ancak bir güvercinlik olmaya şâyân bir köydür.
anadolu, külliyen temizlikten mahrumdur. sakallı celâl'in dediği gibi en nefis bir icatları olan yoğurt bile pislik mahsulünden başka bir şey değildir. kaynamış süte kirli bir demir parçası yahut eski bir gümüş para atılsa sütün derhal yoğurda inkılâp edeceğini sen de bilirsin.
anadolu, hemen serapa firengilidir. anadoluların güzelliği de bozulmuştur. bir köy, bir kasaba veya bir şehrin kalabalığına bakılsa, heyet-i umumiyede o kadar topal, topalların o kadar envaı, o kadar cüce, kambur, kör ve çolak görülür ki, insan şekl-i eşyayı bozan muhaddeb bir camla etrafa bakıyorum zanneder. mamafih güzel oldukları zaman da güzelliklerinin emsalsiz olduğunu itiraf etmeli. siyah, derin ve titretici gözlerle insana bakan şalvarlı, mevzun anadolu kadınları; sizleri nasıl unutacağım? gençleri, insanın bazen en mükemmel bir nümunesini temsil ederler. fakat, bunlar, nadirattandır, refik. anadolular hakkında sana daha çok yazacak şeyler varsa da mektuba gülünç bir makale süsü vermemek için bu bahsi burada kesiyorum. anadolu seyahati artık benim için nihayet buluyor demektir. bundan da mahzun değilim.
iâşe-i umumiye'de ahiren hasıl olan tebeddül -ki şüphesiz bundan haberdarsınız- üzerine bizim vazifemizin yeni teşkilât dairesinde devam edeceği bildirilmiş ise de yakında tezkeremizin elimize verileceğini ve her birimize gene kıt'alarımızın yolu irade edileceğini muhakkak zannediyorum. bugün istanbul'dan, arkadaşlarımın birinden aldığım bir mektupta bu tahavvülün vukuu üzerine hemen levazım'ın nüfuzlu erkânından birine müracaatla benim için teşebbüs ettiği ve neticenin yakında bildirileceği yazılıyorsa da hiçbir teklifi kabule kendimde arzu bulmuyorum. harbin nihayetine kadar bizim koca kumandanın kanadının altından daha emin bir yer yokmuş. bunu, evvelce anlayamadığıma teessüf ediyorum. ve bırakılan yere avdette insanı utandıran bir hâl hissetmeseydim hemen çantamı toplayıp aydın'a gelmekte bir dakika tereddüt etmezdim.
niğde teftişi hitam bulmuştur. iâşe heyet-i teftişiyesine girdiğim günden beri kazandırmış olduğum meblağ iki bin liraya baliğdir. benim ziyanım ise pek çoktur. evvelâ sıhhatim bozuldu. hayli keçi eti yedim. birçok da beyhude masraflar ettim. ve rahatımdan da birçok şey kaybettikten sonra yerimden de oldum. yakında, belki, üç gün sonra istanbul'a gidiyorum.
CIA’in Türkiye uzmanlarından Washington merkezli Woodrow Wilson’ın Orta Doğu Programı Direktörü Henri Barkey'in yaptığı açıklamayla doğrulanmıştır.
Financial Times gazetesinin 10 Eylül 2015 tarihli “Şiddet tırmanırken, Kürt partisi her taraftan kuşatıldı” başlıklı David O’Byrne’ın haberine göre, Barkey gazeteye 1 Kasım seçimleri için şu açıklamayı yapmıştı: “Ya seçimlerden aynı sonuç çıkacak. Ya da HDP meclise giremeyecek ve şehirler havaya uçacak.”
Dün ankara'da gerçekleşen patlama sonrası ortaya çıkan bir sorunsaldır. Siz hiç mhp nin diyarbakır da bu şekilde sözde barış adına prokovokatif eylemler gerçekleştirdiğini gördünüz mü ? Tabi ki hayır. O halde bu şerefsizlerin ankara da işi ne ?
Arap kökenli olup türk milliyetçididir. Belki birileri adam nobel almış millet onun ırkını sorguluyor diyecek ama bunun sebebi içimizdeki türk düşmanlarıdır.istanbul üniversitesi tıp fakültesi mezunu türk milliyetçisi atatürkçü arap kökenli bir Türk vatandaşımız nobel ödülü almış. Bazı mallar hala adamı neolitik çağ artığı kürt terörizmiyle ilişkilendirebiliyor.
yapılması gereken savaştır. sadece petrole dayalı ekonomiye ve dandik bir orduya sahip kıytırık bir arap ülkesini ele geçirme ihtimalimiz yüksek. zaten suudi arabistan içten içe patlamayı ve halk isyan etmeyi bekliyor. bir iç isyan fitillenip bir de türk ordusunun saldırısı gerçekleşirse tadından yenmez. suudi arabistan'ın bize para verip yatırım yapmasını beklemek kadar saçma bir durum olmasa gerek. suudi arabistan ve zenginlikleri orada duruyor tek yapılması gereken gidip almak.
zaten bu ülkeye abd'de de dahil herkes gıcık oluyor iran ve rusya bile destek çıkar bize.
suriye'deki iç savaştan dolayı ülkemize sığınan 2,5 milyon suriyeli'nin yapacağı kendini acındırma edebiyatıdır. 10 yıl sonra sokaklarda mendil satan çocukların hepsi büyüyecek iyi kötü işlerde çalışmaya başlayacak belkide ve türkçe'yi çok iyi şekilde konuşacaklar da ve foşik türkler bize eziyet çektirdi mendil sattırdı, dilendirdi vs. propagandalara başlayıp terör örgütü kurup ülkenin bir kısmının araplara ait olduğunu iddia edcekler ve bunun yanısıra batıdan da siyasi ve askeri destek görecekler.
vatandaş olmak istemedikleri bir ülkede bir vatandaş gibi oy kullanmaları durumunun yarattığı saçmalıktır. türkiye'yi istemiyor ve kürdistan kurmak istiyorsanız oy kullanmayın. türk vatandaşlarının yaptığı hiç bir şeyi yapmayın ve biz de gerçek direnişi görelim. öyle oy kullanarak falan o işler olmaz. oy kullanmayın. çünkü bu tece çok foşşik. ya da illa oy kullanacaksanız foşik türklere ters köşe yapmak için mhp'ye oy verebilirsiniz.
Her ikisi de Yahudilerden nefret eder, her ikisi de kararlı birer anti-komünisttir, ve her ikisi de "Filistin"den ingilizleri dışarı çıkarmak istediler.
Hitler'in müttefiki Mussolini de Hristiyanlığı yererken islamın daha etkin bir din olduğunu söylemiştir. Bir defasında kabinesine "islam belki de Hristiyanlıktan daha etkili bir dindi" demiş ve papalığın italya'nın vücudunda bir tümör olduğunu ve kesin olarak kökünün kazınması gerektiğini söylemiştir.
kendi beceriksizliğini görmeyip bütün suçu abd, emperyalizm vs. odaklara yükleyen bir embesildir. abd ambargo uyguladığında aslında ambargo uygulanan ülke de abd'ye ambargo uygulamış olur. adam bunun farkında değil.
abd senin ülkenle ilişki kurmak, ticaret yapmak istemiyor bu kadar basit. zorla güzellik olmaz. zaten aksi de yüzsüzlüktür.
bir an önce gerçekleşse de bütün dünya bir rahatlasa denilesi durum. bunun kısa bir yolu yok mu ? kestirmeden falan... dinde illaki bulunur bir bug. hadis falan vardır belki. toplu intiharda grup cennet paketi veriyor olabilirler.