dişinin türün devamını sağlaması açısından güçlü bireyi seçmesi gerekliliğinden kaynaklanan hede**. hem genetik anlamda işe yarar hem de yavrularını ve kendisini koruması açısından*. hayvanlarda bu durum halen böyle devam ederken insanlarda fiziksel gücün yerini önce zeka* daha sonraları para almıştır. zengin koca diğerini parasıyla dövmektedir ve yavruların yani bebeklerin geleceğini garantiye almaktadır. bundan kelli zengin koca tercih edilir. ancak şuna da dikkat çekmek gerekir ki halen fiziksel anlamda güçlü erkeklerin, zeki erkeklerin ve genetik anlamda kendisine uzak erkeklerin de şansı vardır. ha bu erkek kişisi hem zengin, hem güçlü, hem zeki hem de genetik olarak dişiye uzaksa diğer erkekler boşa uğraşmasındır.**
bir gülücükle mesaj gönderirseniz karşılacağınız uyarı. "ulan adam erinmemiş, sana bi sürü yazı yazmış sen bir gülücükle geçiştiriyorsun terbiyesiz herif üşenme de adam akıllı cevap ver" şeklinde alttan alta ayar vermektedir.
diğer milletlerin abazanlarını tanımayıp kategorize edemeyen insanların ülkemizde bol miktarda bulunan, elini sallasan çarpacak olan abazan türünü sınıflamalarıdır efendim. e hiç yurt dışına çıkmamış bir yazarımızın da amerikan abazanları, italyan abazanları diye tabirler kullanmaması da gayet normaldir. erkek de abazan olmasın aşağılanmasın efendim ne diyelim.
çoğunlukların azınlık olduğu ülkemizde yapılabilecek ilginç tespitlerden biri. herhalde kendisi bir sömürücü kene, bir hortumcu, bir hırsız, bir abd yanlısı, bir yoz, bir yobaz, bir şeriatçı, vatanını satan bir hainin ülkemizde çoğunluk olduğunu söyleyecek kadar da kültürlü, bir o kadar da bu insan müsvettelerine yakın duruşuyla çoğunluk olduğunu zannetmekte olanın söyleyeceği cümleciklerin giriş cümlesi. umarım emekli olamadan, umarım işsizlikten beş parasız, umarım tüm sağlık güvencelerin elinden alınmış biçimde, sürüne sürüne kıvranırken bu sözlerini hatırlarsın! denilesi insanların sarf edeceği cümlelerden.
edebi beceresi olmayan biri yapıyorsa gereksizliktir, zaman kaybıdır, gitsin parfüm alsındır. çünkü o kitap günlük tadı verecektir. ha illa kitap hediye edilecekse masraftan kaçılmasın, alınsın bir yazarın tüm serisi. öyle ben yazdım demekle olmaz. hele bir de "ayşem ayşem çok sevdim ben seni ama sen ühüüüüü ühü" tadında şiirler yazıp bir de utanmadan bunları bastırıp yayınevlerine dağıtanlar vardır ki akıllara zarar. bana ne len senin ayşenden? git ayşe'nin duvarına yaz.
edebi bir roman yazıp sevgiliye ithaf etmek daha ince bir davranış olacaktır kanımca. ne yaşadın ki sen kitaplara dökülecek?
bir sonbahar akşamıydı, hedecan rumuzlu yakışıklı yazar, okuldan eve gelmiş, formasını çıkarmış, annesinin hazırladığı kurufasulyeyi yedikten sonra tozlu monitör camının arkasından öylesine başlıktan başlığa dolanırken iç gıcıklayan bir entry'nin yazarının üstüne düşüncesizce tıkladı. nick altına şöyle bir göz attıktan sonra onun ne derece ince bir insan olduğunu hayal etti... /msj tuşuna basarken hiç çekinmemişti, bunu yaparken başına neler açacağının farkında bile değildi...
...
aradan bir hafta geçmişti ki hedecan ile büdüsu'nun hayatlarında çok önemli bir şey olacaktı. hedecan'a bir seovi musallat olmuştu. sözlükteki tüm huzurları an be an kaçıyordu.
...
felaketler peşini bırakmadı çiftin. önce büdüsu'ya çaylaklık verildi, hedecan sözlükten uçuruldu. nasıl kavuşacaktı bu çift? evet, o sabah kahvaltı yaparken hedecan'ın aklına facebook geldi..
bir başka sözlükte rastladığım saçma sapan bir uygulamadır, lüzumsuzdur, "biz çok farklı olacağız, diğer klonlar gibi değiliz" demenin ucubece yöntemlerindendir.
köpekle ilgili bir anı paylaşılır, entry girilirken özellikle ırk adı verilmesi durumudur.
misalen kişi der ki "pitbull'lar yesin seni" burada pitbull'un ne kadar korkunç bir köpek olduğu falan hatırlatılır okuyucuya, ya da işte "efendim serserinin teki almış eline rottweiler'ı..." diye başlar entry. memlekette gördüğü her köpeği pitbull zanneden, amerikan bulldog ile yanyana koysan hangisi pitbulldur seçemeyecek, elimdeki dobermann'a kangal diyecek zihniyetler entry girerken bir anda kinolog oluverirler. zaten memlekette beş ırk köpek var sayıyorum:
1.pitbull: entry'nizde kullanırsanız çok vahşi durur, karizması çok yüksektir.
2.rottweiler: genellikle entry'lerde 90 kg civarında olurlar, kocaman kafalarıyla korku salarlar. daha inandırıcı olsun die kullanabilirsiniz.
3.dobermann: bunlar her daim beyni pörtleyen köpek olarak bilindikleri, mafya babalarının tercihi bir ırk oldukları için entry'de karizmanıza karizma katacaklardır.
5.terier/fino: bu ırkı her gördüğünüz küçük ırk köpeğe kullanabilirsiniz. ne olduğu önemli değil, hepsi terier bunların. karşıdakini küçük görmek, köpeğiyle alay etmek için kullanırsanız cuk oturur.
ayakkabı, mont, çanta, çadır gibi doğa sporları malzemeleri üreten bir fransız markası. ürünleri gore tex denilen patentli bir kumaştan yapılır ki bu kumaş su geçirmemesiyle birlikte nefes alabilir türdedir.
AHmet haşim'in piyale adlı kitabının önsözüdür. ahmet haşim'in şiir hakkındaki görüşlerini içeren bir yazıdır. Bir Günün Sonunda Arzu adlı şiirinin anlaşılmaması nedeniyle suçlanması üzerine yazdığı bu yazıya göre şiirdeki sözcüklerin önemi söyleyiştedir. ahmet haşim bunu şu şekilde dillendirmiştir:
"Anlam" araştırmak için şiiri deşmek, ötüşü yaz gecelerinin yıldızlarını ürperişler içinde bırakan küçük kuşu, eti için öldürmekten farklı olmasa gerek. Et zerresi, susturulan o büyüleyici sesin yerini doldurabilir mi?"**
üzerinde çalıştığı dobermann ırkının seleksiyonunu yapamadan ölen insan. Dobermann ırkı daha sonra arkadaşları * tarafından tamamlanmış, ve ırka ilk üreticisinin soyadı verilmiştir. Bu nedenle dobermann ırkı, ilk üreticisinin adını taşıyan tek köpek ırkıdır.
toplumdaki herkesin kendince köpek eğitimi hakkında dededen kalma yöntemleri evirip çevirip dedesinin bile görse anüsüyle güleceği bir hale sokarak uygulamasına dikkat çeken önermedir. bu insanlar gelip sizin çalışmalarınıza burnunu sokar, bir de sık sık sizi yolda çevirip "hımmm bu köpeklerin beyni kafatasına sıkışıyo, niye besliyorsun bunu, kangal alsana" der bazıları. yok öyle bir şey dediğinizde size hemen bir sürü örnek sıralayıverir. ayar aldığı zaman yüzü asılır, muhtemelen size söverek gider.
bu durumda iki tip türk vardır, köpek görünce g.tün g.tün kaçanlar ile köpek görünce hemen olaya müdahale etmek isteyenler. birisi kayışta 20 metre ötedeki köpeği görse bile "ya sen çek köpeğini, o sinirlenirse seni de tanımaz beni de tanımaz" gibi bilimsel önermelerde bulunurken, korkmayanlarda da deli cesareti vardır, ortamdaki insanlara da "yaa ben korkmuyorum çok cesurum" imajı verirler ki genelde bu insanlar bir de gerçek kurt*** beslemiş insanlar olma özelliği de taşırlar. arkadaşım sen korkmuyorsun diye bu köpek seni ısırmaz mı sanıyorsun?
adını kullanarak birine ayar verme sanatında kullanılan müzik aletidir. Örneklemek gerekirse:
lan ne davul adamsın! zurnalık yapma otur yerine!
ukala dümbeleği* seni!
peki sözlükteki hukukçu uuserlere sormak gerekirse, bu durum yasal olarak suç niteliği, hakaret anlamı taşır mı? Zira moderasyon birine dümbelek dediğiniz zaman entrynizi silik yapıyor. dümbelek dediğiniz şahıs sizi mahkemeye verse dese ki "bu adam bir müzik aletine benzetmek suretiyle bana ayar verdi" kazanır mı mahkemeyi? 10000 ytl'lik tazminat açsa kazanır mı? ama şimdi ben adama gitar desem, keman, piyano herif falan desem, hakaret taşımaz. ama yerel çalgı olunca hakaret oluyo. olmaz öyle şey arkadaşım, buna bir dur demek lazım. yerel müzik aletlerimize resmen hakaret ediliyor, batı müziği aletlerinin yanında hor görülüyor. olmaz öyle şey.
*
evinize bir kedi yavrusu alırken onunla beraber aldığınız, büyüyünce başkasına veririz dediğiniz ama bir nedenden dolayı veremediğiniz şeylerdir****. Çünkü ya kediniz hiç büyümez, ya da büyüyünce yavruları olursa onlar da kullanır, ilerde başka bir yavru alırsak onlar da nasiplensin diye vermeye kıyamazsınız. Çünkü ülkemizde pet malzemeleri tıpkı bebek malzemeleri gibi kazıktır, öyle alayım atayım diyemezsiniz, kardeşlerine saklarsınız. Neyse ki bu kardeşler, yavrular annesinin eski tasmasını takmaktan gocunmazlar, tutumludurlar.
Tabii bir de kediyle bir alıp veremediği olanların alıp veremediği şeyler vardır. Misal satanistler. Vardır bunların kediyle bir alıp veremediği. Ya çocuklar, onlar niye böyle psikopat bir şekilde kedilere işkence yaparlar? Nereden aklına gelir çocuğun aklına kediyle ilgili psikopat fantazileri? Çünkü ilkokul ders kitapları eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmektedir. Yok efendim kedilerin kuyruğuna teneke bağlayan kötü çocuk vardır o kitapta, öğrenciye güya kedinin kuyruğuna teneke bağlamak kötü bir şeymiş mesajı verilecek ya, sor bakalım o çocuk zaten her gün verdiğin milyon ödevden, uyguladığın baskıdan sonra senin verdiğin o öğüdü tutar mı? Hadi tutacak diyelim, her okuduğunu hemen öğreniyor mu bu çocuk? yanlış öğrenme olasılığı çok yüksek. ilk gördüğü kediye,
- "anaa lan geçen kitapta okuduydum kuyruğuna teneke bağlanan hayvanmış kedi"**.
- yok lan kitapta öyle şey olur mu oğlum.
- oğlum vallahi kitapta okuttu hoca diyorum yaa, kitap yanlış şey yazar mı hiç.
- lan hem zevkli bişey gibi deneyelim mi?
- ...
işte böyle sevgili uuserler. her şeyin başı eğitim*.
aceleyle evin içinde yürürken birden ta derinlerden bir acı hissedersin, tüm ayağın uyuşur, yanında bağyan varmış, erkek varmış fark etmez "ananı s.kim" diye bir tepki verirsin*, bir kaç kez kendi çevrende tur atar, sinirden dönüp bir yumruk da sen patlatırsın kapıya, ya da acıyan ayağının tabanıyla girersin kapıya. işte serçe parmağını kapı eşiğine vurmak, böyle derin duygulanmanıza yol açan önemli bir olaydır insan hayatında.
köpeklerin birbirini parçalamasından zevk alan insan kılıklı canavarlardır. kısasa kısas mantığıyla bu canavarları köpek balıklarına atmak suretiyle aynı acıyı yaşamaları sağlanabilir, hem zavallı köpekbalıklarının da karnı doyar, karakterleri de bozulmaz. bu işten sadistçe zevk almaları bir yana, para için yapmaları bir yanadır. iki yandan da sağlam birer şamar indirilmelidir bu denyolara.
(bkz: küfretmenin serbest olduğu başlıklar)
"yalan haber sanki önceden çok azdı aq" dedirten önerme. ne o zorunuza mı gitti şimdi? bunca zamandır dayak yiyen öğrencilere bölücü, anarşist, komünist derken o medya, "ya ya bak gençliğin haline" diyordunuz da şimdi ne oldu hacı? zart zurt diye zam getirilirken ota boka, yapay gündem yaratırlarken demokrasi vardı ülkemizde, ekonomi iyiye gidiyodu milyonlar aç dolaşırken! şimdi mi yalancı olduğunu fark ettiniz medyanın.
Eryaman'da her etapta bir tanesi bulunan marketler zinciri. bir zamanlar eryaman içinde bedava ulaşım için servislerinden faydalanırdık. ama sonra adamlar uyandılar "lan 3. etaptan biniyo herif 2. etap'a gidiyo, niye 2. etaptaki bildirici'den alışveriş yapmıyo o zaman bunlar da biz bir sürü masraf yapıyoruz" diyerek kaldırdılar o etaplar arası servisleri. eskisi kadar kapsamlı bir ağı olmasa da yine de servisleriyle belli bölgelere ulaşım sağlayabilirsiniz.
