2009 yılında yayın hayatına başlayan izmir'in haftalık metro gazetesidir. genel yayın yönetmeliğini gazeteci kerem divarcı'nın yaptığı egemetro, ücretsiz olarak her hafta metro içinde dağıtılmakta, hem yerel hem de ülkeden ve dünyadan haberler vermektedir.
dünyada örnekleri bulunan bu metro gazetelerinin türkiye'deki tek örneği egemetro'dur.
metroda yolculuk yaparken okunacak bir gazete henüz bizde yerleşmemiş ancak yerleşmesi temenni edilen güzel bir kültürdür. izmir metrosu ve izban'da koltuklardan birinde bu gazeteye rastlayabilirsiniz.
son dönem türk sinemasında sıkça rastlanan iki karakterin birlikteliğidir.
gerçekle hiçbir alakası olmayan bu türün ilişkisinin filmlere konu olması giderek fantastikleştiğimizin bir göstergesi olsa gerek. sinemaya giriyorsun, salaş ama yer yer ikea mobilyalarla süslenmiş bir ev içinde, tercihen reklamcılık, yazarlık falan yapan bohem abimiz, bir de onun manitası, ailesinden ayrı yaşayan, paranın nerden geldiği belirsiz hem çok güzel, hem çok kültürlü, hem çok sempatik, hem kıskanç olmayan, hem de erkeğini evlenek la evlenek diye sıkboğaz etmeyen ablamız.
hah işte bu ikisinin ilişkisini bize ortalama 10 tl'ye yediriyorlar. tamam sinema illa ki gerçek hayattan bir kesit sunsun demiyorum da, o bohem abiyi, özgür ablayı da sokaklarda görmek istiyor insan. hatta yeri geliyor, role model belliyoruz. ama olmuyor işte, birkaç beden büyük geliyor bünyeye. irish pub insanı olamıyoruz. sonra oturup, erkekleri, kadınları ve ilişkileri sorguluyoruz.
bir kısım senaristleri realizmin büyülü dünyasına davet ediyorum. beyler iş çıkışı takım elbiselerinin kravatını gevşetmiş halde irish pub tarzında bir barda içkisini yudumlamasın. mahalleden çocuklarla halit abi'nin kahvede maç izlesin. kız da o esnada kankasını aramış, hoşlandığı çocukla yaşadıklarını, konuştuklarını bir bir anlatıyor olsun telefonun başında. "ay beni seviyor mu ki yaaa" diye düşünüp dursun. taktik yapsın. adamın telefonunu kurcalasın. adam da mesela tuğçe'yi tuğrul diye kaydetmiş olsun telefona. eski çıktığı mesaj atsın ya da facebook'tan eklesin, kavga etsinler. gibi.
hayatı sorgulatmayın bana sevgili senaristler.
sonuç olarak, hayallerde yaşayan ilişkidir. töremizde yoktur. varsa da defolsun gitsin. kız özgürse ırıspıdır zaten, adam onu almaz yani. bohem adama da kız vermezler bizim burda. ayık olun. öperim.
ailece severek beğendiğimiz, beğenerek sevdiğimiz ve izlediğimiz erkektir kendisi. uzun süreli diye tabir ettiğimiz cinsten ciddi ilişkisi olmuş ve bitmiştir. erkeğimiz acısını kalbine gömmüş ve piç imajı çizmeye başlamıştır. tabii ki yaredir sinede eski sevgili ama sadece dostlarının yanında belli eder bunu. onun dışında tek rakibi demet akalındır, öyle bir sklemiyorum tavırları. öyle bir "o neydi yaa, vallahi kurtuldum" havaları. aşkı küçümsemeler, ilişkilere değer vermemeler, sürekli seks temalı laflar. "aşkın kitabını yazdım sonucu seks buldum" tribi. her önüne gelen canlı cansız varlığa yazılmalar. baktı aşk adamı'nda iş yok bari şu çok konuşulan kadınların piç tercihi olayım dedi herhalde.
tüm çabasına rağmen, eski sevgilisine takıntılı biçare erkek olmaktan asla kurtulamaz, başka biri olmaya çalışsa da acısını gizleyemez.
zaten before'una da after'ına da sıçayım, ikisinde de iş yoktur. ı-ıı olmaz bunlardan.
bir grup insanla sosyalleşip bir takım fotoğraflar çekilmişsinizdir ve fotoğraf makinesi size aittir, dolayısıyla fotoğraflar sizdedir ve bu insan grubu çılgınlar gibi o fotoğrafları facebook'a yüklemenizi bekler. sürekli msn'den, facebook chatten yazar, "fotoları attın mı, fotoları ne zaman koyacaksın" ben senin foto diyen dillerini s.. yerim. sonuçta milyon tane fotoğraf, onu bilgisayara yüklemek ayrı dert, facebooka yüklemek ayrı dert, 10 saat yüklemiyor sıçtığımının feysbuku. hem belki işi gücü var adamın, darlamasana, yok, nerdeee? feysbuk profaayl pikçır yapacak ya, çatlar görmese. bekleyemez, o fotoğraflar hemen elinde olmalıdır. cümle alem görmelidir.
işbu sıkboğaz etme olayı da tam da bu darlamaya tekabül etmektedir. yapmayınız, azıcık serin kanlı olunuz. relax, freşşş.
berbat bir film olması bi' yana, bir de böyle bir güruh var maalesef.
çok matah repliklermiş gibi, filmi izleyip aşka gelen kızlarımız sürekli bu replikleri sayıklar durumdalar. yok yani, ne kadar zaman geçse de bitmiyor. üzerine milyon tane film populer oldu bana mısın demediler. sol yanım diye sayıklamaktan vazgeçmediler. yok savurduğunuz yargılarınız, yok bilmem ne.
allahını seven üzerime toprak atsın. bu nedir yahu? en sevdiği şarkı "isyeeeaan" en sevdiği söz "günaydın sol yanım." böyle entel gibi cool gibi ama özünde alabildiğine arabesk.
film rezil, replikler rezil ve bir o kadar yapmacık. zaten içimiz şişmiş, bir gaflet anında filmi izlemiş bulunmuşuz, neden sürekli kafa ütülersin yavrucuğum?
"incir reçeli sendin aşkım"
"önemli olan benim senin kokunu almış olmamdı"
bu ne laaağn? kamyon arkası yazıları bile daha hislidir. sonuç olarak bu kızlar piyasadan toplatılmalıdır. insanı hayattan soğuturlar. tez zamanda sıkıcılıktan ölebilirler -ki ölseler üzülmem.
erkek versiyonları da var sayıları az olsa da. onlar da çok gey bence. heheh.
uludağ sözlük yazarlarının çoğunluğunun sıkça yaptığı iştir. muhtemelen formata aykırı olmakla birlikte, nasıl bir aymazlık nasıl bir şapşallıktır yahu?
başlığı açan yazara bir şey diyeceksen mesaj atarsın, adam yapmış yani özel mesaj şeysi.
ama gel gör ki, o iş öyle değil. adam geliyor, yok bilmem ne yapan yazarın açtığı başlık. yok başına gelmiş de yazmış. sana ne lan, belki kıçımdan uyduruyorum? sen tanım yapsana, konu hakkındaki fikrini yazsana. ama onun için biraz yaratıcılık gerek, değil mi feysbuk çocuğu? bence sen git feysbukta fotoğraf altı yorumlarında yaşa. beni çok yoruyorsun vallahi.
evet depresyon bir lüks. aksi mümkün değil. belli saatte işe gidip gelen, işten gelince yemek yapmak zorunda olan, kocasının-çocuklarının isteklerini yerine getiren, annesi hastanede yatan ve onunla ilgilenmek zorunda olan, yani kendine has sıkıntıları olan annemin depresyona girme lüksü yok mesela. belki benden daha çok hakkı var ama lüksü yok.
benimse var. çünkü sorumluluk diye bir şeyim yok. "anneeaa moralim bozuk hadi bana elbise alalım" diyorum gidip alıyoruz. depresyona çözüm hesabına. eve geliyorum, "öff ben yatıp uyuyacağım depresyonuma kaldığım yerden devam edeceğim" diyorum ve yatıyorum. bütün gün uyuma özgürlüğüm var. dilediğim gibi depresyona girebiliyorum. canım isterse saatlerce ağlayabilirim, annem ağlayamaz, onun yapması gereken işler var. yarın işe giyeceği kıyafetleri ütülemek zorunda örneğin.
görüyoruz ki; depresyon bir lüks, hatta şımarıklıktır. bence.
yani yapacak hiçbir şeyin yoksa, depresyona girebilirsin. neden olmasın?
gençlerin kanayan yarasıdır. sıla'nın şarkısıyla gaza gelip "kaffaaa nereyee biz orayaaağğ" diyerek coşan zavallı türk genci, nedendir bilinmez, nasıl bi kafaysa artık paşa paşa evde oturmaktadır. bütün o özgür ruh edasıyla bu şarkıyı sayıklayıp, nerde akşam orda sabah, ooh kafama eser basar giderim, takılıyoruz yeaa, bu gece barda gönlüm hovarda tribine rağmen malesef ki, hep evde oturulur. azcık tutarlı olun, azcık kendinizi bilin lan.
kafa nereye biz orayaymış. oldu, otur evde, arka sokaklar izle. yemezler yani. senin kafa anca arka odaya kadar götürür seni. hayır eve geç kalacaksın falan, sonra baban anlamaz öyle kafa nereye ben oraya... otur oturduğun yere, gaza gelme bi şarkı yüzünden. sen seni bil sen seni falan filan.
sanki milyonda bir rastlanan çaresiz bir hastalığa yakalandı adam. sanki üç dakikalık ömrü kaldı. öyle bir tripler.
sanırsınız yeryüzünde ondan başka grip olan insan evladı yok.
eh, bu naz da hep kadınlara yapılır tabii. bunların baba versiyonu da sevgili versiyonu da aynı. erkekseniz ve gripseniz, nazınızdan geçilmez. kadınlar genelde gribi ayakta atlatırken, erkekler, her saniye mızmızlanır. böyle mızmızlanma da yok hani.
şahsımı kıskançlıktan çatlatan neşedir. nedir yani bu mutluluğun formülü anlayamıyorum. ben buhranlara sürüklenen halimle açlıktan ölmeyi, ya da yatakta çürümeyi falan beklerken, o "ne güzel bir gün oooleeeyyy, yaşasınnn, süperrr yuppiiiii" gibisinden tweetleri birbiri ardına sıralıyor. günüm bok gibi geçiyor, ve seni kıskanıyorum hilal. sendeki neşenin aynısından istiyorum. "oleeey" ile biten cümleler kurmak istiyorum. hilal bana ulaş, öpt. kib. bye.
kendilerine gelen tepkiler üzerine öncelikle, sevenlerden gelen destek tweetleri rt edilir. daha sonra, atarlı giderli 5-6 twit atılıp savunma yapılır. 7. tweette çirkinleşilip hakarete hakaretle karşılık verildikten sonra işte o eşik; "avukatlarımla konuştum, artık mahkemede görüşeceğiz, hak var hukuk var..."
memleketin avukatları, hakimleri bilmem neleri sizin egonuz, şımarıklığınız için seferber olacaktı zaten. yıllarca süren davalara tuz biber olur. forza antin kuntin davalar.
gün geçmiyor ki, bir ünlü daha dava açacağım eşiğine gelmesin. vallahi korkudan kimseye mention atamıyorum.
neyse, avukatları iyi kazanıyor olmalı. en azından onların adına seviniyorum.
twitter yüzünden adliyeler dolup taşacak gibi. ne diyeyim. hukukçulara allahtan sabır, davacılara akıl fikir diliyor, 140 karakterlik mesajlarda atarınızı giderinizi yaşatmanızı, kendinizi ifade etme çabanızı ve böyle bir platformu ciddiye almanızı hayretle izliyorum. hayırlı işler.
gün geçtikçe sayıları artan ve insanın içindeki potansiyel seri katili hissettiren ergenlerdir.
gerek günlük hayatta gerekse sanal platformlarda, sürekli olric replikleri. peki yaş kaç? 15. ya sen gidip bir genç kızın gizli defteri serisini bitirsene, adı aylin'i, ne bileyim yeşil kiraz'ı okusana. hayır o da olmazsa git kaşağı'yı oku. olric olric diye kafa ütüleme artık. tutunamayanlar senin neyine allasen. doya doya yaşa şu ergenliğini. böyle zorlama kendini. eğreti duruyor bi kere, olmuyor. sen ergensin, küçük düşün. git millete "çıktığın var mı?" diye sor mesela. ne bileyim. öyle şeyler. yeter ki olric deme artık.
nasıl bi dünyası var aklım almıyor, o yüzden tanım yapmakta güçlük çekiyorum.
tahminime göre yaş ortalaması 17 civarındadır bu kızcağızlarımızın. cezmi ersöz tadında antin kuntin edebiyat parçalarlar. son derece depresif sözler, intihar mektubu klasmanında metinler ve tabiki yarı çıplak yatan, öleyazmış kadın resimleriyle. google görseller sağ olsun.
2 hafta çıktığı sevgilisiyle feci bir aşk yaşamış, ve ayrılık acısından ölmek üzeredir. bunu kelimelere döker, aah, öyle içlidir ki. insanın içini çürütür, yaşama sevincini elinden alır yeminle. ne yaşanmışlığın var kızım senin? daha geçen sene bitirdin bir genç kızın gizli defteri serisini. neyin coşkusu bu?
bebişim, senin çizdiğin o bohem kadın imajını yemezler. git öss'ye çalış, anneni babanı üzme.
twitter'da hilal cebeci'ye mention atarak ayar verme çabasına giren atarlı yurdum genç kızı belirtileridir.
sayıları oldukça çoktur, mentionlarında "kaltak, ırıspı, sürtük" gibi kelimeler olmazsa olmazlarıdır. kendileri acayip güzel ve hanım hanımcık olmakla birlikte, kuvvetle muhtemel; hilalciğimin memelerini kıskanmaktadırlar. evet, bunun başka bir açıklaması olamaz.
yok göz zevki bozuluyormuş da bilmem ne, sanki bana miss turkey 2011.
@hilalcebeci tam bir kaşarsın yaa, göz zevkimi bozuyorsun, iğrenç.
be hey gerizekalı, biz sana boşa oksijen tüketiyorsun diye, atar yapıyor muyuz?
ben senin, ay ben çok hanımefendiyim, bir ben namusluyum herkes kaşar, üstelik mememi açmadığım için harikayım tribini yirin yiriinn. şeker şey.
dilin doğuşuna ilişkin teorilerden biridir. insanların ayın şekillerini ağız hareketleriye taklit ederek, sesler çıkarmaya başlamasıyla dili ortaya çıkardıklarını ileri süren kuramdır.
harbi rockçı kızdır. rock'ın hakkını verir şimdi yalan yok. alabildiğine rakçı bi o kadar da metalcidir. böyle siyah saç, siyah boyaya bulanmış gözler, bembeyaz soluk ten, ben rakçıyım diye bağıran kıyafetler, öyle asi bi tavır. ne gerekiyorsa. hiçbir masraftan kaçmamış, rakçı bir kızda olması gereken tüm özellikleri edinmiş.
ama gel gör ki, kadın sonuçta. derinlerinde bi yerlerde o narin, kırılgan, entrikacı, kıskanç yapısı gizli. o rakçı kıyafetler altında ne kadar bastırmaya çalışsa da, sevgilisiyle ayrılınca diskoya gidip "kaaalbini mi kırdım afedeeersiiiiin" diye tepinmek, eski sevgiliden hırsını almak istiyor. kızlarla bağıra çağıra "gidiyorum şimdiii elimdee çataaa" söyleyerek o kadınsı ruhunu salıvermek istiyor. ama özgürce yapamıyor bunu. rakçı kimliği ona müsade etmiyor. ne olursa olsun, bu demet akalın isteğini bastırıp bilhassa sanal ortamlarda sonsuz sert rock-metal şarkıları paylaşarak ben burdayım demesini biliyor. asla ama asla kendinden ödün vermiyor.
ancak, özünde bir yerde demet akalın sevdalısıdır ama bu aşkı hep gizliden yaşar. kesinlikle çaktırmaz.
fekaat, bizden kaçmaz bebişim. boşuna inkar etme. yakaladım seni heheh.
kendini cedric adındaki çizgi filmdeki aynı adlı karakterin manitası zanneden, 0-6 yaş zekasına sahip insan varyasyonudur.
sana laflar hazırladım bebişim, ama söylemeyeceğim, o kadar sinirleniyorum ki, yok, yapamayacağım. elim ayağım titredi yine.
facebook'a chen resmi koymalar, nick yapmalar.. iki lafın biri cedric-chen. 8 yaşındaysanız ve aşıksanız geyikleri. allahııım sana geliyorum.
bak kızım, sevgilin seni cedric'in chen'e olan aşkı gibi sevmeyecek hiçbir zaman ve sen hiçbir zaman chen sempatikliğinde olamayacaksın, entrikacı sinsi seni. sevimsizsin ya, chen senin neyine. sen demet akalın şarkılarıyla ex aşkına laf sokmaya mahkumsun. otur öyle bir geçer zaman ki izle, ne bileyim, ferhat göçer şarkılarına tap, çizgi film işlerini bırak. chen falan sana göre değil. yakışmıyor işte anla. tamam? öptüm, bye.
söz konusu sevgili erkek olan taraf olduğunda can sıkıcılığı zirve yapan kız topluluğudur. kendileri üzerine hain ve sinsi planlar kurmak şiddete meyl etmek mübahtır.
kendilerinde en çok gözlenen tripler şunlardır;
-sen yokken ben vardım.
-sen bi gün olmayabilirsin ama ben hep olacağım.
-biz birbirimize asla yan gözle bakmayız.
-biz kardeş gibiyiz.
-ben onun üzülmesini asla istemem.
-kankamın sevgilisi kankamdır. (ki bunu yemezler)
kesinlikle dünya üzerinde bu tip kankalardan daha iticileri yoktur. sinsilik onlarda, iki yüzlülük onlarda, yüzünüze güler, ayrıldığınızda selamı sabahı keser kankasını teselli eder. meriç bile daha iyi kalır yanlarında. fesat şeyler, döverim kızım siziiiieee. ahaha. naber?
oyyy ne fena yahu. bir adam düşleyin, geleceğin güzel kadınları için, hem fakir olsun hem çirkin.
çirkin olan erkeğin güzel kadınlarla beraber olamadığı için içine düştüğü elem verici koplekstir. sanırlar ki, güzel kızlar, kendileri gibi çirkin ama zengin erkeğe giderler. tek eksikleri para sanırlar. ama onları her şeyden daha fazla itici yapan aslında bu düşünceleridir.
işin aslı bir erkeği çekici yapanın tipi ya da cüzdanı olmadığı gerçeğidir, ya da her kadının bu özellikleri aramadığı.
ama n'apacaksın, bırakalım da bu türden erkekler kendilerini böyle avutsun. yoksa depresyona girerler vallahi. evet sen sadece parasızlıktan kaybediyorsun, yoksa geri kalan her şeyin 5 pekiyi.
insanların gerçekleştirebileceklerini sandıkları mıdır artık, temennileri midir, kendilerini tatmin yöntemi midir bilemiyorum ama, içinde bulundukları büyük bir yanılgı olduğu aşikardır.
pkk lafını duyar duymaz, başlar o.çocukları diye.
"kürt" bilmem nesini bilmem ne yaptıklarım, yok şerefsizler, yok köpekler.
nee? şehit haberi mi var? hadi ana avrat sövelim.
evet, öyle bir hal almış ki, insanlar küfür ederek vatan sevgilerini dile getirdiklerini, terörü durdurabileceklerini sanıyor.
sen pkk'nın anasını skince, off ne de çok seviyor vatanını diyoruz biz de zaten.
sen de haklısın tabi, eldeki imkanlarla vatan kurtarmak budur. bir klavye, babanın ödediği bir adsl bağlantısı. ohhhh. şehit haberlerinden sonra ettiği küfürlerle adeta orgazm oluyor çılgın vatansever.
gel, terörü durdurmak adına, bir küfür de sen et. heheh.
-alayını skeyim şu şerefsizlerin.
oyyşş boşaldım vallahi. terörde de bi durulma mı oldu ne?
hem kendilerinin hem de, entelektüel birikimden, espri anlayışından yoksun kadın yazarların dikkatinden kaçmayan, milyonların hep bir ağızdan onaylayacağı hakikattir.
evet, her biri edebi eser niteliğindeki entryleri biz gariban cahil ve acınası bir o kadar şişko ve sivilceli bir de bıyıklı kadın yazarlarla paylaştıkları için müteşekkiriz tabiki.
dostoyevski gibi önemli yazarlardan haberdar olmayan biz cahillere bir tık uzaklığındaki bu entryler adeta allahın bir lütfu.
bazen üzülmüyor da değilim hani, nice edebiyat ödüllerini hak ediyorken bizim için burda mundar ediyorlar o şahane cümlelerini.
yer yer kültürel patlamalar yer yer komiklikler, hınzırlıklar dolu olan bu yazılar, daha önemli yerler hak ediyor. bunu hepimiz biliyoruz, ve küçük dostoyevskicikler ve içlerinde gizli cem yılmazlar adına sizleri bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
siz onlara kısaca bıçkın delikanlılar da diyebilirsiniz. bu kankişler, daha çok facebook ve tavlamalık kız olan ortamlarda karşımıza çıkar. birbirlerini övmeye ant içmişlerdir adeta. şu çeşit cümlelerden tanıyabilirsiniz kendilerini:
-çok fazlasın kankaaaaa.
-kardeşim bir numarasın her zaman.
-adamın allahısın allahıııaaa.
-yakışır kardeşimeeee.
-ortamlardasın kankaaaa.
bu tarz işte, tanırsınız onları. karşılıklı yalaşırlar. çok irrite edici değil mi? kız mız tavlayamaz bunlar. bencemm yaağnii. heheh adamsın adaaaaağğmm.
kadınların tercihlerini göz önünde bulundurduğumuzda ulaştığımız sonuçtur.
hani erkekler aptal kadını yeğlerler ya, bizde sanırım tam tersi bu. yok yahu, erkeğin aptalı çekilmiyor. geçen son derece yakışıklı bir hoşlantım aptal çıktı, resmen hayata küstüm. bundan gayrı varsın çirkin olsun. biraz zeka, biraz ya. azcık. halbuki beyin de bedava diyorlar yani.
evet şimdi yalnız kızlar söylüyor;
hem aptal hem çirkinler ölebilir tabi, sakıncası yok.
muhtemelen 79 yaşında olan insandır. gideyim de gönül rahatlığıya ezileyim, orda ölüvereyim diye düşünüyordur. hazır 79 yaşına da gelmiş, onca parayı harcamamış, yememiş, içmemiş gezmemiş, görmemiş eh malum kefenin cebi yok, bu dünyadan göçmeden hayalini gerçekleştirmek peşindedir. parasını buna yatırır. saygı duyarım. nerede istiyorsa ne şekilde istiyorsa ölsün. sağ salim dönerse de bi hacı misini isterim.
gençse de dünyanın en sıkıcı insanıdır. arkadaşlık etmem açıkçası. hac ne lan? görecek onca yer varken. yok ben anlam veremiyorum bu işe. hacı amca diye bir şey var yahu. ahah. çok komik.
yakın erkek arkadaşlarına, hoşladıkları kızları ayartmalarında onlara taktik veren hanım kızımızdır. kadın gözüyle edindiği izlenimlerden yola çıkarak onlara destek olmaya çalışır.
peeeh. yesinler. seni kim tavlasın lan? ben farklıyım imajı, erkekleri iyi tanırım oltaya gelmem tribi. cool girl. zor kadın. delikanlı kız. hepsi onda.
-olum bak fazla üstüne gitmeyeceksin, süründür, takmıyor gibi davran bak o sana nasıl gelecek.
ahah. sen ciddi misin? evrenin sırrını açıkladı resmen. bak yaa. erkekler de aptal ki ne aptal, kuzu gibi dinliyorlar.
bebişim o taktik verdiğin adam, fırsatı olsa önce seni siker. söyleyeyim yağnii.
hiç beklenmedik bir anda yüzü düşen, geçici süreyle hüzünlenen kızdır kendisi.
hani, derstesinizdir ara verlir çıkarsınız sigara falan içer herkes. az önce gülüp eğlenen bu kız yaslanır duvara telefondan son günlerin popüler slow bir şarkısını açar, bi sigara yakar uzaklara dalarak takılır öyle. bergen'i andırır ince ince.
şarkı bitince de eskisi gibi gülüp eğlenmeye başlar. öyle bi anlık hüzünlenir yani.
zaman zaman duygusala bağlayıverir ki telefonunda yüklü olan kıro şarkıların da payı büyüktür bunda.
ilginç bence, bi anda rakı masası ruh haline nasıl bürünür insan, şaşıyorum.