pardon ama başbakan kim, ve bu ülkeyi ne zaman satın aldı? zaten satın alması söz konusu değil, çünkü her şeyi sattığı için ne bizim ne de kendisinin satın alabileceği bir şey kalmıştır. o da alelade bu ülkenin sıradan bir insanı, ve zamanı gelince bir köşesine çekilip, unutulacaktır. böyle aklınıza gelen her saçmalığı ortalığa sıçıpta midemizi bulandırmayın.
nagehan alçı'yı bilenler bilir, neredeyse her akşam televizyonlarda bir şekilde kendini gösterir. ve şimdiye kadar orjinal bir fikir söylediğini, ya da değiştirdiğini görmüş değiliz. hiç bir birikimi, kendine has fikileri olamamsına rağmen sadece şartlar elverdiği için bu gün böyle futursuzca konuşmaktadır kendileri, akp gittiğinde bunları hiç kimse hatırlamayacak zaten... birileri elbette cevap verecek ama bu cevap, nihat gençi'n verdiği gibi olmamalı; "yarın öbür gün çocuk doğduğunda annesi falan gibi şeyler" terbiye sınırlarının çok zorlamaktadır. bu, bir fikir tartışmasından çıkar sokak karıları gibi laf yetiştirmekten öteye geçemez. bu kişi nihat genç ya da bir başkası da olsa aynı anlama gelir.
hani müslümanalar görmüş, şeklini şemalini bilselerdi, bütün ateistler çıkıp özür dilerdik. ama yok. nerede kendi hakkını savunmaktan aciz, yere göğe sığdıramadığınız bu sözde varlık da, siz kalkıp onun yerine, onu savunuyorsunuz. gerçek olan: çok komik olduğunuz ve kendinizle çeliştiğinizdir.
ilginç olan şu ki; dansözün üstünde çarşaf benzeri bir şeyin göze çarpmaması, orda ankaralı diye röpörtaj yapanların saçma sapan yorumları. hatta bir tanesi hızını alamayıp, chp bununla bizi bölmek istiyor, zaten başımızda israil var demesi. ulan zaten isarili başımıza bela eden senin oy verdiğin parti değil mi? ayrıca gidin arap ülkelerindeki rezilikleri izleyin. oradaki dansozleri görün. bizim olmayan çarşaf, ve kanla yayılmış bir dinin savunuculuğunu yapmak hangi akla hizemettir?
mhp diyarbakır'ın göbeğinde miting yaptığında hiçbir ses çıkmadı, ama diyarbakırspor, diyarbakır dışında nerede maç yapsa hemen birtakım çatlak sesler çıkıyordu. hani doğuyu bilmesek, görmesek, gerçekten doğuya giden herkesin öldürüldüğünü sanacağız.
hayat nedir?
bu dünyadaki görevimiz nedir?
niçin varız?
bizden sonrakiler ne olacak?
sonrakiler için ne yapabiliriz?
diye sorular uzayıp gider. ama cevaplar bulunmaz. binlerce yıldır bulunmayan cevaplar. velhasıl bu böyle gider. birileri bozar biirileri düzeltmeye çalışır. yani hayatın anlamı çatışmadır. her zaman ve her yerde değişmeyen tek kural.
en nefret ettiğim şey; sana ne lan, benim neyin yerine neyi içeceğimden. ister kola, ister ayran, ya da hiçbir şey içmem. farzet hastayım ve kola içemiyorum ne olacak? ve de ayranı çok seviyorum... neyle uğraşıyoruz...
nasıl desin doğuda apo despotizmi varken, kim çıkıp kahrolsun diyebilir, şuan doğudaki cehalaetin tek sebebi apodur her ne kadar devlet zamanında hata yapmış olsa da. aykırı bir ses çıktığında bir şekilde hemen susturulur. demokrasi tellalı apo tarafından.
haklı. sen gidip almanya'nın ortasında töre cinayeti, namus cinyatei işlersen ve biri çıkıp bunu senin yüzüne vurduğu zaman da kızma. gerçekler acıdır.