olay bir hafta önce gerçekleşti. sabah uyanmıştım fazlaca vaktim yoktu. alelacele hazırlanıp dışarı çıktım. kahvaltı için börekçiye gittim ve iki zeytinli puaça yedim çaylan birlikte. neyse bi takım işlerimi hallettikten sonra öğle yemeği zamanı gelmişti. aç karnımız yediğimiz öğle yemeğiyle bayram etti.
bölüm-2 ilk sıçma
sabah yenilen iki puaça ve öğle yemeğinden sonra sıçma işlemi gerçekleşecekti artık. tuvalete gittim öğle yemeğinden takriben bi saat sonra. sıçmıştım. mutluydum. dışkımında herhangi bir anormallik fakretmemiştim.
bölüm-3 ikinci sıçma
... farketmemiştim. taa ki ikinci sıçmamı gerçekleştirene kadar. aman tanrııım! o da ney! gözlerime inanamamıştım. çünkü sıçtığım şeyin içinde sabah yediğim puaçaların zeytinleri vardı. bokun içindeki siyahlıklarından dolayı kolayca farkediliyorlardı. bundan anormal olan ne diyeceksiniz. onu da bölüm-4'te anlatacam.
bölüm-4 sonuç
mideme ilk giren şey zeytinli puaçalardı. lakin sıçtığım ilk şey öğlen yediklerimdi. nasıl olurda insan önce yediklerini sonra sıçar. mucize midir bilemem.
sikilmiş bünyelerin sikilmişliği nerden geliyor diye sorduğumda bunun arkadasında ilgiyle izlenen bir survivor, bir kurtlar vadisi, bir oktay usta(stv), bir demet akalın klibi keşfettim.
sikilmişlikten kasıt beynin etkisiz hale getirilerek iktidar zenginliğinin otoritesinin gizlenmesidir. her medya grubu kendi ekonomik ideolojik vs. gücünü örtmek için böyle yollara başvuruyor. cemaat iktidar ilişkilerini tartışan bi programı stvde görmeyeceğimiz gibi aydın doğanın maddi zenginliği sorgulayan birileri de kanaldye çıkamayacak.
sörvayvıra, serdar ortaç klibine devam gençler. reklamları da izleyin. malum biz tüketmessek büyük patronlar daha da zenginleşemeyecek kapitalizm bitecek gençler.
din dışı olan bir çok kavram aslında dini olanın sekülerleşmesidir. misal kurana inanan onu hiç bir şekilde tartışmaz, her kelimesini yüzde yüz doğru kabul eder. kuranın yaptırım gücü vardır ve toplumsal uzlaşma aracıdır. bugünki anayasacılıkta öle bi şey la. sikerler anayasaya uymak zorundayız.
zerdüşt, musa, muhammet gibi peygamberin etik, kişisel ve aşkın bir tanrının aracı veya elçisi olarak algılandığı peygamberliktir.
(bkz: örnekleyici peygamberlik)
kafalarda soru işaretleri oluşturmuş hadisedir. bu erteleme ile seçimden önce olması gereken yerleştirme seçimden sonraya bırakılmıştır. işin ilginç yanı aylar öncesinden belirlenmiş olan yerleştirme takviminin değiştirilmesi konusunda ciddi bir açıklama yapılmamıştır. ciddisini geçtim kafaları karıştıran birden fazla açıklama mevcuttur.
memurlar.net ten kopyalıyorum:
sirasiyla açiklamalar
* devlet personel başkanlığı
başkanlık 19 nisan'da yaptığı açıklamada şu gerekçeyle yerleştirme işlemlerini ertelediğini söyledi:
"kamu kurum ve kuruluşlarının 2011/1 merkezi yerleştirmeleri için kadro/pozisyon taleplerinde aksamaların tespit edilmiş olması nedeniyle"
* bakan hayati yazıcı'nın 6 mayıs tarihli açıkalması
akşam gazetesi genel yayın yönetmeni i̇smail küçükkaya, bakan yazıcı ile bir söyleşi gerçekleştirdi. yazıcı bu söyleşide, ösym'nin hata yapma ihtimalini göz önünde bulundurarak, seçimden önce bir riske girmemek için, ertelemenin yapıldığını belirtmiştir.
* bakan hayati yazıcı'nın 7 mayıs tarihli açıklaması
anadolu ajansı, memurlar.net'teki haberi sorunca, bakan yazıcı şu yanıtı verdi:
"''oradaki hata benden kaynaklanıyor. orada ötelenen kpss sınavı değildir. bizim seçim öncesi ötelediğimiz, kamu kurum ve kuruluşlarının bütçe kanunu ile almak üzere tahsis edilmiş kadroların kullanılmasıyla ilgili vize işlemleridir. dolayısıyla seçim öncesi yapmak 'seçim yatırımı olarak kamuya istihdam yapılıyor', gibi yanlış yargılar oluşması düşüncesiyle bu alım planlamasını hemen seçim peşine öteledik. söylediğim şey bu.."
...........
bu üç açıklamaya ilave olarak başbakan'ın iddia edilen yeni açıklaması şudur:
"seçim çalışmaları yüzünden ankara'da bu işlere bakan bürokrat kalmadı. o yüzden erteledik!?!"
arz eğrisi ve denge fiyatının altındaki alan üretici rantıdır. üretici rantı arz eğrisiyle yakından ilgili olup, talep eğrisiyle doğrudan ilişkili değildir. piyasaya katılım sonucu üreticilerin sağladığı faydayı ölçmeye yarar.
marx'tan etkilenmekle birlikte marx'ın mülkiyet ilişkileri temelli sınıf ilişkilerini eleştirmiş ve güç(otorite) üzerine bir sınıf modeli tanımlar. dahrendorf kapitalist toplumlarda çatışmanın kaynağının mülkiyet olmaktan çıktığını ve otoritenin çatışmanın yeni kaynağı haline gelidiğini savunmuştur.