Tüm dünyada olduğu gibi Türkiyede de şirket kurumsal kimlik çalışmasında en yaygın kullanılan materyallerden birisi kalemdir. Özellikle kurumsal diye adlandırılan şirketler her yıl toplu olarak kalem promosyonu için fiyat teklifi isterler. Tüm şirket içerisinde neredeyse çalışan her bir personelin ayda yaklaşık 6-8 adet kalem tükettiği bir dönemde kalem oldukça önemli bir konuma sahiptir. Şirket yöneticilerinin görsellerle ve kurumsal iletişim ile ilgili birimlerde çalışan orta düzey yöneticilerden beklentisi firma içerisinde zaruri kullanılacak ( defter, ajanda, kalem vb.) ürünlerin kullanımında logolu promosyon ürünlerini tercih etmeleri zorunlu hale gelmiştir. Tabi ki bazı durumlarda, yani kurum kimliğine uygun olan bu malzemelerin tükenmiş olması dışarıdan farklı markalı malzemelerin de kullanılmasını zorunlu kılabilmektedir. Bu sebeple bizim tavsiyemiz kendilerine yetecek promosyon ürünlerinden daha fazlasını bünyelerine katmalarıdır. Eğer bunları yılda 1 kere yapmak zorunluysa , alımların şirket çalışanlarının 10 katı kadar olmalıdır en az. Tabi ki bu rakam kalem için geçerlidir. Bunun aksi bir durum olursa kesinlikle o ürünler bir sene boyunca ihtiyaçları karşılayamayacak ve firma tekrardan ürün yaptırma konusunda karar alacaktır. Bu da ilgili şirket için hem çalışan verimini 2 kez kalem satın almak sebebiyle buraya kaymasını sağlayacak. Hem de normalde 15.000 adet alacağı üründeki iskonto oranı fazla olacakken hem 10.000 de hem de diğer 5.000 lik alımda iki kez istenen indirimi kaçırmış olacaklar.
Promosyon kalem satın alırken dikkat edilmesi gereken hususlar: Kurumsal firmaların satın alma birimleri veya kurumsal iletişim bölümleri, yılda birkaç kez promosyon kalem satın alırlar. Peki bu ürünleri edinirken dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir. Hangi konulara önem verilmeli, neleri öncelikli düşünmek gerekir bu konuyu size özetlemeye çalışacağım.
· Öncelikle şirketin size söylediği kalem adetine odaklanmak gerekir. Alınacak kalem fiyat-kalite dengesinin belirlenmesi için bir önceki dönem veya yılda yapılan kalemleri inceleyebilirsiniz.
· Geçen yıl yapılan kalem mevcutsa size referans olacak bir odak noktası bulunmuş demektir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus ise bu kalemden memnun kalınmış mıydı? Bu araştırlaması gereken bir konudur, hem çevrenize hem de yöneticinize promosyon kalemkonusunu sorarak bu konuda bilgi edinin derim
· 3. Önemli konumuz ise kalemin kullanılacağı renk. Burada işiniz kolay aslında çünkü özellikle kurumsal bir firmada çalışıyorsanız şirketin kesinlikle bir hakim logo rengi vardır. Bu da sizin işinizi kolaylaştıracaktır. Hangi rengi seçmeliyim diye düşünmenize gerek kalmaz direk ürün kalitesi ve fiyatına yönelebilirsiniz.
· Ürün rengi ve adeti belli, artık şimdi iş hangi özellikte ürünün seçilmesine kaldı. Bu arada genelde 2 tip kalem karşınıza çıkacaktır. Birincisi tepeden basmalı klasik plastik kalem dir. ikincisi ise kalemin ortadan çevrilerek yazar hale getiren modellerdir. Aslında 2. Sıradaki kalem firmanın logosunun daha çok görünmesini sağlar fakat kullanıcıların alışageldik kullanım şeklinden farklı olduğu için birinci sıradaki kalem daha çok tercih edilir.
lisedeki müzik hocamdı kendileri, kaliteli ve tok bir sesi vardır. hatırladığım kadarıyla çok babacan bir adamdı ve öğrencileriyle olan diyaloğu çok doğaldı, geçen yıl o ses türkiyeye katılmış ve adeta harcanmıştır.
imkansızdır, çünkü paranız olsada olmasada bu şehirde her zaman eğlenebileceğiniz veya mutlu olabileceğiniz bir aktivite bulunur. hiçbirşey aklınıza gelmiyorsa bile boğaza inin ve bir sigara yakın o bile yeterlidir.
edit: başlık sahibi gitti ben yardımcı olayım.
edit 2: başlık sahibi gitmemiş ondan önce yazıp çalmışım başlığı ayıp ettim galiba.
saçını tuzlu sudan kurtarmak için yine tuzlu suyla yıkayan, iç dünyasında sorunları olan garip adamdır. kesinlikle kendisine gülünmemesi gerekir, profesyonel bir psikolojik yardımla kurtarılma şansı vardır.
kendi kanımca gelmiş geçmiş en gerçekçi ve en sert dizidir. sansüre hiç başvurulmamış ve amerikan ceza sistemini tüm çarpıklıklarıyla işleme cesaretini göstermiştir. dizide benzer yapımlar gibi şişirme karakterler yoktur, özellikle müslümanları önceki yapımlar gibi kötü göstermemesi bende hayranlık uyandırmıştır.
geçtiğimiz yıl norveçte katliam yapan Anders Behring Breivik'e norveç mahkemesi tarafından verilecek cezadır. adam 77 kişiyi öldürmüş ve 21 yıl ceza alacak yani 1 kişi için hapiste kalacağı süre 3,5 ay bile değil, katledilen çocukların ailelerinin acılarına tuz basacaktır cezanın onaylanması halinde norveç adaleti.
her yıl temmuz ayında anadolu yakasıda kanlıcadan başlayıp avrupa yakası kuruçeşmede sona eren samsung sponsorluğunda yapılan yüzme yarışıdır. ayrıca 5 aydır hazırlandığım halde halen yeterli seviyeye gelemediğim için boğazı geçemeyip rezil olmaktan tırstığım doğrudur.
uludağ sözlükteki bf3 oynayanları görünce açtığım klandır, maksat muhabbet olsun. klan adı türkçe karakter sıkıntısı nedeniyle 'UludaSözlük' olup tagı 'ulu'dur. girmek isteyen bütün yazarlarımızı bekliyoruz.
edit: (bide utanmadan bekliyoruz yazdım bi ben varım, başlığı nasıl bir hevesle açtıysam artık).
kavga ettikleri için karakolluk olan elemanlardan birinin diğerini öldürmek için izin istediği cümledir. 'komiserim izin verin yumruğumla öldüreyim', birde çok güzel bakınız olur bundan.
karton koli figürlerinde oluşturulmuş melankolik figür en kalas adam fotografını çekse sanat olur yani henüz türkiyede bulunmadığından japonya üzerinden 20 günde getirtebildim.
gözleride yanıyo veledin tril tril http://bestfreewebresourc...llection-of-danboard.html
gerçekleştirmiş oldukları olayların perde arkasına bakıldığında benzerlikleri kolayca görülebilecek kişilerdir. birisi yahudiler bir diğeri ise ermeniler tarafından kendi çıkarları için kullanılmış, dışardan bakıldığında zarar vermiş gibi gözüktükleri milletlere aksine hizmet etmişlerdir. öncelikle ögün samasttan başlayalım kendisi bir maşadır. o dallama kalkıpta ölmeden önce ortalama yüzbin kişiden birinin adını duyduğu bir ermeni gazeteciyi öldürdükten sonra bu ülke yıllardır ermenilerin aslında olmayan sorunlarıyla uğraşmakta tamam yokmuydu daha önce ermeni sıkıntısı vardı fakat bu kadar göz önünde değildi, bu arada hiç kimse kalkıp 'nasıl ya hrant dinki o kadar az kişi tanır olur mu? öyle şey' demesin bal gibide öyledi. neyse uzatmadan adolf'a geçelim tarihte bu adam yahudi soykırımcısı olarak gösterildi hatta kendine bile öyle empoze edildi ve öyle inandı. ama gelin görünkü bü dallamanında yahudilere hizmeti zararından çok daha fazladır, şöyle düşünelim hiç bir insan milleti ne olursa olsun doğup büyüdüğü hayatını kazandığı bölgeden ayrıplıpda istikbalinin ne olacağı belli olmayan bir devlete yerleşmez hele bu devlet yeni kurulan bir devletse. işte hikayemizin bu kısmında devreye führer girer, kafası zehir gibi çalışan fakat bir türlü ırkdaşlarını israile çekemeyen yahudi büyükleri korku faktörünü kullanmaya karar verir ve zaten psikopat eğilimleri olan adolfu yahudilere karşı doldurarak onların üzerine salar, zaten korkak bir millet olan yahudiler avrupadaki ırkdaşlarını sabun yapan bir güç doğduğunu duyunca bekleme yapmadan israile akarlar. sonuçta hitler anlatıldığı kadar büyük bir katliam yapmamıştır anlatılanlar yapılanların beş katından daha fazladır. sonuçta bu iki elemanda aslında zarar verdiğini düşündükleri milletlere çok kıyak hizmetlerde bulunmuştur.
bu gün başıma gelen olaydır, lakin çok sakin bir insan olmama rağmen trafikte hem ters yönden gelip hem bana çok ağır küfür eden dallamayı etraftaki insanlar ayırıncaya kadar tekme tokat dövmüş bulundum. fakat çok pişmanım, özellikle adamın karısının yaşlı gözlere 'allah belanı versin' demesi bana 'keşke sineye çekip yol verseydim' dedirtmiştir.
ıbmin şekerle çocuk kandırır gibi zenginleri tokatlayacağı projedir, hayalden öteye gidemez, tıpkı 90lı yıllarda başlayan insanı dondurup yıllar sonra yeniden canlandırma işlemi gibi bunada tonla para ödeyecek insanlar vardır.
hafta içi her gün saat 7de kalkıp 8de mesaiye başlayan biri için tutmayacağı kanaatinde olduğum olay, ayrıca uykunun vakit kaybı değil yeryüzündeki cennet olduğu fikri bir çok türk insanına yakın gelmektedir.