olayın kasıtlı olma durumuda olabilir, bunu kimse bilmiyor. ama benim gördüğüm kadarıyla kasıtlı değil.
ve aracın durmamasının sebebi ise havanın yağmurlu oluşu ve su birikintileri çukur ve tümsekleri kaybettiğinden şofor arkadaşın bunu tümseğe benzetmesi olarak algıladım.
bu araçların camlarıda filmli ve havada yağmurlu olunca görememe ihtimali artıyor haliyle.
peki bir şehirde niye bu kadar zırhlı araç olur?
bu araçların hepsi yerden yüksek ve zırlı olduğundan araçların çoğunun kör noktaları bulunuyor.
var olan camlar ve aynalarda tellerle kaplanmış, görüş açısını dahada daraltıyor.
bu araçlar çok fazla ve şehrin trafiğini tehdit ediyor.
zaten en önemli yollarını tek şerite düşürmüş veya kapatmışsın, trafiği aksatmışsın.
manevralarda ve ışıklarda aniden fırlayan çocukların bu araçların kurbanı olmaması mucize zaten.
yazık, çok yazık. birilerinin derdine bak kürt halkının burada çektiği dertlere bak. farklı iki rejim ve gündem var ülkede resmen.
tomalar, akrepler, zırlı personel taşıyıcılar, koruma orduları vb...
korumaya çalıştıkları halkın hayat kalitesini yok eden bir güvenlik stratejisi. zaten öyle bir psikolojiye bürünüyorlar ki halkın güvenliğinden çok kendi güvenlikleri öncelik oluyor bir yerde. onlarda halkılar kendilerince.
bir laf varya ağza pelesenk olmuş. buraya cuk oturuyor resmen.
hatırlarsanız erdoğan 4-5 yıldır çok dile getiriyordu; biz islami medeniyetimizi 21.yya taşıyamadık diye.
erdoğanın bahsettiği batıya ait izler taşımayan ve islami çizgide varolmuş modern bir medeniyet inşasıydı.
tayyip erdoğan son zamanlarda artık bu hamlenin islamcılardan gelemeyeceğini ve tabiri caizze bunlardan bir şey çıkmayacağını gördü.
sistemin eksik yönlerini ise ilber ortaylı gibi, fazıl say gibi adamları yanına alarak aslında yeni ve islamla alakası olmayan entellektüel çevreyle dirsek teması kurdu.
2014 ile başlayan islami cemaatlerle mesafe şu an zirve yapmış bir durumda aslında.
örn: alpaslan kuytulun içerde olması
tayyip erdoğan 2. bir cumhuriyet inşa ediyor arkadaşlar.
ve bunu kemal atatürkten çokta farklı bir şekilde yapmıyor.
onun için neokemalizmin yeni bekçisi durumundadır.
ideolojik olarak farklılıkları olsa bile yöntem mustafa kemal ile aynıdır.
benim bahsettiğim insanlar 20.yy ilk çeyreğinde dönmüş olanlar.
hemşinde insanların çoğu dönme olduklarını bilir ve ermeni müslüman diye kendini tanıtan insanlarda vardır.
aynı tipte insanlar anadoluda da çoktur.
erzincan, malatya, sivas, elazığ, maraş...
bu gibi yerlerde de çok rastlanır bu duruma. genelde buralarda sunniliğe geçmek yerine aleviliği kabul etmişler.
bildiğim kadarıyla siirtlidir.
tasavvuf ehlidir.
19.yy da yaşamıştır.
"alî rabe" kasidesi ile çok tanınır.
ölüm ve ahiret onun eserlerinde ana temayı oluşturur.
bu dünyada 3 şey vardır sevilir.
biri ana biri baba yar da var le le...
türküsünü tayyip erdoğana slogan olması için değiştirdiler.
kim bunlar?
ak parti beykoz ilçesi kadın kolları teşkilatı.
bayıldım, kendimden geçtim, bir şarkıyı daha dinlenebilirlik listesinden çıkartıp parti sloganı argümanı yaptıkları için beykoz kadın kolları teşkilatına en derin muhabbetlerimi iletiyorum.
refah partisi belçika'da bir toplantı yapıyor. coşkulu bir kalabalık var.
şeyh nazım denen kafayı osmanlı ile yemiş hurafeci orada konuşma yapıyor.
kitle nasıl coşkulu ama...
dikkatleri çeken şey ise erbakan'ın ilahiye eşlik edip tayyip erdoğan'ın eşlik etmemesidir.
erbakan, türk siyasetine bir kaç beden fazla samimi bir adamdı.
tayyip erdoğan o zamandan belli akıllı olduğu, yapılan şova karşı bir memnuniyetsizliği hissediliyor ama engelde olamıyor.
kim ne derse desin bence orada ki kitle samimi, bir şeylere inanarak o ilahiye eşlik ediyor.
yalnız orada bulunan insanların şu an çocukları avrupada lüks arabalara binip, pahalı mekanlarda oturup anadolu topraklarında da şeriatı savunabiliyor.
anlaşılan şu ki türkiyede bütün siyasi hareketler ilkin samimi duygularla güçlenip büyüyorlar.
sonradan yozlaşıp içten bir çürümeye mahkum oluyor.
şu an ki durum da buna benzer zaten. bence siyasal islamı devirebilecek başka bir hizip yok gibi türkiyede.