kahkahasıyla ortalığı yıkabilir. güldür güldür güler. bu kimi zaman zararlı olabilir. * yaptığı şakalarsa insanı kısa süreli paralize edebilir. (bkz: how are you, miyaw are you) kimden etkilendiği çok önemlidir. ustasına buradan saygılarımı sunuyorum. *
sabahları bir huysuz olur bir huysuz olur. allahım bölesi enerjitik bi insan nasıl böle bişeye dönüşür anlamıyorum. resmen ağlatır insanı sinirden. sonra... sonra bi güler bi şaka yapar bi kahkaha atar. insanın ağzı kulaklarına varır. **
topy diye de bilinen soyalı fıstığı bilmeyen, hep misafir olup kalmasını istediğimiz, kahkahasıyla ortalığı yıkan, kedi korkağı fotoğrafcı... telefona bakmayı çok sever. *
akla sırasıyla tren, gardaki büfedeki sosisler, camideki çeşmeden su içmek, yolun kenarındaki balık ekmekçiden balık ekmek yemek, minibüslerin arasında korna sesine doymak, otobüs duraklarında egzosa doymak... daha sonra çiçekçiler zaman zman ortaya çıkarak sizi taciz ederler. bitmeyen inşaatıyla sıkış tepiş yürümek ve final... yazıcıoğlunu önündeki büfeler... **
emule'den indirdiğim her versiyonu başka bir dilde dublajlı çıkan, "aman ne de mongol bir filmmiş" dedirterek hayatımın en kötü şakasına sebeb olan film... bence gitmeyin.
her bir aramamı kayıt edipte sonrasında beni rezil eden arama motoru. olaylar şöyle gelişir:
kız arkadaşınız bilgisayarınızın başına geçer. siz vermiş olduğunuz entel ve kültürlü görüntünün çizik yememesi, hasar görmemesi için tüm porno ve benzeri arşivi ya silmiş ya çok iyi saklamışsınızdır. Fakat "ben bir arama yapayım google'da" dediğinde karşısına çıkan "big boops", "cumshot" ya da benzeri kategoriler karşısına çıkar ve bummmm... *
onun bu kategorilere pat diye anlamasına mı şaşılmalı yoksa google efsanesini yaratanın her bir şeyi kaydetme çabasına mı??? *
yaktın beni google!!!
marionun burada bahsedilmek istenen mantarı yememesinden kaynaklanır. belki de mario bu mantarı yiyipte kafası binbeşyüz olduğu için biz bugün bir musluk tamircisinden dev kaplumbağaları geçip altınları toplamasını, gizli borulardan geçip prensesi kurtarmasını bekliyoruz. (bkz: kafa yapan mantar)Tartışma konusudur.
ilk geldiğinde, zamanında galatasaray'a gelen marcio'ya benzettiğim, "bu şebek mi gol atacak puhahaha" diyerek dalga geçtiğim, ama özellikle inter maçı sonrası kendimden utanıp, hakkını verdiğim futbolcu. bir kaç kere daha böyle performans gösterirse halı saha için formasını yaptırıcam. tabii ki brezilya forması...
"kedidir, kedi"nin, kedilerdir kedilere dönüşmesiyle tıkırtı ciyaklama, tıslama ve mutfakta bardak şıngırtısına dönüşebilir.
anlamadığım şey, bir kedi nasıl olur da, pencereyi açar ve içeriye misafir alır. sonra o misafir olan kediye saldırmaya kalkar... doğru dürüst ağırla dimi... **
soru sonrasında gelebilecek hıçkırıkla dolu ağlamaya ya da "sana ne" biçiminde bir karşılığa hazır olunmalıdır. özellikle sebebini öğrenmek konusunda ısrarcı olunmamalı. tehlikeli olabilir. ***
söylenmemesi gereken ancak her söylendiğinde çıldırtabilecek kelimeler topluluğu. "yanlış, yalan olmaz öle şey, çekemiyosunuz" gibi karşılıklar, içimize düşen şüphenin kalkmasına izin vermez. fenerbahçelilerin bu cümleyi duyduklarında tavana vuran sinirleri, belki biraz olsun galatasaray taraftarını anlamasına yardımcı olur.
en hüzünlü yalnızlıktır. yokluktur, yoksulluktur...
en sonda yendiği içinse onun tadı damakta kalır. bir yerde çerez ısmarladğınızda çok olmasından haz etmediğiniz hatta şikayet ettiğinizdir. tek bir çerez alma durumunda yegane tercihler olmaları ise ayrı bir parodidir.
hayat bizi leblebi ve nohut durumuna düşürmesin... hep ihtiyaç olan hem de itilip kakılan...
yazdıkların... yalnız o zamana kadar edebi değeri hakkında düşünmediğin yazılar, bir anda "aaa aslında herkes için yazmışım ben bunları" havası fikri uyandırır.
normal karşılanması gereken bir durum... ancak sevdiceği espri yapan erkek üzerinde ya cool biçimde durma, ya daha komik olmaya çalışma, ya da abartılı biçimde el kol hareketleriyle kızı sarmalayıp hırpalayarak "bu kız benimdir" havası yaratma isteği uyandırır.
umudun tamamen yitirilmesi, geride bir an için hiçbir şeyin kalmaması durumu, çaresizliğin son evresi... vazgeçmek için küçüçük bir umut yada bir küçük başarı bile yetebilir.