sexen
153 (çikita muz)
dördüncü nesil yazar 0 takipçi 8.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    gevşek maskeler

    1.
  1. gerçek ya da gerçeküstü takılabilen ama yeterince sağlam olmayan, yerinde durmakta güçlük çeken maskelerdir.o kadar çok var ki bizlerin suratında ya da davranışlarında, ne tür yaratıklar olduğumuzu her geçen gün daha bir anlayamamaktayım. insani bir görevimiz olarak yaptığımız kusurların kahramanı bir başkasıyken ana avrat düz gidiyorken aynısının daha fecisinin tek sorumlusu kendimizken görmezden geliyor, saçmasapan, tesellivari sözlerle benliğimizi kandırabiliyoruz. istemiyorum bu yüzden büyümeyi falan, ne zaman desemki aha bu kişi sağlamdır, düşüveriyor maskesi. büyürken anladım ki, hepimizin halihazırda düşmek üzere olan maskeleri mevcut. ama lütfen rica ediyorum düşüreceksek takmayalım maskeleri. onlar bari sağlam olsun.
    0 ...
  2. bir ihanet öyküsü

    1.
  3. bir aşk öyküsü yazmaktan ziyade acı olmayan ancak acıtan bir öykü, paylaşmak istediğim.
    pek de kendi halinde olmayan, günümüz diliyle, aşırı sosyal, geniş arkadaş kitlesi, sıcak selamlaşmalar, gezmeler, eğlenmelerle dolu dolu yaşayan kadın kişisi ve ihaneti.
    aldatmak... göreceli belki de ya da gözüktüğü gibi değil. hiçbir haklı yanı olamaz elbette, aşk bile olsa arada. bir de kişinin kendisini aldatması var ki, geri dönüşüme uğrayamayacak kadar yıpratır, yok olamayan plastikler gibi kirletir kişinin doğasını.
    nasıl olur da bu denli aptal olabilir diye düşünmeden edemiyorum... hoşlandı günün birinde uzaktan gördüğü ve aynı kalabalık, rezil mi rezil, çalıştığı yerde. ve ertesi yeni gün onun için uyanmaktan başka çaresi yokmuşçasına giyindi en tatlı elbisesini; boydan kısa, tam da mini olmayan, siyah üzerinde beyaz çiçekleri olan, şifon yerli, esintili elbisesini, kendisini mutlu, hoş ve çekici hissedecekti ve bunun verdiği güvenle fink atacaktı ortalık yerde ve farkedecekti erkek kişisi, kadın bihabermişçesine. izleyecekti, kelebek gibi kanat süzen, çiçek gibi kokan yanından geçtiğinde, kendisini büyüleyen en küçük zaman diliminde... tekrar göremeyeceği korkusu titrecekti tüm hücrelerini... ona erişebilmenin zor olmasından korkarken, cesaretlenecekti arada, koşup gitmek isteyecekti yanına...
    çaresizdi, o gün uzun sürmeliydi, zamana ihtiyacı vardı çünkü. birden kendisinin çalıştığı masada otururken gördü kelebeğini, bilgisayarda işi vardı ve inanılmaz güzeldi. toparladı kendisini ve kaybetmemesi gereken dosyaların olduğunu onları kendisinin e-mail adresine gönderip yedek olarak saklayabilmesi için rica etti. saçmasapan da olsa hislerinin verdiği çılgınlıkla çıkıverdi ağzından ki, kabul etti kadın kişisi kibarca.
    aradan geçen birkaç gün boyunca, maillerine baktılar, gözlerini kırpmadan, hayallerine engel olamadan. ertesi günün, onu yeniden görebileceğini düşündürmesi, deli ediyordu her ikisini de.
    sonunda beklenen an geldi ve erkek kişisi kahve içmek istedi hayallerini süsleyen periyle, ismini bile bilmiyordu üstelik.
    ikisinn de hayal edemeyeceği kadar hoş ve büyüleyici anlar geçirmişlerdi, akıp giden zamana, batan güneşe engel olmak istercesine acı çekiyorlardı, ayrılmak üzerelerdi. kaçınılmazdı artık ortalığı kaplayan büyünün esiri olmaktan. mutluluktu esen rüzgarın taşıdığı toz tanelerinin gözlerdeki yangısı. gerçekti kadın kişisine göre, korkuyordu erkek kişisi nedensiz...
    mutlu edemezdi çarpıldığı kadını, kopmamıştı henüz umut verdiği eski sevgilisinden. iyi kızdı ona göre ve üzemezdi, vefa borcuydu belki de dizginleyen. engel olamıyordu, yakmak istedi tüm gemilerini. umarım başarabilirdi...
    birlikte geçirdiler o geceyi, çakırkeyftiler birazcık, özlemişlerdi sanki birbilerini, beklemişlerdi yıllarca...
    erken saatleriydi sabahın, gitmesi gerekiyordu erkek kişisinin, endişe duymaya başadı kadın kişisi bu pervasız gidişten. sorgulamadı, konuşmadı her ikisi de.
    bir soğuk rüzgar esmekteydi yeni günde, ayazdı, üşüyordu kadın kişisi, içindeki kocaman olmuş ateşe rağmen. gelmeliydi beklediği an ve yüzleşmeliydi... aradı... aradı...
    yeni bir şerefsiz miydi tüm benliğini alıp götüren, göklerde uçurup da yere çakılmasına izin veren.
    acılar içinde kıvranmaktaydı erkek kişisi, eski sevgili vardı üstelik en yakın arkadaşı da giriverdi araya, çok hoşlandığını söyledi bir kadından... evet, aynı kadından... allak bullak olmuş, elleri arasında sıkıştırdığı kafasını koparıp atmak istiyordu beyninden. karar veremediği bir anda aradı kadın kişisini ve en yakın arkadaşından bahsetti, bir daha görüşmenin yanlış olduğunu anlattı sesi titreyerek.
    bu tür sevimsiz bir habere katlanamayan kadın, üzüntüden olsa gerek vurdumduymaz, acımasızın teki oluverdi. çok geçmeden kendisini aradı aşık olduğu adamın en yakın arkadaşı ve 'intikam'ın gözünü kör ettiği anların verdiği kızgınlıkla kabul etti görüşmeyi, izin verdi sevgilisi olmasına. böylece arkadaş ihanetini tatmış olacaktı erkek kişisi. fakat bilemezdi kadın kişisi ihanet ettiğini kendisine, aşkına, tüm duygularına...
    pişmanlıktı artık içinde tek taşıdığı. bıraktı yeni oğlanı da ansızın, harcadı onu da. ne de olsa amacına ulaşmıştı artık, kaybetmişti en yakın arkadaşını erkek kişisi. ama sevdiğiyle birlikte olabilmenin tüm ihtimallerini de harcamıştı en küçük kırıntısına kadar. inanılmaz pişmandı...
    1 ...
  4. antibiyotikle alkol almak

    1.
  5. çok da sakıncalı olmayan bir durumdur. idrarın rengi ve kokusu değişebilir ancak hayati bir tehlike söz konusuymuş gibi davranıp dikkatli olmak gerekir. çünkü her reaksiyon kişiye özgüdür. birine zarar vermemesi diğerine de vermeyeceği anlamına gelmez.
    0 ...
  6. çok ayıp sizden de mi para alacağız

    1.
  7. eş dost ya da kentin ileri gelenlerinden birinin ödemesi gereken bedeli vermemesi gerektiğini belirten cümle. ama bir başka cümle daha var ki dostluk başka alışveriş başka. bu durumda eşi dostu ekarte edebiliriz. zengin olana, o ileri gelene olan sözde saygı daha doğrusu yağcılıktır bu cümlenin altında yatan.
    1 ...
  8. dünyanın en büyük hücresi

    1.
  9. dünyada var olan en büyük hücre. yumurta... evet yumurtanın o bildiğimiz sarı kısmı çekirdeği, beyaz kısmı ise sitoplazmasıdır. doğal olarak yumurtaların en büyüğü, en büyük hücredir, gözle görülebilir.
    5 ...
  10. üniversiteler işsiz yetiştiriyor

    1.
  11. üniversite mezunlarını çoğunluluğunun işsiz kalmasından yakınan cümle. belki de üniversiteye gitmese bir erkek çırak olsa herhangi bir meslekte, hayata daha erken atılıp aile kurabilecekti ya da ne bileyim para kazanmaya başlayıp kendi ayakları üzerinde durabilecekti.
    bu saçma ama gerçek düşüncelere kapılmamak elde değil ülkemizde. yazıktır okumak uğruna verilen emeklere, bağlanan umutlara, beklentilere... maddi açıdan zarar bir kere. eğitim yönünden de tartışılabilir bir çok eksiği var ülkemiz bünyesindeki üniversitelerin. 'öğretmen oldum, hiçbir şey bilmiyorum' ya da 'mühendis oldum asla yeni bir şey üretemem' diyen hayatın gerçeği kardeşlerimiz var ülkemiz üniversitelerinden mezun.
    tüm bu acı gerçeklere rağmen, fakirliğimize rağmen, düşünebilen çağdaş bireyler olabilmek için okumaya çalışıyoruz inadına. seviyorum ben ülkemizin gençlerini sırf bu yüzden.
    2 ...
  12. sen gönüllerin başkanısın

    1.
  13. başkanlık ya da herhangi bir topluluğun temsilcisi olmaya aday olan birinin kaybı ertesinde söylenen ve onu az da olsa hayata bağlayabilen teselli cümlesi.
    kazanan varken ortada her zaman kaybedendir diğerleri. ama üzerine söylenen bu güzel dostane söz de etkilidir kaybeden insan üzerinde. bir tebessüm sebebidir en azından...
    0 ...
  14. sözlükte bok kokuyor

    1.
  15. sözlüğün kokusundan haberdar etme çabasında olan yazar sözü. sözlüğe sifon takılması önerisini gerektirecek kadar çok sıçılmasıara ara işenmesi söz konusuyken kokudan da bahsetmeden geçemiyeceğim.
    şaka bir yana abartılar kol geziyor sözlükte, amcından çıkıyor çoğu zaman, hepimiz aşırıya kaçabiliyoruz bazen ama bunlar üst üste gelince bok gibi gözüküyor. o da hoş olmuyor tabi. çünkü bok ancak malum yere yakışır.
    2 ...
  16. reset tuşunun ayak kokması

    1.
  17. nike markalı ayakkabıdan henüz taze çıkmış kokar ayağın barındırdığı mikroorganizmaların reset tuşuna göç etmesi sonucu ortaya çıkabilecek hazin olay.
    3 ...
  18. sap mısın sapık mısın

    1.
  19. görünüşünden bir şey çıkaramadığımız erkeklere sorulabiliritesi olan soru cümlesi. yalnız mısın ya da bayatlamış bir yalnızlık ürünü olan sapıklardan mısın, anlamında sorulmuştur.
    2 ...
  20. kul değil bireyim çünkü üniversiteliyim

    1.
  21. son zamanlarda yayınlanan üniversiteli olmak başlığı altında dikkatimi çeken bir madde. birçok konferansta, sunumlarda geçmektedir bu başlıklı maddeler. bunlardan biri de bilimcinin dinden inançlardan, manevi olan her şeyden soyutlanıp, materyalizmi esas alıp yaşaması gerektiğini vurgulamaktadır.
    diğer maddeler de;
    - kul değil birey olmak,
    - cesaretli olmak,
    - öngörülü olmak,
    - kaderci olmamak,
    - gelenek ve göreneklerden tamamen olmasa da uzak kalmak,
    - sorgulayabilmek... vs.
    edit: yahu yayımlanan ve benim tesadüfen duyduğum bir şeyi paylaştım yalnızca, hata ettim afedersiniz. *
    1 ...
  22. ağzına içki sürmemiş erkek

    1.
  23. hayatında bir kez bile alkollü içecek tatmamış, sarhoş olma duygusunu tüm hücrelerinde hissedememiş, bana göre eşsiz duygulardan yoksun kalmış erkektir.
    6 ...
  24. plica palpebronasalis

    1.
  25. epikantus

    1.
  26. down sendromu gibi bazı konjenital hastalıklarda ve bazı ırklarda görülebilen, burun kökünün her iki yanında, gözün iç açısını hafif kapatacak şekilde oluşagelmiş perdemsi cilt parçacığı.

    (bkz: plica palpebronasalis)
    1 ...
  27. ve lütfen öpüşmeyin

    1.
  28. mehmet ali birand'ın kanal d anahaber bülteninde sunduğu domuz gribi haberini bağladığı son cümle. bültene bağlanan doktorun bu virusun damlacık yoluyla bulaştığını söylemesinin ardından sayın birand'ın yönelttiği o can alıcı soruyla günün en büyük kahkahasını atmama sebep oldu. 'doktor bey, öpüşmekle bulaşıyor mu bu virus?' sorusuna zeki doktorumuzun verdiği cevap 'damlacık yoluyla bulaştığını belirtmiştim zaten...' şeklinde oldu.
    beni güldürense damlacık yoluyla bulaşın ne demek olduğunu bilebilecek yaşa ve tecrübeye sahip olduğunu düşündüğüm birand'ın öpüşme konusunda takılıp kalmasıydı. halbuki birkaç saniye önce el ele tutuşmakla bile bulaş olabileceğinden bahsetmişti bilirkişi. ya dinlemedi sunucumuz ya da dikkatini yalnızca öpüşme ve ilerisi konulara odaklamıştı.
    1 ...
  29. dtr

    1.
  30. derin tendon refleksinin kısaltması. refleks çekiciyle tendonlara yapılan minik darbeler sonucu oluşan minik refleksif kasılmalar.
    0 ...
  31. sehvetin rengi kirmizi

    ?.
  32. kırmızının tüm canlıları uykusundan uyandırabilecek etkiye sahip olduğu poligraf sonuçlarıyla bile ispatlanmıştır. insanların da en uyanık, en dinamik oldukları anlar vardır. aşktır mesela ve getirisi şehvet...
    kırmızı giyinmiş bir kadına aşık olmak daha kolaydır yeşil giyinene göre. ya da kırmızı boyanmış dudaklar daha bir öpülesi... beyaz tenliyse bir de bu kadın, komplex ve kontrast büyüsüne kapılmamak mümkün olmasa gerek.
    hem şaraba da adını vermememiş mi kırmızı, beyazı da olmasına rağmen. kendinden geçirir insanı. doruklara ulaştırır, hele de aşık olanı.
    kan da kırmızı, can verir tüm bedene. gül de kırmızı... aşk da kırmızı, şevet de...
    0 ...
  33. osurmakla kafayi bozan yazarlar

    ?.
  34. açılan başlıklar sebebiyle, gün itibariyle aklımıza osurmaktan başka kelime gelmesini engelleyen yazarlar. hepimiz belki de... zorluyorum zorluyorum... olmuyor... *
    1 ...
  35. dugununde gulmekten altina kaciran gelin

    ?.
  36. düğününde dans eden geline sıfır kilometre kocasının yaptığı esprilere gülmekten altına kaçıran gelin. yerine geçip oturması sonrası bir zamanlar kar beyazı olan gelinliğin sararması ve aromatik parfüm yerini amonyak kokusunun alması ise, facia.
    1 ...
  37. pazartesi seni sevmiyorum

    1.
  38. büyük bir çoğun dile getirebileceği hayıflanma cümlesi. haftasonunun verdiği gevşeklik sonrası dinamizm gerektiren yeni bir güne başlamanın verdiği gerginlikten dolayı sevmiyorum pazartesiyi. alıştıra alıştıra olsaydı bari ya da pazartesileri mesai yarım gün olsaydı en sevdiğim gün olacaktı belki de cumartesiden sonraki.
    1 ...
  39. kokar corap firlatma cihazi

    ?.
  40. erkek çocuk ya da erkek kardeşi olan kızların yakındığı cihazımsı adam.
    1 ...
  41. ortulu ve ortusuz diye ikiye ayrilanlar

    ?.
  42. örtünün varlığına ya da yokluğuna, görünürlüğüne ya da görünmezliğine göre ayrılanlar. çağımızın kapatma gereci, örtü... gelecek belgeselini izlerken önüne çektiğimiz, güneşten koruyucu niteliğindeki sert, kalın, opak, seçici olarak bile geçiremeyen perde, duvar belki de.

    kimilerine göre olmazsa olmazken, kimilerine göre olmasa da olur ya da olmasa daha iyi olur hatta olmamalı. çeşitli görüşler içersinde ipliklerine ayrılmış, yumak haline getirilip, dolaştırılmış... şimdilerde çözmeye çalışıyoruz gordion düğümlerini, dolaştıkça kayboluyoruz içinde, çözemiyoruz, mumyalaşıyoruz giderek.

    varlıklarını yadsıyamadığımız örtülü masum anadolu annelerimizn yanında birtakım politik düşünceleri korumak adına siper etmişler de var. gövde gösterisinin sembolü, aykırılığın ya da dikkat çekmenin yegane nesnesi vaziyetinde. ne kadar kutsaldı halbuki analarımızın üzerinde, başında. alışkanlıktı, gelenekti, inançtı.

    aynı şeyleri hissedemiyorum ya da düşünemiyorum bütün başında örtülü taşıyanlar için. masumiyetten faydalanmayı fırsat bilmiş çıkarcı güçler değil midir sınıflandıran kadınlarımızı örtülü ya da örtüsüz diye. anlaşılmıyor mu ödenekten farksız olmadığı? tamamen maddi, siyasi, sömürücü, ezici bir anlayıştan bile sayılmayan adiliğin eseri.

    insanlarımızı birbirine düşürmekten, örtülünün iyi, örtüsüzün kötü imaja bürünmesini amaçlamaktan başka nedir bu yapılan?

    kadınlarımız ve ödenekler... fikirler belki de savaşlar... aynı kefede tartılma acizliğine itilmişler. ödeneklerin hiç bir suçu yokken üstelik, masumken, safken kadınlarımız... bir takım er kişilerin zahmetten kaçınmaması ve telef etmesi halkımızı. ve kadınlarımızın, örtülü olanların, onay ve destek vermesi.

    tam merkezinde yer aldığımız günümüz bunalımının temel faktörlerinden biri, aslolan belki de. örtülü ve örtüsüz diye ayrılan beyinlerimizin, örtülülerin lehinde yön bulması.
    6 ...
  43. git osuramazsan gel

    ?.
  44. bir pratisyenin hastasına söylemesi mümkün emir değil tavsiye cümlesi.
    orta halli, göbekli, tipik bir türk erkeği sağlık ocağına başvurur. şikayeti:
    - doktor bey ben çok osuruyorum yahu? nasıl engel olacam?
    - günde kaç kez oluyor ortalama?
    - sayamıyorum ki, her an her yerde... hele birde iki kişiysek ortamda... çok utanıyorum.
    - utanılacak bir şey yok. çok fazla gaz yapan yiyecek ve içeceklerden biraz uzak dur. ayrıca osurmak harika bir şeydir. haline şükret.
    - ne yani kendimi şanslı mı hissetmeliyim? osuruyorum diyorum, ahanda osurdum işte yine.
    - afferin. hem sen git artık çok koktu burası, osuramazsan gel!
    3 ...
  45. baba gazi

    ?.
  46. babanın evladına verdiği gaz. yaptırım gücü yüksek, övgüsü boldur. babanın her sözü emirdir ya, 'yürü be koçum' demesiyle neler olur siz düşünün.
    0 ...
  47. sfigmomanometre

    1.
  48. tansiyon ölçme aleti. digital var, manueli var. tabi en ideali koldan ölçen digital cihazlardır. bilekten değil. piyasada dolaşan ünlü markaların çıkardıklarının hiç biri güvenilir değildir.
    1 ...
  49. kadinlara sir vermek yanlistir

    1.
  50. ard niyet taşıdığını düşündüğüm cümle bile olmayan kelimeler dizisi.* ne demek ya? başlık niyetine bu cümlemsiyi kuran arkadaş dost seçmeyi bilmeyendir. bayan da olsa erkek de olsa ağzıgevşeklerle sıkı fıkı olmamalısın. zaten bu kadar önemli bir sırrını verdiğin kişi tanıdığın, önemsediğin biridir ki, böyle sonuçlansa da verdiğin sır, arkasından konuşmayacaksın mahalle karısı gibi. senin yaptığın da dedikodu o zaman.
    0 ...
  51. sevişirken güldüren erkek

    1.
  52. sevişirken komik sözler ve hareketler de bulunma cesaretini bunun yanı sıra bayanın tüm konsantrasyonunu kaybetme olasılığını düşünemeyen komik erkek. hem komik hem cesur... bir de sevişirken gülen erkekler var ki, salgılamaya karşı koyamadığı adrenalinin bile engelleyemediği yavşak gülüşlerle içine ediverir özel anların. aptaldır, kız arkadaşıdır yanındaki ya da sıradan bir bayan farketmez, onu görmek bile istemeyecktir asla.

    (bkz: komik sevişmeler)
    (bkz: dramatik sevişmeler)
    (bkz: trajedik sevişmeler)
    2 ...
  53. hepimiz biraz yalniz degil miyiz

    1.
  54. hayatın gerçekliğini vurgulayan soru cümlesi şeklinde sitem.
    hepimiz yalnızız... bazen ya da her zaman... yalnız kalmak yani kimsenin yanında olmaması anları vardır hayatımızın belli dönemlerinde. çekilmezdir kimi zaman ya da ihtiyaçtır, huzur verir. ama asıl reddedemeyeceğimiz bir şey var ki, her bir insan yalnızdır kendi içinde, kendi beyninde, fikrinde, duygularında...ufak tefek etkilenmeler vardır yalnızca. kalabalık ortasında bile yalnız kalmıyor muyuz çoğu zaman? yalnız doğduk nihayetinde. yalnız nefes aldık, yalnız hissettik, yalnız öldük...
    0 ...
  55. her kadın kendi kocasının orospusudur

    1.
  56. orospuluğun günümüzdeki tanımlanmasından yola çıkarak ortaya sürülmüş bir fikirdir. hepsi olmasa da büyük bir çoğunluğu kocasının eline bakar kadınların ve bir nevi orospu muamelesi görür. bunun dile getirilmesini engelleyen tek şey de imzadır.
    erkeklerin hayvani isteklerine bir tabak yemek karşılığı katlanmak zorunda bırakılıyor kadınlarımız. bu yüzdendirki, tamamen yalanlamaz bir düşüncedir bu.
    1 ...
  57. karizma isimler

    1.
  58. duyduğumuz zaman hayalimizde karizmatik bir tip canlandırmamıza sebep olan isimler.*
    (bkz: sezen)
    3 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük