rasyonalitenin en farklı şekilde perspektif bir açıyla insanları ötekileştirmeye çalışması ego objektivizmin daha farklı beklentiler içine girdirerek yarattığı endişelerdir.
pasifize edilmiş yurttaşlık tanımının en aza indirgenmiş şeklini alan ve bunu belirli tandanslara itmeden genel bir çerçevede değerlendirlen bazı kimselerin yergilerini en az övgüler kadar sansasyonel şekilde spekülatifleştirerek ortaya çıkardıkları öbekdir.
"90'lı yılların sonunda elm sokağı kabusu izlemiş nesil"
Kanal d gece sineması korku kuşağının 90'lı yılların sonunda vazgeçilmezi olan elm sokagı kabusunu, kış aylarında yorganın altından pusarak izlemiş olan efsanevi nesilin içinde olan kişidir.
Kim ki eğer; elm sokağı kabusunu özellikle de kanal d gece sinema kuşağından izlememişse, "ben korku filmi izledim" dememeli!
adam gibi adam. her pazar istiklal caddesindeki saint bilmemne kilisesinde aynı rahibin elinden şeker yediğim gardaiımdır. oturur efendi gibi rahibin papazın vaazını dinleriz avucundan dilimizle şekerimizi kaparız yeriz ekstradan kilise korosu da canlı müzik çalıyor aq haftasonlarının vazgeçilmez eğlencesi 25 liraya her hafta din değiştiriyorsun kimlik de sormuyorlar ayda 100 lira internet çafe parası.
adam gibi adam. her pazar istiklal caddesindeki saint bilmemne kilisesinde aynı rahibin elinden şeker yediğim gardaiımdır. oturur efendi gibi rahibin papazın vaazını dinleriz avucundan dilimizle şekerimizi kaparız yeriz ekstradan kilise korosu da canlı müzik çalıyor aq haftasonlarının vazgeçilmez eğlencesi 25 liraya her hafta din değiştiriyorsun kimlik de sormuyorlar ayda 100 lira internet çafe parası.
adam gibi adam. her pazar istiklal caddesindeki saint bilmemne kilisesinde aynı rahibin elinden şeker yediğim gardaiımdır. oturur efendi gibi rahibin papazın vaazını dinleriz avucundan dilimizle şekerimizi kaparız yeriz ekstradan kilise korosu da canlı müzik çalıyor aq haftasonlarının vazgeçilmez eğlencesi 25 liraya her hafta din değiştiriyorsun kimlik de sormuyorlar ayda 100 lira internet çafe parası.
dostoyevsk'nin suç ve ceza romanında geçen Raskolnikov karakterinin hukuk fakültesini maddi imkansızlıklardan bırakmak zorunda kaldığı zaman sarfettiği, insanın içine işleyen vurucu bir cümledir.