bunun bir de yemekhane aşçısı versiyonu vardır. bir gün öğle yemeğinde mercimek yemeği çıkar ertesi gün mercimekli börek vardır menüde. ıspanak için de aynı durum söz konusudur. ya da yemekde tavuk vardır, ertesi gün tavuk suyuna çorba vardır mesela. tabiki bunlar tesadüf değildir.
kimin parasını verip kimin vermediğini adı gibi bilen, gerektiğinde dikiz aynasından malum şahsa gözlerini dikerek "var mı ücretini uzatmayan" diye korku salan şofördür. adı gibi biliyo oysa kim verdi, kim vermedi, kime vermek lazım.
çok yanlış yapan insan. neden mi? bir insan karşıma geçip 18 yaşındayım dese saygı duyuyorum, vay be diyorum. birkaç gereksiz nasihat veriyorum. ancak aynı kişi 93 doğumluyum diyince bi tiksinti geliyor, "yürü git" diyesim geliyor. abicim, ablacım yapmayın, yaşınızı söyleyin.
acı acı koyar insana. hiçbir şeyin farkında olmazken her şey iyiydi de, farkedince kötü oluyor işte.
beyin hemen geçmişe dönüyor yüzünü, kurcalamaya başlıyor.
daha önceleri yaşanmış ama bir türlü neden-sonuç ilişkisine bağlanamayıp "amaan neyse" denilen her olay film şeridi gibi geçiyor gözlerden.. sonra o ilişkiler tek tek kuruluyor, taşlar yerine oturuyor yavaşça. her şey o kadar net ki artık, her şeyin bir sebebi olduğu aşikar.
sonra üzülüyor insan. kandırılışına değil de, salaklığına. belki de güvendiği için. "bir daha kimseye güvenmeyeceğim" denir her kandırılışın ardından, adettendir.
yine güvenirsin, yine kandırılırsın. bu da adettendir.
son zamanlarda en çok istediğim.
dert yok tasa yok, mis gibi.
tek derdim "tahsin bey, nejla hanımı ikna edebilecek mi emekli maaşıyla?" olsun. ama derdimin dermanı uzaklarda olmasın. tahsin bey kandırsın nejlayı, davullar zurnalar çalınsın.
sonra yenileri gelsin. paravan açılsın, genç kızımız kendisine talip olan orta yaşlı ama ev sahibi adamı beğenmesin, bir de üzerine "elenktrik alamadım" desin.
ne güzel lan, bulunmaz nimet.
tamamen duygusaldır. sözlüklerde fazlasıyla fink attığım bir dönemde, okan bayülgen in de programlarıyla haşır neşir olmam sonucu bir şey dikkatimi çekmişti. sözlüklerde o hafta içerisinde hangi konu fazlasıyla entry almışsa, o konu okan bayülgenin o günki programının bir parçasıydı. ilk başta tesadüf diyip geçsem de neden olmasındı? olmuştu da.
belki okan bayülgen birebir bunu desteklemiyordur ancak sosyal medyadan topladığı profosyonel olmayan insanlar bunu yapmakta sakınca görmüyordu sanırım. programlarını artık izlemediğim için hala devam ediyor mu bilemiyorum. öyle işte.
her şarkısı ayrı ayrı "yıldız tilbe bu albümü nasıl yaptı?" diye düşündüren bir albüm. bir daha kendisini yırtsa bile böylesini yapamaz. sürekli kendini yırtan halleri bundan olabilir belki, kim bilir?