kendisiyle tanışmamız iki ay'a yakın bir süre öncesine dayanır. saçlarım konusunda biraz hassas bir insan olduğum için özel hastanelerden randevu alıp veya bazende hastanede çalışan bir tanıdık vasıtasıyla sorunu dermatolağa ilettiğim zamanlar olmuştur. yani 3 özel dermatoloji uzmanına randevu aldım ve ağız birliği etmişler gibi hepside konu başlığımız olan remolent marka bu ürünü reçetelerine yazdılar.
şu an itibariyle düzenli kullanıyorum ve sonuçlardan hiç memnun değilim. eski saçlarımı arar oldum. saç tellerim daha çok zayıfladı ve araları daha çok açıldı. aklıma ilaç firmalarının bu ürünün adını duyurabilmesi, piyasada pazar sahibi olabilmesi için dermatologlara
kardan pay vermiş olabilir ihtimalleri gelmiyor değil.
marka hakkında kullanıcı yorumları neredeyse hiç yok. daha adını duyan bile yok diyebilirim. belki bi kaç yıla kadar adından söz ettirmeye başlar.
tanım olarak, dermatologlara erkek tipi saç dökülme sorununuz olduğunu söylediğinizde ezberden reçeteye yazıp gönderdikleri ilaç markası.
formata uyup inci sözlükten bir tık yukarıda ekşiden bir tık aşağıda olup adını verdiğim başlıktır. neyse, adam iyi konuşmuş. birazda bu tarafa gelip dinleyen olur belki, dinleyin amk.
Olaydan iki hafta önce Mecliste kimse yokken CHP Milletvekilleri SOMA' da ki maden hakkında önerge veriyor ve önergeyi Akparti li vekiller görmeden hemen geri çekiyor..! TESADÜF DiYELiM.
Ve sürekli ülkeyi karıştıran derin odaklar tarafından yönlendirilen bu grubun siyasi kolu neden Zonguldak Kozlu değilde Soma için soru önergesi veriyor ? TESADÜF DiYELiM.
Milletvekili ve madenci maaşı karşılaştırması yapan foto birkaç haftadır sürekli sosyal medyada servis ediliyordu .Böylece topluma zihinsel ve psikilojik olarak hazırlayıcı etkilerde mi bulundular? TESADÜF DiYELiM.
Köylülerin iddialarına göre bir kaç haftadır bölgeye elektrik ve trafo kontrolü yaptıklarını idda eden bazı kişiler geliyor.TESADÜF DiYELiM.
Tam mesai değişimi esnasında yani bütün çalışanlar aynı anda içerdeyken ne hikmetse trafo patlıyor.TESADÜF DiYELiM.
işçiler dışarı çıkarılırken bu seferde bilinmeyen bir sebepten dolayı yangın çıkıyor.
Yangın kısa sürede söndürülüyor ama bir süre sonra daha şiddetli çıkıyor.TESADÜF DiYELiM.
Başbakanın kendisini geçenlerde rezil ettiği ve 2009'da, Bursa'da 19 kişinin öldüğü maden ocağı sahibi Nurullah Ercan'ın avukatlığını yapan Feyzioğlu olay akşamı Soma'ya gidiyor ve insan haklarından dem vuran açıklamalar yapmaya çalışıyor ! TESADÜF DiYELiM.
Ve bir kaç saat geçmeden ellerinde pankart bazı insanlar SOMA' da madencilerin göçük altında kaldığını yazan pankartlarla meydanlara fırlıyorlar.TESADÜF DiYELiM.
Tıpkı Hrant Dink cinayeti (Failleri yavaş yavaş ortaya çıkıyor) gibi. Binlerce pankart kısa süre içinde nasıl basılır ve dağıtılır. DiKKAT EDiN HiÇBiRi ŞiRKETiN SAHiBiNE SALDIRMIYOR BAŞBAKANA SALDIRIYOR. TESADÜF DiYELiM.
Soruşturma başlatılıyor ve hemen ardından Cumhuriyet Baş Savcılığı sorumlu olan herkesin madende olduğu ve sorumlu tutulacak kişilerin öldüğünü bildiriyor.TESADÜF DiYELiM.
Ve Mehmet Baransu'nun Twitter hesabına bakın olaydan önce neler yazmış.Sanki birilerine talimat verir gibi.
*
yukarıda yazılanlar alkislarlayasiyorum.com üzerinden bir üyenin yapmış olduğu yorumdan alınmış bir kopya olup şahsımca direkt bir ilgisinin olunmadığını belirtmek isterim.
Tamami soyle, malum 50 karakter siniri; tek bir kadina ait olmayi goze alabildigin zaman erkek oluyorsun. Kim demis ?
- Nejat isler
Son 3 gundur facebook listemde bunu paylasmayan hatun kalmadi yemin ediyorum. Bunu soyleyen adam da don degistirir gibi sevgili degistiriyor ve erkekligin tarifini veriyor.
sitede yer alan yorumlar çok doğru noktalara temas etmiş. arada adamın gerizekalılığına bastıra bastıra vurgu yapanlar olsa da ' hırsızın hiç mi suçu yok ' diye sormaktan geri kalmayanlar epey fazla.
sahiden de bu rtük ne işe yarar ? aptal aptal sansürlerle film ve dizilerin anasını sikmekten daha faydalı işlerde icraatına tanık olan olmuş mu hiç !
sonrasında ak itlerin sosyal medyada ardı arkası kesilmeyen aynı fotoğrafı defalarca paylaşması üzerine hatırlatılmasını zorunlu hissettiğim bazı eski fotoğraflar daha vardır.
yukarıda ki fotoğrafta ayar nasıl verilir gayet iyi görülür. öyle bacak bacak üstüne atarak ne kadar eşitiz demekle olmaz o işler. bir kere bacak bacak üstüne atmak 'saygısızlıktır' inancı bizim toplumumuza has bir şeydir. yani elin amerikalısı için hiç bir anlam ifade etmez. zira cesur yürek filminde ingilizlere götlerini açıp gösteren iskoçyalılar bize göre nasıl alay konusu ise ve onlar tarafından aslında bu hareket büyük bir aşağılama ifadesi ise elin amerikalısının karşısında bacak bacak üstüne atman adamın skinde bile olmaz.
ne kadar samimi görünüyorlar değil mi! halbuki yukarıda ki linkte bugün danışmanı olan yiğit bulut düne kadar 'şerefsiz rasmussen' diye ağzına geleni saymış. yiğit bulut öyle yapmış da başbakan'ı farklı mı davranmış. demek ki nato genel sekreteri olunca düne kadar allah kitap muhammed diye savaş açılan danimarka eski başkanı, nato genel sekreteri olunca sanki hz. muhammed karikatürleri için özür bile dilemeyen adam o değilmiş gibi her şey sineye çekilmiş.
maalesef kadınlardan daha önde olduğumuzu sanıyorum bu konuda. kadının adı çıkmış bir kere. gece gece bana bunu yazdıracak kadar beni harekete geçiren ' the sopranos ' dizisine de bol selamlar.
izleyenler hatırlar belki. dizinin bir bölümünde mafya'nın patronu ile bu patronun yeğeninin nişanlısı gece ıssız bir orman yolunda arabayla ilerlerken kaza yaparlar. zaten etrafı tarafından tuttuğunu s.ken bir nam salmış olan patron ve bu nişanlı kızımızın arabada yalnız olmaları fazla dikkat çeker. sonrasında ise kulaktan kulağa aslında hiç yaşanmamış bir şey sanki yaşanmış gibi hem de abartılarak bir başkasından öbürünün kulağına fısıldanır. bu durumdan kıllanan yeğen önceleri patron olan amcasına inansa da dedikodular kulağına gelmiştir ve kontrolünü kaybetmiştir.
burada bilhassa dikkatimi çeken ve biz erkekler arasında gerçekten de yaşanan şey, aslında hiç olmayan bir şeyin bile olmuş gibi yansıtılarak etrafına aktarılmasıdır. aklıma gelen örneklerden birisi olarak mesela, arkadaşımın biri sırf hülya avşar acun'un 2-3 tane programında yer alıyor diye bu hülya acun'a kesin veriyordur çıkarımını yapması ilk aklıma gelenlerden.bu sosyal hayatta, okulda, iş yerlerinde hülya ve acun'un yerine koyabileceğimiz çok insanlarla dolu. yeter ki yan yana biraz fazla görülmüş olsun. bir başka örnek ise iş ortamında yaşanan küçücük bir problemin çok kısa zamanda hiç ummadığın birinden hem de üstüne eklene katlana uydurmalarla dinliyor olmak.
özellikle tecrübe sahibi yaşını başını almış abilerimizin çok kullandığı bir yöntem olarak 'yemleme' kimin ne olduğunu dakkada ortaya çıkarır. eğer ketum biriyseniz sınavı geçersiniz. yok gevşek ağızlı biriyseniz ikinci bir şans bir daha hiç olmayacaktır. yemleme,yani şöyle ki; sanki ortada çok önemli bir konu varmış gibi o konu yemlenecek adamın yanında paylaşılır ve sonra beklenir. zaten yemi atanlar belli olduğu için sonrasında başka ağızlardan o konu duyuluyorsa o adam o sınavdan çakmıştır. yemi yutmuştur.
yerinde bir karar. bir çok kez dışarıya çıkmak isteyip de dönüşte tekrar kuyruğa girmek ve uzun uzun aramalardan üşendiğim için beni havaalanına bir nevi hapseden uygulamanın sonunda biteceğini söyleyen haber. zaten türkiye dışında çoğu başka ülkede böyle bir şey yokmuş bile.
tahammülsüzlüğün bu kadarı artık. sana karşı sesi yüksek çıkan herkesi ya içeri tık ya da engelle. diktatör denince neden kızıyor bazıları hiç anlamadım zaten.
1 haziran 2013 güvenpark kızılay çektim sıktım üç tane başlıklı youtube paylaşımı altında ırkçı, ayrılıkçı yorumlar ile halkı kin ve öfkeye sevk etmek suçunu işleyip hakkında hiç bir işlem başlatılmayan binlerce sanal milisten sadece biridir.
denmek istenen tam olarak şu; içeriğinde alkol barındırdığı için ilaç kullanmayı reddeden dinci.
forum sitelerinde hangi gargaranın daha kullanışlı olduğunu araştırırken denk geldiğim bir yazı. dinci arkadaşımız kullanacağı gargarada veya ilaçta alkol olup olmadığına çok dikkat edermiş, eğer içinde alkol varsa kullanmazmış. sorumlusu olan kişilerde doktorlarmış. çünkü nedeni, doktorların dini bilgilerde ehil olmamasıymış ( tabi ilahiyat ilimleri okumamışsa ! ).
sizin ben yoz beyinlerinize tüküreyim, geberip gidin ilaç falan da kullanmayın.
gezi olayları sonrasında sosyal medya ve internet dünyasının kitleleri yönlendirebilmekte ne kadar güçlü olduğu iktidar dahil herkesçe bir defa daha tanık olunmuştur. ve görülen o ki bu güç, bazı kadrolu fedailerce kontrol altına alınmak istenmektedir.
en muhalif video paylaşım siteleri dahil, muhafazakar görüşün aksi tarafında yer alan internet gazeteleri de beraberinde olmak üzere onları artık her yerde görmeniz mümkün. olaylar sonrası bu sosyal paylaşım siteleri ve gazetelerin yorumlar sekmesinde yer alan yazılanları okursanız ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
hürriyet, sözcü, radikal gibi gazetelerin kullanıcı yorumlarında akit,taraf okuyan adamın trolluk yapıyormuşcasına haberi sabote ettiren bir kalabalığı fark etmemeniz imkansız.
zaten akp gençlik kolları başkanınca itiraf edilmiş bir gerçekti, şimdi ise yarım kalmış bir mağlubiyetin rövanşı için saldıran bir kesim var.
şöyle bir ayar paylaşılmıştır ama o da ne ! selam dahi edilmemiş fi zamanından eklenip unutulmuş ak cahil durumdan rahatsız olup ' demek yaptıklarınızı abdullah öcalan ile kıyaslayacak kadar en az onlar kadar pkk lısınız o zaman ' demez mi ?
diye yemin etmişcesine ve utanacakları yerde hala yüzsüz yüzsüz olayın bir halk ayaklanması olduğunu kavrayamayan iq'su ayakkabı numarasına denk zavallıların sayıklamaları olan paylaşımları aktarıyorum;
Reyhanlı için bu kadar ağlamayanlar ağaç için Taksimi birbirine kattı...
"karnımdaki bebeği öldürmek hakkımdır diyerek kürtaj yasağına karşı çıkanların ağaçlar kesilince vicdanı sızladı."
"1 Mayıs'ta ağaçları kökünden söküp polise fırlatan zihniyet, şimdi ağaç savunuyor."
"Bunların derdi ağaçların kesilmesi değil dertleri ağaç olsaydı yılbaşı gecesi çam ağaçlarını kesmezlerdi."
"imamhatipliler biber gazını yerken sizin "biraz daha şiddetli" naralarınız yankılanıyor hala gökyüzünde."
"isminin başına TC yazan zihniyeti şimdi de AĞAÇ yazmaya davet ediyorum."
"Kafayı çekip çekip ağaçlara sevgilim diye sarılan tipler! ağaç sevdalısı olur tabi.."
"Taksim'de 50 ağaç için üç gündür eylem yapanlar Suriye'de onbinlerce insan ölürken gıklarını çıkarmazlar"
HiÇTE iNANDIRICI DEĞiLSiNiZ hemde hiç..
-işte bu kafa şüphesiz ki önünde anasına hallenseler sesini çıkaramayacak güç sevicidirler, yazık ulan.-
bazı dangalakların gitgide büyüyen savunma mekanizması karşılaştırmasıdır.
efendim 3 tane ağaç kesilecek diye kameralara rol kesenler, acaba şimdiye kadar 30.000 insan teröre kurban giderken neden bu kadar avazı çıktığı kadar bağırmıyormuş ! suriye'de, myanmar'da müslümanlar katledilirken olanlar karşısında sessiz kalırken, neden bugün çevrecilik kisvesi altında gece gündüz nöbet tutanlar o zamanlar neredelermiş ?
maklube kafası yaşayan sözüm ona bu insanlar, doğru yapılan bir eylem karşısında bile olayları saptırabilme kapasitesindeler. sağcısından solcusundan tek ortak tarafları doğa savunuculuğu olan bu insanları bile hala ikiyüzlülükle suçlayabilecek bir omurgasızlıkta bu gibiler.
tütün-vanilya karışımı ve de hayli pahalı bir fiyata sahip ( şahsi düşüncem bu paranın yarısı ederinde kalite bir parfüm ) üzerinizden günlerce çıkmayan abartılı bir şöhrete sahip parfümdür.
al pacino'nun usta oyunculuğuna bir kere daha şahit olduğumuz ' you don't know jack ' adında ki filmde al pacino'yu kodese tıkan yargıcın ' hiç kimse hukuktan daha üstün olamaz ' anlamına gelen söylemi.
filme dair not: film güzel de olsa gerçek bir adamın hikayesini konu edinse de, ermeni lobisinin etkinliğini de hissettirmektedir.