sanslı olmaktır, beraber gidilebilecek insan bulmanızdan bahsediyorum, elele beraberce yeni yerler görme, yeni insanlar tanıma, gidilen yerde yeni yemekleri beraber tadabileceğiniz ve böyle mutlu olabileceğiniz bir insan bulmaktan.
gün be gün gelişmekte olan, yeni dünyanın forvet hattının aranan ismi.
gidenlerden dinlendiğinde bir çanta toplayıp gitme isteği uyandıran harika ülkedir aynı zamanda.
rio de janerio'da bulunan isa heykelini görmekten tutunda plajda çılgınlar gibi futbol oynamaya, rio karnavalını seyretmekten, yapabiliyorsanız karnavaldan hatun düşürmeye, yemeklerini tadarken zehirlenmeye kadar bir dolu görülebilecek-yapılabilecek bir sürü şey akla gelmektedir.
tanımlanamayan uçan cisimdir, illa uzaydan gelmesi gerekmez, roswell olayından sonra teknolojide dramatik bir şekilde çağ atlayan abd'ye ait hava kuvvetlerinin bir oyuncağıda olabilir.
özellikleri arasında; enterasan bir şekilde tüm fizik kurallarının koy götüne gitsin dercesine hızlanmak, asılı kalmak, orada asılı kalıp muhtemelen caps almak, tabak biçimini benimsemek, bundan vazgeçmemek, tarlalara şekil çizmekten sıkılmamak vardır, birde insanlarla hayvanları kaçırırlar, terbiyesizdirler, kendilerini görmek isteyen insanlara görülmez nerede bir dallama var ona görünürler, kalp kırarlar.
ayrıca;
ülkemiz insanı taş atarken komşumuz yunanistan jetlerle kovalamıştır kendilerini.
amerika birleşik devletleri gibi asyalıların cirit attığı bir memlekette zaten sıcak kanlı olan asyalılara sokulmak zor değildir, korelilerin türk sempatisi de düşünülürse zor değildir, ingilizce şart tabi.
güzel zannettiğiniz kızlara yaklaştıkça güzel olmadıklarını farkeder, otobüs, minibüs, metrobüs beklerken yazıları zor okursunuz, bozukluk çok ilerlemişse, beklediğiniz aracı dibinizden giderken görebilirsiniz, tanıdığınız insanlar neden selam vermedin diye serzenişlerde bulunabilir, küsebilirler, sınıfta tahtayı göremez, en önde oturmak zorunda kalır arkadaşlarınızın inek, dana şeklinde yaratıcı esprilerine maruz kalırsınız, tüm bunların yanında bi de avantajı vardır; selam vermek istemediğiniz insanları görmezlikten gelebilme lüksünüz olur, yine de hayatı düşük kalitede izlemek olduğundan tedavisi şarttır.
bugün tsi 21:00'de - abd'de öğlen 2 - yapacağı açıklamayla büyük ihtimalle, dünya genelinde olmak üzere, ufak yada büyük şok dalgası yaratacak kurum.
dünya dışı yaşamın varolduğunu, olabileceğini bir şekilde açıklayacaklar; tahminim yeşil derili, iri siyah gözleri olan bir dostumuzun fotografını yada konulu videosunu paylaşmayacaklar, keşke paylaşsalardı elbet, büyük ihtimalle mikrobik canlılar üzerinden gidip "yalnız değiliz" denilerek yeni yaşamlar üzerine daha çok gidilecektir, dünya dışında yaşam için varsayılan oksijenin varlığı-suyun varlığı saçmalığına son verilebileceğini, yaşam için illa da bunların olmak zorunda olmadığını belirterek, orada bir yerde birilerini bulma olasılığımızın artmış olabileceğini müjdeleyeceklerdir.
açıklamayla beraber; hali hazırda "onları" bekleyenler sevinecek, daha da umutlanacak, umursamayanlar taşaklarını kaşıyıp başka kanala geçecek, tırsaklarsa varsa evlerinin bodrumlarına, sığınaklara stok fikrini akıllarından geçireceklerdir.
anlayacağınız bu gece bi şeyler değişecek, umarım da böyle olur.
doğru bir hamle değildir. aynı zamanda sosyal birisi olmadığı çıkarımını yapmakta mümkündür bu dostumuz hakkında, mümkündür çünkü azıcık sosyal dahi olsa bile insan ilişkileri kurmanın güzelliğe, çirkinliğe dayanmadığını görür, hatunlarla beraber olan heriflerin çoğunluğunun tipsiz ve itici olmasına rağmen sırf orada olduğu için o sansı yakaladığını anlar ve geçen vaktine yanardı.
tavsiyem hayatınızı bu tip sınırlamalarla zorlaştırmamanızdır.
koalisyon hükümetini bozarak yeni bir isme, yeni partiye sans verecek kadar yeniliğe, farklılığa açık olandır.
ilericiliği, insanların üzerlerinde ki giysilerin etiketlerinde yazanlara göre belirleyen ezberletilmiş bilgilerin kölesi cahillerden kat be kat ülkesini düşünen, yıllar boyu değişim göstermeyen bir partiye oy vermenin modernlik olduğunu kendi küçük dünyalarında kendilerine inandırmış insanlardan çok daha modern olandır.
herşey buffy the vampire slayer'la başladı aslında, o hikayenin akışı, karakterlerin tuhaf bir şekilde sizi içlerinde, yanlarına çekmesi, spike'la beraber buffy'e asılıyor, xander'la beraber buffy'nin yanında savaşıyorsunuz. sonra angel girdi hayatımıza, ruhu olan vampir, daha karanlık ama tanıdık yüzler var, buffy'nin bir parçası ya. the x files dikkatinizi çekiyor, mulder ve scully'nin uyumu da uyumsuzlukları da ayrı bir tat veriyor, uzaylılara olan ilginizi körüklüyor, artık inanan taraftasınız, mulder'ın yanındasınız. malcolm in the middle var bi de, aileyi tanıdıkça daha bir ısınıyorsunuz, malcolm'la beraber büyüyorsunuz, scrubs dikkatinizi çekiyor, yavaş yavaş o da içine çekiyor sizi, jd ve turk arasında ki dostluğa imreniyorsunuz gibi, six feet under geliyor sonra, uykusuz kalmaya değer mi değer, nip/tuck la berabersiniz, gerçekleri hiç süslemeden suratınıza çarpıyor, karakterlerin gelişimini izliyorsunuz, yaratıcılığa hayran kalıyorsunuz, the oc ile marissa'nın sigarasını yakan ryan olmak istiyorsunuz, seth'le beraber gta oynayıp summer'dan bahsedişini dinlemek geliyor içinizden, arrested development'la kahkaha atıyorsunuz, karakterler öyle güzel ki...
yayınladığın harika filmlerinle, dizilerinle, iyi ki varsın cnbc-e.
insan kişisi; kediden "kedim" diye bahsederken, kedimizse dışarıya kaçtığı o kısa anlarda diğerlerine hava atar "ya bir insanım var evde, izin verdikçe sevdiriyorum, yemeğimi aağıma getiriyor, suyumu da, karnımı okşatıyorum arada sırada, ipin ucunu kaçırınca vuruyorum bi kaç tane, şimdi beni arıyordur ben döneyim en iyisi"
bir şarkıyla, bir melodiyle yada bir kokuyla, kalbinizi güm güm attıran, "ben buradayım ayağını denk al" diyerek varlığını hisettiren, mutlu kılan garip his.
sorgu bittiğinde ufacık, masum çocuklar olmanıza rağmen, duvarlar çizilmiştir kendiliğinden, büyüdükçe o duvarlar belirginleşir, hayatın gerçeği o duvarlardır işte, kiminin alçak kiminin yüksek.
uygulanabilir alternatifi yoktur ne yazık ki bu sistemin.
altta kalanın canı çıksın sistemidir bir nevi. bir tarafta beyaz yağ fıçısı adam diğer tarafta temiz suya ulaşamayan siyah kemikleri sayılan küçük çocuk.
karanlık okyanus üzerinde düşen uçağın içerisinde olmanın nasıl hissettirdiğini merak ediyorum. o anı, zaman/mekan kavramının yok olduğu, kalbin, sona yaklaştığını bilircesine, delicesine çarpmasını hissetmeyi umduğum o anı merak ediyorum.
hoşlanmadığım bir elemanın ingilizce konusunda yardım istemesi, kabul etmem, gözlerimin haince parlaması, çocuğa sıfır aldırmam. üzgünüm, inan ki sözlük çok üzgünüm.
fotograf makinasının ardında ki insan evladı güzel bir hatunsa bir an için unutulan fobidir.
bir sebebi vardır elbet, öz güven sorununuz vardır, vampirsinizdir insanlar çakmasın istiyorsunuzdur yada arkadan iki kulak yapan arkadaşımsılardan hatıra iri bir tavşana benzediğiniz fotograflar kalmıştır, iri bir tavşan olmak istemiyorsunuzdur, arkayı kolaçan etmekten fotograf neyim çektirememektesinizdir. herşeyin bir açıklaması vardır.
- dik dur
- !!!!!!
- yok öyle değil, sağa çök
- !!!!!!
- çene yukarı
- !!!!!!
- hafifçe oynat
- iç ses: az kaldı zaten
- dur abicim yapamıyosun sen (yanınıza sokulur kafayı kaldırır, nazik bir şekilde hafif sağa yatılır hemen fotografı çekmeye koşar) iç ses: bok yetiştirecek sanki
- sırıt (sırıtacak hal mi kaldı be adam)
- dış görüntü: enterasan bir pozisyonda zoraki sırıtılır, flaş çakar, adam da ben de oh be der çeker giderim
fotografa gelecek olursam; birazdan seni sikecem der gibi çıkmışım, sağolasın be adam, sanat yönetmeni sanki ibne.