yaklaşık olarak bir 8 yıldır dinlediğim ve ilk albümlerinden beri sıkı takibe aldığım gruptur. türkiye standartlarının üstünde bir müzik yaptıkları kesin. bütün albümleri telefonda kayıtlı ve hiç sıkılmadan sürekli dinlediğimdir.
ayrıca şu sözlerin güzelliğine bakar mısın daha güzel nasıl anlatılır ;
"Sustu ağustos Böcekleri,
Bir bombanın sesiyle.
Kimin için patlarsa patlasın,
Öldürmek ölmek gibi değildir.
Her şeyi tersten yazarlar,
Onlara dokunan yanar!"
aynı zamanda dünya 2016 en çok savaşacak ülkeleri sıralamasında da 2. sıradaki yerini almış ülkedir. su götürmez, kimsenin ret edemeyeceği gerçektir ki; günümüz türkiyesi'nde bazı kelimeler, özel isimler, kalıp cümleler bir takım ideolojiyi, karşı tarafın benimsediği izlenimini uyandırıyor. yazıklar olsun türkiyesi.
bir süredir buralardayım şöyle bir gözlemliyorum kıza neler diyorlar lan! ayıptır lan harbiden bak istediği kadar troll bıdıbıdı olsun ''kadın''sa eğer biraz usturup takının amına koyim açık açık sövdürdüler bak ya!
böyle hani anaokulu-ilkokulda erkek çocuklar kıza sevdiğini onun ilgisini merak ettiğini belli etmek için vurur, döver filan ya aynı ilkellik. eskidi olum onlar bırakın şu elde edemediğinizi çekiştirmeyi, kötülemeyi, karalamayı. kadın ruhu diye bir şey var adam olun lan azcık hassikomançeler ya. yazmayın, yürümeyin de kızı bir rahat bırakın lan! ben bu kızın sözcüsü, avukatı filan değilimde gerçekten rahatsız oldum artık yani.
bilirkişi olarak bir değil binlerce sayabilirim. bazen birisi bazen diğeri bazende hepsi birer kombo olarak paket şeklinde karşıma çıkabiliyor.
- ayak bilekleri,
- el ayak parmakları,
- tırnakların bakımı,
- parmakların inceliği ve orantılı uzunluğu,
- dizler,
- dudakların orantılı kalınlığı,
- gülüş-duruş-bakış,
- daldığında aldığı yüz ifadesi,
- omuzlar çok önemli,
- belin inceldiği yerler,
- göğüslerin sarkıklıkla aşırı diklik arasındaki altın oran,
.
.
.
diye gidiyor. hepsi bir kenara tabii kide gizli bileşen ''zeka'' dır. o yoksa inan diğerlerini bir kalemde siler atarım çok ciddiyim!
(#30818512) burdan da görülebileceği gibi bir oğlak olmanın, fakat durumun sadece burçlarla alakalı olmadığı bilinciyle gurur veren sevincini yaşıyorum.
Söz konusu beyanatta bulunan, bunu savunan, düşündüğünü sandığı yerin esasında üstüne oturan, bu insan bile diyemedigim organizmalar gibi gizli bir orospu çocukluğu yoktur.
adamların konuştuğu şeylere bak lan!
Patlak karı, kızlik zarı, kızıyla cinsel temasa geçebileceğini söyleyen diyanet işlerı alayinizin amina kıyım!
şu anki durumdan bahsediyorsak zaten kontrolden çıkmıştır ki hükümetin olağanüstü çabası, olağanüstü hal ilan ettiği bölgeleri insansızlaştırarak, bir bakıma kendi halkını kendi memleketinde göçe zorlayarak bu büyük sıkıntıyla en ufak bir kaygı yaşamadığı aşikar.
tabi ki de çok basit. inanın insanlar memleketlerinde bu insan istifinden çok daha memnun ama aç! soruda bu değil esasında bu bal tutan parmağını yalarcı zihniyet gitmelidir ve başa gelen kaymağını hüpletir mantığı gitmelidir. dikkat çekmek istiyorsak 13 senelik nüfus artışına bakmalıyız.
bundan sonra yapılacak nedir derseniz? bence insanları küstürdükleri memleketlerine iş-barınak sözüyle ve bunları sağlayıp devletin gereken yardımı yapıp kısa vadede çözebileceği en iyi yöntemdir. tabi ki sanayileşmek o bölgelerde.
şiddetle desteklediğim direniştir. ya arkadaşım diyelim ki ben eski kafalıyım veya bana zaten var olanlar yetiyordu bu amına kodumu aparatını facebook'a çevirmenin ne anlamı var. bildirim filan geliyor açık oy durumunda. bu nedir ya. tamam açık olmak güzel eyvallahım ama zaten beğenimizi biz kendimiz yazar kişiyle iletişime geçerek belirtiyorduk.
bildiğin akp hükümeti gibi lan. duble yollar yaptılar boğazın ortasından 3. köprüyü geçiriyorlar, doğuyu insansızlaştırıp insanları göçe zorluyor, kapitalizmi büyük balık küçük balığı yemez dişinin kovuğuna bile yetmez pozisyonuna getiriyorlar. içselleştirelim...
yazarların kalitesi, okuma sürelerinden çok başlık altı bkz'cilerin karma sevdası, karı arayanların, çaresizlerin, asosyallerin sözüm ona sosyalleşebildiği ancak gel gör ki fikri ve zikri olarak üretmeyen sadece populizm meraklısı ne kadar işe yaramaz adam varsa ''yazar'' oluyor. olur tabi 3. köprü nasıl ki insanların boğazından geçen ekmeğin gramajını arttırmadıysa, aç insanların kursak bölgesi ''kal'' durumundaysa, uludağ sözlükte bilgi alış-verişinden çok, forumsal populist yazarımsı akımının yegane durağıdır.
bunlar için bir şeyler yapın hıamınaa!
edit: he şunu da ekleyeyim az kaldı bundan sonraki en büyük icraatları muhtemelen birbirimizi tag'lemek olacak demedi demeyin!!
evet arkadaşlar vajina yalamak sanat işidir. çünkü kadınlar bir sanat eseridir. sevişmekte bu sanatın icra edildiği makamdır. iyi vajina yalayan erkekler sanatçı ruhludur. vajina yalama sanatıyla birlikte sevişme sanatını iyi bir ders şeklinde işleyeceğiz birazdan ancak öncelikle bedenlerimizle barışık ve keşiflere açık olmamız gerekiyor. yurdum kızına sevişmeyi ahlak zıbzıbısı yüzünden öcüleştirdikleri için şunu bile gördüm ''ayy yapma öpemem seni sonra''. tüh amına koyim seni yetiştiren topluma nıt nıt nıt.
evet kızlar sizlerde dikkatle dinleyin. öncelikle partner seçiminizi duygusal bir bağınız olan kadınla yapın. burası çok önemli çünkü sınırları minimize edebileceğiniz hatta ortadan kaldırabileceğiniz yegane sevişme bu zeminde oluşur. zaten bizim türk kızlarının ''robot gibi yattı öyle sırt üstü yeaaa'' diye şikayet ettiğimiz bu huyu 1. si ahlak safsatasından 2. si oldu bittici bizim türk erkeklerinin 3 ileri-geri finishci manteliesi hüseyin bolt'la 100 metrede yarışır şerefsizim. yapmayın anua goyim!
başlıyoruz. diyelim ki duygusal bağ var işin kimyası tamamdır. ön sevişme çok önemli zaten iyi öpüşen bir erkek burada kadına ''orayı yıkarlar'' mesajını verdiği en önemli bölümdür. kadınlar size yön vermedikçe uzatın da uzattın öpüşmeyi.
''ama hocam kasıklarım şişiyor'' dedi birisi hanginiz o ibne! şişer tabi antrenman çok önemli minimum yarım saat kırk beş dakika sevişilecek dediğim gibi delisi olan sabırsız kadınlar da var ama dizginle! şöyle düşün maça çıkacaksın vücut maçtan önce en az 40 dk kendine gelemez ısınma konusunda açması-germesi, kültü-fiziği hepsini yapman lazım ki performans alasın. tamam bunu da hallettik ilerliyoruz. senin ağzın çok önemli sana diyorum at ağızlı erkek. onu sürekli kullanacaksın mesela ben aralara el-ayak fetişim olduğu için 1 saate kadar uzatırım. en az 5 dk da ona ver hadi.
en önemli kısımlardan biri kadının lingeria'larının üstünden yapılandır. bu kısım kadını çıldırtır. yap bunu hatta onun üstünden ufak ufak ısır ohh bi' canın çekti dimi lan fikibok seni. onu da yaptık mı geldik sanatın icra edildiği kısma.
açtın kukiletayı bütün nüktedanlığıyla karşında. tabi sen vücutta hoş bir gezinti yaparak yavaş yavaş iniyorsun oraya. şimdi önce ufak bir buse üst kısmına ve vajinanın gizemli dünyasını zaten anatomik olarak bildiğini varsayıyorum. bir yandan da elinin tekiyle kadını vücudunda göbek veya çiço kısımlarında onu sakinleştirecek hoş bir gezinti yapıyorsun. second hand free. onun başka bir işi çıkabilir. bir arkadaşa bakıp çıkabilir...
güzelce dudaklarını ıslattın duygusal bağ önemli burada başlangıçta ufak bir koku sarı leken alışana kadar seni ürkütebilir sakın pes etme!* dil dışarıda deliler gibi gezinmesin dudağın içinde emer bi vaziyette vajinanın büyük dudak kısımları ıslattı ve geldik küçük dudak kısmına oraya dilinle yukarı aşağı en az 1-2 dk yalıyoruz ki bu içeriye sinyalin gidip ağzın ıslatılması için destek kuvvetleri gönderecektir. ve evet geldik merhum kısma klitoris. üretra artık bütün vasfını yitirdi. klitorise o herkesin yaptığı dili yukarı aşağı saniyede bilmem kaç dil darbesi muhabbetindeki gibi yapmıyorsun! lütfen! gene emer pozisyona geçip klitorisi kapatarak yumuluyorsun ve oval hareketlerle dudağın altındaki bilyeye dokunarak hunharca değil yavaş yavaş orta sertlikte de diyebiliriz. klitoris dudakların altında ufak bir bilye gibi bir şey var heh işte o. kadınlar genellikle oraya dilin değdiği anda ufak bir can çekişir ama yılma devam ıslattın filan bir yandan sakinleştir klitoris de en az 10 dk iyice ıslandığında kadının can çekişir gibi zevküsefa noktasına getirdin çok önemli kısımlardan biri olan vajinaya ''istersen tabi'' çünkü buraya kadar oldu artık her şey hazır süpersin kadınını zevke getirmek ona bu hazzı yaşatmanın verdiği rahatlık sana ekstradan 5 dk kazandırdı ilk seferinde. vajinada da gene aynı hareketleri uygulayabiliriz. isteğe bağlı gene orta iki parmağınla squirt sonucu elde etmek için bir yandan klitorisi yalarken bir yandan da second hand job dediğimiz hareketle finali yapıp artık görevini ve zevk şelalerinde boğduğun kadınına altın bir vuruş yapmayı hak ettin göreceksin kadın kişi onun kadar zevk alamayacağını bilse de o an hayır diyecek o da benim kadar zevküsefa olmalı diye artık 3'lü 5'li 7'li çipetpetlerle sabahlar olsun hakkındır. emin ol ne bir ses sanatçısı ne de ünlü bir ressam senin ona tattırdığın zevk şelalelerinin hiç birini tattıramayacak dolayısıyla sanatında üstünde bir şey yaptığın gerçeğiyle sabah yastığa başını koyup dünyanın en güzel uykusunu çekebilirsin...
birsen tezer'in sesinin değdiği şarkılardan biri. tabi bir kadın olarak temsil ettikleri de cabası. kadıköy'de erkan oğur'la beraber de dinlemişliğim vardır ki ne sen sor ne de ben anlatayım...
koray avcı yorumundaki albeni ise klarnetin büyüsüdür.
(#30758397) az çok demeden, imkan dahilinde herkesin yapabileceği major-minör ne varsa yüklenmesi dileğiylen. misyon ekşi sözlük olmasa da vizyon insansa fark etmez bu platform olur, ekşi olur bir şeyler yapmak insanın doğasından...
eğer bu çişse aleti nükleer bir silah olarak kullanabilirsin. baksana sadece karı eritmemiştir o almış başını gitmiştir magmaya kadar yardırmıştır. akşamdan kalma birayla zall yazılıp kenarları da çişle süslenmiş olabilir.
yaklaş sözlük... yıllar önce sözlükteki civcivli zamanlarımdan ''nereden geldiyse aklıma'' * sözlük içinden tanıştığım bi' hatunla ilgili anımı paylaşmanın vakti geldi. evet oldu o kadar. çok fazla hatırlamıyorum bayağı oldu çünkü hatırda kalanları beyni şöyle biraz çalkalayıp tepesine bi kere vurduktan sonra yazmaya çalışıcam. çok tatlı bi' kızdı ve bunu hak etti ve birden yıllar sonra aklıma geldiğinde dudaklarımın sağ tarafına hafif bir tebessümü yerleştirdiyse ona bu hediyeyi vermeliyim.
vakti zamanında sene 2010 diye hatırlıyorum, üniversitenin bi' 3 sene cıvığını çıkarmış ve hatunun biriyle 1 sene missler gibi bir ilişki yaşamış ve ayrılmışız ancak bir türlü götü toparlayamamış vaziyette elde bavulla ben bi daha sınava gireceğim diye döndüm ana ocağına. tabi gene o zamanlar bu 1 senelik ilişkiyle ilgili şiirler, denemeler, yazılar filan yazmışım da yazmışım e haliyle o duygusal boşluktan sağlam bir hicivci pörtlemiş. nasıl yardırıyorum. karma bi' şekilde. siyasi, inanış veya inanmayış...
vardı tabi o zamanlar hatunlarla muhabbetim sözlük içi ama bu mevzu bahis hatun ayrı bi tatlı ve frekans tutuyor. bir adet jedi kızı*. e tabi bende yazıyorum muhabbetimiz acayip güzel. derken kız artık sözlüğe sadece benimle muhabbet etmek için girdiğini söylemeye başladı ve biz tabi ki o zamanların yeni modası facebook'tan ekledik birbirimizi. bir de messenger'dan ekledik * ve tabi işin içinde facebook olunca önceden de konuştuğumuz yaşıdır, fikirleridir her şeyiyle şeffaf bir tatlılık abidesi olduğu çok açık.
çok tatlı, çokta güzel tabi. bu tatlı kelimesini kaçıncıya kullandım bilmiyorum ama aşağıya editleyeceğim nasıl bilinçaltıma tatlı diye yerleştiyse...
velev ki kızın 16 yaşında olduğu bütün çıplaklığıyla gözümün önünde. ancak buraya bir dip not ekleyeyim ben tamamiyle insani duygularımla yaklaşıyorum yaşı duyduğumdan beri *. konuyu duygusal noktalara çekiyor ve kıvrak bir takım çalımlarla sıyrılıyorum, konuyu dağıtıyorum, ama kız cidden aşık oldu ve bunu bağıra bağıra söylüyor. açıkçası çokta güzel bir kız ve dediğim gibi çok tatlı fakat zaten yeni çıktığım ilişkinin buhranındayken, yalnızlığı ve oralardan uzaklaşmayı seçerek kendimi sakinleştirmeye çalışırken bir de bu güzelim kıza yanlış yapmak istemiyorum. işin başka boyutu da var. şöyle ki;
ben 22 yaşındayım ve evet bazılarına göre ne var bunda ancak beni rahatsız eden bir durum böyle bir etikle yaklaşırım kadınlara. hala bile. yanlışı doğrusu kişiye göre değişir ve bilinmez. fakat korkuyorum da ergenliğinin kızgın döneminde lisedeki bir kızı duygusal olarak üzmemeliyim. çok canım sıkılıyor bu duruma. olmayacak...
ha yaşı 21-22 olur o zamanın şartları yardırılır ancak şu aşama ve yaşta imkansız. tabi klasik bir kız gibi planlar yapıyor, bu arada telefon numaramı istiyor sesimi duymak için, arıyor konuşuyoruz uzun uzun muhabbet ediyoruz fakat bu iş iyiden iyiye dönülmez bir noktaya doğru gidiyor ve akıntı alıp götürüyor, eriyen kardan adam gibi ellerimden kayıyor zaman ve düşünüyorum n'apmalıyım?
anlıyorum ki bu hassasiyetim daha çok üzecek kızı ve günün birinde lavuğun biri illa bunu yaşatacak bu kıza. ama nalet olsun ben olmayayım o lavuk! derken karar veriyorum ve bir gün gene sevgilim olur musunlu bir konuşmanın içinde artık söylemem gerekenleri onun ne kadar tatlı olduğu ve yanlış zamanda benimle karşılaştığı gerçeğiyle, bu durumdan bir ilişki çıkmayacağını ve üniversiteyi bir gün okuğu zaman bunları konuşabileceğimizi söylüyorum.
vee dann kız yıkılıyor ancak belli etmemeye çalışıyor güzel güzel konuşuyoruz bir gün üniversiteye gideceğim o zaman bunları konuşacağız diyor. zamanla facebookta arada bir konuştuğumuz insanlar oluyoruz. tabi bu bahsettiğim zaman 2 sene kadar ilerliyor ben tekrar üniversiteye gitmişim gene ne yapıp edip kendime bir kaos yaratmışım ve gönlümü gene eğlendirmedeyim. o arada kız çok istediği tarih bölümünü kazanıyor. tebrik ediyorum konuşuyoruz tekrardan ama o kız benim gözümde hala aynı kız hala daha çok güzel günleri, üniversitede benden on kere iyilerini bulabilecek kadar güzel bir kız ve her devrin, yaşın insana yaşattırdıklarını yaşaması gerektiğini düşünüyorum. biliyorum çünkü üniversite başka ve orda çok daha başka kopiller var. bi 6 ay kadar daha arkadaş kalıyoruz sanırsam. çok iyi hatırlamıyorum ve bi gün öylesine bi bakayım diyorum silmiş beni o zaman anlıyorum ki tamamdır gönlünü doldurdu. ve kızın soyadını hatırlamıyorum hala daha aynı durum geçerli.
tekrardan aradan çok uzun bir zaman geçiyor. köprünün altından debisi çıldırmışçasına akan sular bugün bende bu güzel tebessümle, o tatlı kızın bir yerlerde mutlu olduğunu hissettiriyor. çünkü gerçekten üzülmemek için yaratılmış o kadar tatlı bir kızdı.
sadece dedim ki lan acaba n'apıyor şuan? hayat nasıl gidiyor? ne kadar değişti? zaman neleri getirip neleri götürdü?
hepsi bu. o zamanlar sildirmişti üyeliğini hatta belki şuan buralarda bir yerlerde başka bir nickle bilmiyorum ancak bu yazı bir gün bir yerlerde bir şekilde karşısına çıkarda okursan;
''sen çok tatlı bir kızdın umarım her şey gönlünce olmuştur.'' demek istiyorum hepsi bu aynı tebessümün yüzünde belirdiğini düşünerek...
çok basit bir örnekle aşağıdaki linkten derinleşip bir o kadar hüzünlenip aniden silkelenip, nerdeyiz lan biz? soruları belertir zihinde.
adamlar 172 bin tl yi sosyal bir yardım için, bir çocuğun geleceği için 2 gün içinde topladı ve yıllardır takip ederim.
ikisi de değil. önce insan gelir. türk toplumu bunu anladığında bir şeyler kalıcı olarak değişecek o kesin. devletler, vatanlar, insanlar için kurulmuş düzeneklerdir. onlar araçtır. din mi onu hele bana hiç sorma!
''sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiğinde, dünya barışı tanıyacak'' jimmy hendrix
çok yanlış bir kelimedir iğrençtir erkek olarak söylüyorum. kız yoktur kadındır. kadınlar vardır. kelimeye çok siktiri boktan anlamlar yüklemiş sikimsonik türk toplum ahlak safsatasıdır. yapmayalım lütfen çocuklar.
onca kafa yaşadım esrarından tutta şekerine kadar cocaininden tutta lsd sine kadar sana bir sır vereyim mi yaşayacağın en güzel kafa ne biliyor musun? seni sevdiğini hissettiğin ve senin de deliler gibi sevdiğin kadınla sevişmek kadar güzel bir kafa yok yok. ve en güzeli de ne biliyor musun sabah kalktığında yanında uyuyor ama uyuşturucu veya alkol sabah oldu mu puff uçuyor. değerini bil bulduğunda sım sıkı sarıl gurur sakın yapma!
cevap veriyorum antikapitalist adamdır. zira doktor, mühendis, tarrak kürek olmuş ve sisteme bir güzel hizmet ediyorsa afedersin şu gün atomu parçalasın tek kelimeyle gerizekalıdır. bir nesimi değildir. delidir, olmalıdır veya çantayı alıp buralardan kaçmalıdır. ya da sismetemin içinde bulunup ona başkaldırmaktır. diyeceklerim bunlar.
yıllar sonra gelen entari. öyle bir bakıp çıkacaktım arkadaşa olmasa da atmosfere ama şu başlığı görünce ferim döndü.
insanlar neden ateistim dendiği zaman yüzlerindeki ekşimeyle birlikte gelen şu sözü sarf eder hiç anlamıyorum;
- ben ateistim.
+ aaa gerçekten mi? saygı duyuyorum abi o senin tercihin. ''bla bla şaşırmalar filan...''
bak bak lafa bak saygı duyuyormuş yarram, lan göt senden izin mi istiyorum neyi tercih edeceğim konusunda seve seve duyacaksın.
yani nedir bu biz anormalmişiz gibi bir takım hareketler ''senden müsade mi istiyorum'' nedir yani kardeşim adam ben gay'im diyor. eyvahlar olsun.
-o senin tercihin. diyor gene. bak bak hahaha inanamıyorum ya tercih değil mna koduğum hastalıkta değil bu adamın normali am k normali adamın içindeki hormon bu içindeki his onu heyecanlandıran bu sen kimsin. velhasıl dönelim konumuza şimdi yıllardır ateist olarak yaşadıklarımı anlatayım..
- tamam bişey sorucam.
+ buyur.
- şimdi merak ediyorum adem ile havva ilk insan dimi.
+ evet.
- peki adem ile havva'nın 3 erkek 2 kız çocuğu oluyor doğru mu?
+ evet.
- peki madem tanrı bu kadar yüce çok afedersin niçin kardeşi kardeşe siktiriyor*. neden başka bir ali ile ayşe yaratmıyor bana bir açıklar mısın? bir de şunu söyle onu da bilelim neden 2 erkek kardeş yine tek kalan diğer kız kardeş için birbirini öldürüyor neden am k neden? işte bu soru sizi çok korkutuyor. sözüm ona sizi diğer canlılardan ayıran beyninizi kullanıp sorgulamak veya tasavvuf bile size günah geliyor ''neden?''. fakat sizin tanrınızın size söylediğini size ileteyim o diyor ki ''sana başka bir şey lütfettim onu kullan diyor.'' bu kadar korkmayın lan!
tabi cevabı yok bunun çok açık ona bilerek koz veriyorum ''kardeşi kardeşe siktiriyor'' derken. çünkü biliyorum aşırı çaresiz kalacak işte buna üzülüyorum. ve ettiğim küfüre takılıyor tabi ben istediğimi alıyorum.
yani soruyorum neden hayvan katledip dini bir ayini bayram diye süsleyip yine sözüm ona % bilmem kaçını kendinize bilmem kaçını fakirlere * verip garibana 1 bilemedin 2 kere et yedirip 3. geldiğinde daimi yokluğuyla sarsıyornuz niye am k etin kilosunu 50 lira yapanlara tapıyorsunuz niye?
niye senenin 11 ayı bulduğunuzu yiyip kalan bir ayda gene sözüm ona fakirleri anlayacağınızı zannedip iki yüzlü orucunuzu; sabahın köründe kalkıp hayvanlar gibi yiyip akşam topuyla yarış bitmişcesine gene hayvanlar gibi abanarak yiyorsunuz. güya fakirleri anlıyorlar fakir her gün 5'te kalkıp tıka basa yiyip aksamda ezanla kral sofrasına çömüyor. adam ne bulursa onu yiyor anladın belli saatlerde tıka basa yemiyor. çok anlamak istiyorsanız yardımcı olacaksınız bir ay bir gün değil her gün soracaksınız ki bunu tanrı için değil insanlık için yapacaksınız görün bakın iç huzurunuzu nasıl güzel bir hale getiriyor.
ya neyse bitiricem birde şu mevzu var.
- hocam sakız vardı ağzımda orucum bozulur mu?
+ lan am k döviz kuru mu bu her sene aynı soruları sorup duruyorsunuz.
sen bilmiyorsun tabi ben sana ne yazılar yazdım. bunu da yazarım.
hatırlar mısın? mudanya'yı bir anda yıldız seline boğduğumuz geceyi.
yıldız tepeyi sevinçten ağlatırcasına, gözlerine vuran ayın, denizden yansımasında milyonlarca mutluluk taneciğini yakalamış zira arkadaşlarımızın içinde biraz yüzde kızartsa dudaklarının dudaklarıma dokunuşunu.
heyecana yenik düşen ellerini, utancından boynuma sarılıp hiç bırakamadığın o anı.
seni seviyorum demenin kelimelere dökülmeden, dünyamızı aydınlattığı o anı hiç ama hiç unutmayacağım.
sana huzur diye seslenişimi, birçoklarını kıskandıran bana hayat diyen o sesini hiç unutmayacağım.
güzel bir hikayeydi sevdiğim. başladığı yerde bittiği gibi aynı tutkuyla, aynı heyecanla bir tek farkla yıpranmış ruhlarımızla.
şimdilerde arşivlerdeyiz sevdiğim...
söz vermiştin sakın unutma, gerçek aşklar ve mutlu sonlar asla bir arada olmazlar...