cahil cesareti dedikleri şeydir. belki de dünyadaki en tehlikeli insan türünü kapsamaktadır. aklı olanın oyununu ayakta alkışlayabilirsin, cahilin oyununa ne tepki vereceğini bilemezsin.
toplumların çoğu böyle böyle, düşe kalka ilerlemiştir. bazen tatlıdır, bazen acıdır.
empati kurulması gereken insanlardır. cipsidir, asitli içecekleridir, sert çikolatadır, her şey yasak. tabi kaytarmadan yemiyorlarsa. yine de kötü. düşmanımın başına.
öyle çünkü eğer ünlü oynamıyorsa biz o cipsi almıyoruz.
tey tey, reklamcılar neyin kafasında bilemiyorum. ha bir de güzel vücutlu bir kızımız varsa depar attırarak koşuyoruz bakkala doğru.
reklamcılar üniseks bir dünyada yaşadıklarının farkına varmalılar. taş gibi bir hatun oynatıyorsan, dalyan gibi bir erkek versiyonu da olacak. biskolata bu yüzden heteroseksüel erkeklerin nefretini kazanmıştır efendim.
hemen hemen her erkeğin ve kadının hissettiği şeydir, oldukça çirkin * olduğumuzu düşünsek bile.
buhar yayılmıştır, hafif sıcaklık vardır, yüzüne renk gelmiştir, saçların ıslak ve dağınıktır. kurulanırken aynaya bakarsın "vovvv" dersin. karşında hiç tanımadığın birini görür, tebessüm edersin.
kadınların ayna karşısında ıslak saçlarıyla kendine hayran hayran bakması, erkeklerin ise kaslarını göstermesi * bu ayinin en önemli parçasıdır. lakin tartışılmazdır. duş sonrası o ıslak saçlarla hepimiz mükemmeliz, 5 dakikalığına olsa da.
hele ki 90 tanesi 1 tl'ye satılanlardan alıp elini silsen bile zarar. üzerindeki kimyasal yönden onaylanmıştır gibi uyarıları kaale almayınız. hepsi birer radyoaktif deyim yerindeyse. çok önemli ise bu olay, çantamızda kolonya taşıma yeterlidir.
neyin kafasındadır bilemiyoruz ama o kafa iyi bir kafa değildir. yavaş, eklentisiz ve oldukça albenisi düşük bir tarayıcı. windows radikal değişiklikler yapmazsa çok yakın zamanda şirketlerin bile bu tarayıcından vazgeçmesi olağandır.
tanım: yıl 2011'dir ve tüm negatif getirilerine rağmen internet explorer kullanan insandır.
yakın zamanda çıkacak olan, düzenlemeleri itibariyle rock albümü olacak çalışma. birçok sanatçının destek verdiği, şarkılarını seslendirdiği albümdür. şimdilik bilinenler;
yamulmuyorsam bir ingiliz rock grubu. çoğu şarkısının harika olduğunu söyleyebilirim. asıl patlamayı ise 2011 yılında dream theater solisti james labrie ile yaptıkları düet ile çektiler. ben tanmazdım, dream theater hayranlığım benim bu grupla tanıştırdı.
ayrıca dream theater dünya turnesinin ingiltere ayağında, eden's curse ön grup olarak çıkacaktır.
kadro şu şekildedir.
michael eden (vokaller)
thorsten koehne (gitar)
paul logue (bas gitar)
ferdy doernberg (klavye)
pete newdeck (davullar)
albümleri:
eden's curse(2007)
seven deadly sins(acoustic)(2008)
the second coming(2008)
trinity (2011)
ve o ünlü james labrie ile olan düetleri: No holy man
hem hayret verici hem de korkutucuydu. geceleri nereye gitsem hemen yanımdaydı, pasparlak bir gölge gibi adeta. o değil her gün şekil değiştirirdi. bir de top gibi olduğu zamanlar çok korkutucu olurdu. ilkokul 1-2-3 coğrafyası bile bunu idrak etmeye zaman zaman yetmezdi.
daha bebekken beyinlerimize empoze edilen, ay dede şöyledir, ay dede böyledir diye korkutulmak da cabası.
+şimdi kim ayın özelliklerini söylecek?!
-hocağğğmmmmm!!! o şey bizi takip ediyooo.
+şey aslında o büyük olmasından kaynaklanır evladım.
-o zaman daha da korkmalıyız! anneeeeeeeeeeee!
+evladım, yarın anneni çağır, okula gelsin.
-^%+%&)&%=^!
yazarken ingilizce yazdıkları için sevişirken de ingilizce seviştiklerini düşündüğüm insanlardır.
cümle baştan sona türkçedir ama içinde bir kelime sırıtmaktadır. türkçesi *varken hala ısrarla sex demek nedendir bilinmez fakat bu gidişle türkçe için endişelenebiliriz.
--spoiler--
doğuştan gelen gensel ve fiziksel kusurlarla...
--spoiler--
baştan ofsayt olmuş bir zırvalıktır. yazının tam ortasında "bilimsel araştırmalar" ifadesi de gülmemize sebep olmuştur. hastalık olmayan bir şeyin, psikolojik, fizyolojik ve genetiksel olarak tedavi olamaz. çünkü üstüne basa basa söylüyorum, hastalık değildir.
eşcinsellik, toplumlarda sonradan kazanılmış ve psikolojinin de etkisi bulunan bir hastalık ya da hastalık olmasa da sonradan sonraya edinilmiş bir seçim ya da yönelim olduğu düşüncesi hakim. bu hakim düşünce kendini bilimden uzak tutan, sadece ananeleri ile yaşayan toplumların düşüncesidir.
bir bireye, kişisel, toplumsal ve global olarak psikolojik ve fizyolojik zarar vermeyen hiçbir şey hastalık sınıfına giremez ve bu tür şeylerin tedavisinden de bahsedilemez.
son kez, eşcinsellik asla da bir tercih değildir. cinsel tercih hiç değildir. bir insan durup dururken ben eşcinselmişim demez, ben eşcinsel olacağım demez. zaten var olan güdülerinin ortaya çıkmasından ötürü böyle davranıyordur ve tamamen yanlış bir adlandırmadır. bir insanın sahip olduğu herhangi (hetero-hetero veya homo-homo) cinsel dürtüler kodlanmış birer yönelimden ibarettir. bu tür şeyler, sosyal hayatta etrafımızda gerçekleşen ve tetikleyicisi olan olaylarla ortaya çıkabilir. bu durum en çok homofobiklerde görünmektedir. delicesine karşı durdukları şey aslında sahip oldukları kimliktir. tarih de bu konuda bizlere bilgi verecektir.
az önce televizyon izlerken görmüş olduğum durumdur. rte'nin de içinde olduğu akp otobüsünün önüne kadınların atlaması olayıdır. hatta birkaç kişi korumalarla kavga etmiştir. başbakanıma dokunacağım diye naralar atmıştır.
kızım sen iyi misin? haram lan, ne dokunması. abdesti gider.
her seçim sonrası 12 haziranda da başımıza gelecek olaydır. kime sorsan kesinlikle vermemiştir. madem oy verdiğinden utanıyorsun ne diye oy veriyorsun, aa akıllı vatandaşım.
oy verirken utanan ama hala veren halk da sanırım sadece bizde var.
nerede yanlış yaptım diye düşünen yazardır. çoşmak için kastırabilir de lakin sonuç alamayınca psikoloji bile bozabilir. diğer bir ihtimal böyle bir şey iplemiyor da olabilir. o ne güzel yazardır öyle. *