yeni keşfettiğim pdf okuma programı. benzeri iki, üç program daha kullanıyorum aslında, ama sürekli aynı formatta makale okumak sıkıyor yenilik güzeldir. bak şöylede güzel bir özelliği var diyebilecek kardeşlerimi beklerim.
yakinda staj yapacagim kurumdur. malzeme enstitusu ve sosyal imkanlari hakkinda bilgisi olanlardan yardim istiyorum. ozellikle yemek konusunu merak ediyorum.
dudut: abilerim, ablalarim bi bilgisi olan yok mudur?
sansürsüz bölümünün bu gece yarısı mı, yarın gece yarısı mı oldugunu anlayamadığım güzel dizi. kafam karıştı pazar 00.00 demek cumartesiyi pazara bağlayan gece demek olur heralde ya da mantık hatası var ben de.
olumlu etkisini gördüğüm ilaç. birkaç ay düzenli kullandım sivilceden eser kalmadı. eski izler geçti. yeni sivilce çıkmadı her şey güzel giderken bir gece sürerken yüzüm acayip yandı oysa ki hiç yanmazdı böyle kızardı falan, olsun dedim dayandım. ertesi gün gene yangın yerine döndü yüzüm sabaha kızardı, neyse doktora gittim. çok memnundum 2 gündür sürerken yanıyo sabahları kızarık uyanıyorum dedim. zaten yüzümden de anlaşılıyodu halim. alerji olmuş dedi. alerji uzun zaman kullandıktan sonra da ortaya çıkabilirmiş, ilk gün çıkması şart değilmiş neyse başka ilaç verdi. bunu sür yüzünün kızarıklığı geçince isotrexini yüzünün az bir yerinde dene yanmazsa ona devam et dedi. ama bildiğin ilaçtan soğudum. sürmeyi falan bıratım. suratım eski sivilceli, çukurlu haline geri döndü. yani yüzüm düzeldi bırakayım artık hacı demek yok malesef. uzun lafın kısası iki gün önce yeniden başladım. hayrını görmek dileği ile...
hala şoktayım. saçmalarsam kusura bakmayın. kafayı dağıtmak için facebook da arkadaşların fotograflarına falan baktım. yazabilecek kadar toparladım. bi kaç dakika önce acayip tribe girdim geçmişi, geleceği, dost dediklerimi, düşman dediklerimi, anamı, babamı düşündüm. çok karıştım. (burası itiraf yeri değil biliyorum yanlış gelmedim.) bir ton korkularım var. korkup da yapamadıklarım, söyleyemediklerim. akbaba gibi garip sürekli tekrar eden rüyalarım var hep aynı rüyalar, kimseye anlatmadığım. hepsini kafamda gerilere atıp yaşamaya çalışıyorum. behzat gibi kendimi unutmak için kendimi işime verdim. çalışıyorum ve hayata tutunuyorum. bu gece bütün bunlar geri geldi. dizim bölüm sonunu çok güzel bağladı. çok begendim ama sanırım uyuyamayacağim. tanım gelmedi aklıma. tanımlanamayan dizi.
herkese inat planlı,programlı yani düzenli çalışın eger dershaneye gidiyorsanız rehber ögeretmeninizle aranızı iyi tutun. onun sözünü dinleyin, verdiği ödevleri yapın. evet çok çalışın ama çalışmanında bokunu çıkarmayın, sonra devreleri yakarsınız mazallah. masanızda duran test kitapları var ya işte onları yiyin, yutun. sonra ver elini üniversite... vizeydi, finaldi ugraşır durursunuz neyse bunları sonra konuşuruz.
seyrine hayran olduğum, geçen sezon daha iyiydi yea çok bozdu diyenleri ayıpladğım(!) (çok ayıp sözlük) dizi.
edit: doğallık, samimiyet fotoğraf makinasıyla çekildiği içindi. profesyonel kamera kullanınca sıradanlaşıyor tabii bir de geçen sene cinayetler daha bir duygusal sebeplerden işleniyordu. kimisi yıllar önce içinde kalan bir ukte için kimisi kocasından dayak yediği için( feride) vb bize yakın şeylerdi.
her şey bir tarafa şule'nin psikoloğa ne anlattığını çok merak ettiğim dizidir canım behzat ç, o kadar zamandır görüşüyolar, şulenin durumu iyiye gidiyor. anlamadım ki yalandan bir hikaye uydurdu onu mu anlatıyor napıyor.
şule saçlarını maviye boyatıp eve gelmiş behzat'ın karşısına geçmiş en sevimli hali ile...
şule: yakışmış mı behzat yakışmış mı söyle?
behzat ç : hiç bir insana mavi saç yakışmaz şule
şule: ama ya herkes yakışmış dedi. sokakta herkes bana baktı.
behzat ç : onlar sen üzülme diye öyle demiştir. git saçını kumrala boya gel. mavi mavi gezme
tanım: şuleye özenip boyatmak istediğim ama cesaret edemediğim ve edemiyeceğimdir.
amirim, bu neydi allahın aşkına dedirten bölümü az önce biten dizim. muhabbetleri her zamanki gibi çok sevdim. ara geçiş bölümü izledik sanırım o yüzden biraz sıkıldım. ama kesinlikle her bölüm aksiyon olması gerekmiyor farkındayım da seviyorum amirimin dellendiği zamanları napıyım. bi de amirim varken zaman çok çabuk geçiyor onun sırrını çözemedim daha...
sevdiğinden ayrılırken, giden sevgili böyle derse bakmazsın evet depresyona girer iyi miyi bakmazsın. sonra hayatına biri girer. mesela başka bir okulda okuyordur, ayrılırken tekrar görüşeceğiniz günü düşünerek kendine iyi bak derse, onu sağ salim görmek için kendine iyi bakılır.
filmin tadına doyamamaktır, filmin büyüsüne kapılıp, olayları düşünürken belki de yazıları görmüyordur bile. üçüncü bir ihtimalle filmden sonra ders çalısman gerekiyordur sende yazıları bile izleyerek anne film daha bitmedi diyor da olabilirsin.
beni farkettiler, siz kaçın. uzun lafın kısası o tip benim. şu anda tatildeyim ve okulumu ne kadar özledim anlatamam. kantinde arkadaşlarla muhabbet etmek, oyun oynamak, ders çalışmayı bile özledim. 3 haftadır tatilde yapacak hiç bir işi olmayan her tip, okullar açılıyor diye sevinen tiptir.
benim çok sevdiğim fizik öğretmenimdir. üniversiteden önceki öğrenim hayatımdan hatırlamak istediğim tek kişidir. öğretmenler günü de değil bugun ama aklıma geldi durup dururken. ergenlik bunalımlarıyla ders çalışmazken, o dersten önce bir konuşma yapardı. ne bunalım kalırdı, ne bir şey... mis gibi ders işlenirdi. hatta eve gidince o ders tekrar edilirdi. bu sebeptendir ki çalıştığım tek ders fizikti. onun kadar iyi olabileceğime inansam fizik öğretmeni olmak isterdim.
etrafında kendinden küçük birey buldugunda, ondan kumandayı istemekle son bulacak eylemdir. anne, baba, dayı, amca, abla, abi, enişte vs. başka aklıma gelmeyen yetişkinler diğer oda da bile olsa çocuga seslenirler.
- serincaaan kumanda nerdee
+masanın üstündee(odadan seslenilir.)
- oturdum artık, belim de agrıyor zaten. veriver kumandayıııı...
+geldiim.
benim ilokul arkadaşımdır. sonra lise de ayrıldık o anadolu lisesine gitti, adam çalışkandı. sonra o itü yü kazandı(hey maşşallah) ben de kendi çapımda okuyorum. velhasıl; çok zeki değil ama sabırla çalışan, karşılığını saygın bi ünvanla alacak olandır.
beklenmedik durumlar yaşatacak hadisedir. benim bugun başıma geldi. annem, dayım ve eniştem ve tabii ki ben öyle öturuyoruz çay, çorba içiyoruz. eniştem birden notların açıklandı mı dedi. ne desem bilemedim. açıklandı desem olmaz, açıklanmadı desem yemezler. bilmiyorum, yavaş yavaş açıklarlar heralde dedim. demez olaydım. annem aç bilgisayarı bakalım demez mi? elim mecbur açtım. 3 tane ff gerisi ab, bb falan ama
o üç ff moralleri bozdu. annem olur öyle şeyler öğrencilik de düzeltir benim serincanım dedi gitti.eniştemle dayım bayagı sinir yaptılar. sağlı sollu girişmediler ama ciddi ciddi ayar verdiler. o yediğim şey fırça değildi. daha çok viledayı kovasıyla falan yedim. sonra beni bilsayarla başbaşa bırakıp gittiler. yeğenimi düşündüm bir an büyüdüğü zaman o da dersten kalıcak eniştem o çocugu yer be ağız, burun dalar yani. bana bile demediğini bırakmadı sağolsun. işte böyle bir şey "final sonuçlarına bakarken ailenin başında durması"
siz siz olun bu konunun açılamamsı için elinizden geleni yapın.
az bile veren hocadır. ben boş kağıt verip 30 aldığımı biliyorum. hoca sınava taban puan koymuş böyle olunca herkes en az 30 almıştı. hey gidi günler...
fen veya mühendislik fakültelerinin tüm bölümlerinde yapılan sınavlar böyle sınavlara örnek olur. ayrıca buralarda okuyanlar sadece sınavlarda değil, hergün o makineyi yanlarında taşırlar.
yapılacak sınav seçmeli dersin sınavıdır ve hocası daha önceden, verdiği çalısma sorularının içinden sınav sorusu çıkaracağını söylemiştir. ancak böyle olur yani başka türlüsü hileye, hurdaya, kopyaya kaçar.
ablanın kocasıdır benim bildiğim. eğer onlarla birlikte onların evinde kalmaya başlarsan sıkıntı yaratan insandır. çok yakın bi arkadaşım bu durumda. bildiğin aile içi şiddetin dibine vuruyolar. ayrıntılarına girmeyeceğim ama eniştesinden az dayak yemiyor garibim. ev eniştenin, para eniştenin...