zamanında solcu zannettiğimiz ulusalcı cenahın maalesef içinde olduğu tuhaf ruh hali. zamanında yök'ü tartıştığım insanlar daha kısa bir zamana kadar kucaklıyordu onu "son kale" diye! şimdi n'oldu, aldın mı?!
neyse, şimdi ben böyle yazınca abarttığım falan zannedilecek. buyrun şu yazılanları okuyun ve siz karar verin:
--spoiler--
Alıcı: Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı iLHAN SELÇUK
Gönderen: Hale Özgür Kıyıcı
Size neler oldu diye bir soru sormayı düşünmüyorum. Zira siz 1991 yılından itibaren başka biri oldunuz. Yoksa gerçek yapınız bu idi, de ben mi sizi yanlış algıladım. 40 yıl öncesinden başlayarak size verilen önemi, bu kadar mı yok sayarak o yazıyı yazdınız.
" Ben işkencecilerimi affettim"
Bu kadar kişisel yani ilhan Selçuk'a yapılan!
Ben affetmedim ilhan ağabey! (abi)
Niye affetmediğimi size anlatayım, belki yüreğiniz birazcık olsun acır. Yoksa bu kelimeyi demi, yok sayıyorsunuz.
ilhan Selçuk'a yapılan işkence hepimize yapılan işkencedir. Yoksa yanlış mı öğrendik!
işkenceciyi affetmenin sonu, katilleri de affetmeye kadar gitmez mi? Nerede biter?
Kanlı Pazar'da öldürülen Turgut ağabeyden (Aytaç) başlayarak, 12 Mart dönemine kadar ve sonrasında öldürülen, katledilen, asılan, Havan topuyla param-parça edilen, Ziverbey işkence hanesinde zulme uğrayan gencecik insanlar için kaç yazı yazdınız? Bu yazılar arşivinizdedir umarım. Arşivinizi bir gözden geçirdiğinizde hatırlamak istememenizi anlarım. Siz ruhunuzu şimdi mi yok ettiniz, yoksa zaten yoktu mu demeliyiz.
Evlat acısının ne olduğunu bilemezsiniz, zira evladınız yok yada yok mu demeliyiz? Sizi okuyarak, izinizden gidenleri sizi örnek alanları ne sayıyorsunuz?
Sizi geçmişe götürüp biraz hatırlatmak adına Ziverbey'e, ist. Em. Md. 1.Şubeye, Ank. Em.Md. 1. Şubeye, Selimiye alt hücrelerine, Harbiye askeri müzeye, Mit' in Ankara' da bulunan Gazi çiftliğinde ki işkence hanesine götürebilmeyi, çok isterdim. En yakınım anneme yapılanı anlatayım mı?
Biliyorsunuz annem Devrimci Kadınlar Birliğinin Başkanı idi. 12 Mart faşistlerinin 100 numarayla anonsunu yaparak aradığı bir kişi idi. Canım annemin tek itirazı numarasıydı. Radyo anonsunda "100 numara: Necla Özgür" anonsunu duyduğu zaman "Ã�Â�bu faşistler bunu kasıtlı olarak yapıyor." Derken Çerkezlere has bir cümle ile cevap veriyordu. M.Lütfi, Suat Derviş, Leokodya (Dr. Şefik Hüsnü beyin eşi), Neriman Hikmet, inga ( Danimarkalı bir öğretim üyesi Suat ablanın arkadaşı) ve ben 1971- 19 Haziran'da gözaltına alındık. Oğlum Sinan Taylan'a 8 aylık hamile idim. Annem ise 24 Temmuz 1972'de gözaltına alındı. Ancak ele geçirebilmişlerdi. Annemle beraber Sivas T.i.P kurucusu Güher Ablayı (Öztürk), Kardeşim Tarhan, Edip Sakarya ve bir yığın insanı da gözaltına almışlardı. ist. Emniyet müdürü Şükrü Balcı, 1.şube müdürü ise Mahmut Dikler idi. Emniyet Sirkeci'de bulunan Sansar yan handan Gayrettepe'ye taşınmıştı. işkencenin teferruatı istanbul'da burada yapılıyordu. Şükrü Balcı'nın hedefi Mihri Belli idi. Kardeşim Tarhan ve Edip'e elektrik verip,1969'da kahpece vurulan diğer oğlunu yitiren anneme seyrettiriyorlardı. Mihri Beli'nin nerede olduğunu söyletmek için yapılan işkencenin arazlarını Edip daha sonraki yaşamında bedelini nasıl ödediğini biliyorsunuz ilhan ağbi.
Bu yapılan işkencelerden sonuç alınamayınca; Şükrü Balcı "Ã�Â�şimdi ananı çırıl-çıplak soyup Ã�Â�.. Elektrik vereceğiz. Sana 1 saat müsaade. Düşün ve Mihri Beli'nin yerini söyle. işte kardeşim Tarhan bu nedenle gözlüğünün camıyla emniyette intihara kalkıştı. Anneciğim yaşamı boyunca Şükrü Balcı' yı bir elime verseler dediÃ�Â� Eline geçiremedi ama, ABD'de ki kanserle kıvranan yüzünü TV de izlerken ne dedi biliyor musun? "Allah bilir işini, muhallebi yerken kırar dişini" Annem inançlı bir kadındı. Evlat acısının, evladı gibi sevdiği gencecik çocuklarının hep yasını tuttu. Onların "Necla annesi" idi. Annem yaşamı boyunca gencecik yaşlarında yaşamdan koparılıp kahpece öldürülen evlatlarının katillerini affedenleri de affetmedi.
Şimdi size soruyorum bu affetme yetkisini meşrulaştırmayı mı amaçlıyorsunuz. Siz ne gördünüz ki bu hakkı kendinizde buluyorsunuz. Bence biraz haddimizi bilip bu af etmeleri 12 Eylül mağdurlarına bırakalım. Bizler ne gördük kiÃ�Â� 12 Eylül dozer gibi geçti gencecik insanların üstünden. Ne acılar yaşandı, binlerce anne evlat acısı ile yanıp-kavruldu. Biraz acımıza saygı lütfenÃ�Â�
Bahçelievler'de 7 gencin telleri boğazlarına geçirip boğan canileri mi af edeceğiz. 16 Mart' da üniversitenin bahçesinde katledilen evlatları bombalayanları mı af edeceğiz. Hakan Şenyuva, Hakan Yurdakuler, ve binlercesini hunharca öldürenleri mi af edeceğiz. Bu cinayetleri Töre cinayetleri ile karıştırmayın ayıbın ötesine geçiyorsunuz.
Bakkalların veresiye defterinin değerinde bile bulmadığınız bu acılarımızı anlamanızı beklemek niye...
Sizin de göreviniz belli oldu. Türkiye'yi zor günler bekliyor. Biliyorsunuz Hitler de seçimle gelmişti. CHP-MHP koaliyasyonu bu ülkeyi Faşizme götürecektir. Mustafa Kemal'in bile baş edemediği bu ittihatçı ekibin ekmeğine yağ-vişne reçeli sürmek için çok mu zordasınız?.. Zora düşürdükleri konuyu bizimle paylaşın, üstesinden geliriz. Tahminimde yanılmıyorsam zor durumdasınız. Handan abla sizi bu zor durumlardan kurtarmayı hep başarırdı. Ama ne yazık ki bu yaşama evlada dedi.
Nasıl unutulur; Maraş, Çorum katliamları. Hamile kadınların, çoluk-çocuğun katledilmesi. Bir Fransız atasözü vardır, eminim biliyorsunuzdur." Hafıza; şiddete uğrayanlara verilen, bir tanrı krallığıdır"
Çevik Bir denilen kişinin Cumhuriyet koridorlarında gördüğüm zaman, sizin yanınıza üst kata ağlayarak çıkmıştım. Gazete hala konakta idi. Gazetenin genel yayın Yönetmeni de o günün tanığıdır. (ibrahim Yıldız) Ziverbey'in Albayı Çevik Bir Danışmanınız olmuştu. Siz bu affetme muhabbetini yeni söylüyor değilsiniz.
Gazetenin içinde bazı yalakalar hala sizi asansörün kapısında karşılayıp "..Ah ağbi yazınız ne güzeldi. Elinize sağlık" diyorlar mı bilmiyorum. Size birileri gerçeği söylemeli. Yazılarınız artık okunmuyor. Zira yeni bir şey yazmıyorsunuz. Geçmiş yazılarınıza bir bakarsanız göreceksiniz ki o yazılardan eser yok. Podyumlardan-sahnelerden patron kararıyla transfer olmuş "gazeteci" lerin yorumları gibiÃ�Â� Formasyon aynen buÃ�Â� Size Uğur Mumcu'nun kaleme aldığı " Ey halkım unutma bizi" yazısını tekrar okumanızı, ama her yazı yazmadan okumanızı öneririm.
Şimdi yapmam gereken bir görevim olduğu kanısındayım. ilhan "Selçuk köşesine çekilip oturmalı !" seferberliği. Ramada otelde anılarınızı anlatacak birilerini bulabilirsiniz. Veya yanınızda götürebilirsiniz.
Bir daha bizim acılarımızı hafife alarak bir benzetme yapmayın.
ilhan Selçuk'a yapılan işkenceyi kişisel olarak alıp, hafifletmeyin! Buna hakkınız mı var mı sanıyorsunuz?
11.07.2007
Hale Özgür Kıyıcı
hmkiyici@hotmail.com
13.07.07 09:28
--spoiler--
kimi türklerin türk olan ben hakkında "bak onların yanına geçme" şeklinde ahkâm kesmesine neden olan ifade. slogan demeye dilim varmıyor çünkü rakel orada ermenilere ve dink ailesine yapılan her şeye rağmen sövüp saymak yerine (ki bunu yapsa kimse suçlayamazdı onu, hatta ben onun konuşmasına kadar bunu yapmaktaydım) çocuklardan katil yaratan, katillerden kahraman yaratan bir zihniyeti sorgulayabilecek kadar vakurdu. hepimizi ağlattı, o cenazede olup o konuşma üzerine bu ifadeyi eleştirebilecek biri var ise gerçekten bu tip bir insanı iki araba kaza yapınca neler dönüyor diye bakmaya giden ortalama türk insanı davranışından başka bir şey yapmış olarak değerlendiremiyorum.
ilginçtir bu ifade ile ilgili başlık 3 yıl sonra açılmış bu cinayetten. artık bu ifadeyi kullandıktan bir gün sonra başlayan faşizan linç nasıl etkin olmuşsa kimse cesaret edememiş. aynen (göze batmamak için) bir tabelası bile olmayan agos gazetesinin bürosu gibi susup kalmışız, değil mi dostlarım.
saklansak da bu cani zihniyet bulacak bizi. onunla yüzleşmeli, onun insanlık skalasında ne kadar aşağılık bir yerde olduğunu yüzüne haykırmalıyız. "bizim için ölen askerlerimiz"in ölmeme hakkından bahsedince vatan haini olan bizler, bu çocukların ölümünden kahramanlık masalları peydahlayan milliyetçi tosunlar tarafından eleştirilmiyor muyuz, ben buna gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
arkadaşlar, kabul edin siz ölümü seviyorsunuz, öldürmeyi daha çok seviyorsunuz.
bülent ersoy ölünce de bülent ersoy olacağım. sırf sen onu 15. yüz yıl avrupasında vebalılara nasıl yaklaşılıyorsa öyle andığın için. zaten burada yapılanın ana fikri o. tabi sen anayı görünce sarkma telaşına girdin.
neyse, ben bunu siz anlayın diye anlatmıyorum. belki arada gerçekten neler olup bittiği hakkında fikri olmayan, bilgisiz ve vicdan sahibi birkaç çocuğu sizin şiddet dolu çocukluğunuzdan kurtarırım diye uğraşıyorum. çocuklardan katil yaratan zihniyetten bir kişiyi kurtarsak bile kârdır.
çok naif bir yazardır bu. profil resmine böyle hava basılmış adam fotoğrafı koymuştur, insanın aklına recep ivedik'teki kamyon sahnesini getiriyor doğrusu. bu tip insanlara ciddi bir sempati besliyorum, hem oldukça çekicilerdir de tahminim bu yazarlar, cinsel hayatlarının da çok renkli olduğuna eminim, sonuçta herkes bedenine böyle bakan birinin performansını merak edip onun tadına bakmak isteyecektir.
her dem türk ırkçılarının kürt, ermeni, yahudi düşmanlığı ile harmanlanmış entarileriyle beyni süngere çevrilen farklı etniden arkadaşların aklında tutması gerekir. her türk şiddet yanlısı örgüt ve partileri desteklemez. misal ben.
neyse, birileri kürtleri her kürt bölücü değildir gibi ucube başlıklarla masaya yatırınca ben de bu arkadaşları yatırayım dedim biraz. öptüm.
ancak kıçı açıkta kalmış birinin iddiası olabilecek uçuk iddia. yahu abd bugün hala küba'yla uğraşıyor! lütfen gece üzerinizi örtünüz, siz yapamıyosanız benim yaşımdaki torunlarınız yapacaktır.*
(bkz: serendipiti/#7022494)
türkiye özelinde bakmamak lazım bu olaya. dünya üzerinde de "vatanlar" bölünüyor. ama nasıl oluyor bu bölünme, irdelemeye değer. türkiye özelinde bakıldığında vatanın bölünmez bütünlüğü denen bir şey var, bu hukuki bir durumdan bahsediyor, yani ulus devletler sınırlarını koruma altına aldığını düşünür bunu yaparak, lâkin durum öyle mi? elbette hayır.
vatanın bölünmesi demek bir toplumu uluşturan bir ya da daha fazla unsurun rahat edememesinden ve bölünme fikrine sıcak bakmasıyla olur. kimileri "kürtlere vatanı böldürtmedik" diye bayram ede dursun, her gün kürtleri aşağılayan entariler düzerek vatanın zaten bölündüğünün "türk tarafından" kanıtlarını oluşturmaktadır.
yani adam çıkıp kürtlere sövüyor, "devlet kuramadılar" gibi gerçeklerle uzaktan yakından alâkasının olmadığını bildiği abukluklarla kürtleri devlet kurmaya yönlendiriyor, vb. sonra da çıkıp vatanı böldürtmeyiz diyor ya, işte bu gerçekten fucking crazy bir yaklaşım tarzı oluyor bebekler.
yani vatanı zaten bölmüşsünüz, bir süre sonra bunun fiziki yansımasını da görürseniz bugün zevkle avuçladığınız dikelinizi yarın jöle olarak kullanmaya başlarsınız, benden anımsatması.
ha, şimdi oturun hacetinizi giderdikten sonra insan gibi sifonu çekin.
ya arkadaş, ben ermeni soykırımı'nı ittihadcıların yaptığı bir şey sanıyordum, ama meğer türklerin büyük bir kısmı soykırım yapmayı, soykırım yapanı çok severmiş.
o değil de, madem hitler'i öven alıntılar veriyorsunuz alın araya bir tane de benden:
yahudi soykırımı'na niyetini belli ettiğinde hitler'e gelecekte bunun başlarına dert açabileceği konusunda çeşitli uyarılar gelmişti, hitler'in cevabı şu oldu:
"1915'te türkler ermenileri yok etti, bunu şimdi kim hatırlıyor ki?"
not: işbu entarinin hitler ve soykırım övücülerini hedef aldığı açıktır. bu entariyi kaleme alan kişi de türk'tür ve asla soykırımı ve soykırımcıları savunmamaktadır.
türkiye'de nüfus kayıtlarına giren ilk kürdistan isimli kızdır. büyüyünce bu yazdıklarımı okuyup ismine tepki veren yüzeysel haşemalara bol bol gülmesini arzu ederim bu güzel kürt kızımızın.
türkiye'de sıkça karşılaşılan komutandır. bir memur olmasına rağmen çıkıp halkın iradesi ile seçilmiş bir siyasi oluşuma yasalara da karşı gelerek karışmaktadır bu tip komutanlar.
en son örneğini bugün yaşadık, genelkurmay başkanı ilker başbuğ bu sefer de dtp'ye çıkışmış ve görevi sırasında siyaset yaparak yetki alanını aşmıştır.
chp lideri deniz baykal'ın bir düğünde karşılaştığı tayyip erdoğan'la kısa süreli muhabbeti üzerine mikrofonların kendisine uzatılması üzerine müstehzi bir ifade ile sarf ettiği cümle.
bu görüntü aklıma polis baskını yapılan bir otel görüntüsü getirdi. siyaseti bu hale sokan bir adamın milletin meclisinde bulunması bir sosyalist olarak beni utandırıyor.
4 mart 2008 günü gerçekleşen ve genelkurmay'ın kimi katlarının boşaltılması ve kameralarının kapatılmasını da içeren kamuoyundan habersiz gerçekleştirilen görüşmedir.
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt'ün, 4 Mart tarihinde Kara Kuvvetleri'ne giderek Org. Başbuğ'la "olağandışı" bir görüşme yaptığı, görüşmenin gizli kalması için önceden komuta katının boşaltıldığı, güvenlik kameralarının karartıldığı iddia edildi.
ANKARA - "izlendiği" iddiasıyla olay yaratan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Ali Osman Paksüt'ün, Kara Kuvvetleri Komutanı ile yaptığı "gizli" görüşme, CHP'nin türban düzenlemesinin iptali için yaptığı başvurudan 1 hafta sonra, AK Parti'nin kapatılması talebiyle Başsavcı'nın başvurusundan ise 13 gün önceye "denk" geldi. 1 saat 15 dakika süren görüşmeyi ve ayrıntıları, Taraf gazetesi manşetten duyurdu.
--spoiler--
ilk başta taraflar tarafından reddedilen bu görüşmeyle ilgili haberi hürriyet ilgili kişilerden teyit alamayınca yap(a)mamıştır. sonra haber taraf tarafından yapılmış ve taraflar da bu gizli görüşmeyi kabul etmek durumunda kalmışlardır.
dünyayı yok eden insan türünün kendinde bu hakkı görmesinin en büyük nedenidir. evrimin sonucu zekasını sadece yok etmek ve tüketmek için kullanmasına vesile olan bir sistemi kutsarken aşırı tüketmek bu çelişkili ruh halinin en büyük göstergesi değildir de nedir a dostlar!