utanarak söylüyorum ki, beşiktaş tarihinin en utanç verici ismidir. taziye mesajını bile eline, yüzüne bulaştıracak kadar da beceriksiz ve ego sahibidir. ne diyeyim sana demirören, dertlerin hiç bitmesin inşallah.
istikal caddesi'nde kendi halinde, reklamı, tabelası olmayan, buram buram sosyalizm kokan, sevgilinizle, arkadaşınızla rahatlıkla, laflayıp, bira içip aynı zamanda tabu, tavla vb. oyunlarla vakit geçirebileceğiniz mekan. sempatik ve güleryüzlü personelinide pas geçmemekte fayda var.
27 yıllık insanlık hayatım boyunca en kötü iskendere tanıklık ettiğim mekan. dün akşam itibariyle etin kokusu, lezzeti ve servis süresi ile sınıfta kaldı.
televole kültürünün ekranlardaki son temcilerindendir. genelde yaptığı yorumlara dikkat ederseniz en ufak taktik ve futbol analizi yoktur. genelde konuları sulandırarak sporcuların özel hayatlarıyla uğraşır, bir dediği diğerini tutmaz ve işin düşündüren kısmı bu insan bir de hekimlik yapmaktadır. eline düşen hastalara soracağı sorular ve koyacağı teşhisi hayal ediyorum da sınucunda ibretlik bi paylaşım çıkıyor ortaya.
2004 yılında acemi birliğimi yaptığım askeri okul. acemi birlikleri arasında rahatlık bakımından rahatlıkla ilk 3 e girer. yemek özel şirtketten, bulaşık keza öyle, eğitimler ilk bir ay yemin töreni hazırlıkları haricinde sağlık eğitimiyle geçiyor. bu rahatlığın bi kötü yönü var usta birliğine gittiğinizde sizi bambaşka bi ortam bekliyor olacak ve işte o gün, ben askere geldim diyeceksiniz.
jurrasic park'ın son kalıntısı. bence bu adama parti binası içerisinde bi çay ocağı,özel kale müdürlüğü ya da kullanılmayan bi oda verilmeli. adam hayatını parti binasında gerçirmiş, yol bilmez, iz bilmez nerelere gidecek bu yaştan sonra. bu kadar acımasız olamazsın kılıçdaroğlu.
seneryo, kurgu neresinden tutarsanız tutun elde kalmış bir yapım. mahsun film boyunca birilerine yaranmak, bi yerlere mesaj verme kaygısından seneryoya pek odaklanamamış. mustafa sandal ve mahsun'un oyunculuk işini birkez daha ciddi bir şekilde düşünüp, erken jübile ile gönüllere su serpmelerini temenni ediyorum. filmde izlenecek birşey varsa oda her filminde olduğu gibi oyunculuk dersi veren haluk biliginer'dir.
bi nevi bizim haberimiz olmadan sevişemezsiniz diyor. imzayı atacaksın, eş, dost herkesin haberi olacak ancak öyle sevişebilirsin. hem sevişiyorsun hem devlete haber vermiyorsunuz bir de tutmuş burda bıdı bıdı yapıyorsunuz.
türkiye'nin yetiştirdiği en gerçekçi teknik direktör. kazandıkları beşiktaş maçından sonra yaptığı basın açıklamasında şahsi oynayan futbolcularına ve sürekli kaynayan trabzonspor yönetimine "bu zihniyetle şampiyon olmamız çok zor" demeci ile verdiği ince ayar ve sitemle bile ne kadar olgun ve ayakları yere basan bi insan olduğunu göstermiştir.
yeni bir iş kolu. yakında maaşlarını veya sosyal haklarını yetersiz bulan askerleri meydanlarda görebiliriz. düşünsenize askerler 1 mayıs eyleminde en ön saflarda, kortej halinde yürüyor. inanılır gibi değil, tarihi bi an yaşıyoruz tarihi.
fantezi gücü kısıtlı olan erkektir. gazetenin arka sayfalarında yer alan hatunlara ya da tv de gördüğü balık etli kadınlara bakıp beyninden türlü hinlikler geçiren tiplerin (ki bunu her erkek yapıyor ipneliğin lüzumu yok) pornoya karşıyım demesi tamamen riyakarlıktır, sözlükte hatunlara ben farklıyım mesajı verme kaygısıdır. tabi yer mi anadolu çocuğu bu ayakları? her zamanki gibi yemez.
zaman gazetesi zaten satılmaz genelde eş, dost rica minnet abone yaptırılarak kibarca her ay zorunlu bi şekilde haraca bağlanır.zamanında, zaman gazetesinin yakın bir arkadaşımın "olum benim için al lan" ajitasyonu sonucunda abonesi olmuştum ve bir süre mal gibi okumadığım gazeteye para verdiğimi farkettim ve en yakın arkadaşım da bu saçmalığa daha fazla tahammül edemeyip aboneliğimi iptal ettirdim. bu gazeteye kendi isteğiyle, dur ulan iyi bi gazete bu abone olayım diyen insan sayısı çok azdır. cemaat tarafından şakirtlere yok mu olum çevrenizde kimse abone yapın baskıları sonucunda bu gazete satmaktadır. sadece gazete bayiin de satılan bi gazete olsa eminim en çok satanlar ve okunanlar listesinde ilk 5 e dahi giremez.
bu akşamki konuk, düşünce suçundan yıllarca cezaevinde yatmış ve işkencelere maruz kalmış hukukçu ve yazar aynı zamanda büyük beşiktaş'lı eşber yağmurdereli'dir.
metrobüs durağının bu bölgedeki insanların siyasi görüşünden dolayı ters yere konulduğu, iktidarın ve belli güç odaklarının sevmediği semt. konumundan ötürü para babaları ve belli çevrelerin hep göz hapsinde bulundurulur ama halkın kitlesel tepkisinden dolayı bi türlü cesaret edemedikleri kirli düşünceler de mevcuttur.
cumartesi akşamları asla gidilmemesi gereken, son derece görgüsüz, amatör çalışanlara sahip kokoreççi. malum haftasonu olmasından mütevellit sürekli bi dolup taşma olan mekanda henüz yemeğimizi bitirmeden gelen hesapla irkildik. sesimizi çıkarmadan cık cık cık sesleriyle mekanı olaysız bi şekilde terkettik ve bir daha golden kokoreçe gitmemek üzere arkadaşlarla sözleştik.
son bir aydır elinde defter, altta tayt yüzlerce üniversiteli öğrenci kızımıza rastlanması sonucunda ortaya çıkan acaba üniversitelerde böyle bir zorunlulukmu var düşüncesi ile ortaya çıkan özgürlük mücadelesi. bildiğim kadarıyla kızlar karşısında aynı kıyafetten giyen başka bir kız gördüğünde suratı düşer, tribe girer, hayatı kendine zindan ederdi. ama bu vesileyle anladım ki devir değişmiş.
ligin en rahat maçı olabilecekken beşiktaş'ın haybeye sevenlerini kemoterapiye soktuğu maç olmuştur. ilk dakikalarda hz.guti'nin mucizevi pasıyla, ibo'nun aracılığıyla bulduğumuz güzel golün ardından tribünde oh bee ilk kez rahat bi maç izleyeceğiz diye dostlarla aklımızdan geçiririrken ilerleyen dakikalarda gelen golün ardından "efsane yazdın tarihe beşiktaş" tezahüratıyla iyice aşka gelmiştik ve ilk yarıyı güzel futbol ve güzel bi tribün performansıyla sonlandırmıştık. devre arası geyiklerinde gayri ciddi olarak bu beşiktaş ne yapar eder 2. yarıyı bize zehir eder muhabbeti anlamsız bi şekilde gülüşmeler içerisinde dolanmaya başlamıştı. 2. yarı başladığında necip'in açık büfe ikramıyla golü yemiştik ve beşiktaş birkez daha bizlere, ne sandınız lan ipneler varmı öyle rahat maç izlemek dercesine koca 45 dakikada tek gol pozisyonunu reva görmüştü. maçın son saniyesinde gelen poziyon ömrümden en az 1-2 sene götürmüştür heralde. sanırım gol olsa tamamını bir çırpıda tüketebilirdi. maç bitiminde kimsenin galip geldik diye sevindiğine rastlamadım ki bahsettiğimiz takım ligte tek galibiyeti bulunan, yeni hoca değişikliğine gitmiş sivasspor. maçtan aklımda kalan hz.guti'nin ayağından ziyade beyniyle attığı pasları ve son dakika kaçan sivasspor'un gol pozisyonu. inşallah kasımpaşa maçında sadece akıllarda kalan guti ve q7 nin pas ve golleri olur.
futbolun sadece ayakla oynanan bir oyun olmadığını dün gece birkez daha ispatlayan büyük futbolcu. bu adamı futbolcudan ziyade bir düşünür, futbol aydını, aktör olarakta adlandırabiliriz.
abd'de en sevilen cemaatler listesinde 1 numarayı kimselere kaptırmayan cemaatin lideridir. bu cemaatin en büyük özelliği belli şahıslar üzerinden zengin insanlara, patron kesimine ulaşmaktır. her zaman için durumu ve konumu iyi olan insanlar baştacı edilir, sürekli aranır, abi müsaitseniz gelelimmi tarzında yaklaşımlarda bulunulur. cemaate takılıp yeyip, içen insanlara kısa bi zaman sonra yokmu olum sohbetlere gelecek sağlam 2-3 tane adam diye sürekli pres yapılır. mahallenin fakir çocukları pekte ilgi görmez, önemli olan mahallenin kallavi abileridir. sen gidip gelirsin ama sadece gidip gelmekle yetinirsin. onlar için önemli olan güçlü, söz ve para sahibi olan abilerdir. siz her zaman getir götür konumundasınızdır. abilere gidip gelmenin en güzel yönü maklube yemektir başkada bi numarası yoktur, benden söylemesi boşuna zaman öldürmeyin.