lost ile kıyaslanmaması gereken dizi..
düşünsenize locke hapiste mesela..i'm sorry michael diyecekti , daha delik ilk günden kapanacaktı ya da ne bileyim bizim fish adada olacaktı da kate bu kez ona da göz koyacaktı.
o kağıttan kuğuları bir türlü yapamadığım dizi aynı zamanda.kuğu demişken bi istasyon vardı , swan* ne oldu ona.. (bkz: lost'u hayatının her tarafına yayan insan modeli)
--spoiler--
kendi kuyusunu kendisi kazan lost karakteridir . sen değil miydin elinde telsizle yardım isteyen ? şimdi ''we have to go back'' desen ne olur ki..
sağ yanağındaki gamzesine kurban olunası insandır aynı zamanda .
--spoiler--
bundan önceki sezon başlarının her biri düşünüldüğünde , 4 . sezonun ilk bölümünün nasıl olacağı hiç kestirilemeyen dizi.. (bkz: her şey güzel olacak)
(bkz: we have to go back)
''Öyle kolay bir şey olmayan'' söz öbeği. Sil baştan diyenler hayatı silemeyenlerdir efendim. Onlar hep bir ''Lacuna'' arayanlardır ama bulsalar bile hafızalarına dokundurmayacak insanlardır. ''Geriye ne kalırdı yaşananları atsan'' cümlesiyle zıtlaşan söz öbeğidir aynı zamanda. Hangisi daha doğrudur,bilinmez.
Zordur. Acıtır. Kekremsiden de ötedir. Şebnem Ferah diyorsa vardır bir bildiği diye düşündürüp, her şeye rağmen hayatla seviştiren cümledir.
Garip bir zamansızlığa sürükleyen şarkı.
Dinliyorum,dinliyorum saat hep aynı.
Dinliyorum,dinliyorum saatler akıp gitmiş.Neden böyledir bilinmez,sana ait (saf,katıksız vs) flashbackler (bkz ; lost pelesenkleri) çakarken beyninde ''the dreams in which i'm dying
are the best i've ever had.''diyerek acımasızca yumruklar bu şarkı.''insanın kendi acısını bi yerden sonra sevmesinin ''nasıl hissettirdiğinin özetidir.Donnie Darko finalini yatıp kalkıp izleme sebebidir.
Ağlatmaktadır.