sentir que no me dejaras
319 (vizyon sahibi)
altıncı nesil yazar 3 takipçi 11.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    rakı kok

    1.
  1. dudullu'da rock'n coke'a alternatif olarak düzenlenen, "gelin, rakı kokun" sloganıyla yola çıkan, ismindeki yaratıcılıkla yerlere yatıran müzik festivali.*
    (bkz: penguen)
    (bkz: dudullu postası)
    (bkz: serkan yılmaz)
    3 ...
  2. yeditepe üniversitesi hukuk fakültesi

    1.
  3. dekanlığını haluk kabaalioğlu'nun yaptığı fakültedir. bölümün niteliği gereği derslerin çoğunluğu türkçe olsa da, üniversitenin ingilizce eğitim politikasına uygun olarak ingilizce hukuk dersleri de mevcuttur. bunlardan bazıları***** gerçekten tırt dersler olup, tamamen öğrencilere ingilizce hukuk terminolojisini öğretmek için konmuştur. bazıları ise**** türkçe olarak okutulması da mümkün olduğu halde ingilizcedir. ikinci dil zorunludur ve zorunlu olarak almancadır. son sınıfta, pek bir işe yaramasa da almanca hukuk terminolojisi diye ders bile vardır.

    taze bir mezunu olarak geriye dönüp baktığımda fakültenin 2 sorunu olduğunu görüyorum. bunlardan birincisi çok fazla sayıda ders olması. diğer üniversitelerde durum nedir bilmiyorum ama yeditepe'deki diğer bölümlerin aksine hukuk öğrencileri "seçmeli ders" kavramıyla 3. sınıfta tanışır. tanıştığı zaman da kendisinden "elektronik ticaret hukuku", "kadın hakları", "insan hakları" gibi bu derslerin hocalarının bile önemsemediği kadar kıytırık 3 dersten birini seçmesi istenir. yani öyle "ilgilendiğim alandaki dersleri alırım, daha okul bitmeden branşlaşırım" gibi bir seçenek yoktur. tüm dersler zorunlu derstir ve her geçen yıl seçmeli derslerden biri daha dekanın emriyle zorunlu hale getirilir. birinci sınıfta 9 olan ders sayısı, alttan üstten hiçbir dersiniz olmadığı halde dördüncü sınıfta 14ü bulur. bu arada dekanın emri gereği bir öğrencinin bir dönemde alabileceği maksimum ders sayısı 16dır. yani asistanı kafalayamadığınız, dekandan veya dekan yardımcısından araya torpil koyamadığınız sürece zamanında mezun olabilmeniz için son döneme geldiğinizde alttan maksimum 2 dersiniz olmalıdır. aksi halde dönem uzar. bunun sebebi de dekanımızın her dönem yeni yeni dersler koydurmasıdır. ders adeti fazlalığı kendini en çok sınav zamanı hissettirir. ders adeti fazlalığının kendini bir sorun olarak hissettirdiği diğer bir konu ise sabahın 9undan akşamın 6sına, bazen de 7sine kadar dersinizin olması ve 12-13 arası öğle tatili dışında aranızın olmamasıdır. hatta dördüncü sınıfta bazı günler o arayı da koymazlar programa. sabah 9 akşam 6 aralıksız derse girersiniz. derslere devam mecburiyeti vardır. eviniz de uzaksa 2 saate yakın da yollarda geçer. dolayısıyla haftaiçi kendinize vakit ayırmanız imkansızdır. haftasonu da, uyku maratonu mu yapsam, çıkıp gezsem mi ikilemi sizi bitirir. velhasılkelam, sınıftan kendinize yakın arkadaşlar yapmazsanız sonunda ya okuldan ya da arkadaşlardan vazgeçmek zorunda kalırsınız.

    ikinci sorun ise asistanların apaçık bir şekilde uyguladığı çifte standarttır. alttan 6 dersi olan iki kişiden biri bu derslere ilaveten dönem derslerinin tümünü alabilirken diğeri dönem derslerinin yarısını alamıyorsa bunun adı çifte standarttır çünkü. ya da adamına göre muamele. artık hangisini beğendiyseniz. sınav gözetmeniyken öğrenciye yaptıkları muamele genelde köpek muamelesi olmakla beraber ayrıcalıklı öğrenciler yine kendilerini belli ederler. dekan yardımcıları da birbirinden cinstir. ya özellikle cins olanlar arasından seçilmişlerdir, ya da dünya kadar öğrenci ve artist asistanla uğraşmak onları bu hale getirmiştir, bilemiyorum. çok şirin görünmekle beraber, her sene programa yeni dersler ve dolayısıyla yeni sorunlar ekleyen dekanımızdan da bahsetmemek olmaz. her tanıdığına bir ders açar (o tanıdıklar okuldan ayrılsa da o ders devam eder), her sene bir seçmeli dersi zorunlu hale getirir, mevcut derslerin içinden yeni dersler çıkarır, yabancı bir üniversitenin hukuk fakültesinin kataloğunda görüp beğendiği bir dersi ekler. ama ne yapar eder o ders sayısını artırır. kötülüğümüzü istediği için yapmaz bunu tabii ki ama programa eklenen her yeni ders, 1 haftaya sıkıştırılan vizelerde ve 2 haftada biten finallerde varlığını hissettirir. ve bu sınav takvimleri asla öğrenci gözetilerek hazırlanmaz. en baba 4 dersin finalinin peşpeşe konulduğu sonraki günlere ise 2şer gün aralıkla tırt derslerin yayıldığı çok görülmüştür.

    hocaların bazıları**** hem insan olarak hem de hoca olarak iyiyken, bazılarının sadece insanlığı* bazılarının da sadece hocalığı* iyidir. bir kısmının ise**** hem hocalığı hem insanlığı iyi olsa da sınavları kötüdür. kısacası hoca konusu tüm üniversitelerdeki gibidir.

    yeditepe üniversitesi hukuk fakültesi iyi bir fakültedir. öğrenmek isteyene çok iyi bir eğitim verir. dersi geçtikten sonra kitabı çöpe atmayan, az biraz tekrar eden öğrenci almancayı ve hukuk ingilizcesini çok iyi öğrenir. ders adedi fazlalığı da mezun olup uygulamaya geçtiğinizde en azından neyi nerede bulacağınızı bilmenizi sağlar. derslere düzenli devam edip sınav haftası yeterli bir çalışma yapanın 4 senede bitirmesi kuvvetle muhtemeldir. hocalarının tamamına yakını marmara, istanbul ve galatasaray'dan gelmektedir. yani yeditepe, devlet üniversitesindeki hukuk eğitimini, üstüne yabancı dil cilası çekerek veren üniversitedir. yolları aşındırılırken farkına varılmasa da, mezun olduktan sonra özlenendir...
    6 ...
  4. çifte kupalı şampiyon beşiktaş

    1.
  5. 2008-2009 futbol sezonunu çifte kupayla kapatmış beşiktaş'ın resmi internet sitesine (http://www.bjk.com.tr ) girdiğinizde sizi karşılayan ekrandaki kocaman yazı.
    2 ...
  6. altıncı nesilin sevilmeme nedenleri

    1.
  7. henüz yedinci nesilin gelmemiş olmasından ileri gelmektedir. 1.1.2010 itibariyle geçeceğini tahmin ediyorum.
    3 ...
  8. gönüllerin şampiyonu camii

    ?.
  9. sivas'ta yapımı devam eden bir camiye sivasspor teknik direktörü bülent uygun'un önerisi üzerine verilmesi planlanan isim. şaka değil, gerçektir. haberin tamamına buradan ulaşılabilir:
    http://www.sporx.com//det...kategori=29&go=155044

    edit: bu arada "şampiyon olunca* bali'ye gideceğiz" diyecek kadar iddialı görünen bülent uygun'un, daha beşiktaşın şampiyonluğu kesinleşmeden kendilerine "gönüllerin şampiyonu" ünvanını biçmesi ilginç tabii.
    0 ...
  10. hot sözcüğünü türkçe ye ateşli diye çevirmek

    ?.
  11. yabancı dizilerin çevirilerinde en sık yapılan hatadır.

    ingilizce "hot" kelimesinin ilk anlamı "sıcak"tır. ancak "çekici, güzel" anlamına gelen bir kullanımı daha vardır. bunu bilmeyen kişiler bir kadın veya erkeğe "hot" denmesinden sonra ufak bir afallama yaşar ve "hot"ın ilk ve yaygın olarak bilinen anlamından yola çıkarak çeviriyi "ateşli" diye yapmaya karar verir. oysa türkçe'de "ateşli" sözcüğü "azgın" anlamına gelmekte, bu da çevirinin ya saçma olmasına ya da anlamının değişmesine yol açmaktadır. bu hatanın en çok görüldüğü dizi "hot" sözcüğünün en çok geçtiği dizi olan how i met your mother'dır.

    benzer bir yaygın çeviri hatası da "muhteşem" anlamındaki "fantastic" sözcüğünü "fantastik" olarak çevirmektir. ama bu, başlığımızın konusu değil tabii ki...
    2 ...
  12. tck madde 22 fıkra 6

    1.
  13. 5237 sayılı türk ceza kanununun 22. maddesinin 6. fıkrasıdır. buna göre: "taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir."

    --spoiler--
    ayrıca, güneşi gördüm adlı filmde çocukları başıboş bırakarak birinin ölümüne sebep olan aile üyelerinin neden ceza almadığı sorusunun yanıtını barındıran hükümdür.
    --spoiler--
    1 ...
  14. çağan ırmak filmleri vs mahsun kırmızıgül filmleri

    1.
  15. çektikleri filmler sonuç olarak insanları ağlatan iki yönetmenin karşılaştırılmasıdır.

    çağan ırmak bir hikaye anlatmak ister, anlatır, izleyenler o duyguları paylaşıyorlarsa ağlar.***
    mahsun kırmızıgül bir film çekerek insanları ağlatmak ister, çeker, izleyenler o duyguları paylaşsalar da paylaşmasalar da karakterlerin haline acıyıp ağlar.**
    bir başka deyişle; çağan ırmak filmleri seyirciyi duygulandırır, mahsun kırmızıgül filmleri seyirciye acı çektirir.

    not: ikisinin de emeğine saygı duyuyoruz, o ayrı konu.
    2 ...
  16. the sims 2 open for business

    1.
  17. simlere girişimci ruh aşılayan ve çok uzun zamandır piyasada olan the sims 2 ek paketi.

    bu ek paket ile simlerimiz isterlerse evlerinin altına dükkan açmak suretiyle home-office olayına geçebiliyor, isterlerse de mahallede bir alan parselleyip oraya dükkan açabiliyor. mahallede dükkan açmanın avantajı, para kazanmak için siminizin her gün işe gitmesinin zorunlu olmaması, 3-4 günde bir gidip diğer günler telefondan da işlerin takip edilebilmesi. ancak bunun için işyerine bir yönetici alması gerekiyor. dezavantajı ise, işe gidip geldiğinde evi bıraktığı saatte buluyor olması. yani örneğin sabahın 9unda comfort ve energy'si dibe vurmuş şekilde eve dönmesi. home-office yapmak bu zaman sorununu bertaraf etse de, başarılı çalışanlar işe almadığınız sürece siminiz temel ihtiyaçlara dahi vakit ayıramaz hale gelecektir. üstelik yönetici de tayin edemediğiniz için işin başında tek simin durması bir hayli zor. çok kalabalık ailelerde de bireylerin ihtiyaçları, işe gösterilmesi gereken özenin önüne geçtiğinden iflas sürpriz olmuyor. kişisel tecrübelerime göre 2 veya 3 aile ferdi ideal.

    bu ek paket ile birlikte simler "skill" dışında "talent"lar da ediniyorlar. "talent" kazanılacak alanlar "sales", "restocking", "cashier", "flower arranging", "robotics", "toy making", "hair dressing" şeklinde sıralanıyor. the sims 2 freetime eklenti paketi ile "pottery" ve "sewing", the sims 2 seasons ile de "fishing" ve "gardening" ekleniyor. her talent'ın 3 derecesi var: bronz, gümüş ve altın. çalışanlar simlerin "talent"ları göz önüne alınarak seçildiğinde işletme daha hızlı hizmet veriyor. "cashier" alanında hiç "talent badge"ı olmayan bir simin kasadan bir müşteriyi geçirmesi 1 dakikaya yakın bir süre alırken, altın seviyede "talent badge" sahibi biri işini 4-5 saniyede tamamlıyor. simler "talent badge"ları çalıştıkları alanda zamanla kazanıyor. yani müşteriyi kasada 1 dakika bekleten sim *, kendisine yeterli sabır gösterildiği takdirde zamanla bu yeteneği kazanıyor. (oyunun kullanma klavuzunda her "skill"in bir "talent"la bağlantısı olduğu, o "skill"i geliştirenlerin "talent badge"ı daha kolay kazandıkları yazıyor ama ben henüz bir eşleştirme yapamadım.) ancak "talent badge"ları fazla olanlar daha yüksek maaş talep ediyor ve çalışırken yetenekleri arttığında maaşlarına zam yapmazsanız eskiden verdiğiniz normal düzeyli ücret düşük kalıyor ve çalışan bir süre sonra işi bırakıyor.

    yönetici atama konusunda da "talent badge"lar belirleyici rol oynuyor. bronz düzeyde yeteneğe 1, gümüşe 2, altına 3 dersek, sadece toplamda 6'ya ulaşabilenler yönetici olabiliyor ve yöneticiliğe terfi ettirdiğiniz çalışanınız (yeni bir yetenek kazanmamış olsa bile) maaşına zam bekler hale geliyor.

    çalışanlar kontrol edilmiyor. onların mood'ları tepelerinde beliren küçük bir topun rengine göre anlaşılıyor. bu top, yeşilden başlayıp aradaki her türlü renk tonundan geçerek kırmızıya ulaşıyor. bu noktadan sonra çalışanı eve göndermek gerekiyor, aksi halde ücretin dolgunluğuyla doğru orantılı bir müddet sonunda işi bırakıyor. ancak yöneticiler kontrol edilebiliyor.

    ergenler, yetişkinler ve yaşlılar, çalışan veya yönetici olabiliyor. çocuklar sadece limonata standında limonata satabiliyor.

    simler home-office ve mahallede dükkan açma işlerini beraber yürütebiliyor, ayrıca birden fazla dükkan da açabiliyor.

    dükkanlar; oyuncakçı, çiçekçi, market, giyim mağazası, pastane, restaurant, kuaför vs. olabileceği gibi, satın alma kataloğundaki herhangi bir nesneden yola çıkarak istediğiniz dükkanı açmanız da mümkün. ben beyaz eşya dükkanı, mobilyacı, bebek mağazası, resim ve heykel galerisi, elektronik eşya dükkanı gibi çeşitli konseptler denedim. satılan eşyalar ne kadar pahalı ise karınız da o kadar fazla oluyor, bu yüzden çiçekçilik hoş bir meslek gibi dursa da uzun vadede batmanıza neden olabilir.

    bir diğer seçenek ise bir eğlence tesisi kurup girişe bir bilet makinesi koymaktır. böylece işletmenize gelen simler, orada geçirdikleri zaman karşılığında para öderler. ucuzundan bir dilim kek satın alıp bütün gün evinizde televizyon seyreden müşterilerden kurtulmak için ideal bir yoldur. bilet makinesi koyup ayrıca ürün satmak da mümkündür, ama kişisel tecrübelerime göre ayrı ayrı iyi para getiren bu iki seçeneği birleştirmek çoğunlukla iyi sonuç vermiyor. eğlence tesisine kıyasla gelen simler daha çabuk ayrılıyor ve dükkana kıyasla daha az müşteri geliyor.

    kanımca sims 2'nin en iyi eklenti paketidir, özellikle oynamaktan sıkılmaya başladığında yüklenilmelidir. bu paketi yükledikten sonra "oyunu iyice bir öğreneyim" diyenler "bluewater village"daki "delarosa çiçekçilik" ile test sürüşü yapabilir.
    0 ...
  18. © 2025 uludağ sözlük