Öncelikle 28 yaşına girmiş bulunmaktayız ne kadar buna yönelik hareketler göstermesekte her neyse beni biraz olsun tanıyanlar bu yaşıma kadar çok fazla sevgilicilik oynamadığımı hatta şu zamana kadar bir - iki ilişkimin ciddi geçtiğinide biliyorlardır. Kimdir bu ? Bkz: bayan xxx ; kendisi bu aralar özellikle kontrol dışına çıkmış bulunmaktadır. Bu yazıyı rica ediyorum karalama kampanyası olarak algılamayın zaten çevrem belirli bu insanı tanıyan kitlem belli kesinlikle yanlış anlamanızı istemem zaten gerekli insanlar kimin ne bok olduğunu anlamış durumda. Son dönemde acı olaylar yaşadım. " In spite of everything, Life goes on. " bunu yazcak kadar kekolaştırdı mallaştırdı beni. Gelelim olayımıza..
Tanışma / Açılış
30 Aralık 2012 ...
Güzel bir mekanda dillere destan bi arkadaş grubu buluşması sonucunda çıkan bu dillere destan ilişkimize giden ilk adım atıldı. " Pardon sigaranız var mı ?" Kesinlikle unutamayacağım bir mimikle söylenmiş bu cümle hala yüzümü güldürebiliyor. işte bir grup arkadaş sayesinde ben bu şahısla tanıştım 3 hafta sonra ise " sevgilicilik " oynamaya başladık. Sevgilicilik " genellikle /sevgililik/ reröresi ile karıştırılmaktadır, sevgililik reröresinden en büyük farkı, ilişkinin sağlıklı yürümesini engelleme potansiyeli olan "aşk" kavramının hiç bi şekilde sevgiliciliğe karıştırılmamasıdır. sanırım mayanın tutmasını bu sağlıyor. " bu yoruma kesinlikle katılmaktayım.
Gelişme /
ilişkimiz büyük bir hızla ilerliyor bazen bu hız bizi mutlu ediyor bazende bi yerlere tutunamayıp yerlere serpiliyorduk. Bana göre "saçma" diyebilceğim bir çok konu yüzünden birbirimizi çok üzdük fakat sevgimiz hiç bir zaman bitmedi buna inanıyorduk en azından. Bu dönemde ilk ayrılıklar başladı "sevgilicilik" dediğimiz kalıpta bunlar sık sık görülen sendromlardır. Kesinlikle erkeklik gururu üzerine kurulu bi düşüncem olmadığından belki de koç burcu olduğumdan dolayı ne yaşarsam yaşayım Sayın bayan xxx' den ne olursa olsun vazgeçmedim ki ayrılık sayıları gittikçe artıyordu. Son güncellemeyle birlikte sanırım 20-30 arasında bir skora ulaşmış bulunmaktayız. Her seferinde yalvardım belki bundan hiç bir zamanda pişman olmadım yalvarmama , emek sarfetmeme belki hayatımı etkileyecek kadar ilgi göstermeme layık bir insandı o zamanlar en azından ben böyle düşünüyordum çevremde ki dostlarımdan gelen tepkileri göz ardı ederek buna devam ettim. Kaybetme konusunda bir fazla duygusal ve kırılgan olabiliyorum bunun sebebini de yakınlarım gayet iyi biliyorlardır bayan xxx' i her kaybettiğimde ailemden birini kaybetmiş gibi üzülüyordum.
Çoküş /
Beraber olduğumuz 2 yıl boyunca bir çok mutluluk yaşadık ve bir o kadarda acı cektik. Anlaşamadığımız bazı noktaların olduğu kesindi elimden gelen çabayı gösterdiğimi düşünüyorum fakat bildiğiniz gibi ilişkiler tek taraflı yürümüyor. 2 sene vazgeçemediğim bu insandan vazgeçmeyi başarabilmiştim nasıl oldu hala bende anlamıyorum fakat başardım ! Büyük bir zafer benim için ciddi ciddi "takıntılı" gözüktüğüGemü düşünmeye başlamıştım.
Ayrılık Sonrası /
Bayan xxx ile olan ilişkim bitmiş tekrar düzene girmek üzerene yeni bir hayatın kapılarını anlamsız ve boş duygularla açıyordum. Bayan xxx benden sonra bir "sevgilicilik" oynayacağı şahış bulmuş ve bir hafta süreli bi ilişkileri olmuştur. Bu kişi benimde bir zamanlar muhattap olmak zorunda kaldığım bir insandı. "Tamam kardeşim merak etme ben bayan xxx' in yanında olurum sizede destek olurum " diyen bir kardeşimiz yokluğumda avına sinsice yaklaşmış ve bizim saf kızımızda duygusal boşluktan bir beraber olma kararı almıştır ( kesinlikle buna herhangi bir şey diyemem empati kurup böyle bir dönemde özellikle " KADIN " haklarına eşitliğine ve özgürlüğüne destek olmaktayım). Arada kontrol edilemeyen tepkilerim olduğunu çevrem biliyordu dayanamayıp bu olayı arayınca belirli bir konuşma yaptım ikisiylede. Bayan xxx kesinlikle pişmandı bu kararından dolayı çünkü beraber olmaması gereken bir insandı bu şahış çok detaya girmeye gerek yok sanırım. Bayan xxx ile tekrar görüşmeye başladım olaylar unutulmuştu bazı şeyler tekrar oturur gibi oldu fakat eskisi gibi olamayacağımızı sanırım bende ilk kez görüyordum yinede denemeye değerdi.
ŞiMDi ARKADAŞLAR BU TARZ ŞEYLER BENiM GiBi PARANOYAK BiR iNSANA BÜYÜK SIKINTILAR YAŞATABiLiYOR.
Bayan xxx' in bazı hareketlerinden rahatsız olup ki pek çok takılcak olmamasına rağmen belirli şüphelere düşmüş bulundum. Hemde bu şüphelere düşmeme sebep olcak insan benim " yakın arkadaş " kavramına koyabilceğim bir insandı. Bayan xxx bu şüphelerimi kesinlikle reddetti ve " en azından bana güvenmiyorsan ona güvenmelisin !!!! " dedi.
Gelelim bu kişiye Bay xxx
Kendisi belki hayatım boyunca gördüğüm en düzgün kişiliklerden biriydi. Bayan xxx ile tanıştırdığım bir arkadaşım. "Dhafer Youssef" konseri sonrası tanıştırma fırsatım olmuştu sonrasında dışarda bir çok kez oturduk beraber sohbet ettik. Bay xxx'i o kadar severim ki onu arkadaşlarıma hatta sevgilime bile övmekten çekinmezdim. Bayan xxx ile gelişme döneminde yaşanan ayrılıklarımdan en az 5-6 tanesinde bay xxx derdimi dinlemiş hatta yanımda olmuştur. Kesinlikle iyi bir arkadaş ! Beraber parka çıkar içeriz dışarda sohbet ederdik bu tarz durumlarda. Kendisi benim için çok seviniyor çünkü BAYAN XXX' iN BENiM iÇiN ÇOK FARKLI BiR YERDE OLDUĞUNU BiLiYORDU. " abi senden böyle bişey beklemezdim hiç çok sevindim " bu repliği tam doğru hatırlamasamda kurduğu olmuştur hatta.
Neyse bayan xxx ve bay xxx ben bayan xxx ile son görüşmemden 3 hafta sonra sevgili olmaya karar vermişlerdir. Şok oldum çöktüm. bayan xxx' in in veya bay xxx'in yaptığı şeyin yanlışlığı değildi olay burda. Olay benim hayatım boyunca güvendiğim çok nadir iki insanın benden sonra beraber olmalarıydı.
Günümüzde kesinlikle "güven" kavramı bile çıkarlara bağlıdır diye düşünmekteyim. Güvendiğim iki insandan böyle bir şey görmek bana ne gibi zarar verdiğine gelelim genel olarak insanlığa yönelik hiç bir inancım kalmadı , bozulmuş psikolojim tamamen çökmüş durumda ve boşluktayım ne yapcağımı bilmiyorum. Birisi yakın arkadaşım biri beraber olduğum en iyi insandı çünkü. ikisiylede konuştum bay xxx " Abi bayan xxx artık seni sevmiyor kesinlikle bitirmiş " cümlesini kurabilcek kadar yüzsüz bir insanmış meğersem. Özgürlüğü savunan insanlarız biz neyin özgürlüğü fakat bu ? Hangi Dinde hangi siyasi görüşte buna özgürlük deniyor ? Canım kardeşlerim bayan xxx beni bitirmiş ve bende onu kafamda bitirmiş bulunmaktaydım. Geçen kısa süreden sonra beraber olma kararları almaları kendi insanlıklarını bitirmiş olduklarını gösterdi. Özellike bunun benden habersiz gerçekleştirilmesi haber verme zorunluluklarından dolayı düşünmesemde insanların kırılabilcek bir yapıya sahip olduklarını düşünüp kibar bir soruda sorabilirlerdi veya söyleyebilirlerdi.
Her neyse iki değerli insanı hayatımdan çıkardım belki kaybettim.. Bir fon müziği olarak yapıştıralım https://www.youtube.com/watch?v=JSUIQgEVDM4 sözler biraz uyar sanırım bu olayada.
Kötü durumdayım aklıma geldikçe kendimi kaybettiğim oluyor yanlış bir düşünce içerisinde miyim ? Kime güvencez veya herhangi birine güvenmeden bir hayat sürdürülebilinir mi ? Arkadaşlık ve Sevgililik nedir ?
isa'dan beri kanıyorum.
hayatımı kaplayan bir renkti siyah
siyah bira, siyah viski ve afgan!
ne istiyorsun göğsümdeki diyardan
bulutların üzerinde oturan büyük adam
ben senin o tersine biten ağaçlarını düz ediyor muyum?
güneş açtı
donmuş sakuralar eridi ve soldu kırmızı rengi kanımın
oturup bir veda hutbesi yazdım
mayakoski meydanında yumruklaşırken
ya da kallavi bir cigarayı ateşlerken
bağrında varoş bir kaldırımın
okunması gereken
denize bakan bir tepede
saçlarının arasından esen bir fırtına
dökecek yapraklarımı ölürken ben bir sakura gibi
cenazeme gel,
sana tom waits'den bir şeyler mırıldanacağım
zeka gelişen ve gerileyen bir şeydir. bütün fiziksel özellikler seçilebilir ki seçiliyordu da dediğin gibi zaten ama zeki insanlarla zeki insanları çiftleştirdiğinde ortaya zeka dolu bireyler kesin olarak çıkacaktır kanısına varamayız. böyle bir birey yarattın tamam ama bunu oturt tv nin karşısına sürekli tv den başka bişey gösterme asosyal bir birey olur zeka ve iq bu bağlamda doğru orantıda ilerleyemez. sosyal çevrede nasıl yetiştiğine göre değişir zeka. eğer sen bu ırkı deneysel olarak laboratuar ortamında sabit sosyal koşullarda sağlayabilirsen olur. bu şekilde dünyaya gelen bir bireyi doğal yaşama doğaya bırakırsın ve sadece avlanma ve hayatta kalmaya yönelik gelişimi olur. yani anlatmaya çalıştığım sosyal çevre ve farklılıklar zeka üzerinde farklılık gösterir, doğru orantıda kesin olarak giderek artmaz.
bu arada eğer okumadıysan Aldous Huxley'ın cesur yeni dünya kitabını okumanızı tavsiye ederim. bu tarz konulardan ve deneylerden bahsediliyor.
söylediğin şeyler zaten hayatın ve toplum denilen şeyin en temel ve basit örneklerindendir. yani bu neden yürüyoruz neden emeklemiyoruz sorusuyla aynıdır. toplum tarafından öğretilerin ve sana aşılanan evrensel kurallardan biridir sen daha ilk kelimen olarak anne yada baba diyosun ağzından çıkan ilk anlamlı kelimeler bunlardır. yani sana ilk ama ilk olarak annenin kutsallığından bahsediliyor bu şekilde öğreniyosun yaşıyosun. sana ilk olarak gene yürümeyi öğretiyorlar, yani yürümeyi bile bile emeklenmez dimi işte buda hemen hemen aynı yere çıkıyor gibi benim değerimde. peki sen doğduğundan itibaren tamamen farklı bir dünya düşün bu toplumda bu insnaların arasında olmadığını ve sana bu öğretilerin aşılanmadığı bir dünya tamamen ilkel ve kendi yargılarını doğrularını yanlışlarını koyduğun bir dünya. gene bugün ki aynı düşüncelerini mi beslerdin ? evet bugün ki düşüncelerin aynısını beslerdin haklısın evrimsel olarak sürecimiz bu ve sağlıklı nesiller dünyaya getirmek biz böyle evrildik.üreme iç güdüsünün basit kurallarından da biridir bu.
küçükken duyduğum lanet olası bir cümle vardı, 'erkek adam ağlamaz'. o kadar sık duyar olmuştum ki bu cümleyi ağlamayı geç, ağlamayı aklıma bile getiremiyordum. çocuktum, ne zaman darlansam, bir yerden düşsem, bir şeyler olsa ağlamam gereken her olayda bu cümle geliyordu aklıma, ağlayamazdım yapamazdım bunu erkek adamdım ya çünkü. geceleri gizli gizli ağlamayı denedim kimse yokken odada, yediremedim kendime, akıtamadım yaşlarımı. sonra büyüdükçe ağlayan erkekler gördüm onlarca yüzlerce her yerde, babamı gördüm mesela, ağlıyordu. babam hayatımdaki en sağlam tek erkek adamdı, ağlıyordu. ne güzelde yaşıyordu acısını, sessizce uzaklaştım odanın önünden.
odama geçtim ve bende başladım ağlamaya tutamıyordum kendimi onca zaman ağlayamamamın yerinede ağladım saatlerce.gözyaşlarımın tadına doyasıya vardım. burnumu sildim bir paket peçeteyle. aynanın karşısında kendime ağladım. neyse
şu anda içimden ağlamak geliyor ama ağlayamam, erkek adam ağlamazmış
- hasiktir ordan..
sabahın bu saatinde ne işimiz var ayakta, şu yanımdaki
kül tablasının yerinde olman gerekmiyor mu? ve
parmaklarımın arasında duran sigara yerine saçların?
bu müzik, çok can alıcı noktalarımdan temas ediyor kalbime
keşke biraz ölsem.
hayatımdan onurunla git.hava soğuk, köpekler havlıyor,
şarjım az, sabah iş var.ah ne modernist bir insansınızlar!
dinle bu kısmı sigaram söylüyor,
makam: kaybedenler
bir devir batıyor geceyle birlikte, bereket tanrısı öptürürken güneşe sikini
-öğretmenim, bu amına koduğumun melodisi hep bel altı vuruyor, inciniyorum.
sen sadece saklandın, her şeyini bu meydanda bırakıp
bayrağa sırtını dönerek bayrağın gölgesinden çıktığını
sanıyorsun.sabahları bu odaya güneş doğmuyor,
yazdığım mektuplara gözyaşlarımı rendeliyorum.
kaldırımlara mayın döşeyesim geliyor.sonsuz bir
uykuya yatacağımı kafka'ya fısıldamıştım.
hayatımdan onurunla çık git.duvarlarla öpüştürdüğüm
boş rakı kadehleri adını inliyor yaralı bir şekilde,
-aynı ben
biraz benzinle bir kurabiyeci dükkanını ateşe
vereceğim kendimle birlikte,
dilimdeki en hakiki küfür, kalan tek mirasımdır.
gece batıyor,
bir devirle,
ve sen gülümsüyorsun gıyabında düzenlenen bir törenle,
kelimelerin olmadığı bir şarkı ile.
hayatımdan siktir git! yeteri kadar kanımı döktüm
gözyaşlarımla birlikte
ve acını karşılayacak kadar madde.
gecenin bu saatinde ne işimiz var ayakta, şu yanımdaki kül tablasının yerinde olman gerekmiyor mu? ve parmaklarımın arasında duran sigara yerine saçların? bu müzik, çok can alıcı noktalarından temas ediyor kalbime.
keşke biraz ölsem.
bir mayıs akşamıydı
allah beni terk etmişti,
dilbilgisi ve imla,
kurallar, şiirler beni terk etmişti
aşık olabilecek kadar aciz,
iyi bir halt olabileceğini düşünecek kadar hıyardım
avuçlarımda bir çift kahverengi göz vardı
kırmızı bir ihanet vardı alnıma kazınmış
hiç çekinmeden ellerimi saçlarına buladım,
kan koktu tenim
damarlarımda yüksek dozda maddelerle
dolaşıp kadıköy sokaklarında
sana bu boktan satırları yazdım.
bir mayıs akşamıydı
ciğerlerimde zıvanaları söndürdüğüm bir vakitte
dumanlı bir kara tren gibi yakıp geçiyordu boğazımı nefesim
dağ olsan eteklerini titretecek kadar yalnız bir akşamda,
kilisenin hemen arkasında
kan kırmızı saçların çıktı sahneye
şarap kırmızı saçların
gün batımı saçların
saçların daha bir sürü güzel şeydi aslında
kilometrelerce süren papatya tarlası mesela
tuttuktan sonra dikenleri batıran, tutsak bir gül demeti yığınla,
ve kanatan,
kanatan,
kanatan sonrasında...
bir mayıs akşamıydı
elini tutmaktan ürken bir çocuktum o akşamda
dilimi uzatmak diline;
bildiğin güney kore sineması ulan!
kafanın üzerinde taşıdığın günbatımlarının
bu tür şeylere alışık olduğu coğrafyada
ağzımın içinde mevsimine geç kalmış kelimeler vardı
bir mayıs akşamıydı,
torbacım tutuklanmıştı
buna rağmen sana aşık oluyordum.