chp'ye gönül vermiş vatandaşlarımızdan bazılarının enteresan düşüncelerinden biridir efenim.
gün itibariyle öğrendiğim ve şaşırdığım bi durum bu. yerel seçim sonuçlarını takip eden herkes bilir. çanakkale chp'nin kalesi olarak nitelendirilmektedir. tam olarak bilmemekle birlikte* son yerel seçimde sanırım 4. kez iş başına geçti ülgür gökhan bir chp üyesi olarak.
esnaf olan arkadaşlar bilirler olmayanlar da tahmin edebilirler ki esnaf kişi çevre insanlarıyla, müşterileriyle siyasi düşüncesini belli etmeden* siyasi sohbetlere katılırlar.
sevilen işlek bir pastanede tezgahtarlık yapan arkadaşımla klasik çarşı gezilerinden birinde yolların aylardır bozuk olmasından, çarşı gezilerinin işkenceye dönüşmesinden mütevellit çanakkale halkını anlamadığımı, belediyenin doğru dürüst çalışmamasına rağmen vazgeçmediklerini söyledim.
''haklısın, çanakkale halkıda artık bunun farkında. pastaneye gelip sohbet ettiğimiz insanlar akp belediyelerinin daha çok çalıştığını görüyormuş. önümüzdeki yerel seçimlerde akp'ye oy verip 5 yılda çanakkale'yi güzelleştirmelerini umuyorlar. daha sonra tekrar chp'ye oy verip onları getirceklermiş.'' dedi.
şaşırdım tabi. insan takım tutar gibi parti tutar mı? genel seçim olsa istediğine ver. bu yerel seçimdir. kim çalışırsa o tercih edilmelidir. bu nankörlüğe anlam veremiyorum. atalarımızın dediği gibi yiğidi öldür hakkını yeme dir.
porno cd almanın, izlemenin heyecanını kaybetmesi durumudur efenim.
çocuk olduğumuz yıllardı. ergenliğin olmazsa olmazı pornografik filmlerin cd leri satılırdı seyyar korsan cd satıcılarında. ankara'lı olanlar bilirler. yıkılan maltepe pazarı civarı onların mekanıydı. pornocular yokuşu, pornocular parkı ya da pornocular kelimesiyle tamlanan mekanlar işte. ürkek, tedirgin, utangaç gidip cd lerimizi alırdık. kimlerin filmleri yoktu ki. *
dersane çıkışında uğranıp yol parasından kısılarak alınan cd leri eve götürmek ayrı bi dertti. kitap arasına konulup sokmak en tutulan yöntemlerden biriydi. yine de eve gelindiğinde sizi karşılayacak anneniz sanki ver şu kitabını kaç soru çözdün diyecek gibi gelirdi. adrenalin vardı o zamanlar. çocukluk işte.
alınan cd yi izlemekte ayrı bi dertti. ders çalışacağım mazaretleri eşliğinde düğünlere akraba ziyaretlerine gidilmezdi. tecrübeyle sabitlenen bir dert vardır ki alınan cdlerin de bozuk ya da sıradan filmlerden çıkma ihtimali hep yüksek olmuştur. beklenen oyuncuları hiç bulamamakta cabası.
teknoloji bitirdi bu heyecanı haliyle. bir tıkla dünya elinizin altında. bu sansür olayından sonra belki yeni ergenlerimizde bu heyecanla büyürler artık.
israil in teokratik bir ülke olduğu düşünülürse haklı bir durumdur. önce muharref tevrat hakkında bilgi sahibi olmalı sonra başlık açılmalıdır.
tevrattan iki alıntı;
* ''Ve Allahın Rabbin sana teslim edeceği bütün halkları bitireceksin ve gözlerin onlara acımayacak. O şehrin ahalisini mutlaka kılıçtan geçireceksin onu ve onda olan her şeyi ve hayvanlarını tamamen yok edeceksin.'' (Tesniye 7/16; 13/15)
* ''Eriha Kenti'nin kapıları israilliler yüzünden sımsıkı kapatılmıştı. Ne giren vardı ne de çıkan. RAB Yeşu'ya işte Eriha'yı kralını ve yiğit savaşçılarını senin eline teslim ediyorum dedi. (israilli) halk bağırmaya başladı kahinler de borularını çaldılar. Boru sesini işiten halk daha yüksek sesle bağırdı. Kentin surları çöktü. Herkes bulunduğu yerden dosdoğru kente girdi. Böylece (israilliler) kenti ele geçirdiler. Kadın erkek genç yaşlı küçük ve büyük baş hayvanlardan eşeklere dek kentte ne kadar canlı varsa hepsini kılıçtan geçirip yok ettiler. Sonra kenti içindekilerle birlikte ateşe verdiler. Ancak altını ve gümüşü tunç ve demir eşyayı RAB'bin Tapınağı'nın hazinesine koydular.'' (Yeşu 6: 1-26)