Evet hatırladığım kadarı ile bu dizinin üç bölümü internette hiçbir yerde yok.
Mert’ in klonlanma bölümü : Mert kendini klonlar ve bir süre sonra bitap düşer.
Küresel ısınma bölümü : Çölde geçen bir bölüm tam olarak hatırlamıyorum.
Final bölümü : Aslında en can alıcı nokta burası . Bu bölümü çocukken izlediğim zaman gerçekten çok korkmuştum. Nedendir bilinmez korku filmi tadında yapılmış . Alara son bölümde diziye geri dönüyor. 13. yaş gününde canavarlar tarafından kaçırılıyor .
Umarım bir gün bu üç bölüm de yüklenir.
Hatırlayan arkadaşlar entry şeklinde hatırladıklarını girebilirler .
Büyükçekmece' de bulunan yerleşkedir. Bulunduğu çevre Hadımköy diye bilinir. Önceden kapatılan Fatih Üniversitesi burada faaliyetteydi. Kapatıldıktan sonra kampüs istanbul Üniversitesine devredildi. iki senedir TBMYO bulunuyordu. Bu sene Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Yüksek Okulu, Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü ve Mühendislik Fakültesinin bazı birimleri ve TBMYO burada faaliyetlerine devam edecekler. içerisine Migros , Sütiş , Espresso Lab gibi öğrencilerin zaman geçirebileceği mekanlar da açılacaktır bu sene. Velhasıl belki yıllar sonra çok bilinen nadide yerleşkelerden birisi olacaktır. Fakültemiz yıllardır Beyazıt' taydı. Elbetteki Süleymaniye manzaralı bir yemekhanede yemek yiyen bizler için oraların yerini asla tutmayacaktır. Ama alışmayı umuyoruz en azından. Eskiden de binalarımız güzel değildi. Artık da bina sorunumuz olmayacak gibi gözüküyor. Ulaşım zorlukları da cabası. Ama yine de bu yerleşkede güzel hatıralar biriktireceğimize dair bir inancım var içimde. Birkaç seneye farklı fakülteler de açılacak (veyahut diğer yerleşkelerden taşınmalar da olabilir) bu yerleşkede.
Bahsi geçen olayı yakın bir arkadaşım aktardı bana. Olaya şahit olmuş. Bir gün bir AVM' de geziniyormuş sonra küçük bir kız çocukları olan bir aile geçiyormuş yanından, arkadaşım da kulak misafiri olmuş ailenin konuşmalarına. annesi kızına camekandaki oyuncağı göstererek kızım demiş sana bunu alalım mı? Çok güzel bir bebek. Kız şöyle bir bakmış annesine sonra da babasına çevirmiş o yuvarlak ışıl ışıl gözlerini ve annesine tekrardan dönerek: Hayır anne, bu çok güzel bir oyuncak bebek ama bana bunu alırsanız babam daha çok çalışmak zorunda kalır. O an baba haklı bir gurur ile gözlerindeki nemi silmiş ve bu küçücük bedene eğilerek onu gözlerinden öpmüş. Bu olay beni o kadar etkiledi ki. Bu küçük kız çocuğuna hayranlık duymamak elde midir? Bir kendi küçüklüğümü düşünüyorum da herhangi bir kıytırık oyuncağı anneme babama aldırmak için az mı yerlere yatıp ağlamadım. Bu kız çocuğu önce bana sonra hepimize bir hayat dersi veriyor. Bu küçük ama gönlü büyük öğretmene sevgilerimizi sunuyoruz. ( Kapitalizmin kölesi olduğumuz şu günlerde küçük bir kız çocuğunun şu bilince erebilmesine küçük bir olay veya ibretlik bir olay gözüyle bakmamamız gerektiğini düşünüyorum. Benim ön plana çıkarmak istediğim hikaye değil çocuğun küçük bir yaşta ulaştığı bilinçlilik hali.)
Bizzat senaryolarını okudum. Gerçekten de Türk Sineması'na farklı senaryo tarzı getireceğinden eminim. Ülkemizde özellikle biyografik tarzı senaryoları daha farklı bir boyuta taşıyacaktır. Yakın bir gelecekte dünyanın ilk siyahi pilotunun hikayesini piyasaya sürecektir.
