--spoiler--
çok fazla tesadüfle filmi iyice abartsalarda, güzeldi, ağlattı epeyce, izlenmeli derim.
tam zamanlarda giren müzikleriyle; özellikle son sahnelerinde tam uyan şebnem ferah hoşçakal'ıyla; geçmişle şimdiki zaman arasındaki geçişleriyle çokta güzel olmuştu.
şebnem sönmez, altan erkekli'siyle, küçük deniz'iyle ve diğer kadrosu iyiydi bence. mehmet günsur'un müzisyen yönünü de gördük; hasta ve aşık özgür rolüne tam uyduğunu düşünüyorum. özgür'ün babasının kasete çekip, oğluna söyledikleri bitirdi izlerken. tesadüfleri o kadar zorlama yaptı ki filmi bazı yerlerde.
ama aşk, tesadüfleri bu kadar da sevmez sanırım...
bir akademisyenin son derece talihsiz, çirkin açıklaması 'dekolte giyen kadın tacize uğruyorsa, olayda onun da suçu vardır'. sözlerinin arkasında durduğunu ve etraftan çokta olumlu tepkiler aldığını belirtmiştir.bu açıklamayı yapan insan tecavüze uğradığında da tahrik edeceğinden suçun kadında olduğunu söyleyebilecektir.tecavüze uğrayan küçücük bebeklerin, çocukların suçu ne onlar da mı tahrik ediyorlar.
--spoiler--
6x16 alıştığımız,sıradan himym bölümlerindendi ama 20 dk yine izlettirdi. 14 şubat için daha güzel bir himym bekliyordum.
marshall'ın ergen haline dönüşü güzeldi.arada lily'nin, marshall yaptığı vücut yastığı da çıkar umarım bir yerlerden. barney ile nora ilişkisi, sonraki bölümlere de taşınacak gibi. ted ve zoey ilişkisi, bakalım nasıl devam edecek.
--spoiler--
-ben geldim
+bak yine incecik giyinmişsin, sen üşümüyor musun hiç?hasta olacaksın, ben çekeceğim sonra; ah ah anne/baba olunca anlayacaksın bunları,senin çocukların olursa bak göreceğim seni...
--spoiler--
6x15 le eski günlere dönmeye başlamıştır.zoey'le ted'in yeni başlayan ilişkisi çokta güzel oldu, sevindirdi.koridor sahnesinde ikisi de çok iyiydiler. ama annenin o olamayacağını düşünüyorum; daha önceki bölümlerde bir düğünde tanışacağını öğrenmiştik, sarı şemsiye olayı var birde.
who is yor dady? katy perry ve barney kopardılar. ve bildiğimiz, alıştığımız kadro...
güzel bir bölüm olmuştur,üzüldüğümüz birkaç bölümden sonra eski tadımıza geri döndük, kaçırılmamalı. ama bu uzun aralar gerçekten can sıkıcı olmaya başladı.
--spoiler--
aynı olayın kendi çocuğunun, bir yakınının, tanıdığının başına gelebileceğini düşünemeyen insandır.kontrol altına alınmalıdır.bir anda bir şey olup attığında, küçücük çocuğun ne suçu var? karne hediyesi olarak gittiği maçta ciddi bir yaralanma...
1951 yılında muhsin ertuğrul tarafından kurulan cumhuriyet dönemindeki ilk özel tiyatrodur.istiklal caddesinde atlas pasajında yer alır.şimdi dt nin bazı oyunları burada sahnelenmektedir.
koltuk aralıklarının dar olması ve havasızlık oldukça rahatsız edicidir.yine de küçük sahne; önemli,tarihi bir istanbul sahnesidir.
anadolu üniversitesi, sinema televizyon mezunudur.başlarda kamera arkasında çalışırken, oynadığı reklamlarla tanıdığımız güzel hatun.yaşını kesinlikle göstermemektedir.keşke daha iyi bir yapımla ekranlarda yer alsaydı dediğim insan kaybolmasın bir yerlerde hep görelim onu.
defne joy...
ekranın cıvıl cıvıl, sempatik, hep gülen haşarı kızı. her ölüm erkendir, bu çok erken ve ani oldu. hayata çok erken veda etti. ölümüyle ilgili pek çok soru işareti var nedenler, niçinler.
ama ölünün arkasından konuşulmamalı gerçekten. yaşananlar ona aitti ve kimse tam anlamıyla neler olduğunu bilemez.
gerçekten toprak bu enerjiyi nasıl hazmedecek??
bence ilkinden daha da güzel, bu soğuk günlerde içinizi ısıtacak bir ata demirer komedisi.herşey tadında olmuş.sinema salonundaki çoğunluğu kopartan,çıkarken herkese bu fasulye 7 buçuk lirayı söyleten, güzeldi bea dedirten filmdir. bu soğuk günlerde geyikli'siyle bozcaadası'yla sıcacık ege insanlarıyla çokta güzel gelmiştir.
--spoiler--
filmin sonunda hüseyin badem'in babasının saksafonla çaldığı şarkı, mahmura handan hanım'ın karşıyakalı adlı şarkısıymış. karşıyakalı gelin müjgan'a gelmiştir.
--spoiler--
artık iyice çığırından çıkan senaryolarıyla, oyunculuklarıyla bir türlü ilerlemeyen sahnelerinde 90 dakika boyunca takılıp kalmaktansa cnbc e yi, tnt yi izleyen 21 yy akıllısıdır.
--spoiler--
6.sezonda farklılıklar devam ediyor.herşey iyi gidiyor gülüyoruz, olayların devamını merakla takip ediyoruz s06e13te de.
numaraların gizemi ne diye dizi akarken sorular kafamda. barney'in dublörünü de gördük ona tam uygun bir yerde.herşey bir komedi dizisinde olması gereken gibi ilerliyor ama sonda... üzdü bizi marshall'ın babasının ölmesiyle.komedi dizisinde böyle bir sahnenin olması daha çok vuruyor etkiliyor sizi.hayatta da böyle değil mi, herşey güzel giderken tek bir anda tepetaklak oluyorsunuz...
bu bölüm kaçmaz.
--spoiler--
hayatını, ailesini, yaşadıklarını açık açık anlatmasıyla sıkıyor ve banane diyor insan senin cinsel hayatından, sevgilinden. ama gülümsemesine, o siyah elbiseleriyle yaptığı röportajlarına, ilginç kılıkları bürünüp farklı başlıkları yazılarına taşımasına ve ' yarım kalan hayatlar' projesi için yaptıklarına cidden saygı duyduğum yazar kendisi.
aldığınız zaman içinde yoldaysanız sayfaları çevirmek, açmak, katlamak çok uzak, çok zor gelir; kapaktan sonra direk arka sayfayı okursunuz.yanınızdaki teyzelerin, amcaların pis pis bakışlarına da maruz kalıyorsunuz.artık alışkanlıkta oldu 'otisabi'siz başlanmıyor uykusuz'a sanki.
aw man!
gülmekten kopardı en iyi bölümlerinden biriydi s06e10. lost'un hugo'suyla çokta iyi oldu, adasından kopupta 'how i met your mother'a bolca renk ve araba sahnelerinde genişlik kattı, lost'a göndermeler süperdi. bütün bölümleri böyle görmek istiyoruz.
acısı çok fenadır.bir şey yiyemezsiniz zehir olur size. birkaç günde de geçebilir bütün o haftayı da berbat edebilir. ya gargara yapın aralarda ya da önceden de yazıldığı gibi kenecort-a diyorum. geçmiş olsun efenim..
of'lu trump..
tamam pek çok hayır işlerinde bulunmuş olabilir, inşaat alanıyla ilgili dürüst açıklamalar yapmış olabilirsin ama garajındaki 10 milyon liralık 'aga' arabalarınla verdiğin röportajlarla, evliyken sevgili yapabilmenle bence iticisin be ağaoğlu. bunları yapınca da olmuyor sanki.
çağan ırmak'ın son filmi. ıssız adam, babam ve oğlum kadar tutacağını düşünmesemde izlenir yinede. ulak'la başlayan masal tadı bunda da devam ediyor.
redd'e gereğinden fazla yer verilmiş, filmin pek çok sahnesi ona ve şarkıya kurulu. bazı yerlerde redd klibi izliyorsunuz sanki. '7 numara'daki çağlar çorumlu'yu özledik sanki. alican yücesoy yakışmış daha da görelim onu. sevinç erbulak, ayşe nil şamlıoğlu ve genco erkal'da filmde gerçekten iyi oynamışlardı özellikle genco erkal'a cidden hayran kalıyorsunuz.
çok büyük beklentilerle gitmeyin. birkaç saatiniz var ve cidden sıcak, içten, masal tadında bazen güldürecek bazen hüzünlendirecek bir film istiyorsanız; gidin izleyin..
bu sezonun en güzel dizisi bence.oyuncularıyla, senaryosuyla göz dolduruyor. osman, bitiriyor zaten sizi; gülüyorsunuz, ağlıyorsunuz, nasıl bir şeysin sen.
sonerde var bir hadiseler hadi bakalım.
o kadar rahattı ki herşey benim için. okul evimin tam karşısındaydı. zil çaldıktan da sonra giderdim. yürüme yolu sadece 1 dk. öğretmenle birlikte giriyordum ya da hemen sonra, bu yıllar boyu değişmedi; onunla beraber girmemişsem kapıyı benim için aralık bırakırdı.
bizim zamanımızda uçlu kalemler yoktu daha yayılmamıştı. sınıfın çöp kutusunun etrafında, kızların kalem açma zamanları vardı. dersin ortasında 3-5'i toplaşır, onlar için vazgeçilmez bu hadise yapılırdı. sınıfın bütün dedikodularının döndüğü ortam. ne günlerdi..
6. sezon devam ederken çıksın artık şu anne ortaya dediğim dizidir. jennifer morrison'la renklenmiştir. ne kadar keyifsiz, mutsuz olsanızda 20 dk uzaklaşırsınz herşeyden.
başı ve sonu güzeldi, ortalarda sahneler çok kopuk kaldı, uzayıp gitti. mahsun kırmızıgül yazdım, yönettim, oynadım diye bu kadar abartmasaydı; senaryoyu daha güçlü oluştursaydı keşke. anlamadığım; koskoca teşkilatının başka adamları yok bir mahsun'a inanıp, onun intikamı uğruna herkes ayağa kaldırılıyor. hacı için bu kadar tantana koparken -yakalandı, kaçtı, tekrar döndü- asıl deccal film sonunda birden bulunabildi. bu böyle devam ediyor.ama yinede haluk bilginer ve suna selen için izlenir derim.
