"fake hesap" adıyla türetilen kırma tanımlama aslında, maske takan insanları ifade eder. maske takarak, özgür platformlarda var olduğunu sanan ot beyinli insanlarla bir arada durulan ortam zehirlenip, kendisini kirletmeye mahkumdur.
2 tarafı olan konuda her iki tarafı da tutan "sözde" özgür insanların oluşturduğu platform da, özgür değil çöpleşmiş bir platform olarak akıllarda kalır. kendin ol abicim.
kendisi bizim semtte oturduğundan olabilir, manyaktır. bildiğin sokak köpeğine sevmek niyetiyle yaklaşıp, havlayan ve koşmaya başlayan köpeğin gazabına uğramış, kaçmaya başlamıştır. tek kolu havada bağırıp çağırırken, diğer eliyle de açıldığını sandığı belini kapatmaya çalışmaktadır. hiç öyle ufak çocuktur falan deme, değil anasını satayım.
işte o anı gözlemledikten sonra, hidayete erdiğimi, hayatın anlamını bulduğumu, nirvanayı cebime attığımı fark ettim. anladım ki bel, candan daha önemli, götten gidecek 250 gramdan daha kıymetli ve olmazsa olmaz kız uzvuymuş...
bu hareketinin mantığını çözmek için değerli zamanımdan 5 dakika kadar ayırıp, pipomu diğer elime geçirip, çenemi tuttum. (arada düşünmek de lazım) lakin bir sonuca varamadım. "siktiğimin salağına bak lan" diyerek kankaya işaret edip, hayvanlar gibi gülüp taşşak geçtim.
sosyal statüye, zeka seviyesine, yaşa ve müzik bilgisine göre değişen kriterlerdir.
son zamanların modaları bellidir. ya metallica çok bozulmuştur, ya mükemmel albüm yapmıştır. bunların dışına çıkmak geri kafalılık sayılır. trend böyle...
metal müzik, standartları reddeden asilerin müziğiyse bu yorumların hepsi kafadan çöptür. misal; st.anger albümünün davul ataklarını beğenmedi herif. vay efendim sen misin beğenmeyen? milyonlarca lars ulrich hemen topa tutar seni. yeni albümü mü beğendim? o zaman hepten sıçtın... çünkü gedikli metallica'cılar son albüme bayılır. özüne döndü adamlar. ulan adamlar özündeyken sen doğmamıştın. neyse o başka konu.
eski albümleri dinlemesen bile beğeneceksin abicim. yoksa ortamlarda sıçtın, hele dijital ortamlarda hiç şansın yok. e asker mantığıyla orta yolcu olayım, load'ı reload 'ı beğeneyim desen, alır başına bir sürü iş. nerede o kill'em all'lar hesabı. eski kill'em all'lar death magnetic oldu desen. yine sıçtın. metalci espri yapar mı lan? yaptırtmazlar...
bütün albümlere bok atsan, kafadan özentisin. çok üzülüyorum bu çocuklara ya.
mini mini birler çalışkan ikiler tarzında entry giren yazarın yavşaklaşması, ailemizden biri gibi entry yazma sürecine dahil olduğunu gösteren göstergedir entry sayısı. herkesdir bir bakıma, bir çoğumuz.
bahsi geçen şahsın ilk entrylerine bakarsın, ilk entry dediysem o çaylaklık dönemi entryleri de değil. onlar zaten formata uyma zorunluluğu dahilinde kasılmıştır. yazar olduktan belirli bir süre girilen entryler aynen şu şekildedir.
bardak: "su içmeye yarayan şeffaf cisim"
şarkılarında madafaka özlü sözünü kullanmayan türbanlı rapci kız*: "ne desin mahmut mu desin" gibi...
böyle böyle geçinip giderken, bir bakmışsın ki, bu şeker çocuk artık "lanlı lunlu" yazar olmuş. bütün sisteme bok atmış, korkusuz, kaleminden kan damlar hale gelmiş. e tabii ki karma puanı da dibe vurduğundan, iyice vurdumduymaz olmuş. önceden, entrysini "bismillah" demeden eklemeyen adam, dine saldıran başlıklarla yardırır olmuş.
gelişim mi? peh. ortama ayak uydurmak daha doğru sanırsam. insanlarla tanışıp kaynaştıkça rahat yazmak, günlük hayattaki gibi davranması doğaldır. fakat hangisi sensin şimdi? hani ben bu yazarı takip ediyorum falan diyorlar ya? hangi halini takip edelim paşam biz senin?
negatif yönde de olsa, pozitif yönde de olsa, aslında gelişimden çok bir değişim söz konusu. bu sözlüğün sanal ortamlığından ileri geliyor sanırsam, biraz beklemek lazım insanlar hakkında karar vermeden önce. kendilerini bulmaları zaman alıyor.
ayrıca bu durumun en büyük nedenlerinden birisi, karma olayı. + oy almak için, tribünlere oynamak gerektiğini düşünen adam, asıl üslubunu, asıl fikirlerini açıklayamaz oluyor. bilgi, tematik falan oy getirmeyeceğinden zaten bulaşmıyor. ha, bazı büyük yazarların büyük olmasındaki en önemli unsur zaten o kendilerine has üslupları. eğer böyle yazarlar çoğalacaksa ve yaratıcı yazılar yazılacaksa, lan desin bana, mahmut da olur. desin yani.
bilgisayar sisteminde, farklı saat hızlarında ve farklı yapılarda bellek modülleri kullanmaktır.
eski ram bellek yapılarından edo, sd ram bellekleri, 133 ve 100mhz hızlarında çalıştırmak sisteme ek veri yolu kullanımı nedeniyle, ayrı bir külfet getirip uyumsuzluk yaratır. dolayısıyla sistem yavaş çalışır. günümüz teknolojilerinde, farklı slotlarla farklı bellek yapılarını aynı sistemde kullanmak yine aynı şekilde performans kaybına neden olur. twin çalışan ddr tabanlı bir bellekle, düşük mhz'e sahip bir ddr bellek de aynı şekilde ram salatasi denen yapıya uygundur. mümkün olduğunda aynı sayıda çip kullanan, aynı saat hızında ve çift modüller tercih edilmelidir.
Somewhere in ancient Spain, close to what was BAECULA
There lay Castillo Del Mortes
To be known as "House Of The Dead"
Oh no... Oh not here
A fool was playing with magic, magic he did not understand
He opened the unholy gates
Letting out The Ancient Ones from Hell
600 people standing on the castle walls
Screaming for mercy, someone must have heard their calls
600 people wondering what's going on
Two armies in the sky, forming and in battle line
Hear the battle cries...
7 cohorts of angels, fighting for The Elders to win
7 cohorst of angels, fighting for the people within
The "House Of The Dead" soon to be buried in sin
9 units of demons, The Ancient Ones command
9 units of demons, The Ancient Ones will stand
For the "House Of The Dead" will soon be buried in sin
600 were watching in horror as they began to fight
None of the armies were using a weapon
As it is known to man
Demons and Angels were falling in numbers
Out of the burning sky... The burning sky
"Retreat, retreat", Oh the angels flee, "Defeat, defeat"
The battle's over, it's done
Somewhere in ancient Spain, close to what was BAECULA
There lay the battleground where many an angel was slain
9 units of demons bringing unbearable sin
9 units of demons coming for the people within
The "House Of The Dead" will soon live up to its name
600 people running deep inside
600 people trying to hide
From the Ancient Ones
But there's nowhere to run on this day
There is no need to speak of the horrible fate
Bestowed upon the 600 from BAECULA
I don't want that holy water, it makes me burn
I don't want that holy water, I guess I'll never learn
I'd rather drink from the Devil's well
And then I'll go to hell
I'd rather drink from the Devil's well
And then I will go straight to hell, Oh yeah
High on the mountain of Poltersberg there is a quiet lake
They say it's full of demons, that Satan keeps them there
Wash away your darkest sins, if that's what you believe
But keep in mind that if you do, who is it you deceive?
Cast a stone into this lake and soon a storm will rise
And suck out all the demons, up into the sky
Wash away your darkest sins, if that's what you believe
But keep in mind that if you do, who is it you deceive?
Oh holy water...holy water
I don't want that holy water, it makes me burn
I don't want that holy water, I guess I'll never learn
I'd rather drink from the Devil's well
And then I'll go to hell
I'd rather drink from the Devil's well
And then I will go straight to hell, Oh yeah
Deep in the vally of Blankenstein there is a sacred pool
They say that you can drink this water
It's cleansing of the soul
Wash away your darkest sins, if that's what you believe
But keep in mind that if you do, who is it you deceive?
I don't want that holy water, no..no..no..no..no
It makes me burn inside
I don't want that holy water, oh..no..
düşük seviyeli biçimlendirme olarak türkçeye çevrilebilecek, fiziksel disk biçimlendirme yazılımıdır.
eski dönem anakart bios'ların bazılarında bios ekranındaki harici menüsünde kullanılabilir. yüzeyi kazıyarak bilgilerin başlangıç sektörlerine döndürme işlemi yapar. plaka yüzeyinde kalıcı hasarlar verebilir. birkaç kullanımda disk kullanılmaz hale gelebilir.
bilimum dandik filmin ve televizyon dizilerinin en dandik korkutma öğesidir hakikaten. aslına bakarsanız korkutma değil korkma öğesidir.
dandik senaryolara göre, güzellik maskesi yapan kadın bunu korkutma amaçlı yapmamıştır. kocası/sevgilisi bunu birden görünce korkacak, biz de seyirciler olarak hayvan gibi gülecek, güle güle öleceğizdir. efektler olmasa kendilerinin bile gülmediğine eminim artık..
bunun tanımına, açıklamasına, örneğine bile gerek yok azizim. bir çok kişinin aklında bunu düşündüğünde, hemen 2-3 örnek sahne canlanır. adam arkasını döner, kadın yeşil bir sıvıyı yüzüne sürmüştür, tercihen gözlere salatalık dilimi falan koyar, adam da korkar. budur.
yeni yetme rock gruplarının, kendi parçalarını yapmadan önceki dönemlerine verilen isimdir.
bir nevi taş devri, hatta cilasız taş devri. yeni kurulan lise gurubunda, kimsenin söz yazacak, beste yapacak yeteneği yoktur. birikimleri yetersizdir. böylece en kolay yönteme başvurulur. zamanın tutulmuş, mümkğn olduğunca eski rock parçaları ayıklanır. tercihen kolay olanları seçilir. sonrasında bunlar 2-3 gün çalışılarak çalınır. grup içindeyken her şey süperdir. mükemmel çalmışlardır hesapta.
kendi tarzları tam oturmadığından, vokali taklit ederek, kopyalayarak çalar, söylerler. bu iğreti yapı tutmazsa da "cover yaptık oğlum biz" diye işin içinden sıyrılmak kolaydır. "kendi yorumumuzu kattık lan resmen" nidaları yükselirken bir gençlik grubu daha olaya girmiştir. iyi coverler. bonus track: (bkz: come cover me)
tamamen teknik, taktik ve kişinin vücudunu tanımasıyla alakalıdır.
misafir tuvaletin kullanma anlarında, bu konudaki bilgi birikiminiz hayati derecede önemlidir. aman sessiz yapayım, çok uzun süre durmayayım diye hayıflanmamak için bu süreyi iyi hesaplamak ve işinizi bu sürede bitirmek çok önemlidir.
tuvalete ilk girildiğinde sifonu çekmek, sıçma işleminin ilk anlarında yaşadığınız sesli ve yoğun bölümü atlatmakta yardımcı olur. sifonun boşalması ile gelen gürültü anı, sizin en büyük mermiyi atım zamanınızla eşit sürede olmalıdır. keyifli bir sıçış için en mükemmel an budur... o an, sifonla bir bütün olduğunuzu hissetmeli ve vücudunuzu sifonla uyumlu çalıştırmalısınız. ilk kısmı başarı ile atlattıysanız gerisi kolay. ilk bombardıman kadar etkili olmayan artçılar ile suyun sifona dolma sesi birbirini götürür. nötr sayılır.
alaturka tuvaletlerde ve sifon olmayan bitap haldeki tuvaletlerde ise, mimariye göre sol veya sağda olan musluk kullanılabilir. suyu hayvan gibi açarak, maşrapaya temas eden tazyikli suyun sesini kullanmak suretiyle, biraz önce bahsettiğimiz en güçlü bombardıman anı bir nebze de olsa kamufle olabilir.
tabii ki kişinin performansı bu işlemde çok önemlidir. ızbandut diye tabir edilen yetişkin bir erkek ve yemiş yemiş sıçmamış denilen şişman kadınlar için sifon kamuflajı en etkili yöntemdir. bu fiziki büyüklük, sıçma performansıyla doğru orantılıdır. o yüzden daha dikkatli olunmalı, sifon boşalma süresinden bir salise bile boşa harcanmamalıdır. unutulmamalıdır ki; israf haramdır. mesaj da verdik tam oldu.
belediye otobüsünde, her açılan gazeteye köşeden bakıp kesen tiplerdir.
gazete sahibi amcanın azami dikkati ve çabasıyla, gazeteden otlanması engellenebilir. sırf gazeteye bakmak için arkaya ilerlemez, milletten laf yer. hele ki spor sayfası açılmışsa ve amca gazeteyi katlamadan okuyorsa vay ki ne vay... eğer amca bilgi hırsızlığına karşı ve bu mücadelenin yılmaz bekçisi ise tam bir siniri harbi yaşanır.
ekonomi sayfasına geçmek, bu bilgi hırsızlarını defetmek için en iyi çözümlerden birisidir. bizim ülkede herkes ekonomiden anlar ama gazetelerin en az okunan sayfası bu ekonomi sayfalarıdır çünkü. siyah-beyaz ve resimsizdirler, yazı puntoları küçüktür. yine de takım elbiseli, şık potansiyel bilgi hırsızlarını bertaraf etmek için en iyi yoldur. salaş görünümlü yurdum gencini, gazetenin spor sayfasından koparıp almak için ise fenerbahçe sayfası okunmalıdır. zengin çocukları genelde fenerbahçe'li olduğundan bu tehlikeyi atlatma olasılığınız yüksektir. eğer yemezse trabzonspor sayfası açılabilir.
yeteri kadar psikopatlığa erişen bir amca ise, sırf gazetesinden otlatmamak için yabancı dil öğrenip bilimum italyan, ingiliz spor gazeteleri okuyabilir. yeteri kadar ama.
dandik amerikan korku filmleri ve bilimum genci bir mekana kapatıp, korkuta korkuta öldürme temalı filmlerin en çok beklenen olayıdır. şişmanın, gözlüklünün, yaşlının, sarışının ölmesine alışmış bünyeler artık. bir lafımız yok.. hadi baş roldeki herif de kaslı vücudu ve daha önceki filmlerinin hatrına ölmedi onda eyvallah... ulan sırf başrolde diye çelimsiz kadını niye öldüremiyorsun katil bozuntusu? çakma zombi?
şu kötü karakterlerin mallıkları dillere destandır. o konuya girmeye bile gerek yok. ızbandut gibi katilin zorla kaldırdığı silahı, bu başroldeki hanım abla öyle bir savurur ki, yok öyle bir göt korkusu. ilahi bir kuvvet sanki yarabbim! öyle bir sokarlar ki bu çırpınışları gözünüze, anlarsınız ki bu kadın ölmeyecek.. imkansız yani ölmesi.
hele bir de bu kadında beyaz badi var ise hiç öyle sonunu merak etmeye gerek yok. başroldeki gariban erkek ölecektir. diğerleri zaten ölmeye programlıdır, bir yolunu bulur öldürtürler kendilerini. bizim abla da, müsait bir su, duş, havuz bulup tişörtü ıslatmak suretiyle memeleri sergiler. işte o saatten sonra ölmesi imkansız hale gelir.
fakat bazı filmler vardır ki; boktandır, senaryo dandiktir, oyunculuk vasattır ama o kadın ölür. tam da o anda bağırmaya başlarım, "işte benim katilim bu" diye. işte bir korku filminin mutlu sonu kesinlikle budur. tahmin edilmeyen son gözümde mutlu sondur. yoksa mutluluğun tanımı bu dandik korku filmlerinden öğrenilmez. katil bile mutlu değildir lan bu filmlerde. önüne geleni doğrar, yine bir memnuniyetsizlik, bir hayattan bezmişlik. rahat ol biraz, relaks, tişört beyaz değilse dal gitsin. kral sensin. yürü koçum.
the sisters of mercy'nin First And Last And Always albümüden çıkmış gothic rock şaheseridir.
In a sea of faces, in a sea of doubt
In this cruel place your voice above the maelstrom
In the wake of this ship of fools I'm falling further down
If you can see me, Marian, reach out and take me home.....
I hear you calling Marian
Across the water, across the wave
I hear you calling Marian
Can you hear me calling you to
Save me, save me, save me from the
Grave...
Marian
Marian, there's a weight above me
And the pressure is all too strong
To breathe deep
Breathe long and hard
To take the water down and go to sleep
To sink still further
Beneath the fatal wave
Marian I think I'm drowning
This sea is killing me