otellerdeki konsepti; gece işlev gören genel müdür gibidir. ama her iş gibi benim yaptığım veya dedemin bir zaman diliminde nail olduğu meslek gibi dışa vurmak isteyeceğimiz türden bir yaklaşıma uzak olması gerekiyor. teknik olarak balık tutmaktan daha zevkli bir şey olduğunu düşünmüyorum.
sözlüklerde demokratik yaklaşım süreci arayıpta bir çok hayal kırıklığı yaşamış onlarca okur/yazarın akşamına en yakın gazete edinilebilecek noktadan sadece gazete isteyen yurdum insanın sıradanlığı, inkarı hergün insafsızca nesilden nesile aktarılıyor.
bu giri veya entry'den yaklaşık 100-/1000 arası bir yerlerde yine derlenirse "itü sözlük bir anti-demokratik oluşumdur" hiç yadırgamayacağım. baştan yaşamak önceliğimiz. her şey çoktan yaşanmış mı?
90'ların sonunda dolar'a ve mark'a efsanevi yüksek faiz varken türkiye'de güneye doğru bir tatil yöresinin discosunda yalpalıya yalpalıya kıvırcık favorileriyle saçlarını sağa sola sallandıran helga ablalarımın sarı bıyık hans amcamlarıma bira eşliğinde yaşattığı heyecan dönemi ne güzel özetliyor. sonrası garip bir euro hikayesi.
hâlâ mâl gibi bu sigarayı hüzne, sevince, aşka, melankoliye, heyecana, nefrete, yalnızlığa bir takım kisvesiz duygulara tercüman olabildiğine yoran birey var gibi duruyor. aranılan duygu filterisinin aynıları;
ananas
armut
ayva
böğürtlen
ceviz
çilek
dut
elma
erik
fındık
greyfurt
hindistancevizi
hint kirazı
hurma
incir
karpuz
kavun
kayısı
kiraz
kivi
limon
mandalina
muz
nar
portakal
şeftali
tüysüz şeftali
üzüm
vişne de de var.
bundan sonra bu aksiyonun siz kendini bilmezlerin kendisine verdiği zarara karşı koymak adına şu şekilde örgütlenmesini öneriyorum.
"gece 03.00 de muzun kabuğunu yiyip içini kıçlarımızda eritiyoruz"
sağlık kokuyor.
bir günlük bir bilgi birikimini buraya taşımaya kalkacak kadar coşkun bir yapı? ama bugün oturdum:
16.00 antalya
19.00 galatasaray
21.00 getafe
23.00 barselona
maçlarını izledim. Artık bu bir tarihsel oyun olsa gerek maçları giderek zevkli hale getiren bile saat sıralamasıydı.
türkiye'de futbol kabaca faulden sonra abartılı şekilde yerde kıvranan futbolcuları ve faule muadir "ben bir şey yapmadım hakim bey" gençlerinin elinde telef olmaktaydı. günümüz türk futbolu havayı derinden kesen "ben bir şey yapmadım, yürü git be" yusuf şimşek özlemindeydi.
farklı zaman kavramlarının farklı bedenlerde üst üste gelebildiği ender anlarda denklemsel bir altyapı yakalanırsa ona komik giriler ya da enteryler hangisini tercih ederse yazdığını söyleyebilirim. Ama uzak bir ihtimalmiş gibi gözüküyor.
bir gün aşırı dozda üniversite havasına maruz kalmış, bacaklarım dizlerimden karnıma kırılmış şekilde bulunursam, o akşam barın kapanışına doğru artık bir zahmet siktirip evinize gidin müziği olsun diye seni hatırlayacağım. çok güzel bir hadi gidin artık havan var. bak yine "yavaştan volta al git" diyorsun da hava durumuna hiç nostalji aşk kondurmuyorsun.
senelerce memur çocuğunu oradan oraya savurup duran kışın kar tabakası ve tayin coşkusuna mahsup iklimlerce işlenmiş bir insanı, 14 derece kış sıcaklığında klimaya mahkum eden bir yer daha olur mu? mükemmel. bunun üzerine düşünün.
otellerde, işletmelerde artık sıkıntının doruğunda veya yeni bir başlangıca vedaya kucak açıldığına takip yönetim tarafından personel için organize edilen gece, gece de bu personel insanları dağıtmak konusundaki deneyimsizlikleri o geceyi genelde götüyle dibine kadar içerek kucaklar. çok telef olmuş adam/kadın görüyorum; bunlar daha önce benim tanıdığım insanlar olamaz. "yaşasın bize özel" niteliğinde kutlanan her gecede dikkat ederseniz yaşanan bilinç kaybı hat safhaya ulaştı.
bu kızı tanıdıktan sonrasında ortaya çıkanlar üç ana başlık altında toplanabilir.
a. infilak basıncı: başarının ardından gelen çığlık ciğerleri tahrip eder, kulak zarlarını yırtar, yıkıntıları ve insanları sürükler.
b. mutluluk radyasyonu: kazandığı potansiyel motivasyon sonrasında yanına yaklaşılmayacak bir mutluluk durumu meydana getirir.
c. nükleer radyasyon: sonrasında sarılıp kutlamak boynu kırmak gibi misyonlar az da olsa görülmüştür. bu da vücudun her yerindeki hücreleri tahrip eder. sonrası; baş ağrısı mide bulantısı, bazen kusma ve çokça ishale sebep olur.
bu hastalıkların şiddeti başarı derecesine ve olayın yeniliğine göre değişiklik gösterir. format denip geçmemek lazım. hem format atıp hem de aynı anda entry girebilen şahsiyetleri gördükçe teknolojinin geldiği noktaya imreniyorum, zangoç.
kendini kandırma dobi! iki hafta içerisinde terinle boğduğun arkadaşlığın içerisindeki zayıflık belli. sen bir cenderedire kalkıp gelmişsin buralara. sana yakışmaz; olmaz.
şimdi sen arka sıradaki diye devam edeceğim. şu işi ülkede adabıyla yapan çok az inan varmış. gerisi göbekciklere verilen ufak haftalık selamlarmış. "beni seven böyle sevsin" marşlarıymış. bu akşam bacelonaymış.
yine bir sistem değişikliği isteği, yine neler olacağından haberdar olmayan yeni nesil "mülakat kampanyası".
ben son öysciydim, son kredili sistemde okudum, son af yönetmeliğinden faydalandım, geri dönüşüm kredilerinin son kez faizlerinin affedildiği dönemde ödedim, hep eve en son otobüsle döndüm, okulumdan en son mezun oldum, akranlarımın içinde en geç benim çocuğum oldu, çizginin bir alt sınırından takip etmekten o kadar yorgun düştüm ki kendim olmayı unuttum. birilerinin beni yönlendirmediği tek kişilik saatlerimde duyduğum eksiklik beni evlenmeye gebe kıldı. kendim olamadım. okulumda ben değildim. ben değişiklik nedir bilmedim. "yahu bu yeni sistem nasıl" soruları hep onlarca soruldu. sorulan ve uygulanan benim üzerimde değil, beni ben yapmayının çalışmasıydı. 30 senedir gördüğüm ağır işkenceden sonra bunu bile ben yazamıyorum. kişiliğim yontulmuş, ehlileştirilmiştir, hükümsüzdür.
bıyıklı kadından sonra bir kalıtım hatası daha; sen ver doğmadan önce kutsalı, kirli havayı, sigarayı, alkolü, radyasyonu, günde bir doz recep'i sonra neden taşaklı? doğar anam, hayır günün birinde gelir o kadın taşaklarını koyacak yer bulamaz, sana eziyet olur.
gergin erkektir. şöyle ki; ev içi saadet kavramının bir futbol maçıyla sekteye uğrayabilmesini en başından kınıyorum lakin içinde bulunduğum ülkenin coğrafi altyapısı buna pek uygun. maç esnasında bütün aktivitelerin (su içmek, evin içinde hareket etmek veya derin nefes almak) yasaklandığı zorlu bir doksan dakikadan alnımın akıyla çıktım. böyle olunca mecburiyetten bu derde ortak oluyor insan, bende girişe ek bir şeyler söylemek istiyorum.
açık ve seçik belirtmek istiyorum ki; türkiye'de yapılan müzik ne kadar yavan, tatsız, tutsuzsa bunun nedenini birebir ben olduğunu artık net bir biçimde biliyorum. daha önce önüme sunulan yemeğin tadına bakmadan yemeğe o kadar alışmışım ki bildiğin zevk sahibi olmak, belirli, kendine has şeyleri sevebilmek gibi bireysel ihtiyaçlarımı kaybetmişim. öküz olmuşum, öküz. şimdi bu herifleri dinledikçe daha iyi anlıyorum.
Ben buranın gammaz sistemini anlamakta biraz zorluk çekiyorum. Arkadaş, madem bu gammazlık olayı sallama bir döngüden ve ciddilikten uzak bir mertebe, bu işin rajonuna uygun harekete edebilecek kapasitede insanlar seçilemez mi? ya da böyle bir sistemin yaratılmasına, bilinçlendirilmesine neden gerek görülmüyor? bilmem kaç girisini gammazladığım, hala olay ve durum girilerine: adam, insan tanımı yapanlar, forum gibi coşanlar gammaz olmuş. peki olsun herkes olsun. "hey biraderim bir dakikan var mı, al şu broşürü sen de gel!"
Herkes olsun. ama yaptığından bihaber olmasın, bilgilensin, yazdığını kavrasın, belirli bir deneyimi elde etsin.
bahsediyorlardı da işte kulak arkası oluyormuş gözünün önüne gelesiye kadar. buraya yazar olarak kaydolmak adına girilen ilk on giriye(entry)e bakın. özellikle 7. nesilleri baz alın, nelerle kadir bi' işle boşa kürek çekildiği daha mantıklı olarak kavrayacaksınız.
-Müsadenizle bir tuvalete kadar gitmem gerek
*Müsade sizin beyefendi. Size eşlik edeyim.
-Gerek yok teşekkürler, hemen dönüeceğim.
*olsun efendim Adettendir, bende geleyim.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, bu regl döneminde keşfettiğimiz nadir anlardan biri olsa gerek; sizin durumlar genelde beyin içerisinde gerçekleşiyor ayda en az bir kere. Bazen öyle insanlarla tanışıyorum ki o pıhtılaşma sanırım beyinde gerçekleşiyor. insanın düşünme yetisini elinden alıyormuş. bu yüzdenmiş antikoagulan ilaçlardaki patlamalar.