lise yeni bitmiş. ozamanlar 1 yıllık olan sevgilimle buluştuk. daha önce telefonuna bakmama hiç izin vermemiştir ve telefonu hep sessizde duruyor. ben tabi şüphelenmeye başlıyorum. telefondan müzik dinliyoruz ve kucağımda uyuyakalıyor. şeytan dürtüyor beni telefonu karıştır diye. başlıyorum mesajları karıştırmaya. bakıyorum ters bir durum yok. tam görmesin ayıp olur diyip telefonu koyacağım sırada bir klasör çarpıyor gözüme. ismi de 'sil'. sil isimli klasör var. ben de sanki sil yazdığı için klasör silinecek sanıp girmeyeceğim. klasöre bir giriyorum, sayamadım ama herhalde en az 20 ayrı numaradan mesaj var. tarihleri de bulunduğumuz tarihten 1 aya kadar olan süre. mesajın birini aktarıyorum size:
- beni soyabilirsin, öpebilirsin, istediğin yerime dokunabilirsin, yanımda uyuyabilirsin ama arkadan asla.*
yuh dedim zaten gerisini okumaya gerek yoktu. sonra telefonu fabrika ayarlarına döndürüp sevgilimin cebine koydum ve ona birşey yokmuş gibi davranarak yanından ayrılıp az önceki mesajın aynısını ona gönderdim. anladı anlayacağını zaten.
adana çarşısında gezen yaşlı bir teyze. azcık sıyırmış olup önüne gelene panpik atar, kiminle konuştuysam daha önce teyzenin pandiklerine maruz kalmıştır.
mükemmel bir özlem tekin şarkısının sözlerinden bir parça.
(bkz: özlem tekin- beni yakan aşkın)
Seni ilk gördüğüm an
Kalbim duracaktı inan
Kor alevler içinde
Yanıyordum heyecandan
Seni ilk öptüğüm an
Dudaklarım kalbimde
Seni beklemiş inan
Ölüyordum heyecandan, ölüyordum heyecandan
Beni yakan aşkın kurşun mu
Denizde yediğim vurgun mu
Ben aşık olmazdım ama
Senin aşkın bir başka
Yaralı kalbim bir çare
Buna merhem ne çare
Gel dokun bak sen de biL
Yaşanır mı bu dertle
Beni yakan aşkın kurşun mu
Denizde yediğim vurgun mu
Ben aşık olmazdım ama
Senin aşkın bir başka.
yüz üstü yatarken ayakların havaya dikilmesi. uyku sırasında nasıl oluyorsa anlayamıyorum. bir arkadaşım öyle uyuyordu sabah sabah da nerden aklıma geldiyse hemende paylaşma isteği duydum dayanamadım. *