Bugun hurriyet gazetesinde cikan haberiyle varligindan haberdar oldugum gercek vatansever insan. Emekli bir matematik ogretmeni ve maddi tum imkanlarini sonuna kadar kullanarak hatta bankalara borclanarak bir orman kurmus daha dogrusu hala kurmaya calismakta ve agaclarina çocuklari gibi ozen gostermekte. Ancak maddi anlamda destege ihtiyaci var sanirim, simdi uzerimize dusen sosyal medyanin gucunu kullanarak rahim demirbas araciligigyla bu ulkenin yesiline katki gostermek ve bu fedekar insana en azindan bir tesekkur etmek ve ona destek olmaliyiz. Sanirim bu ulkeyi sevdigini soyleyen ve bu ulkede yasayan hepimizin boynuna bir borc bu.
Diğer ülke medyalari "acaba ülkemiz suriye' ye müdahale etmeli mi?" Sorusunu tartışırken "ulkemizin savasta rolu ne olacak daha dogrusu bize rol verecekler mi?" Sorusunu tartisan Türk medyasidir. Siki sikiya sirtlarini dayadiklari patronlarinin direktifleriyle guzel ulkemiz savasa girene kadar da bu tutumu surdureceklerdir.
eleştirilerden pay çıkarmasını bilen akıllı insanlar için geçerli olan söz. ama öyle insanlar var ki eleştirinin iyisini de kötüsünü de böyle bi garip algılayıp saldırıya geçiyor. böylelerini eleştirmeyin zaten debelensin dursunlar.
müthiş tarım politikaları sonucunda hayvanlara yedirilecek otun dahi ithal edilmesi durumu. ot ithal eden hükümeti savunacak yazarlara şimdiden selamlarımı iletiyorum.
teröre taviz üstüne taviz veren, terörle mücadele değil müzakere eden başbakanın sabrı uğruna kendisine oy veren ailelerin evlatlarının şehid düşmesidir.
bakalım muhtemelen yarına unutulmuş olacak şehidlerimizden sonra başbakanın sabrı nereye kadar gidecek. bakalım bir sonraki şehid haberinde bıçak neremize dayanmış olacak.
sözlüğün kalitesi bakımından son derece gerekli durum. millet işi gücü bırakmış bu başlıkta takılır olmuş. çoğu 6 yaş zeka seviyesindeki cümlelerle karma derdinde herkes.
dış politikada fırtına gibi esen, tüm devlet adamlarının önünde el pençe divan beklediği yüce başbakanımızın sesini çıkaramadığı durumdur.
dış politikada fırtına gibiydik demi? bi duruşumuz vardı, hatta bi one minute' miz vardı?
nerde? adamlar şirketlerle dahi anlaştılar 1 ekim' de kendi karasularımızdan doğalgaz çıkararacaklar bizim efelerimizin sesi soluğu çıkmıyor. anca meydanlarda gaz ver, senin elindeki gazı alanlarada göz yum. durmak yok yola devam.
bu aralar gidip geldiğim ikilem. ingilizce öğretmenliğine* puanım ucu ucuna tutmakla birlikte polisliğide kazandım. halbuki geçen sene ikisinide kazanamamıştım. kararsızım.
hükümetin yargıya müdahale etmediği, tarafsız makhmemelerde davaların görüldüğü, bağımsız yargının hüküm sürdüğü güzide ülkemizde ergenekon davasında muhalif tavır ortaya konan hakimin yerinin değiştirilmesidir. ileri demokrasi, ne diyelim!
o duruşun en büyük destekçisinin yeğenide olsa, içimizde kanasa böyle bir leke sürüldüyse eğer, dikkatinizi çekerim sürüldüyse diyorum cezasını çekmesini isteyen beşiktaşlıdır.
biz demiyormuyduk kimse beşiktaş' dan büyük değildir diye? evet biz diyorduk ve hala diyorum. ama ortada böyle bir durum yoksa asbaşkanımızda teknik direktörümüzde alnının akıyla çıkacaktır. ama eğer varsa...**
bazı fenerbahçelileri aşırı derecede sevindiren olay. lakin kendi başkanları şike suçlamasıyla bizzat polis tarafından gözaltına alınmış ve mahkemece tutuklanmış, tayfur havutçu ise emniyete davet edilmiştir. bu ayrıntıyı kaçırıyorlar sanırım. şereflerini fenerium poşetleri içinde rakiplerine teslim eden zavallıların namuslu insanlara bok atmak için bu kadar hevesli olması nedense şaşırtmadı beni.
bazı beyinlerin ciddi ciddi inandığı durum. bu gerizekalılar kendisini tarikat lideri ilan eden şahısla ilişkiye girerek cennete gideceklerine inanmış. mustafa kemal' in böyle yobazları ipe götürerek ne kadar doğru bir iş yaptığını bir kez daha anlıyorum.
şimdi efendim kastım kulüp yönetimlerinden değil demek istediğim: şimdi ortalıkta; komplo kurdular şöyle mağduruz böyle masumuz diye dolanan fenerbahçe taraftarı o zaman ne yapardı çok merak ediyorum.
bu entry' nin sahibi şahıs eline tutuşturulan elektrik faturasıyla ulus' da ''ulan bunu nereye yatıracam'' diye dolanırken ziraat bankası' nı görür ve herhal bunlar alıyolardı diyerek bankaya yönelir* ve bankanın girişini ararken camlı kısmın hemen yanından giren çıkanları görerek sıcağında etkisiyle ''hah buldum'' diyerek o noktaya yönelir.
ancak kapıdan girdiğim an kartlarla turnikelerden geçenleri görmemle noluyo lan dememin akabinde yaklaşan güvenlik görevlisiyle girdiğimm dialog şu şekildedir.
- buyrun nasıl yarımcı olabilirim?
- ııı elektrik faturasını yatırcaktım da alıyo musunuz?
suriye' ye olası bir nato müdahalesi sonrasında iran' ın türkiye' deki nato hedeflerini vurmakla tehdit etmesidir. gerçek mi değil mi bilmiyorum ama eğer gerçekse iran neyine güvenip böyle salak saçma konuşuyor çok merak ettim.
ayrıca haberdeki bir ayrıntı dikkatimi çekti;
--spoiler--
suriye hükümetine yakın haber sitesi champress de erdoğanın 2008de lübnan başbakanı said haririnin iktidarda kalmasına bizzat yardım ettiğini ve esada karışmamasını söyleyerek amerikalılar böyle istiyor dediğini yazdı.
--spoiler--
bu kısım dış politikamızın nasıl şekillendiğini açıkca gösteriyor galiba. ben hala akp' nin dış politika başarılarıyla(!) bu kadar övünebilen şakşakcıları gördükce acımaktan başka bir şey gelmiyor elimden.