kurucusu Ermeni değil arnavuttur. hatta Ali Sami yenin kardesi, Arnavutluk vatan kahramanidir. futbol kulübünden bahsediyorsak tabi. lisenin kuruluşu fatih sultan mehmede kadar gider. gerizekalı biriyseniz bilmeden konuşabilirsiniz.
tahminimce, takımda yer alan oyuncuların geneli ile problemi var. yoksa şaha kalkmış aslan gibi görünen Galatasaray'ın bir kaç ayda doksan derece tersine bir performans göstermesi için futbolcularin sağlıksız olması gerekiyor veya takım istemiyor anlaşılan bu adamın oynattığı futbolu. ben bir kac hafta içinde kovulacsgini düşünüyorum. ardından da mou ayarinda birinin teknik direktör olarak getirileceğini de temenni ediyorum. klopp mesela :)
ulan hatta yaz ayina peppin citiyden ayrılması ve yeni bir challange ayarında galatasarayin başına gecisini falan hayal ediyorum. olsa ne fena olurdu AMK.
seni tanıdığım bildiğim güne lanet olsun. keşke bu kadar değer vermeseydim. hem yalancısın hem kötüsun. senden nefret ediyorum. birgün mutlaka geleceksin geldiğinde seni tanımıyor olacağım.
yanlış tahmin, iki ülkede gelişmiş teknolojilerde birbirine dolaylı yoldan bağlı. sürdürülebilir gelişme için anlaşmak zorundalar. belirli bir noktadan sonra sırt sırta vereceklerdir. çünkü ikinci dünya savaşından sonra, üçüncü dünya savaşı çıkma olasılığı düşük. her ne kadar bu yönde spekülatif söylemler olsa da, dünya uzlasmaci politikalar ile yönetilmektedir.
eğer gerçeklesseydi, ülke işgale açık bir duruma gelirdi, muhtemelen güney sınırında PYD/PKK kontrolü ele alırdı. Libya'dan, Kıbrıs'tan ve Suriye'den cekilirdik. Karabağ savaşı hiç olmazdı yada başarısız olabilirdi. vatanseverler in çoğu hapiste kaybolurdu. ülkenin bugün katma değer üreten tüm kurumlari vasifsizlastirilirdi. türk lirası devule edilir, Fetö zenginleri daha da palazlanirdi. ülkenin üniversiteleri özelleştirilir, polis ve jandarma daha aktif hale gelirdi.
muhtemelen Erdoğan idam olurdu. ve hakkında onlarca doğru yanlış iftira haberleri duyardık.
fetullah pici ülkeye gelirdi, muhtemelen Erzurum'a yerleşir ve buradan oyununa devam ederdi.
bu gözler çok işkence aleti gördü, çok ölüyü kaybetme metodları duydu, dinledi. kimisi çok saçma kimisi çok mantıklıydi lakin hiç biri bu kadar zalimce değildi. umarım hesap vakti gelir.
13 sene olmuş dile kolay, ilk geldiklerinde 22 yasimdaymisim. seneler içinde ben çok değiştim, yaşlandım. fikirlerim olgulansti, kimisi değişti. kimisi daha radikallesti. şimdi, helalleşme vaktidir. doğanın bir kanunu müdür yoksa ev dediğiniz yerde misafir ağırlamak insana mahsus mu sadece bilmiyorum ama belirli bir süreden sonraya kalan misafirlikler hep sinir bozucu olmuştur. bu da buna benzedi. sinir olduk, gerek yüzyüze yaşadığımız şeyler gerek duyduklarimiz. Recep Tayyip Erdoğan büyük insanmış, tek başına bu insanlara sahip çıktı. oy kaybetti, seçim kaybetmek üzereydi yine de sözünden dönmedi. tabi biz o zamanlar Suriye güllük gülistanlık saniyorduk. meğerse gerçekten müşkül durumdalarmis bu insanlar. donseler bir hapishanenin ekşi bilmem kaçıncı katında, ufacik bir hücrede işkence de günleri varmış da biz bilmiyormusuz. sonra, aslında ne kadar çok birbirimize benzediğimizi de gördüm ben bu insanlardan. onlardan nefret etmem gerektiğini bana ogretenler, aslında kendimden nefret etmemi soyleyip durdular. benim şahsımda, milletin mutsuz olma sebebinin bu olduğunu düşünüyorum.
Avrupalı değiliz, işim gereği bir çok milletle muhatabım. en rahat ettiğim insanlar Araplar oldu. ne bir Rus anlayabilir bizi nede bir Çinli yada Flaman Arabın anladigi kadar. dil bariyeri elbette var ama mimikler ile karşındakine ne istediğini anlatmak gayet mümkün. anlıyor herif işte seni.
geçmişte ihanet olmuş diye öğrendik haklı yani da var bunların ama günümüzde bu duruma bakınca, Arapların geneli için değilse de Suriyelilerin yaptıklarından oldukça pişman ve utangaç olduklarını söyleyebilirim. artık, iki millet arasında öyle bir bağ kurulmuştur ki, ne Suriyeliler ne de Türkler bu bağı görmezden gelemezler. ayrıca bunun türk toplumunun kendisi ile barışması için bir fırsat olduğunu da düşünüyorum.
sözün özü, Suriyeli kardeşlerimden özür diliyorum. ben sizin vatanınıizin nasıl bir mezarlık olduğunu göremedim. sizi hakkı ile misafir edemedim. şimdi, güzel ulkenizi yeniden imar etme ve dönme vakti. arkanızda gerçekten Türk halkının olduğunu düşünüyorum. her türlü destek gönül rahatligi ile verilecektir diye umut ederek.
üzgünüm dostlar ama kimse asgari ücret almıyor. asgari ücret şirketlerin minimum derecede çalışan vergisi vermesi demek. 17 bin liraya kimse sikini bile kaldırmaz. devletin önüne geçmesi gereken şey bu fakat tren çoktan kaçtı. Türkiyede en büyük problem emeklilik ve SGK ödenekleri. sırf bunu duzenleyemedigi için her 10 yılda bir kriz yaşıyor devlet.
20li yaşlarımin sonunda bana yedi yıl boyunca aynı soruyu sorduran olay. pişmanlığım hiç geçmedi. lütfen bu durumda kaldiysaniz, sizi seven insana şans verin. biliyorum ne düşündüğünü ama inan seni sevenle daha mutlu olursun.
zor bir ideal değildir. milletimizin temel ozellikleri dünyada eşi benzerine rastlanilmayacak derecede değerli. garibin yaninda olur, sabırlıdır. çalmaz ve itaatkardir. açlıkla veya yokluktan korkmaz. çalışkandır ayrıca. tek yapılması gereken bu güzel ozelliklere sahip insanların doğru torna tezgahı dan gecirmekti. medeniyet, bilime inandirmakti. biz bunu maalesef gerçekleştiremedik. rahmetli gazi de dahil olmak üzere Türk tarihinde bunu başarmış bir lider yok. deneyen var ama.
ikinci Mahmut
genç Osman
Mustafa Kemal
dördüncü murat
merak etme benim garip milletim. uğrunda canını feda edecek nice yiğitler yetiştirdin. senin istikbalin bu evlatlarındir. nasıl ki en zor gününde bu millet canından can vererek bu memleketi kurdu, nasıl ki Selanikli bir yetim tüm saltanatinizi sikip attı. elbet yine bir ana dogurmustur türk tarihinin yükünü sıralayacak bir babayigit. belki şimdi bıyıkları yeni terlemis bir teğmen, belki masterini yeni tamamlamış bir doktor, belki bir fırın ustası. sen var ol diye.. sen yasa diye...
maçın ilk 10/15 dakikasında iki takımda oynamak için elinden geleni yaptı ama hakem olacak vasıfsız iki takımı da durdurdu. resmen maçın seyir zevkini katletti. böyle bir hakem hayatımda görmedim. halı saha da bile yer verilmemeli.
türk milletinin kendine has bir çok özelliği var bunlardan birisi de kendi için ufacık iyi hizmet eden adamı tutar. ona sahip çıkar. Yusuf'un hikayesi de böyle işte. yıllarca piyasanın çok altinda insanları doyurdu. ben bile zamaninda köfteci yusuftan param yok deyi çok ekmek yedim. hele diyetteyken hiç para vermezdim. çünkü yusufta salata ve ekmek sınırsız ve ucretsizdi. kahve de ucretsizdi bu arada eklemek isterim. benim gibi yüzlerce insanı doyurdu Yusuf ve başı belaya girdiğinde sadece biz yapmadık demesi yetti milleti inandırmaya. dediğim gibi, türk milleti işini iyi yapan, dürüst kişileri arsa çıkartır. bakın bu memlekette bir çok yasadışı iş oldu ayyuka çıktı, millet hiç birine ses etmedi ama Yusuf'a sahip çıktı hemde en hassas olduğu konulardan biri ile itham edilmesine rağmen.
tarihsel olarak anavatani Kenan denilen bugünkü Filistindir esasında lakin bu kendilerinden nefret etmeye engel değildir. hak, hukuk ihlalleri, masumlarin kanı ellerindedir. Arapları hiç sevmem lakin bu onların ikinci sınıf muamele görmesini gerektirmiyor. zaten kocaman dünyada Filistinlilere sahip çıkan bir avuç millet var. vicdanın sesi ne diyorsa onu yapıyoruz. elbet kısa çöp uzun çöpten hakkını alır.
