aziz valentine katolik bir din adamıymış zaten. yani adam hristiyan. roma'da aşıkları evlendirdiği gün olan 14 şubat tarihi yıllar içinde valentine's day; sevgililer günü olarak anılmış. olay bu. caizlik terimi islam çağrışımlı olduğu için zaten islamiyeti ilgilendiren bir gün değil sevgililer günü. zaten islamiyette sevgililik diye bir ilişki türü yok. evlilik caiz ve olması gereken ilişki türüdür bu inanışa göre. o yüzden siktir edin caiz olup olmamasını varsa yanınızda sevdiğiniz kişi tadını çıkarın bugünün.
aşkı hiç tatmamak mı, yoksa tattıktan sonra yalan olduğunu anlamak ve kaybetmek mi?
aşık olan zaten alacağını almıştır. artık bir şey isteyemez. bundan sonra o verecektir, hep o verecektir.
sen yalnız sevdiğini kaybettin, ben ise, sevdiğimi de, sevginin kutsiyetini de.. en büyük acı sevmek ve günden güne ayaklar altında çiğnenip, paçavra edildiğini görmektir.
vega'nın nirvana yaptığı albümdür kanımca. sonra deniz özbey ile tuğrul abimiz çocuk yaptılar, bitti gitti vega. hala konserler veriyorlar arada ama yeterli değil.
saçma sapan ricalarda bulunan sözlük aparatı. neden boyut sınırlaması var ki? önemli olan işlevi değil mi? internet özgürlükse bu ulu arkadaşlar neden özgürlüğümüzü sınırlıyorlar ki? diye sorduran hede. vazgeçtim yok resim falan.
eğer ev ekonomisi ders notu 5 pekiyi olan bir hanımsa, size 1 yıl sonra araba olarak geri dönebilir. kadınların finans işlerinde erkeklerden daha tutumlu olduğunu düşünürüm niyeyse. e tabi yengenin altınlarla ortadan kaybolma riski de ihtimaller arasında mevcut.
kalıplarla tanımlanmayacak erkek modelidir bu bana göre. gereksinimler dostlar, gereksinimler. bu hayatı sonuçlandıran yegane olgu budur. anlık ihtiyaç ne ise onu tedarik eden adam alfa erkeğidir o kız için. kimine göre güçlü kollar, kimine göre kalın bir cüzdan, kimine göre kalın bir çük, kimine göre iyi bir dinleyici olmak...
saatlerce sayabilirim...
boy, pos, statü, karizma bunların hepsi geçicidir. doğru zamanda doğru tavırı sergileyebilmek işin özü. ilişki uzmanlığı yapacak halim yok elbette fekat bunca yıllık tecrübem bu yönde. şahsi kanaatim diyebiliriz. evet evet diyebiliriz.
bekarlar evlilere özenir, evliler bekarlara. iki durumun da kendine has avantajları-dezavantajları vardır. elbette özgürlük, hesap vermemek, an'ı yaşamak bekarlığın getirilerinden bazılarıdır ama bunun yanında evin kapısını anahtarla açmakla zile basıp eşinin seni karşılaması arasında ciddi bir fark oldugu yadsınamaz bir gerçektir.
kişiyle alakalı bir durum olduğunu düşünüyorum. sapıkça aşık çiftlerin evlenip 6 ay sonra mahkemede ''şiddetli geçimsizlik'' nedeniyle tek celsede işi bitirdiklerini görüyoruz. öte yandan yalnızlık zor.
bu adam benim ingilizce öğretmenimdi lisede. sonradan kulvar değiştirdi mhp'den aday oldu, sonra bir duyduk türk eğitim-sen başkanı olmuş. aktif bir adam. ama aklımda kalan en net olay sınıfta kendisinden yediğimiz sıra dayağıydı. enteresan bir deneyimdi aslında, şimdi hatırlamıyorum ama bir anda bir şeyler yanlış gitmeye başladı ve ''kalkın lan ayağa'' dedi, herkes ayağa kalktı. sırayla tokat attı herkese. çok çılgındı. iki değil tek tokat. şimdi gülerek hatırlıyorum ama o an bambaşkaydı tabi.
öğrenilmiş çaresizliğe örnek teşkil eden durumdur. kişi iyi olmamasına rağmen iyi görünmesi, güçlü durması gerektiğine inandırılmıştır. kötü hissetmek ayıp bir şeydir ve her ne olursa olsun iyiyim lafı durumu anlık olarak kurtarır.
diğer seçenek, karşı taraf önemsizdir, iyyim der geçer. ayrıntıya girmez.
john frusciante'nin herhangi bir solosu. özelllikle live at slane castle performansındaki californication öncesi flea ile yaptıkları doğaçlama olayın sonu niteliğindedir.
ingiliz gazeteci yazar. tecrübelerle sabit ve hepsi erkeklere özel tavsiyeleriyle meşhurdur. bazılarını paylaşalım;
1. Ne kadar yavaş hareket ederseniz, o kadar hızlı ölürsünüz.
2. Dişçiye ve seyahate harcadığınız para asla boşa harcanmış sayılmaz. Hedefiniz güzel dişler ve tatlı hatıralarla ölmek olsun.
3. Bir erkek her zaman için parasının yeteceği en iyi tesisatçı, muhasebeci ve spor antrenörüyle çalışmalıdır.
4. Asla ayrılmaya hazır olmadığınız bir kadını aldatmayın.
5. Anal seksi ve sado mazo olayları boşverseniz de olur ama en azından bir kere üçlü seks yapmalısınız. Olayın büyük bölümünde aranızdan birinin camdan dışarıyı seyredeceğini bilin. Bu kişi muhtemelen siz olacaksınız.
6. Asla hayatınızı birlikte geçirmeye niyetli olmadığınız biriyle evlenmeyin. Ortalama bir evlilik 10 yıl sürer, demek ki hayatınızı tek bir kadınla geçirmeyeceksiniz gibi görünüyor. Yine de amacınız bu olmalı.
7. Eğer işiniz Rolling Stones grubunda gitar (bas değil, ana veya ritim) çalmak değilse, 25 yaşına geldiğinizde uyuşturucu olayını arkanızda bırakmış olmalısınız.
8. Asla bir kadına, bir çocuğa, bir hayvana veya çenenizi dağıtacak kadar güçlü olmayan bir adama vurmayın.
9. Asla vurmaya devam etmeye hazır olmadığınız birine vurmayın.
10. Asla sarhoş olduğunuz için birine vurmayın. Ama sarhoş olan karşınızdakiyse vurmanız mazur görülebilir.
11. Asla bundan kaçınabilecek durumdayken birine vurmayın. Birine vurmak için gerçekte yalnızca iki iyi sebep vardır: Hayatınız için dövüşüyorsunuzdur veya ailenize küfretmişlerdir.
12. Eğer birine vuracaksanız düzgün bir biçimde vurmaya çalışın; vahşice, ritmik yumruklar atmaktan kaçının. Yumruklarınız bir inşaat iskelesi kadar düz olmalı ve ileri gittikleri kadar hızlı biçimde geri dönmelidir (Sanki bir sinek yakalıyormuşsunuz gibi). Bunun istisnası kroşelerdir, burada gücünüzü de koldan değil kalçadan almanız gerekir. Size saldıran kişiye vurulacak iyi bir kroşe, onun hem kaburgalarını hem de iradesini kırmalıdır.
13. Eğer evli bir kadınla birlikte olacaksanız, mutlu bir evliliği olduğuna emin olun. Mutsuz bir evliliği varsa sizi savaş bölgesine sürükleyecektir. Bunun tek istisnası, hayatınızı birlikte geçirmek istediğiniz evli bir kadındır.
14. Görgülü olmak önemlidir. Kabalık yapmanın hiçbir zaman mazereti yoktur. Hayatımızı çoğunlukla insanlar arasındaki ufak tefek ilişkiler belirler ve nazik olmak insan varoluşunu katlanılır kılar.
15. Bazen başarısızlığa uğrayacaksınız. Hayatınızda başarısız olmayacak kadar başarılı, yaşlı veya bilge olduğunuz bir dönem hiçbir zaman olmayacak. Başarısızlığa uğramayı bekleyin ve bunun ruhunuzu kuvvetlendirmesine izin verin. Başarısızlıklarınızla güçlenin ve başarılarınız için minnettar olun. Gece ve gündüz gibi ikisi de herkesin hayatına uğrayacaktır kesinlikle.
16. Dizlerinize dikkat edin. Spor yapıyorsanız kısa sürede yıpranacaklardır. Spor yapmıyorsanız aniden yıpranacaklardır; bunun da çocuğunuzun spor yaptığı ilk gün, ebeveynler arasındaki yarış esnasında yaşanacağı neredeyse kesindir.
17. Birlikte olduğunuz kadınla yüksek sesli tartışmalar yapıyorsanız yanlış kadınla birliktesiniz demektir.
18. Babanızla yüksek sesli tartışmalar yapıyorsanız bu kesinlikle doğaldır ancak uzlaşmak için elinizden geleni yapmalısınız. Babalar ve oğulların birlikte geçirdikleri zaman sınırlıdır. Babanızın cenazesinde acılı bir pişmanlık yüzünden değil onu kaybettiğiniz ve yas tuttuğunuz için gözyaşı dökmelisiniz.
19. Dünyada bir çok muhteşem kadın var ancak hayatınız boyunca gerçekten sevebileceğiniz kadın sayısı dört veya beştir.
21. Topluluk önünde konuşma yapmak ve güvenli seks konusunda uzmanlaşmanız gerekir. Sizden ikisini de yapmanız beklenecektir; bazen aynı etkinlikte hem de. Bir dinleyici kitlesine konuşurken asla önünüzdeki yazılı notlara gömülmemelisiniz ancak doğaçlama da yapmayın. ikisi de felaketle sonuçlanır. Cebinizde bir deste kart olsun, konuşmanın her beş dakikası için bir kart kullanın ve konuşmanızı buna göre şekillendirin; büyük duygusal anları ve en sevdiğiniz ucuz şakaları vurgulayın. izleyici dediğiniz başarısız olmanızı istemez. Hepsi gülmek, duygulanmak, eğlenmek ister. Topluluk önünde konuşmak, acı eşiğinden geçmenizi gerektiren şeylerden biridir.
Güvenli seks yaparkense prezervatifi ters takmadığınıza emin olun. Ters takmak şaşırtıcı derecede kolaydır ve prezervatifin patlamasını, spermin sızmasını ve çeşitli felaketleri fazlasıyla mümkün hale getirir. Muhtemelen birkaç kadeh yuvarlamış olacaksınız, hem zaten saat de ilerlemiş olacak.
22. Hangi köprülerin geçileceğini ve hangilerinin atılacağınızı iyi öğrenin.
23. Bir insanı kendinizden daha çok önemsemeye hazır hale gelmeden baba olmayın.
24. Asla The Big Issue (ingiltere’de evsizler tarafından yayınlanıp satılan dergi) satan birinin yanından dergiyi almadan geçmeyin. Bu hayır işi değil, bir meslektir.
25. Başarı büyük oranda acı yönetimi üzerine kuruludur. Rocky Balboa demişti ki: “Mesele ne kadar sert vurduğun değil; ne kadar sert bir darbeye dayanıklı olduğun ve devam edip edemeyeceğindir.”
26. Asla çağrılmadan kapınızı çalan birinden herhangi bir şey almayın, tabii gerçekten hayatları kaymış tipler değillerse.
27. Zamanınızı kıskançlık yaparak, nefret ederek veya Wall Street: Money Never Sleeps filmini seyrederek çarçur etmeyin.
28. Mümkünse gideceğiniz her yere yürüyerek gidin.
29. Dostluklar, az sayıdaki özel insanla kurduğunuz gerçek dostluklar, çaba gerektirir. Kendi haline bıraktığınızda solacaktır. Yani arkadaşlarınızı düşünün. Onları sevin ve değer verin. Hata yaptıklarında onlara fırsat verin. Dostluk önemlidir. Ancak bu evrende hepimizin yalnız olduğumuzu da hatırlayın. Tek başınıza uçmaktan asla korkmayın. Yalnız doğmuştunuz. Yalnız öleceksiniz.
30. Sağlığınızı düşünün ama takıntı haline getirmeyin. Hastalık hastalığına direnin. Hepimiz öleceğiz. Ama henüz değil.
gereksiz karşılaştırma. bizim millet sever böyle muhabbetleri. mukayese bu toprakların başlıca hobisi olmuş hep tarih boyunca. kendi adıma konuşacak olursam, celal ile ceren'ni merak dahi etmiyorum ama cem'i izlemeye gittiğimde film başlamazdan evvel heyecandan yerimde duramıyordum. başlasın artık ulen! diye makiniste isyan savurmayı düşündüm bir ara.
öte yandan şahan twitter hesabından 2 yıl önce duyurmuştu celal ile ceren diye bir film çekeceğini ve amatör kişilerle çalışmak istediğini. katılmak isteyen herkesten, mail adresine, fotoğrafını ve bilgilerini göndermesini istemişti. şimdi görüyorumki kendisi ve ezgi mola başrolde. anlamadım gitti.
anthony kiedis'in sinead o'connor için yazdığı şarkı. terk edildiği gece eve gider ve all along the watchtower'ın jimmy hendrix versiyonunu dinlerken şarkıyı yazmaya başlar. john frusciante'nin yardımıyla o gece bestelenir. sinead ertesi gün los angeles'ı terkedecektir, anthony'i terkettiği gibi. yağmura aldırmadan şarkıyı kaydettiği kaseti sinead'ın posta kutusuna bırakır ve evine geri döner. 2004 tarihli scar tissue adlı biyografi kitabında böyle anlatıyordu.
zor bir şarkıdır. dinlerken farklı duygular hissettirir. sonundaki melodisiz mırıldandığı ''fucked up now'' kısmı ise iptal olmanıza sebebiyet verir. rhcp tarihinin under the bridge ile birlikte en muhteşem, en anthony kiedis tarzı şarkısıdır bana göre.
dün gece geç bir seansta izlediğim 2013 model cem yılmaz gösterisi. kesinlikle olgunluk dönemi ürünü bu oyun. cem yılmaz artık daha oturaklı ve daha kendinden emin bir üslupla güldürüyor seyircisini. bir yerden sonra kahkahadan çok keyifle izledim o konuşurken. gözlemleri, tespitleri, herşeyiyle çok şey anlatan bir gösteri.
bazı şarkılara klip çekilmemesi gerektiğinin ispatı niteliğinde bir klibe sahip gripin şarkısı. bu adamlar aynı şeyi beş adlı şarkılarının klibinde de yapmışlardı. şarkı güzel ama klip saçma yahut soğuk. çok büyüleyici bir şarkı da değil.
tasarım harikası bir diz üstü bilgisayar. almadan önce burada yazılanları resmen tek tek okudum. windows'tan os x mountain lion'a geciş korkuttu nedense. şimdiyse aylardır kendisini kullandığım için gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, imkanınız varsa alın. yurt içi ya da yurt dışı kesinlikle alın. sunduğu olanaklar ve kolaylıklar yabana atılır cinsten değil. talep ettiği her kuruşu hak eden bir cihaz macbook pro. tasarımı, işlevselliği her yönüyle mükemmel. elbette günümüzde elit yada elit görünmek isteyen insanlara ait bir imge oldu apple'ın ısırılmış elma logosu amma ve lakin adamlar yapıyor hacı demek durumundayım.