filmdeki o baskıyı,gerginliği üzerimde hissettiemekle beraber o hırsı da içimde yaşatan çok başarılı filmdir. J.K.Simmonsun muhteşem oyunculuğunun da bunda etkisi yadsınamaz cinsten. IMDB Top 250ye de girmiş diyolla. izlenesi, tavsiye edilesi filmdir vesselam.
son olarak bateri ve baterist seviyorum evet.
tırnağa bile gereksinim duymadan, paketin sivri olan köşesini çevirip batırmak suretiyle misminik eti pufunuza kavuşabilirsiniz. öyle atara gelmeyin hemen.
paylaşılmaz zaten. şair haklı. ama belki bir süreliğine de olsa sizi saran bu halattan çıkıp, gözlerinizdeki bandı çözüp renkleri görmenizi sağlar. müzikle, şiirle ya da belki bir fincan kahveyle, belki de sevilen bir arkadaşla konuşmayla... ama hepsi bittiğinde yine siz varsınızdır sadece. sadece siz ve yalnızlık... işte o zaman o aylarca hiçbir şey yapmadan yatağın içinde kalmak hissi yine sizi sarar, sarmalar. kapar yine gözlerinizi siyahlığıyla.
kulağınızdaki ses adam hurst'e, sol gabetta'ya, ali atay'a ya da bülent ortaçgil'e aitse eğer tadından yenmeyecek durumdur. gözünü kapatıp kendinizden uzaklaşmanıza, sonra da zaten çok geçmeden sızmanıza vesile olur.
yalandır. yok öyle bir dünya. bir kez kötü bir şeyler olmaya başladıysa devamını da çekecektir üzerine. tabiki yaşam boyu devam etmeyecektir ama sizi yaralayıp dönüp gittikten sonra o güzel şeylere mutlu olabiliyorsanız takdir edilesidir. karamsarım, evet.
bir sonraki evresi olan bu iki insanı beraber görmede ise size düşen sadece sevdiğiniz insanın mutluluğunu istemektir. sonra da uzaktan uzağa sadece izler durursunuz.
farklı görüşlere saygı duymakla şu seçim sonuçlarına saygı duymak o kadar yabancı ki ve ben bu sonuçlara ne güveniyorum ne saygı duyuyorum. bunca oyunun, düzenbazlığın döndüğü bir seçimde hele hele bu kadar göze sokarken, birilerinin çıkıp başkanlığını pişkince ilan etmesi son derece sinir bozucu bir olay. geleceğimizi belirleyeceğiz, demokrasimizi yaşatacağız diye sandığa koşan milyonlarca insana yapılmış en büyük hakaret... oyları yakıp sandıkları dağıtmak, okullara baskın yapıp elektrikleri kesmek, pusula dağıtıp çuvallarla pusula kaçırmak... bizim neredeyse bir asırlık cumhuriyetimizin hala bu tarz yobazlarla uğraşıyor olması da cabası. karın tokluğuna beynini, oyunu satan güruhsa uyumakta ısrarlı.
bugün yaptığım eylemdir. umutsuz olan beni !bir ihtimal! diye günlerdir bir damla umutla besliyordum ama üzücüdür ki yine şaşırtmadı. şu ana kadar olanlar, olacakların yanında hiç bir şey, artık bundan eminim. yaşasın hızlı trenleriniz, yaşasın boğazlarınız, yaşasın saat kuleleriniz, yaşasın icraatleriniz.
kesilen ağaçlar, çalınan soluklar, sansürlenen kitaplar, karışılan özel hayatlar, yargısız infazlar, atılan iftiralar, kaçırıla paralar, ölen canlar ve çocuklar... görülüyor ki bunların hiçbirinin fayda etmediği, kendisini sömürene daha çok bağlanan bir halkın mensubuyuz. en demokratik hak olan seçimlerde bu nebze göze sokarak yapılan oyunlar da cabası. trajikomik olansa şaşırtmaması. yadırgamıyoruz artık. cidden lafa değil icraate baksa artık birileri. (bkz: stockholm sendromu)
çok özlüyorum seni. bazen o kadar boğazım düğümeniyor ki, kendimi o kadar anlaşılmaz, o kadar yalnız hissediyorum ki bazen. işte tam o anda sadece sana sarılmak istiyorum, kokunu içime çekmek. her gün içtiğim çayı, kahveyi tam o an seninle içmek istiyorum. bazen kendimi o kadar muhtaç hissediyorum ki annem, ne yapacağımı bilmiyorum. sensiz bir hayatdüşüncesi aklıma geliyor, nasıl kovduğumu bilmiyorum.
ben yine kötüyüm ve tek ihtiyacım birazcık sen. yaramı iyileştirmezsin belki ama sararsın annem.biliyorum. iyi ki varsın. doğum günün kutlu olsun.
kafa dengi bulduğun insandır. paylaşacak, konuşacak çok şeyin vardır. konuşursun ve biter. çünkü karşındaki kız güzel değildir. ondan sana yar olmazdır. bu yüzden bununla da kalmayıp ona hoşlandığın kızlardan bahsetmeye başlarsın. bu da sorun değildir ama bunun bir basamak ilerisi olan karşındakinin de bir kız olduğunu unutup muhabbete nice "hacı"lar, nice "oğlum"lar, "lan"lar eklenince az da olsa o kız bir tökezler. demem o ki yapmayınız efendim, karşındakini de kız lan. hoşlan demiyorum. hobi olarak yine hoşlanma da, arada bir de onu mutlu et.
hayırlısı.
twitter hesabı olup kullanmayan beni, inatla girip takip ettiklerimin sayısını arttırarak kullanılası hale getirmeye itmiş olaydır. (bkz: fakat güzel kapadınız)
'bana dokunmayan yılan bin yaşasın'cılık akımına kapılmış enayidir. özgürlük denen kavramın azalarak bitmesini gözleri kapalı izlemektedir. uyumaktadır. uyanmak da istememektedir. allah makarnayı, kömürü verenden razı olsundur sonuçta.